8. Bölüm

ACI VERİYORSA GEÇMİŞ GEÇMEMİŞ DEMEKTİR!

İREM PAÇ
iremnida77

~Emir Can İĞREK ~Felfena

~Emir Can İĞREK~ KOR

......Annemden öpücüğümü alıp masaya geçip oturdum. İstenileni getirip veriyordum ama modum bir hayli düşüktü.

Eylem tam onuncu kez yanıma gelip "Nazlım ne olduğunu söyleyecek misin artık ?"dedi .

"Biz bir birimize her şeyi anlatmıyoruz unuttun mu Eylem ?"

Cümlemi tamamlamadan Ela koşarak Beyza ise Ela 'ya yetişmeye çalışırak bize doğru koştu.

Yanıma gelip "Naz kuşum şu gelenlere bak ."

Ela'nın gösterdiği tarafa baktım. Tabii benimle birlikte Aşk düşmanı da .

Onların burda ne işi vardı?

Sevgili aşk düşmanının birden bire rengi atmıştı. Kaşı siz ne biliyorsunuz der gibi havaya kalkmıştı ...

Başı ağrıyormuş gibi ellerini şakaklarına bastırdı. Gördükleri gerçek mi algılamak istiyordu.

Bu sefer aklıyla değil kalbiyle hareket etmişti. Kısa süreliğine de olsa ona olan kırgınlığım ve kızgınlığım bir rafa kalkmıştı...

Gelen oydu...

Aslında var olunduğunu tahmin ettiğim ve gerçekten de yanılmadığım, ben basit bir şey sanarken aşk düşmanına büyük bir yıkım olan aslında bitmiş gibi gözüken ama bitmeyen hikayesi.....

Gelen Berat'tı....

Yanlarında tahmin ettiğime göre birkaç arkadaşı vardı...

Yanlarında dedim çünkü Berat'ın yanından bir türlü ayrılmayan bir kız vardı...

Arabadan birlikte indiler. Kız direkt Berat'ın koluna girdi.

"Aman kaybolmayasın ne alaka abi?"dedim ama bu sefer içimden.

Yani piknik alanında da kaybolmazsın ne alaka kol kola girmek. Görende kız podyumda yürüyor sanır...

Ablamı tanıdığı belliydi... Çünkü kızın ablama nispet yapar gibi bir hali vardı...

Berat'ın geldiğini yalnız biz görmemiştik. Nedenini anlamasam da babamın ve annemin birden rengi atmıştı... Babamın yüz ifadesine bakılırsa açık bir öfke barizdi...

Annem "Ay tabaklar arabadaki sepette mi kaldı Murat "diyerek şifreli bir şekilde onu arabaya doğru getirmişti.

Dönüşlerinde annemdeki gerginlik yerini misliyle korusa da babamın yüz ifadesi normale dönmüştü...

Aşk düşmanının bakışı babamla buluşunca Berat'la ilgilenmeyi bırakmak zorunda kaldı...

"Aman bakma zaten ne bu yani kendini ne sanıyor bu ?"dedim aşk düşmanının ve kızların duyacağı bir sesle.

"Nazlııı "diye ikazı gecikmedi ama bu seferki fazlasıyla kırılgandı.

"Hiç Nazlı deme ablam Naz haklı "dedi Ela fakat aşk düşmanı "Ne biliyor da haklı deyince belli etmeden araya girip "Ya işte eski sevgilin anlamadık sanki çocuk var karşında ,hayır yani birdiniz iki oldunuz . Hayır ben hangi birinizle uğraşayım ki ...."

"Nazlı o ne demek? Ayrıca sen bana tripliydin ne bu şimdi bıraksam gidip Berat'ı döveceksin. " dedi aşk düşmanı her zamanki çok bilmişiğiyle...

"Evet tripliyim,ama tribime kısa bir ara verdim bu konuyu sonra konuşacağız seninle ..."dedim ve hızlı bir şekilde göz hapsime aldım tüm onları...

Dertleri piknik falan değildi. Anlaşılan çocuk ablama nispet yapmaya burdaydı.

"Hayır yani gidin parkta yapın çekirdek kola muhabbetinizi. " dedim ama sonra aklıma gelen hinlikle " Seninki geliyor kanka doğal davran" dememle abla dayağı yemem bir oldu . Çünkü sevgili aşk düşmanım refleks olarak oraya bakmıştı.

Abla dayağı da yesek her şeye rağmen yüzünü güldürmüştüm.

Pikniğe sonradan gelen teyzemlerle birlikte artık tam takırdık..

Önce nedenini anlayamasak da dayım teyzemlerin taşınma işini iptal ettirmişti .

Sonrasında ise bugün abim ile bir arkadaşının da avukatı olan Ömer Bey 'le görüştüklerini ve ondan bu işler hakkında detaylıca bir bilgi aldıklarını dahası ise yatırım aşamasında abim ve takımının eline bir hayli büyük miktarda para geçeceğini öğrendiğini bize söylemişti.

Babam tabi halen daha bir aksilik olacağına inansa da sonra konuyu şu şekilde tamamlamıştı dayım...

"Bu civarlarda villa tarzında uygun evlere baktık bugün Mert'imle. Aslında villa olarak bakmasak da bizim aradığımız muhit şekline civar yerlerdeki villaları gösterdiler . Ben muhittin sahipleriyle konuştum Pazartesi eğer bu yatırım işi olursa bu evleri alıyoruz. Babam tam araya giriyordu ki , bunlar için çok erken olduğunu söyleyeceksin Murat ama değil benim bacım yıllarda minicik evde yaşadı şimdi orda yaşamanızı gerektirecek bir durum da yok . Herşey Pazartesi belli olacak evet ama eğer yatırım işi olursa ki olacak rahat etmek benim bacımın da hakkı..."

Son lafı dayım söylemişti ve annemin mutluluğu gözünden okunuyordu . Mesele ev ,araba değildi annem bunları isteyen biri değildi tek derdi biz evlatlarıydık ama mutlu olduğu esas konu onu bu denli düşünen,koruyan abisinin olmasıydı....

Dayım en ince ayrıntısına kadar her şeyi düşünmüştü . Eğer iş olursa bizim düzenimizi görmeden de gitmeyecekti ki sonradan yok şu oldu yapmadık olmasın.

Tek sıkıntı benim okulum olacaktı. Babam nakil almamı söylerken annem sabahları abimin bırakabileceğini dönüşte kendimi gelebileceğini yada abim veya ablam hangisi müsaitse beni okuldan alabileceklerini söylemişti...

Her ne olursa olsun yine evlatlarını düşünerek hareket ediyordu...

Babam bir hayli itiraz etse de benim başa tatlı belalarim sayesinde o da mantıklı bulup kabul etmek zorunda kalmıştı....

Hele bir ara Ela hiç susmayacak sanmıştım...

Ama babamın bakışı şüpheliydi bence. Kızları kırmayıp bakarız dese de bu konu evde masaya yatmadan onay görmeyecekti. Kızlar bu yüzden hem gergin hem ısrarcı hemde en iyisini sen bilirsin amcam diye babamın huyuna gitmeye bile kalkmışlardı...

Allah'tan tüm bu konular yemek faslinda gerçekleşmişti de pikniğe sonradan dahil olan babaannem ve amcamlar bu konuya da dahil olamamıştı .

Sadece konuştukları tek konu bizim niye haberimiz yok piknikten. Tesadüfen sizi görmesek bizi sayan yok herhaldee kadar gitmişti konu.

Eylem ve kızlarla bir ara tuvalete gitmiş ve biraz dedikodu yapmış üstüne ablama nasihat bile vermiştim. Tabii ablama laf sokarak ne de olsa ona küstüm...

"Konu ne bilmiyorum ,neden ayrıldınız falan ama bence bu kadar da sen haksız değilsindir. Sen insanları kolay kolay kırmazsın çünkü ben hariç o yüzden şöyle laf yerinde kızma ama ezik gibi davranma ,kimse senden kıymetli değil ve o şuan seni bile isteye üzüyor. "demiştim. Bu laflarım ablami biraz kendine getirip gülümsemişti fakat halen daha kırgındı..

Tam tuvaletten çıkarken isminin Lara olduğunu öğrendiğim o kız gelmişti.

Söylediklerimin ablamı kendine getirdiği çokça belliydi .

"Aaa Eylem sen nerden çıktın?"demişti.

Kızın ego tavan yalnız ."Süpriz yumurtadan " diyesim vardı ki aşk düşmanından cevap gecikmedi.

"Ay Leya asıl sen napiyosun burda ? Asıl sen nerden fırladın da buralara kadar geldin.?"

Kızın rengi attı nedenini anlamadım ama içimden bende "Leya ne alaka derken "Kızın bakışından anladım ki ablam ona Leya diyerek bir şekilde laf sokmuştu.

Nedenini eve gidince mutlaka sormalıydım. Tabii anlatırsa....

"Ay tatlım biz Berat'la..." der demez ablamin rengi atmıştı ki saçma bir şekilde araya girdi Beyza :

"Ya Berat abi de mi burada ? Aa pardon ama siz konuşmuştunuz değil mi Eylem abla ? Biz ailevi mevzulara daldık aklımızdan komple çıkmış. "

Kıza son golü Beyza reis atmıştı. Çünkü kızın maksadını bir tek biz anlamıştık. Ben,Ela , Beyza ...

Eylem kıskançlıktan yemi yutacaktı. Zaten kızın maksadını Beyza'nin kurduğu "pembe yalan olan cümleye verdiği tepki ile bozguna uğrayınca anladık. Tabi Eylem anladı mı muamma ....

Kısa bir işte yapmacık olan " nasılsın, neler yapıyorsun ?"muhabbetinden sonra masaya geri döndük.

Ablam Berat'ı göz hapsine almamızı istemişti. Eyvallah bro sen iste yeter biz bak neler yapıyoruz ona ....

Masaya oturmadan abimi kuzenlerimi kızları ortada sıçan oynamaya teşvik ettim.

Teşvik ettim diyorum çünkü eğer oynamazlarsa çok fena aile içi kaos olacaktı ben tarafından hem ablama hem abime ....

Ortada sıçan falan derken voleybola geçtik.. İnadımıza uzak olan masamızdan yakınımızdaki yere geldiler ....

Tabiki elime fırsat geçmişken kullanmamak bana yakışır mı...

Voleybolda bir efsane olmama rağmen gelen topu Berat'a hedef almamla kendine yeni çay koyan Berat'in çayı üzerine döküp yanması (Yani o kadar da abartmaya gerek yok herkes bilir semaver çayları bence çok hızlı soğur. )bir oldu ...

Ablam maksadımı anlayan ilk kişi oldu ama hayret ki kızmadı yani yanında altın madalya olsa şüphesiz bana takardı .2

Ay çok bilerek oldu edasını içime atarak "Çok pardon ya bilerek olmadı"dedim.

(Oldu olacak bide oh olsun deseydim, resmen bilerek yaptım ama yanlışlıkla oldu der gibi ....)

Fazla bir tepki vermedi Berat ama damarıma basmaya çalıştı (yermi bunları Anadolu çocuğu be...)

"Bilerek attığını söylesen sence de daha dürüst olmaz mıydın cimcime "dedi.

Abim hemen araya girdi ."Kusura bakma birader de bilerek olmadı dedi ya kardeşim ne alaka ,tanışıyor muyuz ki bilerek olsun ."dedi.

Berat dumura uğradı çünkü abimden belki de bu tepkiyi beklemiyordu...

"Peki öyle olsun."dedi. Abim ise"Öyle zaten ."dedi.

Konu daha fazla uzamadan kapaniyordu ki annemin sen sonra görürsün bakışı ile anı bir kalp krizi atlattım...

Anlaşılan bir gözü de bizim üstümüzdeydi...

Tabii dayım bizde kalıyor diye onla hasret gidermek için semtimize uğramayan Süsen ve emice kızı hayretler içinde bize bakıyordu...

Kalkmaya yakın ani gelen tuvaletimle "külliyen yalan"yani öyleymiş bende sevgili aşk düşmanı söyleyince farkına vardım. Tuvalete doğru gidiyorduk ki asıl maksadını anlamış oldum.

Berat bizi görünce durdu fakat benim sevgili aşk düşmanım umruna bile gelmeden devam etti ama Berat'ın konuşması ile ikimizde durduk.

"Baktın bir şey yapamıyorsun araya kardeşini mi soktun? " içimden" ablam bas şuna şamarı "desemde aşk düşmanı mükemmel cevabı ile Berat 'ı dumura uğrattı .

"Ne alaka Berat Nazlı seni tanımıyor bile hem tanıması gereken biri bile değilken.Alt tarafı yanlışlıkla sana top attı ne kadar büyüttün ."

"O zaman niye takibe aldın beni ? "

Bu sefer sabır çektiği her halinden belliydi bu kadar zeki olmasına gerek var mıydı?

"Çok pardon ya tuvalete gitmek için senden izin alınması gerektiğini bilmiyordum. Babanın malı ya sonuçta. Üfff yeter boş insanlara ayıracak vaktim yok benim . Ne istersen onu düşünmekte özgürsün ama şunu bilmeni isterim ki Nazlı bilerek o topu sana atmış olsaydı yanan elin değil kırılan kafan olurdu. "2

Battı balık yan gider. Duyar kasmanin gereği var mıydı? Şuanda kimse kardeşime laf söylemeyez kafasındayı ....

Anlık bir vicdan azabı online olsa da ,ne de olsa bilerek atmıştım ama evet yakmak gibi bir niyetim yoktu alt tarafı topu atacaktım o ara çay koymaya kalktığını hesap edemedim .

Berat'ın birden konuyu başka yere getirmesiyle ablamın öfkesi sönüp yerine korkuya bırakmıştı.

"Kardeşimi arıyorum Eylem ondan buraya geldim ,iyi değilim. Yani sağlıklı düşünemiyorum .... Kardeşim için burdayım şuanda...

Tek bir boş insan lafı konuyu nereye getirmişti.

Ve benim dinmeye çalışan öfkemi de harlamaya yetmişti...

Yani konu Berat yada ablam değilse niye ayrılmışlardı?.....

Ortada ne dönüyordu? Babam niye Berat'ı görünce ablama öfkeyle bakmıştı?

Anneme neden hüzün, korku,endişe çökmüştü o güzel gözlerine?

Ablam neden bir suç işlemiş gibi korkuyla bakıyordu Berat'ın yüzüne......

Sanki bana git diyecekti ama kuşkulanırım diye diyemiyor gibiydi ama birden aklına gelen bir fikirle "Ablacım sen tuvaletine gir hadi masaya dön ben geliyorum." dedi.

El mecbur dediğini yapmak zorunda kaldım. Yoksa bir de onun hakkı varmış gibi attığı trible uğraşmak zorunda kalırdım...

-AŞK DÜŞMANI-

Berat'in dedikleriyle dünyam bir daha başıma yıkıldı....

Başımdan kaynar sular aktı ve ben sesimi çıkaramadım....

Annem olanları duysa .....

Düşünmek bile istemiyordum...

"Sen ne diyorsun Berat ?Ne demek kardeşimi arıyorum daha açık anlatsana şunu...."

Berat'la konuşmam tam tamına kırk beş dakika sürmüştü, ve ben bir kez daha yıkılmıştım. Bu onları anneme nasıl söylerim? Dayanamaz ki .....

Nazlı normalde yapmayacağı bir şeyi yapıp merağını rafa kaldırıp annemleri oyalamıştı...

Daha doğrusu babamı sadece ....

Ah bu kız benim ömrümü yedi ....

Ben onu ikna edip anneme bahsetme diyecekken o anneme "Anne ablam şu Berat denen kişiyle konuşuyor da bir şey olmuş biraz oyalasak babamlari demiş ."

Gerçi anneme bahsetme desem de Nazlı annemden asla bir şey saklamazdi. Ona böyle bir şey desem "Neden ,niye ,annem ne alaka ,hayır bak aklıma kurt düşürdün annem niye bilmiyecekmiş ki "der sorusunun cevabı aklına yatana kadar da peşimi bırakmazdı.....

İlk şüphelerinden gelen notlara kadar anlatmıştı Berat olan her şeyi bana ....

Haftaya aşiretin toplanacağını, o zamana kadar da burda kardeşini aramaya devam edeceğini söyledi....

Gelen son notun fotoğrafını gösterdi . Notta söyle yazıyordu :"Şuanda bizim olduğumuz konum ve kızınız şuanda burda ama bul bulabilirsen...."yazıyordu.

Gelen notlar Zara teyze ve Azat amcayaymış....

Berat'ın buraya gelme amacı da buymuş.

"Kim yapıyor peki bunu size yani kim bu notlar-"

Lafımı tamamlamadan Ayşen teyze ile olan biteni anlattı. Kahretsin ki çok çaresizdi..

"Belki bu söylediklerime kizacaksin ama Berat anlattığına göre Ayşen teyzenin bir suçu yok aslında ya-" lafım yine ağzımda kalırken...

"Nasıl yok Eylem ya Allah aşkına deliricem? "

"Berat kim olsa şuanda aynı şeyi yapar,evet kabul ediyorum acımasızca ama Ayşen teyze annen kızını bulsun diye çok acı bir şekilde tutturduğunuz adı batası töre yüzünden çocuklarından olmuş. Evet yaptığı çok yanlış ama o çocuklar-"

Yine lafım ağzımda kalırken "Ben annemi savunmuyorum Eylem ,o zaman da savunmadım ama sırf annem kötülük yaptı diye de bu kadarı fazla ya benim kardeşim yaşıyor ya kim bilir nerde ne halde aç mı açıkta mı mutlu mu bir derdi var mı? Ya belki bencilce ama bir sıkıntısı olduğunda ilk kime koşuyor? Mert'in bugün Nazlı 'yi koruması ile ben bir kez daha mahvoldum. Sinirlendim belki ama tepki dahi veremedim çünkü ben birkez bile koruyamadım kardeşimi ... Düştüğünde yanında olamadım... ya hadi ben bunları bir kenara bıraktım biz annemi 16 yıl boyunca göremedik acısını, kederini ,üzüntüsünü mahvoluşunu... kimse onu anlamak dahi istemedi ... Çok zor bir şey yaşadı ama bize bu basit bir şey gibi geldi geçti ,o cebelleşti bunca olan şeyle üstelik tek başına....kimse anlamadı onu üstelik hep onu suçladılar babama yapmadığını bırakmadı diye... Babamın çektiği acıyı saymıyorum bile. Bir gecede hem kızından hem karısından hem oğlundan oldu..... Mutlu bir ailesi vardı fakat tek bir gecede tüm ailesini kaybetti. Yıllarca ,16 koca yıl annem onu affetsin diye bekledi çünkü belki onunla birlikte kaybettiği kızını getiremezdi belki ama beni getirebilirdi diye beklerken her birimiz savrulduk bir tarafa kimse de yanımızda olmadı belki şu adı batası töre olmasa bize bu oyunu edemez bizi kardeşimden ayiramazlardi...Ve ben bugün giptayla bakmak yerime bildiğim bir duyguyu animsardim. İşte bu yüzden bunu yapanın kanını akitmadan durmayacağım sonu ne olursa olsun fakat önce kardeşimi bulacağım tabii Ayşen teyzenin bizimle oynaması biterse....

-EMİRHAN KARABEY-

Yol boyu Nazlımdan konuştuk. Batuhan hala bana sinirliydi. Kurs da nerden çıkmışmış? Sonra Nazlı ve kızların şakası olmasına rağmen full time Ela'dan bahsetmişti. Neymiş ne ukala ne sinir bozucu biriymiş. İşin tuhaf yani tüm bunları söylerken saçma bir şekilde gözlerinin parlayip gülümsemesi....5

Ne kadar inkar etse de kafasına dank etmesi çok yakındı .....

Batuhan ve Gökçen 'i önce eve bırakıp şoförle birlikte eve geçtik...

Gün boyu mutluluğumun beni yıkan kişiyle son bulacağını bilemezdim.. Rozer'imle birlikte tam eve girdik ki salondan gelen seslerle olduğumuz yerde kalakaldık.

Sesin sahibi sekiz ayimizi bize zindan eden kişi ve babama aitti...

Tam her şeyi kabullenmişken daha doğrusu kabullenmek zorunda bırakılmışken bu da neyin nesiydi?

Rozer'im olduğu yerde kalakaldı. Bense ani bir sinirle salona fırladım...

Beni görmeleriyle birlikte onlarda ayağa kalktı. Ilk ses bana aitti. "Senin burda ne işin var? " Salonda tek o ve babam var dedim ama meğersem dedem ve babaannem de burada sessizce olup biteni pür dikkat izlemekteydi....

Karşısına dikilip bir cevap bekledim fakat bir cevap vermedi. Doğruca bana sarıldı fakat ben bana sarılsın istemiyordum....

Hemen ondan uzaklaşıp sorumu yineledim. "Senin burda ne işin var? "Halen daha cevap vermiyordu. Çıldıracaktım ki çıldırmama da ramak kalmıştı. Ondan cevap alamayacağımı anlayınca bu sefer babama sordum "Onun burada ne işi var baba?"beni çıldırtmaya ant içmiş gibi hepsi susuyordu .

Saniyeler içinde daha fazla kendime mukayyet olamayıp elime geçen her şeyi un ufak ettim.

Dedemin sesi bile beni durdurtmaya yetmedi fakat Rozer'in çarptığı kapı sesini duymamla kendime gelip hemen onun yanına fırladım. Ben dahil herkes....

Rozer için daha sakin olmam gerekiyordu ve mecburen öyle de oldu. Rozerin kapıyı açması tam üç saati buldu. Dedemin net tavrı ile o masaya eksiksiz oturduk. Ve o konuşmadan önce babam atıldı:"Annenizle barışma karar-"Lafını tamamlamadan ayağa fırladım öyle bir fırladım ki oturduğum sandalye devrildi ."Lan ,sizin olayiniz ne bizi çıldırtmak mi ?"lafımı tamamlamadan dedemden yediğim tokatla sarıldım. "Haddini bilesin Emirhan karşındaki annen ve babandır ,konuşmalarına çeki düzen versin ."dedi . Bu konuşma benim için burada bitmeliydi ama içimdeki sese de bir türlü hakim olamiyordum fakat bu sefer Rozer'im benden önce davranip sordu :"Dede sizin amacınız ne bizi ne denli yıktığınız farkında değil miydiniz ,bir anda defolup gitmedimi gitti şimdi niye geldi?Bizi bu denli hiçe sayıp nedenini sormaya kalkınca da susturmaya kalkmaya sizin hakkınız yok bir daha abime de vurmayasın her şeyin sorunlusu sizsiniz."dedi ve gözlerinden gördüğüm ağlamamak için zorla duran yaşlar gözlerinden yavaş yavaş firar ediyordu.

Gece tatlıya bağlanmadan bitip gitmişti o bizle daha sonra babam yokken konuşmaya çalışmıştı ama biz dinlemek dahi istememiştik. Fazlasıyla yıkılmıştı bizim bu tavrımız karşısında lakin o da bizi yıkıp geçmişti o kara gecede . Söylese anlatsa konuşsa anlamayacak miydik biz onu ? Beklemeyecek miydik geri dönmesini? Son pişmanlık fayda etmeyecekti ,etmemliydi. Buraya ilk geldiğimiz günkü duvarlarimız ona karşı tekrar örülmüştü fakat söylediği son cümlesi de içimizi yakip delmişti."Ben sizin için bunca şeye katlandım benden nefret edecek olsanız bile tek bir kılınıza dahi zarar gelmesin istedim. Hem sizi korumak hemde hayatı bir hiç uğruna çalınmış bir yavruyu da annesine kavuşturmak istedim ama beceremediğim yetmediği gibi kendi yavrularimdan oldum. Sizin için ölmeyi göze aldım ama siz beni büyümeden anlayamazsınız o yüzden size kızmıyor ve kırılmıyorum ama pislikçe oyun kuranlara karşın da yavrularimi sahipsiz bırakmayacağım bunu böyle bilesiniz . Ben sizin için affetmeyeceğim birini affetmek zorunda kaldım ama siz iyi olun o bana yeter..."

Laflarında bir haykırış vardı, onu bu denli yıpratan şeyler vardı ve hakketmediği şeyler yaşamıştı ama bizden vazgeçmeyi de göze almıştı . Belki bir şeyleri daha net anlatırdı fakat ikimizde ona bu şansı vermemiştik. Odalarımıza çıkmıştık. İkimizde fazlası ile berbat haldeydik . Ne olursa olsun o gece yaşadıklarımızı ,hissettiklerimizi ikimiz de hak etmemiştik.

Bu yaşadıklarım beni de Rozeri de fazlasıyla yıkmıştı. Öyle ki hafta sonunun tam yirmi üç saatini ders çalışarak geçirmiştim...Zeki ama çalışmıyor tiplerindeydim fakat küçüklüğümden beri yaptığım ve yaparken kendimi bu dünyadan soyutlamayi başardığım tek şeydi bu ....Ne zaman sevdiklerim tarafından bir yalanla yada ummadığım şeylerle karşılaşsam çok saçma bir şekilde kendimi ders çalışmaya verirdim. Bu halim de onu çok korkuturdu. Eskiden böyle yaptığımda bana yalandan kizar ve başımı dizlerine koyar her şeyi unuttururdu fakat şimdi en büyük yıkımı o bana yaşatmıştı..

Defalarca kez yanıma gelip benimle konuşmaya çalışmıştı, bir şeyler yedirtmeye.... Fakat ne onunla konuşmuş ne de o sofraya oturmuştum. Dedeme karşın olsa bile...

İlk üç saat kafamı asla derse veremediğimi düşünsem de iyi çalışmıştım. Bir yavruyu annesine kavuşturmak demişti sözlerinde Nazlı için mi bu çileye katlanmıştı. Daha önemlisi babam ona affetmeyeceği ne yapmıştı. Bu denli içim sızlasa da ona karşın asla yumuşamayacaktım, yumuşamamalıydım....

Onu buraya getiren sebep Nazlıydı. Nazlım sayesinde asla kavuşamayacağımı düşündüğüm anneme umudumu yitirdiğim bir anda kavuşmuştum....

Aşiret toplantısı o ve babamın konuşmalarından anladığım kadarıyla bir hayli zor geçecekti. Zara teyze ve annem de toplantıda olacaktı. Dahası annemin babama kızlarını bulamamaları için elinden ne geliyorsa da onu yapacağını söylemişti...

Annem asla böyle bir kadın bir anne değildi. Anladığım tek şey Zara teyze yüzünden annemin bizden olduğuydu zaten Berat abinin bize iyi davranmasının başka bir sebebi de olamazdı... Annesin yaptığı hatayı telafi etmeye çalışıyordu aklinca .Annemin ve bizim bir hiç uğruna canımız yanmıştı ve annemi taniyorsam o hiç uğruna da annem Zara teyzenin misliyle canını yakacağıydı.Konu biz olmasak annem merhametliydi affederdi anlaşılan konu bizdik ki annem intikam almak istiyor....Ve kendime defalarca kızsamda babamdan ne yaptığını bilmediğim halde nefret etsemde annem yaptığı şeyde çokça haklıydı. Çünkü ben nedeni bilmesem de neden yaptı Zara teyze yüzünden asla kaybetmek istemeyeceğim annemden olmuştum. Ve maalesef ki haklı da olsa bizi artık kaybetmişti.....

-NAZLI (LAVİN)KORKMAZ-

Ablamin gelmesi ile birer birer eve dönmüştük. Hızlıca bir duş alıp olmazsa olmaz saç bakımımı yapıp (kımırcık olmak ayrıcalıktır..)bu arada çay demleyip anneme yardım edip piknik bulaşıklarını (!) (Oldum olası nefret ederim)yıkayıp kıyafetleri çamaşır makinesine atıp güzel bir uyku çekmek için annemin odasına doğru yol almıştım....

Geldiğimizden beri ne aşk düşmanından bir ses seda var ne annemden . Annem olduğunca mutsuz üzgün ve kederli...

Kulak misafiri olduğum kadarınca ablam annemi bir hayli geçiştirmişti. Annem ne yapıp ne ettiyse de başka şey dememişti. Cümbür cemaat çaylarını içerken bense aklımı kurcalayan binbir soru ile uyumayı tercih etmiştim. Tabi meleğümden uyku öpücüğümü alarak .

Akşamın saat 21.00 'unda yatıp sabahın sekizinde dayımın zoru ile hayata atılıyordum... Oldum olası nefret ederim sabahın sekizinde kalkmaktan gece kaçta uyursam uyuyayım .

Kahvaltıyı bir hayli uzun uzadıya etmiş ve dayım yarın abim ile yapacaklarından bahsetmişti. Bugün herkes evdeydi çünkü hem bir hayli yorgun hemde dayım yarın için güç topluyordu...

Günümü dayımın kuzenlerime beni başa kalkması sayesinde gün boyu ders çalışarak geçirmiştim. Gerçi öyle olmasa bile kafamı başka türlü toparlayamazdim. Sevgili aşk düşmanına defalarca sormama rağmen beni sürekli geçiştirmişti Berat konusunda... Beratla arasındaki mevzuyu da çıkarımda bulunduğumu zannediyordu yada öyle zannetmek istediği için öyle davranıyordu...

Annem son birkaç gün fazlasıyla üzerime titrer olmuştu. Neredeyse her dakikasını benimle geçirmek ister gibi Babam fazlasıyla gergindi ve abimle bende ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.

Tüm dikkatim bunlardayken ve kafam bir hayli dolu iken Emirhandan gelen mesajla irkildim :" Selam Nazlı, nasılsın quizler yarın olacak mıydı? "

Biraz tuhafıma gitti bu mesaj çünkü hoca kursta olacağından bahsetmişti " kimin nerde eksiği var görmeliyiz "demişti. Yinede nezaketen cevap verdim:"A.s Emirhan iyiyim evet,quizler yarın olacak,Ömür hoca kursta bahsetmişti zaten. "

Ikonik cevabım ve ben süperdik fakat bu işte bir iş vardı yada benim şu sıra psikolojim bozulma yolundaydı her şeyin altından bir şey arar olmuştum. Emirhandan cevap gecikmedi:"Aa evet doğru , aklımdan çıkmış sağol yinede."

Bu çocuğun da her şeyi tripli "sağol yinedeymiş sen nasılsın demedim diye şu ukala cevap nedir yani. Ya da ben şu sıralar saçmaladığım gibi saçmalamaya devam ediyordum.

"Rica ederim, çalışabildin mi peki ?"diye sordum . Normalde yapmayacağım bir şeyi yaparak . Neden saçma sapan davraniyordum şu birkaç gün. Normalde teşekkürüne bile cevap vermeyip sohbetten çıkıp 3 yıl sonra okunmamış mesajlarda denk gelebilecekken mesajına. Ben tam bunları düşünürken cevap geldi:"Baya çalıştım da aslinsa öylesine çalışıyordum unutmuştum quiz olduğunu birden aklıma geldi de yarın gelmek istemiyorum okula da quiz yoksa gelmemek için seni rahatsız ettim. "

Anlaşılan bir şey olmuştu onların aşiret camiasında. Çünkü bana bir kere dersi kafası dağılsın diye çalıştığını söylemişti.

"Bir sorun yoktur umarım , bir hayli ders çalışmışsın ya ondan soruyorum ,yapabileceğim bir şey var mı? Eğer bir şey de olmamışsa ki İnşallah olmamıştır bak benden yüksek almak için çalışıp ve alırsan bozuşuruz ona göre:)"

(Tabii Nazlı bunları öylesine yazdığını düşünse bile öyle olmadığının farkına elbet bir gün varacaktı ve eski Emirhana dönmeye ant içmiş Emirhanda Nazlı'nin şu mesajı bence annesini affetme yollarını aramaya başlayacaktı . )

Sanki yazmamı bekliyormuş gibi Emirhan'dan cevap da gecikmedi :" O kadar önemli bir şey değil sağol sorduğun için, sınavın birincisi belli zaten ben ikinci olmaya çabalıyorum:)Yarın okulda görüşürüz."2

Annemin çağırması ile telefonu bırakıp mutfağa fırladım, hep birlikte çay içecektik anlaşılan koyu bir sohbet eşliğinde. Bunu salona girdiğimde babaannemleri salonda görmemle anlamam bir oldu tabii...

Dünkü piknik mevzusuna bir hayli içerlemişti anlaşılan . Halen daha aynı konuyu konuşmaları bundan sebep olmalıydı...

Teyzemlerin gelmesiyle de muhabbet bir hayli koyulaşmıştı. Tüm gece boyu Süsen bana yarınki suprizinden bahsetmişti fakat ne olduğunu ısrarla sormama rağmen tek bir cevap vermeyip üstüne "Yarın görürsün balım"demişti. Bundan sonrasını daha fazla üstelemedim çünkü kafam bir hayli karışıktı. Beni üzen tek şey meleğümün sebepsizce mutsuz olmasıydı....

PAZARTESİ SABAHI

Sabahın tamı tamına 07.00 inda dayımın ayağa dikmesi ile herkes kahvaltı sofrasındaydı. Bir pazartesi sendromuna daha yenilmememin kuşkusuz tek nedeni beni dolayısıyla kızları okula dayımın ve abimin bırakmasaydı. O yüzden kızlarla dedikodu yapamamış değil maçın şu taşınma işindeki fikirlerini dahi öğrenememiştim. 07 .57 gibi evden çıkıp trafiğin de açık olmasıyla 08.10 da okula varabilmiştik...

Havanın yağmurlu olma avantajını misliyle kullanarak direkt sınıfa çıkabilmiştik. Aslında o derece bir hava yoktu ama herkes çok iyi bilir ki bi gıdım yağmur yağsa o tören içerde sınıflarda yapılırdı.

Sınıfa daha kimsenin gelmeyeceğini sanarak büyük yanılmıştım çünkü normalde sınıfa saat 08.25 gibi herkes gelmeye başlarda ondan ama bu sefer böyle olmamıştı. Sınıfa girer girmez Rozer'i benim yerimde Batuhan ve Gökçen 'iyse merakla Emirhan'ı dinlediklerini gördük.

Rozer beni görünce kalkmaya çalışıyordu ki "Hiç rahatsız olma Rozer oturmayacağım zaten "dedim. Ama çantamı sıranın yanına asmayı da ihmal etmedim. Rozer sade bir tebessum etmekle yetinmişti ama bana sorarsaniz o tebessumu bile zorla etmişti.

Sınıfta bir yeni çanta daha vardı. Ela tabiki yine bana fırsat vermeden "Bu çanta kimin bileniniz var mı?"diye sordu.Ve kimseye fırsat vermeden Batuhandan cevap da gecikmedi :"Sınıfa yeni bir kız gelmiş onun "demesiyle üçümüzün aynı anda"Hadi be "dememizde bir oldu . Herkes "ne oldu?" der gibi bakarken benim canım kuzenimin sınıfa girmesi bir oldu .

"Yaa ama ya bu bana ve de bize yapılamaz Süsen hanım "dememle Emirhan "Tanışıyor musunuz ?"dedi başımı sallamakla yetindim ama Ela yine yaptı yapacağını "Ya hiç sorma Emirhan siz sınıfa gelince Nazlı bir içerlendi dedi benim neyim eksik ben kuzenimle niye aynı sınıfta değilim. "Tabi sonunda kahkaha patlatmasa iyi gidiyordu ama Emirhan bu sefer sadece kafa sallarken Beyza araya girdi "Ya aslında Süsen bayağıdır nakil almak için uğraşıyordu ama nakil olduğu zaman ailesi ikna olmadı ailesi onayladı nakil olmadı anca şimdiye çiftte standarttan onay yedi sizin anlayacağınız. "

Kısa bir hoş geldin faslıyla Rozer sınıfa gideceğim diye ayağa kalkmış ve sınıfına gitmişti. Dersin başlamasına on beş veya yirmi dakika kala Emirhan Batuhan'a kantine gideceğini söyledi. Batuhan ne yaptıysa ikna edemedi onunla gitmeyi.

Kantine gittiğimde Emirhan en ücra köşede tek başına oturuyordu, kantinden iki tane latte alıp yanına gittim .

Kahveleri masanın üzerine koyup kendime bir sandalye çektim ve oturdum . İkimiz de birkaç dakika oldukça sessizdik . İlk konuşan o oldu .

"Bir süre önce yani bir 8 ay önce annem bizi terk etti gitti . Üstelik ne beni ne Rozer'i yanında istemedi . Şimdi ise dönmüş çok pişmanım ama buna mecburdum diyor."

"Buraya geldiğiniz zaman aşiret olduğunuzdan bahsetmiştin belki tehdit edilmiştir sizinle ilgili. Çünkü ben Ayşen teyzeyi bilirim her şeyden vazgeçer ama sizden asla. Yani zaten hangi anne evladından kolay kolay vazgeçebilir ki Emirhan ? Ama siz de haklısınız ne yaşadığını yaşamadan anlayamam evet ama başka bir şey söylemedi mi yani bu kadar mı şeyle izah etti kendini ?

"Konuşmaya çalıştı ama ikimiz de onu dinlemedik ."

"Şuan oldukça kırılgansınız ve tabiki haklı olarak "kahvemizden birer yudum alırken devam ettim "Yani düşünüyorum da benim annem böyle bir şey yapsa ben herhalde nefes dahi alamazdim uzun bir süre çünkü benim herşeyim annem . Tabii sizin için de öyle. Ama en azından öfkeni yatıştırmaya çalışıp bir dinlemelisin anneni. Yani en azından ona göre evet haklıydım yada dediği gibi mecbur kalmış onu buna mecbur bırakmışlar diyebilirsin. "

"Geldi diye tekrar nefes aldığımı hissettim çünkü kaç aydır hiç iyi değildim ama hiç bir mantıklı açıklama öfkemi dindirmeyecek ki "dedi haklı olarak ama "Yaşamadan bilemezsin .dedim sonra bana dönüp şöyle dedi "Annenin sana bilmen gereken bir konu hakkında işine gelmediği için yalan söyleyip canı istediğimde dur mecburdum açıklayayım dediğini bir düşün Nazlı ne yapardın? "

"İşin sonucunda annemi kaybetmek olmasında ne olursa olsun Emirhan yani gitse bile ben bilirim ki hayati bir şey var ki gitti ve o hayati şey biz evlatlariyla alakası yoksa annem iki cihan bir araya gelse bizi asla bırakmaz tıpkı Ayşen teyze gibi. "

Emirhan'in gergin tavri biraz yumuşamış gibiydi ."Sen bugün naptin biliyor musun "diye sordu büyük bir ciddiyetle . Aniden gelen bu soru beni afallatmıştı "Ne yaptım? "dememle"Kahveyi sevmeyen bana kahveyi son yudumuna kadar içirttin ."

Resmen dumura uğramıştım ne demeye çalışmıştı. "Çok pardon ya sevmediğini bilmiyordum ,içmek zorunda değ-"lafımı tamamlamama fırsat vermeden "Sen olduğun her kötü yeri çiçek açtırıyorsun yani bundan sonraki favori içeceğim olacağından emin olabilirsin ."3

Allah'tan zil çalmıştı da quizi bahane ederek sınıfa çıkmıştık. Quiz oldukça kazık sorulardan oluşmasına rağmen ben her zamanki gibi tam puan alacaktım. Çünkü bu quiz için resmen her şeye rağmen tüm hafta sonumu vermiştim. Ela ve Beyza bundan da kaldık seranadlariyla birlikteyken Gökçen "Ne kolay ne zor" demişti ama Batuhan'dan bizi şaşırtacak bir cevap gelip "Her iddiasına varım Emirden yüksek alacağım ",demişti. Emirhanin ise buna cevabı "100 den yüksek puan var mıydı Nazlı?"olmuştu. Herkes gülerken ben bir hayli afallamaya devam ediyordum hayır yani o kadar kişi var neden ben .....1

En talihlimiz olan Süsen yeni gelmenin avantajlarını kullanarak quize dahil edilmemişti...

Sınav , quiz dersler ,okul derken bir hafta sonunun daha başına gelmiştik. Emirhanlar bu hafta kursta olamayacaklarını Ömür hocaya söylemişlerdi nedenini sorunca ise bize "Aşiret toplantılarının olduğunu "söylemişti.

Abim ve takımı ana kadrolara dahil edilmiş dayımın bize söylediği her şey olduğunca hızlı gerçekleşmişti. Bütün hafta sonu ev taşımasıyla uğramıştık. Teyzemler de aynı şekilde ev taşımakla uğraşmişlardı.

Her şey karmon çorman da olsa ablamla oda kavgası dahi yapmıştık. Manzara önemli ne de olsa iş taş kağıda gidip her zamanki gibi kazanamama rağmen ablam mızıkçılık yapmaya devam ediyordu ki son noktayı annem koydu "Mert'le sen alt katta biz ve Nazlım ise üst katta kalacağız Eylemim böylesi daha iyi ." Annemin net tavri sayesinde sevgili aşk düşmanı bir şey diyememişti . İki gün boyunca ev dizayn edilmiş eksik şeyler giderilmiş misafir odalarına dahi her şey yerleştirilmişti . Bu muhitte bitişik yani birbirine komşu olan 5 villadan yalnızca biri doluydu. O villa da dayımın öğrendiğine göre iki üç hafta kadar önce tutulmuştu. Aile içi kaosu babaannemlerde devam ediyordu" ne gereği var taşınmanızın durduk yere" lafı dinlemedi diye amcamlari bize yardıma göndermemişti zaten onların da canına minnetti.

Dayım eve yerleşmemiz biter bitmez kuzenlerimi Elazığ 'a yolcu edip Cuma günü dönecekti kendisi de anlaşılan benim okul derdimin çözülmemesi onun da bir hayli zihnini kurcalıyordu ama azcık kulak misafiri olduğum kadarıyla dayım yalnızken annemin fikrini almış ve o da piknikte söylediğinin aynısını söylemişti. Dayımsa babamla bu konuyu detaylıca bir konuşacaktı belli ki.

Bu hafta YouTube işime artık el atmış ve 5 tane video yayınlayabilmiştim . Tabii Ela'm ve Beyza'm sayesinde editleri hızlıca yapmış ve yayınlamıştım. Emirhan ,Batuhan Gökçen ve Rozer i de es geçersek olmaz Youtube 'a giriş videomda emekleri oldukça büyüktü. Ilk video beklediğimden de daha guzel olmuştu. En büyük destekçim benim nefes alma sebebim meleğüm düştüğüm her noktada beni o kaldırmıştı ve kaldırmaya da devam ediyordu... Şuanda hepimizin tek odak noktası takipçi sayımdı.. Çünkü pek tutmazsa annemin boşa kürek çekmeme daha fazla göz yumacağını da sanmıyorum.

Yani olmamış ve olmayacak bir şeye bu denli fazlası ile vakit harcamama annem asla müsaade etmezdi. O yüzden takipçi sayısı oldukça önemliydi şu bir hafta ama Emirhan'daki rahatlık kimsede yoktu. "Ee bizim akrabalara ,aşirete derim takibe alırlar bundan kolayı ne ?"2

Hayır işin tuhaf yanı "yani ne kadar akraban alabilir ki beni takibe?" derken hesabıma geçişi olan yani bir süre sonra 20 k aboneyle şok içerisindeyim. Hatta dalgasını geçip "aşirete de haber salayim mi?"bile demişti.

Tabii benim "gerçekten emek verip yapmadığım bir şeyi istemeyeceğimi bilen Emirhan'dan "Kuzenlerime seni tanıdığımı belli etmeden işte kanal ismi söyledim ve emin ol gerçekten beğenmeselerdi takibe almazlardi, tabii ben istesem alırlardı ama ben senin böyle bir şeyi istemeyecegini bildiğim için böyle bir şey yapmadım o yüzden takibe aldılar gerçi bizim fırlama Alper Yusuf benden önce bahsetmiş de bende söyleyince bir şaştılar biz neden her şeyi en son öğreniyoruz diye de sitem ettiler bir hayli. "

Benim kafamı kurcalayan onlarca soruya rağmen aşk düşmanı piknik gününden sonra resmen benden kaçar olmuştu ki utanmasa beni bir süre görmek istemediğini bile söylerdi şuan da bizle hemen hemen bitişik olan villada kim yaşıyordu onu merak etmiştim çünkü ev sahibi evde olmamasına rağmen kapısı binlerce koruma ile korunuyordu ...4

-EMIRHAN KARABEY-

Öncesinde gelmesini iple çektiğim ama annem geldikten sonra yaklaştıkça tedirginliğimin arttığı aşiret toplantısı için yola çıkıyorduk.

Annem geldiği ilk üç dört gün fazlasıyla kötü geçti ne yaparsa yapsın onu fazlasıyla görmezden gelerek üzdük. Ama o yinede bizimle aynı çatıda diye mutluydu her şeye rağmen...

Yaptığımız çoğu şeyi görmezden gelmişti ama sırf inatlarına eve gelme saatlerim gecikince bir hayli beni hırpalamıştı. Babamın bir şey diyememesine rağmen ağzımın payını bir güzel vermişti....

Ama bana ,bize bunu yapmamalıydı. Bizi bırakmamış ve tekrar bırakma ihtimali yokmuş gibi bizim duzenimizi eskiye döndürtmemeliydi.

Babamın umruna dahi gelmeyen çoğu şeyle bizi her şeyden bu denli korumamalıydı. Ona olan tavır ve düşüncelerimi Nazli'm değiştirmeyi başarmıştı ama onu affettiğimi nedense bir turlu kabul etmek istemiyordum....

Okuldan gelir gelmez evden çıktık kiyaflerimizi annem hazırlamıştı önce hava alanına geçtik ve tam 2 saat uçak işlemleri ve uçak saatini beklememiz sürdü. Bu sırada korumalar bize içecek almaya gitti ve ben "Aslı sütlü kahve olan latteden" isteyince annem direkt bana baktı. Yüzü sorgular gibiydi ne acı ama babam bunu bile bilmezken annem her şeyimizi biliyordu öyleyse neden terk etti ki bizi bir türlü kabul edemiyorum ben bu durumu.

Nazli'm benimle konuşması yetmemiş olacak ki bizim cimcime Rozer 'lede konuşmuş, Rozer'imde birkaç gündür yine eski Rozer ama tek korkusu "abi ya annem bir daha bizi bırakmak isterse?"bundan sebep olacak ki annemi tekrar kaybetmekten ölesiye korkuyor tıpkı benim gibi ama bu durum beni oldukça fevrileştiriyor.

Annemin bakışı halen devam ederken Rozer konuşmaya başladı "Sevgili 11yıllık yenge adayim Nazlı abime kahve ismarlamiş da ay pardon latte ısmarlamış ta o gün bu gündür abimin kahveyle arasında bir milat bir aşk doğdu. "

"Bak sen ? Benim oğlum kahve de içer olmuş. "

"Rozer diyerek günün sahte sert uyarısını da yaptıktan sonra abartıyor sadece "dedim.

"Ne abartması ya ee sen anlattın ya hani abim "

Hay ben kendime ne diyeyim ki .

"Nazliyla aynı okulda mısınız annem"diye Rozer 'e sorarken "Sadece aynı okul mu aynı sınıf aynı sırada oturuyorlar bide annem "

Annemin gözlerinin içi parlamıştı. Rozer uzun zaman sonra annem demişti öyle içten öyle kırılgan.....

Tam o sırada içeceklerin gelmesiyle babam telefonu kapatıp yanımıza gelirken annem "Afiyet olsun oğlum nasıl kıvamı o günkü gibi mi ?"

Yine başlamıştık ikisi bir olmuş bana oynuyorlardı. Rozerin kahkahasını saymıyorum bile ....

-BERAT KARADAĞ-

O günden sonra Eylem ile tekrar eski günlerdeki gibi görüşmeye başlamıştık "Her ne olursa olsun ben senin yanındayım" demişti. Öyle de olmuştu tekrar Mardine dönene denk her gün yan yanaydık bazen sadece susuyorduk ama o bile bana binlerce psikologun yapacağı terapiden fazlasıyla iyi gelmişti .

Yarın sabah büyük gündü ve ben artık kardeşime kavuşmak istiyordum . Annemin artık 16yillik hasreti bitsin istiyordum. 1 haftada oldukça az uyusam da oldukça zinde hissediyordum kendimi. Bütün haftami o notlardaki izlerin peşinde harcasam da elde var sıfırdı.

Bir an önce şu toplantı olmalıydı ....

-ZARA ROJİN KARADAĞ-

1haftadir gözüme ve gözümüze tek bir gram uyku dahi girmemişti. Mardinde bütün taşın altına kaldırıp bakmıştık lakin en ufak bir ize dahi rastlanmamıştık.

O kara geceye dair hastane kayıtlarından, hasta bakicilarindan ,hemşiresine kadar araştırmıştık fakat en ufak bir kuşku duymanızı sağlayacak bir ipucu dahi yoktu....

İkimizde kafayı yemek üzereydik ama onu bulma umudu bizi yaşatıyordu. "Bence kesin senin birebir kopyandır Zara'm "demişti Azat . Buruk bir tebessümle yetinmeye çalışmıştım. Ama "Benim kopyam ama bir o kadar da sana aşık bir kızın olacak-"lafımı tamamlamama izin vermeden o devam etti "Olacaktı eğer seni görmezden gelmeyip kuşkularinin peşine düşseydim. Eğer ondan vazgeçmeye çalışmak yerine her taşın altına bakıp arayıp bulabilseydim. "

Bunların hiçbiri onun suçu değildi ama böyle hissetmesine koca 16 yıl boyunca ben sebep olmuştum. Benim kadar perişan olan bu adamı görmek dahi istememiştim. Azat yine 1 haftadır o olmasından nefret ettiğim adamdı. Hem durmadan kendini suçluyor hemde çevresindekilere yapmadığını bırakmıyordu.

Toplantıdan önce defalarca Ayşen'le konuşmak istesem de beni defalarca yok saydı. Yüzüme dahi bakmadı. Bana söyledi tek cümle "Sen yaşadığın her şeyi misliyle hak ettin hatta bu yaşadıkların sana az bile." Ayşen ne ara bu kadar acımasız biri olmuştu....

Evet,dibine kadar suçluydum. O benden yardım beklerken ben onu sırtından vurmuştum,acımasızca. Görememiştim benim için kimleri karşısına almak zorunda kaldığını....

O da bizim gibi olmasın istemiştim. Bizim gibiden de öte benim gibi olmasın istemiştim ama onu ne isteyip ne düşüneceğine ne hesaba katmış ne de umruma getirmiştim....

İstemeden dostumun canını yakmıştım. Sanki aynı yerden ben 16 yıl boyunca yanmamış gibi onun içindeki yangını umursamamıştım bile...

Benim için evlatlarından olmuştu..... Ben bin mislini yaşayıp üstüne beni anlamıyorlar diye ortalıkta gezerken nasıl bir anneyi kanayan yerimden vurabilmiştim de aynı yarayı ona da açabilmiştim?

BERAT KARADAĞ (AŞİRET TOPLANTISI)

Sonunda gelmesini iple çektiğim o güne gelmiştik.

Toplantı girişi pek olaylı geçmişti.

Babam normalde yapmayacağı bir şeyi yapıp Kadir KARABEY 'le aşiret ağalarının önünde kavga ettiler .

Ne yaptıysak bir türlü ayrılmadılar da...

Dedemin hiddetle sesi ve otoriter tavri karşısında zar zor zapt edildiler....

Onca koruma ikisini , biz ikisini de ayıramadık.....

Babamın kini kardeşime ettikleri içinken,Kadir'in kini pislikleri ortaya döküldü diyeydi.

Başta kimsenin yokluğundan faydalanıp "aradığın kızını bulamayacaksın Azat,bunun için elimden ne gelirse yapacağım karım Ayşen gibi ama gelmeden önce gördüm anne baba sandiklariyla gayet mutlu."

Bu cümle babamın sabrını taşıran son damlaydı. Hiç bir korumanın şahitlik yapmayacağını bildiği için bu denli yürekli konuşmuştu. Daha da devam edip "Yazık yazık ,sana acıyorum be Zara kızım kızım deyip deyip durdun kızın başkalarına annem diyor şimdi de sana demesi pek nasip değil gibi ."

Bu iki cümlesi annemi de babamı da mahvetmeye yetmişti. Ama şükürler olsun ki babamın bakışlarından yanılmıyorsam elinde ondan yakaladığı bir açığı bulundurduğu netti.

"Bence kızımızın yerini bize sen söyleyeceksin Kadir"dedi ve son cümlesi bu oldu.

Toplantı bir hayli zor geçmiş ve tahmin ettiğimiz gibi Kadir de Ayşen de kendilerini aklamanın bir yolunu bulmuştu. Fakat toplantı için ara isteyip babam Kadirle konuşmak isteyince kısa da olsa toplantının seyri değişti....

-AZAT KARADAĞ-

Dostum dediğim adamdan sırtımdan bıçaklamak umrumda bile değildi ama işin ucu benim günahsız kızıma kadar gittiyse Kadir bunun acısını kendi canıyla ödeyecekti hele kızımı sağ salim bulup anasına bir kavuşturayım.

Toplantıdan ara isteyip her şeye rağmen Kadir'e bildiğini söylemesini istedim....

Fakat ne oralı oldu ne de beni umursadı....

Toplantıya geri dönüp bitireceğimz sırada benden gelen hamleyle köprüden önce son çıkışta olduğunu da anladı....

Anladı anladı ama nerden bilebilirdim ki buradan da az da olsa sıyrılmayı başarabilecek?

-KADİR KARABEY-

Azat'ın üstten üstten konuşması canımı sıkmıştı...

Her şeyi o başlatmıştı. Bir hata yapmıştım ve Ayşeni'i kaybetmemek için ondan yardım istemiştim ama o beni sırtımdan vurmuştu....

Evet,belki acımasızca ama o benden de acımasızdı....

Toplantıya girdiğimiz gibi biteceğinden emin olduğum için onun uzattığı sahte "dost elini "sıkmadım ama nerden bilebilirdim beni köşeye sıkıştırabileceğini....

Toplantı bitimine çok az kala "Her şeye rağmen ben Kadir'i uyardım ama kendisi pek oralı olmadı ısrarla bilmediğini söyler ama ben buna inanmam . Zaten kapıda kavga sebebimiz bilip de söylememesindendir. Fakat siz tabii benim bu dediklerimi husumetten öyle derim sanırsınız ama öyle değildir. "

"Ne uzattın be Azat bittiyse çıkal- "demeden "Kadir'in kızımın yerini bildiğine dair şahidim vardır."demesi bir oldu. Alt tarafı yem atıyordu ve benden yemi yutmamı bekliyordu.

Fakat korumasına verdiği emir eşliğinde onu burda görünce blöf yapmadığını anlamam zor olmadı.....

Onca yıla rağmen, onun şuanda burada ne işi vardı?

Daha da önemlisi Azat onun yerini nasıl bulmuştu?

 

BÖLÜM SONU !!!!!!!!!!!!!

En sondan başlayalım sizce gelen kimdi? 2

Aşiret toplantısı ve Nazlı ile bağlantısı ne?

Nazlı nin YouTube olayını araya katmam gerekiyordu ileriki bölümlerde flashbackli sahnelerde daha detayını sizlerle kavuşturacağım....

Büyük sır sizce ne ?

Emirhan -Nazlı

Batuhan-Ela

En önemlisi Aşk düşmanı ve Berat hakkında ki düşünceleriniz neler?2

Sizce Nazlinin da ilgisini çeken komşu muhitte kim yaşıyor?

Ve son olarak şunu da söylemeliyim ki piknik sahnesinde aşırı trollendiniz bence Emirhan'ı beklerken Berat Ağa ile karşılaştınız.....

Şunu tekrar belirtmek isterim ki oy ve yorumlarınız benim için çok kıymetli.......

(Diğer kurgum İçimdeki Çığlık 'in yeni bölümünü yazmaya başladığımın haberini vermekle beraber kısa bir süre daha bekleyeceğinizin de bilgisini vermiş olayım!!!)

Küçük bir spoiler de benden size olsun gelecek bölüm anne-kız kavuşması gelse ne de güzel olur ...3

Yeni bölümde görüşünceye kadar

HOŞÇAKALIN!!!!

Bölüm : 02.12.2024 13:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...