8. Bölüm

Güneş Timi ve Avukat İnci

İrem Nur Ayar
irmnrrayrrr

Bütün bu yaşananlardan sonra kendimi toparlamaya çalışıyordum. Annemle konuşmuş, herkesin iyi olduğunu öğrenmiştim. Ama hala daha içimde bir gariplik vardı. Sanki bu kadar kaosun içinde kendi hayatımın kontrolünü kaybetmiş gibiydim.

Ali ve olduğumuz yere desteğe gelen timi ile beraber yakınlarda bulunan küçük karakola sığınmıştık. “Biraz dinlenmeniz gerekiyor,” demişti. Ama benim içim içime sığmıyordu. Ne yapacaktım bir karakolda? Üstelik Ali ve o sürekli bahsettiği ‘tim’iyle mi? Onlar gibi sert askerlerin arasında, bir avukat olarak pek de uyum sağlayamayacağımı düşünüyordum.

Karakola vardığımızda, tam da beklediğim gibi, bir grup üniformalı adam bizi karşıladı. Ama açıkçası düşündüğümden daha da rahat bir hava vardı hepsi Yüzbaşıyla selamlaşıyor, şakalaşıyordu.

"Komutanım hoş geldiniz!" dedi, Serkan. Beni görünce yüzünde o her zamanki muzır gülümsemesiyle elini şaka niyetine başına götürdü ve abartılı bir selam verdi. "Vay, İnci Hanım teşrif etmiş! Hoş geldiniz, şeref verdiniz!"

Arkasından İsmail hemen lafa girdi. "Komutanım! Yine yapmışsınız yapacağınızı. Misafirimiz de gelmiş."

"Çok abartıyorsunuz." dedim, gülerek. Ama içimden "Bir de Ali ciddiyetinden hiç ödün vermiyor derler," diye düşünüyordum.

Ali, onları her zamanki gibi ciddi bir bakışla susturmaya çalıştı. "Acaba sizde bir gün işinize odaklanacak mısınız?" dedi, ama timdekiler hiçbir şekilde onu ciddiye almadı.

Serkan sırıtarak, "Komutanım, sizin işimizle pek ilgilenmediğinizi gördük mü? Hemen dinleniyoruz, eğleniyoruz." dedi.

"Siz fazla eğleniyorsunuz sanırım Serkan," dedi elini Serkan'ın ensesin atarken "Bir on bilemedin on beş tur koşmak ister misin?"

Serkan'ın gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve Alinin sıkı elinden kendini kurtarıp benim arkama geçmişti. Bu sefer bakışları değişen iki kişi vardı ben ve Ali.

Ben anın etkisiyle şok olmuştum ama Ali'nin gözlerinde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. Neydi bu ifade? Sinir, öfke ya da kıskançlık?

"Ne eğlencesi?" diye sordum kendimi toparlamaya çalışarak. Bir şeyler dönüyordu ama ne döndüğünü anlayamamıştım.

"Gelin ben size anlatayım Avukat Hanım!" dedi, Serkan gür çıkan sesiyle. Koluma girdi ve beni bilmediğim bir yere sürükledi resmen.

Dinlenme alanına geldiğimizde, timden biri çay getirdi. Ona teşekkür ederken Serkan "İnci Hanım, buraya geldiğinizden beri Ali Komutan'ın ne kadar değiştiğini fark ettiniz mi?"

"Değişti mi?" dedim şaşkınlıkla.

"Tabi kii!" diye lafa atladı Emir. "Eskiden bu kadar konuşmazdı, suratından düşen bin parçaydı. Ama sizi tanıdıktan sonra...Bakın inanamayacaksınız ama bazen kahkaha atacak gibi duruyor."

"Yok artık!" diyerek güldüm. Hem bu kadar korkup hem de Ali'nin arkasında bu kadar şakalaşabiliyor cesaretinde olmalarına hayret ettim.

"Gerçekten doğru" diye ekledi İsmail. "Eskiden kimseyle muhatap bile olmaz hatta şu karakollardan dışarı bile çıkmazdı. Biz buraya birkaç kere daha göreve geldik ve hiçbirinde karakolun taşı haricinde hiçbir yol görmedi görevler dışında ama şimdi,"

"Çıkmaz köy yollarına giriyor." diye tamamladı Serkan, İsmail'i.

"Biri bunu bize açıklasın!" diye bağırdı, Emir.

O sırada içeri giren Ali ile üçü de ağzına hayali bir fermuar çekmişti. Bunu gören Ali sesli bir şekilde "Sabır!" deyip boş bulduğu yere oturmuştu.

Az önce duyduklarım kafamda dönerken utanmıştım. Sahiden de değişmiş miydi Yüzbaşı?

Bir süre sonra Serkan, Ali’nin yanına yaklaştı ve kıkırdayarak bir şeyler söyledi. Ali önce ona sert bir bakış attı ama sonra hafif bir tebessümle başını iki yana salladı. Serkan döndü ve bana seslendi: “İnci Hanım, bugün sizin için özel bir şov hazırladık!”

“Ne şovu?” diye sordum, şaşkın ama biraz da meraklı bir şekilde.

“Ali Komutan’ın liderliğinde, Türkiye’nin en beceriksiz ama en eğlenceli timinin mini tatbikat gösterisi!” dedi Serkan, gururlu bir şekilde.

Ali, “Abartmayın,” diye mırıldandı. Ama o sırada timdeki herkes sahaya geçmiş, sanki hayatlarının en büyük gösterisini sergilemeye hazırlanıyor gibiydi.

Tatbikat başladı. Plastik mermilerle ve bolca abartılı hareketle kendi küçük operasyonlarını canlandırıyorlardı. Ama işler çok komikti. Serkan, yere düşüp “Ben vuruldum!” diye bağırırken, İsmail onu kurtarmak için bir film sahnesindeymiş gibi koşuyordu.

Bir noktada, biri yanlışlıkla yere kapaklandı, diğeri ise şaka olsun diye plastik mermiyi havaya atıp, “Düşmandan mermi iadesi aldık!” diye bağırdı.

Ali, kenarda durup olanları izliyordu. Yüzünde hafif bir gülümseme belirdiğini gördüğümde, onu böyle rahat görmek beni çok mutlu etti.

Tatbikat bittiğinde herkes ter içinde kalmıştı ama gülmekten yorgun düşmüşlerdi. Serkan yanıma gelip, “Ne dersiniz İnci Hanım? Bu kadar yetenekli bir tim daha gördünüz mü?” diye sordu.

“Doğruyu mu söyleyeyim?” dedim şakayla. “Yetenekli değil ama kesinlikle eğlencelisiniz!”

"Adımızın hakkını verip Güneş gibi parlıyoruz değil mi İnci Abla" dedi Emir.

Herkes kahkahalarla güldü. Ali ise sadece gözlerini devirdi. “Bunu ciddi bir tatbikat yapmamız gerekiyordu,” dedi ama sesi o kadar sakin ve neşeliydi ki kimse onu ciddiye almadı.

Emir, haklıydı. Aslında Yüzbaşının değiştiğini söyleseler de benimde şu süre içinde değiştiğim apaçık ortadaydı ve evet gerçekten de isimlerinin haklarını veriyorlardı bu insanlar hayatıma güneş gibi doğmuşlardı...

 

 

Bölüm : 19.12.2024 21:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...