47. Bölüm

Bölüm 44

İrem Nur Ayar
irmnrrayrrr

SATIR ARALARINDA BULUŞALIM🤍🥜

Reha: X1 VİDEO

Akın: Abi yapma başlayacak yine ağlamaya

Çağan: Lna

Çağan: Silin olum

Çağan: Bıktım ulan

Çağan: Feza'm da Feza'm diye dolaşıyor ortalarda zaten

Baran: SUSMUYOORR

Kocam

 

 

Canım kocam

 

 

BENİ ÜÇ ÇOCUKLA ORTADA BIRAKIP GİTTİ :(

 

 

Burada olsaydı da hepinize gününü gösterseydi

 

 

Feza: Güzelim gelicem birkaç güne

 

 

Birkaç gün kalacağım deyip gittin bir ay olacak

 

 

BİR AY

 

 

OTUZ GÜNN

 

 

730,484398 saat

 

 

2, 629 743,83 saniye

Akın: Keşke bu hesaplamaları lisedeyken yapsaydın be fıstığım

 

 

Mükemmel zekamı niye herkes görsün?

Akın: Ben susma hakkımı kullanmak istiyorum.

Çağan: Abi kıza yeni sürüm yüklenmiş

Çağan: Önceden kendini yılan yapıyordu şimdi papağan

Çağan: OWKDWNFSDKSDKFMEKSDV

Reha: LSSPODJSOIFJSVIODSVJADOIVSA

Baran: Nida evn kapsısını wurmaı bıraka

 

 

AÇSANIZA KAPIYI BİR KUŞ OLUP TEPESİNE KONACAĞIM ÇAĞAN'IN!

Çağan: Çağan kaçovv

 

 

Çağan kişisi gruptan ayrıldı

"Aç şu kapıyı Çağan" diye bağırdım yine ve yine kapıyı yumruklarken. Bir kere daha yumruk atacaktım ki açılan kapı ile sarsılan dengem buna engel olmuştu.

Baran kapıyı açmış ve uykulu gözleriyle bana bakarken onu uykusundan uyandırdığım için saniyelik bir hüzün geçti içimden ama saniyelik!

Baran'ı hafifçe ittirip kapıdan içeri girdim ve adımlarım ezbere bildiğim Çağan'ın odasına gitti

Çağan'ın odasından içeri sessizce girdim ve odanın içinde göz gezdirmeye başladım. Görünürde bir Çağan göremeyince derince ve sesli bir nefes verdim. Gözüme masasının üzerinde ki dağınık kağıtlara takıldı sonra o kağıtların üzerinde yazan isim daha çok dikkatimi çekmişti "Emin Koru" diye seslice okudum kağıdı.

Adımlarım masanın önüne hızlıca giderken kaşlarım da çatılmıştı. Annem, arkadaşlarım benden bir şeyler saklıyordu biliyordum. İnanmak istemediğim bir gerçeği benden saklıyorlardı. Aptal değildim benden sakladıkları şeyi o gün zaten duymuştum ama hayatımda bir baba eksikliği yaşamamıştım, yaşamayacaktım da sadece bu detayı benden saklamaları beni üzüyordu. Ben onlardan hiçbir şey saklamamıştım bu zamana kadar hem saklamazdım da. Kardeşlik dediğimiz şeyin arkadan iş çevirerek ilerleyeceğini düşünmüyordum.

Onlara bana söylemeleri için süre tanımıştım, sessiz kalmıştım ama görüyorum ki onlar bana söylemeyi hala daha düşünmüyorlardı. O zaman ben gerekeni yapacaktım. Oyunu bir kere de kendi başıma tek oynayacaktım. Eğer bana anlatsalardı beraber atlatabilir birlikte bazı şeylerin üstesinden gelebilirdik ama onlar bunu tercih etmemişti bende etmeyecektim.

Kağıdı elime aldığımda üzerinde yazan birkaç fiziksel bilgiyi okudum sonrasında ise detay kısmının yazdığı kısmı okumaya başladım. Adamın nerede olduğuna dair bir bilgi ararken gözüme takılan Mardin yazısı kaşlarımı iyice çatmama sebep olmuştu.

Buna sebep olan şey ise Feza'nın yaklaşık bir aydır saçma bir bahane ile Mardin'e gitmiş olmasıydı. Feza'dan sadece bir hafta sonra da apar topar giden Reha ve Sezgin de işin cabasıydı.

Hepsi bir tesadüf müydü? Yoksa işin içinde yine benim bilmediğim şeyler mi dönüyordu?

Masanın üzerindeki kağıdın resmini hızlıca çektim ve aldığım gibi yerine koydum.

Hızlı adımlarla önce Çağan'ın odasından sonra da evlerinden ayrıldım.

Kendi evimden içeri girdiğimde gözlerimle önce etrafı kolaçan ettim annem bu saatte evde olmazdı ama yine de kontrol ettim.

Hızlı adımlarla odama girdim ve bilgisayarımı açıp arama motoruna 'Emin Kara' yazdım.

Düzenlenen yardım yemekleri, dernekler, inşaatlar ve yapılan sözleşmeler dışında adına dair kötü bir haber olmaması beni şaşırtmıştı.

Saatlerce süren araştırmam sonunda hep aynı bilgilere ulaşmıştım. Başıma saplanan ağrıyla bilgisayardan biraz da olsun uzaklaşmam gerektiğinin farkına vardım.

Odamdan çıkıp mutfağa doğru adımlarımı yönlendirirken çalan kapıyla adımlarımı kapıya çevirdim. Annem gelmiş olmalıydı demek ki saat o kadar geç olmuştu.

Kapıyı açtığımda elinde pizza kutusu ile bana sırıtan Feza görmeyi beklemiyordum.

"Senin ne işin var burada?" dedim sesimde de bariz belli olan şaşkınlık ve olanların verdiği kızgınlık ile.

Feza, bozulduğu belli olan bir suratıyla "Güzelim?" dedi sorarcasına. Kendimi toparlamalıydım en azından Emin hakkında biraz daha bilgi edinene kadar.

Kendime gelmem gerektiğini bir kere daha hatırlatmıştım zihnime. Kollarımı aradaki kutunun izin verdiği kadar sarmıştım Feza'ya "Sadece beklemiyordum seni bugün," kollarını sıkıca belime sardı yüzünü de saçlarımdan açıkta kalan boynuma gömdü "Neden bana haber vermedin?"

"Duydum ki herkesi çileden çıkartıyormuşsun bende hemen imdatlarına yetiştim" diye cevapladı beni hala daha aynı konumdayken.

Söylediği şeyi cevapsın bırakırken bedenlerimizi de ilk ayıran ben olmuştum. Kapının pervazından çekildiğimde Feza'ya da girmesi için bir yer açmış olmuştum.

"Hadi kalma dışarıda gel içeri" dediğimde sanki bunu bekliyormuşçasına içeri atmıştı kendini.

Sessiz geçen on beş yirmi dakikanın ardından sessizliği ilk bozan Feza olmuştu "Ne yaptın ben yokken?"

Bakışlarımı elimde duran bitmek üzere olan pizzadan çekip Feza'ya çevirdim "Her gün ne yaptığımı biliyorsun ya Feza," elimde kalan pizza dilimini kutuya bırakıp sırtımı koltuğa yaslarken "Her gün mesajlaştık ve ben her gün zaten sana ne yaptığımı yeterince net ve açık bir şekilde anlattım" bakışlarımı duvardan çekip Feza'ya çevirdim "Senin gibi kaçak göçek cevaplar vermek yerine" derken bedeninin kasıldığını görebiliyordum. "Hatırlıyorsan eğer."

"Güzelim dedim ya dedemler" derken sözünü yarıda kestim. "Evet tabi biliyorum dedenler ve ardı arkası kesilmeyen ailevi problemlerin" oturduğum yerden doğruldum ve dirseklerimi bacağıma koydum ellerimi de çenemin altına sabitledim. "Sence de bir aydır söylediğin bu meseleler de atladığın bir detay yok mu Feza?"

Gergin bakışlarıyla bana bakarken ağzını açıp tek bir kelime etmedi. Gerçi etse de bir şey değişir miydi bilmiyordum. Biraz daha uzattım aramızda geçip giden bu sessizliği. Belki dedi içimdeki bir ses belki anlatır bekle dedi ama bir başka ses asla bir şey söylemeyeceğini kabul et diyordu. İşte öğrendiğim günden beri beynim ve kalbim arasında geçen savaşın bir yenisi daha gerçekleşiyordu şu an.

Oturduğum yerden kalkarken "Bende senin ailendim Feza tıpkı senin benim ailem olduğun gibi," yüzüne doğru eğildiğimde derince bir nefes aldım ve verdim "Ve insanlar ailelerinden hiçbir şey saklamazlar aynı benim sana yaptığım gibi." dedim ve yerimde doğruldum.

Feza'nın yüzünde anlık geçen hüzün ifadesi gerginliğini geçememişti. Başımı iki yana sallarken son kez baktım gözlerinin içine ve daha fazla sakin kalamayacağımı fark ettiğimde sırtımı kanepede oturan Feza'ya dönüp yürümeye başladım tam salonun kapısından çıkacakken "Çıkarken lütfen kapıyı kapat" dedim bakışlarım önümdeki duvara bakarken ve cevap vermesini beklemeden salondan ayrıldım.

🥜🥜🥜

Herkese yeni bölümden merhabalar!!

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir...

Sizce Nida verdiği tepki de haklı mıydı?

Siz Nida'nın yerinde olsaydınız ne yapardınız?

Bundan sonra olaylar sizce nasıl gelişecek?

Bölümü beğenmeyi ve bölüm hakkındaki düşüncelerinizi bana bildirmeyi unutmayın!!

Sizleri ve bu mahalleyi çok'

İnstagram: irremnurayr

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

Bölüm gelene kadar diğer kitaplarda buluşalım...

 

Bölüm : 01.05.2025 07:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...