50. Bölüm

Bölüm 47

İrem Nur Ayar
irmnrrayrrr

Araba Mardin yollarını geride bırakmıştı ama ben hâlâ Emin Kara’nın suratını unutmamıştım. Feza’nın da gözleri yolda ama aklı başka yerdeydi, hissediyordum. Üç saattir tek kelime etmeden sürüyor. Şoför mü lan bu çocuk, infaz timi mi belli değil.

Ama ben... ben susamıyordum artık.

“Ne zamandan beri biliyorsun?” dedim, yavaş ama tırnaklarını içe doğru batırarak soran bir tonla.

Feza başını çevirmedi bile.
“Ne zaman bildiğimin bir önemi yok.”

“Aynen. Çünkü bende ne zaman sustuğun, her şeyin önemini belirliyor artık.”

Bir sessizlik. Sonra o klasik Feza havasıyla, burnundan azıcık nefes vererek:
“Bak, seni korumaya çalıştım.”

“O cümleyi bir daha kurma. Herkesin korumaya çalıştığı kız değilim ben. Çocuk değilim. Ve sen Feza... sen bana sadece susarak zarar verdin.”

Fren ani geldi. Yol kenarında durduk. Araba bir anda sessizliğe gömüldü.

Feza döndü, ilk defa yüzüme tam baktı. Gözlerinde o sakinliğin altında bastırılmış bir öfke vardı. Ama bir de suçluluk. O çok belli oluyordu.

“Evet. Susmak hata olabilir. Ama Emin Kara gibi bir adamın gölgesinde sana her şeyi anlatmak... daha büyük bir hata olurdu. Bilerek seçtim. Ve evet, pişmanım.”

“Ben de pişmanım,” dedim. “Sana güvenmeye başladığım için.”

Kemerimi çözdüm. Dışarı çıkmadım ama cama başımı dayadım. Mardin’den Ankara’ya kaç kilometreydi bilmiyorum ama güvenin geri dönüşü yoktu.

Yol boyunca ikimiz de sessiz kaldık. Ama bu sefer suskunluk başka kokuyordu. Bu, bitti anlamına gelmiyordu. Bu, hesap kapanmadı demekti.

Araba Erik Mahallesi’ne döndüğünde saat geceye çalıyordu. Sokak lambaları titrek, rüzgar var. Ama... bir gariplik sezdim.

Mahalle sessiz değildi.
Mahalle beni bekliyordu.

Kapının önünde Sadettin Amca pijamasıyla oturmuş, bastonuyla asfalta minik daireler çiziyordu. Beste merdivenlerde volta atıyor,

Feza’nın tayfası Reha ve Sezgin köşede ayakta dikiliyordu. Ama gözlerim başka birilerini arıyordu.

Ve sonra onları gördüm.

Sokağın başında, marketin önündeki tahta kasalara oturmuş dört kişi.

Çağan elinde sigara çeviriyordu. Baran başını eğmiş, telefonla oynamıyor ama ekrana bakıyor gibi yapıyordu. Akın duvara yaslanmış, kolları göğsünde, gözleri direkt üzerimde. Dağhan... polis montu hâlâ üstünde, ama gözleri başka bir sorgu açılmış gibi bana takılmış. Ve Mirza, evin önünde durmuş, ellerini yumruk yapmış ama olduğu yere çakılmış gibi.

Adımlarımı hızlandırdım. Dört göz, sekiz göz oldu. Kalbim ne ara bu kadar hızlı çarpmaya başladı bilmiyorum.

Çağan ayağa kalktı.
“Gerçek misin sen?” dedi. “Hayalet gibi geziyorsun, yine olayla dönmüşsün. Biz hayırsız mıyız?”

Ben konuşmadım. Zaten Çağan konuşunca diğerlerine sıra gelmiyordu.

Baran sessizce yaklaştı, başını salladı. “İyi misin?” dedi sadece.

“Ben... geldim işte.”

Akın başını eğdi. “Belli. Giderken haber vermeyen, gelirken konvoyla gelen bir sensin zaten.”

Ve son olarak Dağhan yürüdü. O yürürken mahallede her şey bir saniyeliğine duruyor gibi olur. Adımları düzgün, sesi ölçülü ama bakışı hep röntgen gibi. Bana geldi, karşıma geçti. Ben nefes almadım. Çünkü nefes alsam bağıracaktım.

Ama sonra konuştum.

“Ne zamandan beri?”

Herkes sustu. Sadece rüzgarın sesi vardı.

“Ne zamandan beri benim hakkımda kararlar alıyorsunuz? dedim daha yüksek sesle.

Çağan en sonunda dayanamayıp konuştu. “Biz... sadece senin hazır olmanı bekledik.”

“Benim neye hazır olup olmadığımı siz mi karar veriyorsunuz lan? dedim. “Kendi hayatımın izini sürerken bir de sizin izlerinizi mi takip edecektim?”

Baran araya girdi. “Nida, bu senin düşeceğin bir kuyuydu. Biz sadece halat bırakmaya çalıştık.”

Başımı iki yana salladım. “Ben o kuyuda büyüdüm. İçinden tırnaklarımla çıktım. Halatı değil, gerçekleri istedim.”

Dağhan yaklaştı. “Evet, bildik. Feza bize her şeyi anlattığında biz karar verdik. Emin Kara sana ulaşmadan biz seni bilgilendirmeyecektik. Çünkü korktuk.”

“Ben değil,” dedim. “Siz korktunuz. Ve ben bu mahalledeki en yalnız savaşı, en kalabalık arkadaş grubumun arkasından verdim.”

Mirza o anda yaklaştı. Sesi kısık ama netti. “Ben de biliyordum.”

Baktım ona. Gözüm dolmadı ama boğazım düğüm oldu. “Ve sen hiçbir şey demedin.”

“Seninle olmak istedim. Sadece yanında olmak. Gerisini bilsen de değişmeyecek sandım.”

Bir adım geri attım. “Değişti. Her şey değişti.”

Feza biraz geride durmuş, olanları izliyordu. O karışmıyordu. Çünkü bu kavganın dışında durması gerekiyordu.

Ben mahalleye dönmüştüm. Ama ben, artık o eski Nida değildim.

 

HERKESE YENİDENN MERHABAA EFENDİİMM!!

Evet nerede kalmıştık? Yeni gelmedik geri geldikkk

Valla kusura bakmayın canlarım bir sürü olaylar oldu gelemedim buralara. Merak edenler için söylüyorum benim nişan ertelendi çünkü erkek arkadaşımın dedesini kaybettik ve bu benim için oldukça üzücü bir durumdu bu süreçte de hem erkek arkadaşımın hem de ailesinin yanında olmam gerekiyordu bu yüzden buralara gelemedim hiç...

Daha sonra da mezun oldum arkadaşlar yarabbii çok şükürrr!!

En son olarak da nişanım ertelendi ama evlenme teklifi aldım aiyyy instagramdan takip edenler zaten bunu biliyorlar :))

Bende olaylar böyle siz de neler var neler yokk?

Sınavlar açıklandı umarım herkes istediği notu almışsınızdır. Alamadıysanız da eğer üzülmeyin hiçbir şey için son değil geç değil bu sene olmazsa önümüzdeki sene illa ki olacaktır... Siz o cici canınızı böyle anlık şeyler için asla sıkmayınnn

Bölüm : 19.07.2025 22:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...