31. Bölüm
Jasmin Memmedli / Mafyanın küçük siçanı / Acı ve gözyaşı

Acı ve gözyaşı

Jasmin Memmedli
jasminmemmedli

Aresten

 

Kendimi çaresiz hissetdiğim çok az anım vardı. Çocukken yalnız hissetdiğim zaman benle oynayan arkadaşımın ansızın öldüğünde ya da annemin gerçek ölüm sebebinin babam olduğunu öğrendiğim anlardaki gibi mesela. Şimdi de çaresiz hissetdiğim bi anın içerisindeydim. Ve yine sebebi babam olacak o adam yüzündendi. Onu öldürmeyi küçüklüğümden beri hayal etmişimdir. Bu gün onu öldürmemeye karar verdim. O bana onu öldürmem için yalvaracaktı...

David'in evindeydik. Doktor içerde Ateşle ilgileniyordu. Normalde olsa biri için bu kadar endişelenmezdim. Ama zamanla ona alışmış, ona söylemesemde kardeşim gibi görmeye başlamıştım. Ve Beria..

Kim bilir ne haldeydi. Ateşe birşey olsa onu düşünemiyordum bile. Zaten onun için herşeyi yeterince zorlaştırmıştım. Ve ona karşı hissetdiklerim.. Kimseye itiraf edemediğim şeyler.

Pencereden David'in arabasını gördüm. Ona güveniyordum. Beria'yı sağsalim o evden çıkarıcağını bildiğim için içim azda olsa rahattı. Hızla içeri girdiklerinde Beria'nın ağlamaktan sırılsıklam olan yüzünü görmemle yanağıma sertçe tokat yemem bir olmuştu. Hiçbir tepki vermeden yüzüne baktığımda çaresizliği gözlerinden okunuyordu. Hiç bir tepki vermedim. Sanırım bu sakinliğim onu dahada sinirlendirmiş olucakki elini bir tane daha tokat atmak için kaldırdığında bu sefer ona izin vermeyerek havadaki elini tutup onu kendime çektim.

Ona sımsıkı sarıldığımda çırpınıp benden kurtulmaya çalışsa da hiç bişey yapamadı bir kaç saniye sonra sakinleştiğinde hıçkırarak ağlamaya başladı.

-O iyi olucakmı? - ağlamaktan sesi kısılmıştı. Onu böyle görmeye dayanamıyordum.

-Doktor elinden geleni yapıyor - benden uzaklaşmasına izin verdiğimde bir süre gözlerime baktı. Çok yorgun ve bitkin görünüyordu. - Hadi biraz dinlen lütfen.

-Saçmalama istersen. - David elini Berianın sırtına koyup onu kanepeye yönlendirdi. Oturduktan sonra Davidle Berianın duyamayacağı şekilde konuşmaya başladık.

-Ares çocuk nasıl oldu? - David onları önemsediğimi biliyordu. Haliyle şuan olanların ciddiyetininde farkındaydı.

-Şerefsiz o*ospu çocuğu bıçağı çok derine saplamış. Karaciğeri çok ciddi şekilde zarar görmüş. Doktor her an herşey ola bilir dedi. Ve karaciğer nakli gerekebilir. - David'e baktığımda ne demek istediğimi anlamıştı.

Bu kadar kısa süreye bir organ bulmak çok zordu.

-Ne yapcaksın? - benim bağlantılarımla yurt dışından getirmesi çok zaman alırdı ve bunun için zamanımız yoktu. Burdaki işlerin hepsiniyse babam idare ediyor.

-Ne gerekiyorsa-babamla konuşacaktım.-Şimdi çıkmam lazım. Onun yanında dur olurmu? - kafamla Beria'yı işaret ettim.

 

Beriadan

 

-Nereye gitti? - Aresin çıkmasının üstünden nerdeyse bir saat geçmişti.

-İkimizde burda bekleyemezdik birimizin dışardaki işlerle ilgilenmesi gerekiyordu. - David oldukca endişeli görünüyordu. - Beria çok geç oldu biraz uyusanmı?

Saat nerdeyse iki olucaktı. Ama doktor hala Ateşin yanındaydı. Bilmiyordum belkide Ares başından ayrılmamasını söylemişti ama onu görmek istiyordum. Eninde sonunda çıkıcaktı.

 

-Ben böyle iyiyim istersen sen uyu. - David derin bir nefes alıp hizmetçi nin getirdiyi viskiyi kafasına dikti. Demindendir durmadan içiyordu. Ama gayet ayık görünüyordu.

 

Zaman ilerledikce kanepe fazla rahat gelmeye başlamıştı. Gözlerim kapanmak üzreydi. Tam uykuya dalacakken kapı zilinin tiz sesi beni uykumdan uyandırdı. Hizmetçi kapıyı açığında Ares sinirle içeri girdi. Eli ve bembeyaz gömleği kıpkırmızı kana bulanmıştı. Hemen üstünü kontrol ettim. Açıkta bi yarası yoktu. Demekki kendi kanı deildi.

İçeri girince David sakince onu süzüb viski şişesini ona uzattı. Ares hiç tereddüt etmeden şişeyi alıp kafasına dikti. Gelip biraz aralı olucak şekilde kanepede yanıma oturdu.

Üstünden yayılan kan kokusu midemi bulandırmaya yetmişti.

-Neden hala uyumadın? - sesi her zamankinden daha kalın çıkmıştı.

-Ateşi görmeden asla uyumicam - kafamı çevirdiğimde oda bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde inatla gözlerine bakmaya devam ettim. Gözlerinden öfkesi hemen belli oluyordu.

Ama beni şaşırtan birşey daha vardı. Acı.. Sanki acı çekiyordu. Ama fiziksel değil..

Bir şey söylemek için biraz öne eğildiğinde keskin kan kokusu yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Bunu farketmiş olucakki tekrar geri çekilip ayağa kalktı. Davide dönüp :-Ben bir duş alim-diyip yukarı çıktı. Belliki bu evi gayet iyi tanıyordu. Aresin kendi evi kadar olmasa da burdada fazla oda vardı. Bilemiyordum çokmu karışıktı yoksa şuan aklım Ateşte olduğu için banamı öyle geliyordu?. Ama yinede karışık görünüyordu. Davide güveniyordu. Düşündüğümden daha yakınlardı.

Saat 3 olmak üzereydi. David dışarı çıkmıştı. Saatin sesi oldukca ritmik gelmeğe başladığında daha fazla kendime engel olamadım. Gözlerim ağırlaştı ve kendimi derin bir uykuya teslim ettim..

Uykulu halde gözlerimi açmaya çalıştığımda Aresin kollarındaydım. No olduğunu anlayamadan hafifçe beni yatağa bıraktığında refleks olarak elini tuttum. Duştan yeni çıkmıştı sanırım. Erkeksi kokusu burnuma dolduğunda uykum dahada açılmıştı. Elindeki elime baktığında hemen yaptığımın farkına varıp elimi çektim.

-Buraya getirmene gerek yoktu - diyerek yattığım yerde doğrulup karşısına oturdum. Oda oturduğunda onu inceleyecek fırsat bulmuştum. Tam kurulamadığı bedenine giydiği tshirt tamamen vücuduna yapışmış yeterince belirgin olan kaslarını daha da belirginleştirmişti. Bu halde çok s... Ne düşünüyordum ben böyle. Kafayı yemiş olmalıydım. (iç ses:hepsi regl yüzünden:)

-Bana kızgın olduğunu biliyorum - konuşmaya başladığında düşüncelerimden ayrılıp yüzüne baktım. O bana bakmıyordu. Buna sevinmiştim çünkü az önce vücudunu süzdüğümü görmesini istemezdim.

 

“Biliyorum… Kızgınsın. Ama gerçekten, Ateş’e bir şey olmasını hiç istemedim.”

Dediğinde gözlerindeki o derin pişmanlığı öylesine net okuyabiliyordum ki, içim bir an için titredi.

 

“Sana kızgınım… Haklısın. Bizi bu karmaşaya sen sürükledin.”

Evet, ona kızgındım. Ama başka kızacak kimsem yoktu; bu yüzden öfkem sessiz bir yük gibi içimde kaldı.

 

“Bak… Neler hissettiğini anlıyorum.”

Sözünü duyar duymaz, onu durdurmak istedim. “Hayır… Anlamıyorsun!” dedim, sesim titreyerek.

“Kimsen yokken, her şeyin olan birini kaybetme korkusunu hissetmeden bunu gerçekten bilemezsin.

 

“İnan bana… Bunu en iyi ben bilirim.”

Gözleri doğrudan gözlerime saplanmıştı; bakışlarında öylesine bir hüzün vardı ki, acısının artık birinin fark etmesini, onu görmesini istiyordu. İçimde istemsiz bir sızı belirdi.

 

“Annemle yaşarken yanımızda bir hizmetçi vardı. Annem aslında hizmetçi tutmayı sevmezdi… ama kendimi bildim bileli o kadın hep yanımızdaydı. Annemle babam ayrıldığında da… Annem öldüğünde bile. ”

Dişlerini sıkarak derin bir nefes aldı; nefesindeki sessizlik, yılların birikmiş yalnızlığı ve geçmişin ağırlığını taşıyordu. O an, geçmişin soğuk gölgesini, her sözcüğünün ardında bıraktığı izi, tüm çıplaklığıyla hissettim.

-Ben aslında Ateşi küçük koruma işlerimi yapmak için tutmuştum. Evet babamla asla gerçek bir baba oğul olmamıştık ama ona savaş ilan edecek kadar kinim yoktu"... Derin bir nefes alıp, avuç içini alnına bastırıp düşünceli bir şekilde ovdu.

"Seni yanıma almadan bir hafta önce o kadın bir şekilde bana ulaşmayı başarmıştı. Onu ergenliğimden beri yani annem öldüğünden beri görmüyordum. Baya yaşlanmıştı. Onu görünce annem hayatta olsaydı acaba odamı şimdi böyle yaşlı görünecekti diye düşündüm.

Geldi ve benden defalarca özür dilemeye başladı. Bana ne dedi biliyormusun annemin yanında çalışmaya başladığından beri hergün annemi gram-gram zehirliyormuş. Tam on yıl boyunca her gün. İnsanı yavaş yavaş tüketen bir zehir. Her gün annemin yemeyine Arsenik koymuş. Annem bunu hissetmemiş bile. Bu yüzden herkes sadece üzüntü stressten dolayı zamanla annemi mahfeden hastalık olarak bildi. Neden yaptığını sorduğumda çocuklarıyla tehdit edildiğini söyledi. Babam...

Sözünü bitirdiğinde zorla yutkunduğunu adem elmasının hareketinden anlaya biliyordum. Kafasını kaldırıp gözlerime baktığında onu ilk kez böyle görüyordum.

 

"Ne diyeceğimi bilmiyorum... Yani şuan seni suçlamak hiç doğru gelmiyor." kendimi suçlu hissetmiştim. Onunda bir insan olduğu, duyquları olduğunu unutmuştum resmen.

"Sadece haklısın.." elini hızlıca alnına götürüp bastırdığında yüzünü ekşitti. "Kafam çatlıcak gibi."

-Peki, Ateşe nolucak o iyi olucak dimi? - Ateşi hatırladımda gözlerim tekrar dolmuştu.

-Doktor organ nakli gerekebilir dedi. - dediğiyle hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Bunun ne kadar citti birşey olduğunu biliyordum ve ya o böyle bir şeyi kaldıramasaydı... Ya dayanamasaydı.

-Babamla konuştum. Gereken oganı vericek-Ares bunu söykediğinde öyle çaresiz görünüyorduki.

-Babandanmı istedin?..

-Başka çarem yoktu. Bu kadar kısa süreye organ bulmak kolay birşey değil. - sesi fısıldar gibi çıkmıştı. Ama babasının bunca şeyden sonra ona böyle bir yardımı etmesi... Karşılığında ne istediğini düşünmek dahi istemiyordum.. Artık o adamı tanımaya başlamıştım. Ve Ares her ne istediyse kabul etmişti....

 

 

Kendime engel olamadığım birşey yapmıştım...

 

Aresin dudaklarına yapışmıştım. Beni öylesine etkiliyorduki

Ve bu yaşadıklarımız... Yarın ne olucağını bilmiyordum.. Onu kaybetmeyise hiç istemiyordum. İlk başta şaşkınlığın etkisiyle öylece kala kalmıştı. Bana karşılık vermeye başladığında iki elinide kalçama koyup beni kendisine çekti. Kucağına geldiğimde oda beni soluksuz öpmeye başlamıştı...

$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$

 

Devamın yarın atıcam😶. Oy vermeyi unutmayın lütfen ve yorum yapmayı. 😘

 

Bölüm : 21.11.2025 18:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...