
(Bu bölüm hiç içime sinmedi ya)
Beria'dan
Ne olduğunu anlayamamıştım bile. Daha Aresin dediği sözü anlayamadan birden beni kendine çekip dudağımdan öptü? Öpmüşmüydü gerçekten?...
Gerçeğe o kadar uzak bir ihtimaldi ki, şu durumda bile halisunasyon yada rüya olduğunu düşünüyordum. Ama neden?
Ares beni neden öpsün ki? Dudaklarımı dudaklarının arasına alıp öpmeye başladığında hemen kendime gelip onu ittim...
Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki herkesin bizi izlediğini farkettim. Yapamazdım ki? Eğer şimdi ona bağırıp çağırırsam ikimizde bu kadarı yetmiyormuş gibi daha da rezil olacaktık. Son bir kez yüzüne baktığım da ifadesiz bir şekilde gözlerime bakıyordu. Hiç bir şey demeden ve arkama bile bakmadan koşarak arka kapıya gittim ve kendimi hemen dışarıya attım. Arka kapıda sadece iki güvenlik vardı ve beni tanıdıkları için durumu garipsemediler. Kendimi yola atıp etrafa baktım. Üstümde para yoktu. Sadece elbisem ve topuklularım. Ayağımdaki topukluları çıkarıp bir kenara bıraktım. İnsanlar garip garip baksalarda hiç bir şey umrumda değildi. Şuan yapmak istediğim tek şey her kesden ve her şeyden kaçmaktı. Son gücümle koşmaya başladığmda arkada bıraktığım hiç bir şeyi düşünmemeye çalışıyordum. Keşke geri gelmek zorunda kalmasaydım...
Ama biliyordum geri dönmek zorundaydım. Şuan mantıksız bile olsa içimden gelen o şeyi yapıyordum. Durmadan koşmak. Aslında sorun patronumun beni öpmesi değildi. Sorun her şeydi. Yaşadıklarım gözümün önüne geldikce bu 2 ay içerinde bir insanın hayatı ne kadar değişe bilirse o kadar değişmiş olduğunu anladım. Geçtiğim her sokakta insanlar dönüp bana bakıyorlar dı. Hatta aralarında 2 erkek bana laf attığında bir an durdum. Ne dediklerini tam anlamamıştım bile. Sanırım durmamı beklemiyorlardı. Bir birilerine bakıp sırıtdıklarında zaten serseri oldukları anlaşılıyordu. Durup onlara doğru adımladığımda sırıtmaları genişledi. Uzun boylu olanın karşısına geçtiğimde tam bir şey söyleyecekken yumruğum onu susturmama yetmişti. İkiside cılız ve çelimsiz tipti. Bense kendimi bildim bileli sporla ilgilenmiş ve geldikten sonrada Aresden dövüş teknikleri öğrenmiştim. Benim karşımda hiç şansları yoktu. Bu yaşadıklarımın tüm sinirini onlardan aldıktan sonra arkamı dönüp sakin bir şekilde yürümeye başladım. Biraz gittikten sonra yağmur yağmaya başladı. Zaten beni bulurdu anca böyle şeyler. Sırılsıklam olmuştum ve ayağımda çıplaktı. Hasta olmam umarım diye düşündükten sonra kendimi yine o evin önünde bulmuştum. Tüm gece boyunca koca şehri ayakyalın bir şekilde ıslak dolaşmıştım. Elbisem zaten dar dı (2 bölüm önceki fotoğraf) ve ıslandığım için tüm vücuduma yapışmış vücudumun her satrını sergiliyordu. Normalde olsa bu durumdan çok utanırdım ama bunca şeyden sonra hiç birşeyi umursayasım gelmiyordu. Affan beyin evine doğru adımladığım da kapıdaki korumalar pür dikkat beni süzüyorlardı. Ben daha kapıyı çalmadan kapı Baha tarafından sonuna kadar açıldı. Bana kaşları çatık bir şekilde bakıp kafasıyla içeriyi işaret etti. İçeri geçtiğimde Affan beyler çoktan uyumuştu. Sadece salonda Olga vardı. Benim geldiğimi görünce ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. İfadesiz bir şekilde ona bakıp merdivenlere yürüdüğümde kolumdan tutup beni durdurmuştu.
Kolumdaki eline bakıp sertçe elini çektim. "Ne söyliceğini biliyorum ama inan hiç umrumda değil ve sana bir şey açıklamak zorunda değilim" dediğimde bana tokat atmak için elini kaldırdı ama son anda durup bir adım geri çekildi.
-Zaten gidiyoruz yarın. Ben yerime senin gibi-beni süzdü ve pis bir sırıtışla- s*rtüğü tercih ettiği için kendisi pişman olucak.
Ona karşılık vermek için çok yorgundum bu yüzden hiç bir şey söylemeden odama gidip kapıyı kitledim. Olduğum yerde çöküp ağlamaya başladım. Kimsem yoktu..
Ateş.. Sadece Ateş vardı, beni uyarmıştı..
Şimdiyse onun bile nerde nasıl olduğunu bilmiyordum.
Ya ben? Ben nerdeydim? Beni bu işe sokan o adam?
Beni öpüp nerelere gitmişti. Hiç bir açıklama bile yoktu.
Acaba Affan bey ne tepki vercekti? Yada ben ordan çıktıktan sonra neler olmuştu?...
2 hafta sonra
Bu olaylar olduktan sonra Affan bey benle nerdeyse iş dışında hiç bir şey konuşmamıştı. Ve bana kızmamıştı bile. Sadece şu toplantı olduktan sonra her gün çalışıyordum. Sürekli bir şeyler yapmamı istiyordu. Bir sürü evrak bir sürü dosya, iş yemekleri, notlar...
O kadar çok çalışıyordum ki bazen sadece 3 saat falan uyuya biliyordum.
Affan beyi memnun edicem diye yırtınıp duruyordum.
Peki o? Ares'i o günden sonra hiç görmemiştim.
Aramamıştım da çünkü bu durum da benim aramam çok saçma olurdu. Oda aramamıştı...
Bu gün şu David denen italyan çocukla yemeyimiz vardı. Anladığım kadarıyla Aresle büyük bir işe girmişlerdi. Tabiki bizede bu işte ortak olucaktı. Her toplantıda olduğu gibi bende Affan beyle gidecektim. Bunun için tüm gece dosyayı ezberlemiştim resmen. Çünkü her ayrıntı için dosyaları kurcalamam Affan beyi kızdırıyordu. Bu sırada da gerçek işimi unutmuyor delil topluyordum.
-Her şey hazır efendim. - Baha arabayı hazırladığında Affan beyin ardından hemen bende çıktım. Arabaya biner binmez Affan beye işle ilgili detayları aktardım.
Yaklaşık bir saatlik bir yoldan sonra lüks bir restorana gelmiştik. Ben her zamankinden farklı olarak bu sefer etek yerine pantolon altlı bir takım giymiştim. Simsiyah takımıma uygun saçımı dağınık bir şekilde arkada toplamıştım. En üstte özel konuklara ayrılmış yere geldiğimizde beklemediğim biri daha vardı.
David'in yanın da Ares'te vardı. İki hafta sonra onu tekrar gördüğümde çok sinirlenmiştim. Belli etmemeye ve ona bakmamaya çalışarak selam verdikten sonra hepimiz oturduk.
-Nihayet bir yemek yiye bilicez. Tüm gün şirketten dışarı çıkamadık değilmi Ares? - Ares geldiğimizden beri bir kere bile olsun bana bakmamıştı.
-Evet. Bu aralar çok yoğunuz - diye cevap verdi.
Yemekleri sifariş verdiğimizde sadece salata ve su istemiştim. Açıkcası uzun zamandır doğru düzgün birşey yememiştim ve yine canım istemiyordu. Çok zayıflamıştım. Sporumu aksatmadan yemeğe devam ediyordum. Ama uykusuzluk ve yorgunluk beni epeyi bi yıpratmıştı.
-Beria hadi ama sadece salatalıkmı yiceksin. Üstelik geçen tanıştığımızda daha canlı görünüyordun. - haklıydı. O gün dışarıda gezfiğimde ayaklarım mahfolmuş ve üşütmüştüm. Buna rağmen kimseye belli etmeden aralıksız çalışıp kendime gelmeyi başarmıştım.
-Teşekkürler ama pek iştahım yok. - neden bilmiyordum ama midem aşırı bulanmaya başlamıştı.
Yemekten sonra işi tüm detaylarıyla konuşmuştuk ve Ares bir kere bile olsa bana bakmamıştı. Hatta beni yok sayıyordu. Bu beni delirtiyordu. Beni öpen kendisiydi. Üstelik hiç bir açıklama vermemişti...
David'in ısrarı üzerine hepimiz garip isimli bir italyan tatlısı sipariş vermiştik. Tadı gerçekten güzeldi ama midem o kadar kötüydüki yarıda bırakmak zorunda kalmıştım.
-İzninizle ben bi lavaboya geçiyim-elimle ağzımı kapatıp hemen lavaboya koştum. Kapıyı hızla açıp kendimi klozete attım. Kendimi daha fazla tutamadim. Yedigim iki - üç lokma bir şeyide kustuktan sonra elimi yüzümü yıkayıp kuruladım. Aynadan kendime baktığımda çok bitkin görünüyordum. Yarın ilk iş hastaneye gitsem iyi olacaktı.
Çalışmak için kendime gelmem gerekiyordu. Belki biraz vitamin alırsam daha iyi olurdum diye düşündüm. Kapıyı açıp dışarı çıkıyordumki sırtını duvara yaslamış bekleyen Ares'i gördüm.
Beni görünce gelip karşıma dikildi. Sursatına bakmadan gidecektim ki, tekrar önüme geçip yolumu kapattı. Bir kaç kez aynı şey tekrarlandığından kafamı kaldırıp gözkerine baktım.
-Önümden çekilin lütfen-dedim dişlerimin arasından soluklayarak.
-İyimisin? - dediğinde gözlerinde anlam veremediğim bir duyqu vardı. Endişelimiydi? Saçmalama...
-Bu sizi hiç ilgilendirmez - tekrar gitmeye kalktığım da bu sefer kolumdan tutup beni duvarla arasına aldı. Artık daha da sinirlenmiştim ki, olanlar gözümün önüne geldiğinde kendime engel olamayıp yüzüne sertçe tokat attım.
İlk bir kaç saniye sinirlendiğini düşünüp pişman olucaktım fakat sonra benim haklı olduğumu hatırlayınca keşke daha fazlasını yapa bilseydim dedim. .
-Neden öptünüz beni? - biraz fazlamı cesaretlenmiştim sanki.
Cevap vermeden sadece gözlerime bakıyordu beni delirmekmi istiyordu bu adam.
-CEVAP VERSENİZE! - diye bağırdım. Dişlerimi sıkmaya başladığımda gözleri dudaklarıma kaydı.
-Özür dilerim - ne? Bunu beklemiyordum. Bana bir açıklama borçluydu özür değil.
-Beni neden öptünüz Ares bey?
-Ben sadece işimi yapmaya çalışıyordum o kadar. David'i sende duydun - dediğinde kendime hakim olamayıp tam elimi ona vurmak için kavradım ki elimi havada yakalayıp sertçe indirdi ve kulağıma yaklaştı-sakın! Bir daha olmasına izin vermem.
-Sen kimsin ya? - sorduğum soruyla sinirlenmiş olacakki kaşlarını çattı, yüzü gerilmeye başlamıştı. - Sen kimsin ki? kendi çıkarların için beni istediğin zaman kullanamazsın.
-Bunu unut. - dediğinde bir adım geri çekilip yolumu açtı. - işimize devam ediyoruz. İşim için öptüm diye küçük bi kızın bana aşık olmasıyla uğraşamam.
O kadar aşşağılayıcı gelmiştiki bu kelime bana çok şey söylemek istedim ama söyleyemedim. Yüzüne bile bakmadan hızla yanından geçip gittim. Masaya geldiğimde Affan bry yoktu. David'e baktığımda:
-Affan bey biraz rahatsızlandı Beria'cım. Benden de seni bırakmamı istedi-dediğinde kafamla onaylayıp yerime geçtim. Areste geldi ve yerine oturduğunda :
-Artık kalksakmı? - diye David'e baktı.
-Hmm olur ama ben bu gece biraz eylenmek istiyorum ya ne dersin Beria sende bize eşlik edermisin?
-Pardon? Hangi konuda? - bu insanların eğlence anlayışını tahmin etmek zordu açıkcası.
-Bilmemki bara falan gideriz heralde - daha sonra Arese döndü-sen ne dersin Ares?
-Ben işlerim var. Hem Beria'nın da işleri vardır. En iyisi başka bi güne saklayalım.-bana baktığında sırf onun inadına bile olsa o bara gitmeye karar verdim.
-Pardon? Ares bey siz benim proqramımı benden iyimi biliyorsunuzda bu kadar emin konuşuyorsunuz? - David sırıtarak bana döndü.
-Evet Beria haklı Ares. Sen neden kızın adına kararlar veriyorsun ki.
-Gidiceksin yani? - Ares dişlerini sıkmış bir şekilde bana döndüğünde yüzüne bile bakmadan:
-Ben gelirim David bey. - Davi keyifli bir şekilde ellerini bir-birine vurdu.
-Harika o zaman. Ares sen kendi arabanla dönersin artık. Biz bu gece biraz eğlenicez.
Ayağa kalktığımızda Ares te bizimle beraber kalkıp bir adım önümüze geçip yürümeye başladı.
-Bende geliyorum merak etme. Bunu kaçıramam.
David herşeyin farkındaydı anlaşılan. Bir Arese bir bana bakıp duruyor ve sürekli sırıtıyordu.
Biraz yoldan sonra daha önce hiç gelmediğim bir bara gelmiştik. Zenginlerin mekanıda farklı heralde. (iç ses: heralde kızım ne sandın.) yinemi sen? (iç ses: aa? Beni unuttunmu yoksa?). Yok ben citten iyi değilim.
Kapıdan geçip içeri girdiğimizde eski ve bir kaç kişinin olduğunu gördüm. Şaşırmıştım açıkcası. Böyle bir yer beklemiyordum. Ben tam karşıya ilerlerken :
-Oraya değil - David'in Eli beni durdurdu. - şurdan-eliyle yerdeki kapıyı gösterdi.
Yerde bir kapı vardı. Kapıyı iki kere yıklattıklarında kapı açıldı.
Aşşağıya doğru uzanan altın sarısı merdivenleri görünce kendimi çok cahil hissetmiştim. İlk önce Ares ardından ben ve David indik. Aşağı kata inmeye başladığımızda müzik sesleri gelmeye başladı.
Nihayet gelmiştik. Yerin altında bu kadar güzel ve büyük bir yerin olması benim için çok müthiş birşey di. Tam da tahmin ettiğim gibiydi. Bir sürü zengin ve gazeteden tanıdığım insanlar vardı. Affan beyin çalıştığı adamlar ve daha tanımadığım bir sürü kadın.
Bara doğru adımladığımızda uzakta yüzü maskeli iri yarı 4 erkek bizi farkedip yanımıza geldi.
-Bak senn. Bu gece herkes burda. - adamlar Arese selam verip bana döndüler. - Misafirinizmi var.
-Benim misagirim daha çok - David öne atıldı.
-Hm ne güzel - en arkalarında duranı konuşarak David'le tokalaştı. - geçen seferki işimizden sonra kafa dinlemeye geldik bizde. Çok güzel bir tesadüf oldu.
Anladığım kadarıyla çetelerdi ve Ares onlarla iş yapıyordu.
Onlar biraz uzaklaşıp kızların yanına döndüler.
-Ben bir vodka alıyım-dediğimde Ares kaşları çatık bir halde bana döndü.
-Ares bey siz ne içmek istersiniz? -..
barmen ikimizede aynısından vermişti.
Şişeyi kafama diktiğimde:
-Sakin ol şampiyon. Gece daha yeni başladı-diye David Beni uyarsada onu dinlemek istemedim.
-Vodka bana dokunmuyor.-dediğimde doğru söylemişti. Diğer içkilere kıyasla beni en az etkileyen şey vodka'ydı.
Ares çok hızlı içiyordu. Geldiğimizden beri neredeyse bir şişe tekila ve bir şişe vodka bitirmişti.
David sanki onu bilerek durdurmuyordu.
Biraz geçtikten sonra David gözüne kestirdiyi bir kıza yakınlaştı ve dans etmeye başladılar. Bende daha fazla Aresle yalnız kalmak istemiyordum. Bu yüzden kendimi piste atmıştım. Kostümümü çıkarıp sadece içimdeki siyah dantelli sütyenimle kaldığımda Ares beni süzüyordu.
Pistteki bir kız grubuna katılıp onlarla tanışmaya başlamıştım. Bir yandan dans ediyor bir yandan da sohbet ediyorduk. Bur süre sonra bara baktığımda Aresi göremedim. Onu bulmak için arkamı döndüğümde de karşımda duran koskoca gövdeyle arkaya sendeledim.
-Kusura bakma seni korkutmak istememiştim. - bu az önceki maskelilerden biriydi. Kaşlarımı çatıp onu süzdüğümde oda bana aynı şekilde bakmaya başladı.
-Sen kimsin?
-Bunu sana söyleyemem. - kaşlarımı daha da çatılmıştı.
-Pardon? Sebep?
-Görevim izabı yüzümüz gizli kalmalı.
-Hadi ya bunu kim diyor?
-Ares. Ona çalışan çetelerin gizliliyi önemlidir..
-S*keyim Aresi. O kendini ne sanıyo be-kafam dönmeye başlamıştı. Ama sarhoş değilim! (iç ses :aynen hayatım aynennn)
-Senin kafan güzel sanırım - Adam kahkaha attığında dudak büzerek ona baktım.
-Nasıl yani sadece kafammı? - üzülmüş gibi yapıp boynumu büktüğümde sırıtarak çenemi kavrayıp kafamı kaldırdı.
-Bence senle eğlenebiliriz. - ne dediğini anlamamıştım doğrusu. Zaten iyi olmayan midem yine bulanmaya başlamıştı.
-Benim midem bulanio-Dedim üzgün bir şekilde.
-Hmm ne o yoksa korktunmu?
-Pardon - kaşlarımı kaldırıp ona göz devirdim-ben hiç birşeyden korkmam bey efendi.
-O zaman benimle gel. - bana uzattığı eline baktım ve kafama şimdi dank etmişti.
-Sen beni ne sanıyorsun lan?
-Ne derken? Sıradan bir s*tüksün işte. Ne deme mi bekliyorsun.
Adamı yüzüne tükürdüm ve hemen ordan kaçtım. Bara geldiğimde oda arkamdan sinirli adımlarla geliyordu.
Tam bana elini kaldırmıştıki onun havadaki elini kavrayan başka bir el belirdi.
Bu Ares'ti. Acaba nerdeydi? Aman kızım sana ne ya?
-Sakın! - adama baktığında adam sertçe elini çekip bana baktıktan sonra arkasına bakmadan yanımızdan uzaklaştı.
-Bu kadar yeter - Ares sinirli bir şekilde beni kolumdan tutup merdivenlere yürümeye başladı. Arkaya dönüp baktığımda David'in az önceki kızla yiyiştiğini gördüm. Tiksinir bir şekilde önüme baktığımda birden durdum. Ares beni çekiştirmeyi kesip bana döndü.
-Yürü hadi. - ne bu tavırlar ya?
-Hayırdır patronum. Ne bu tavırlar. Bide trip atın istiyorsanız tam olsun.
-Sarhoş olmuş sun. - evet hemde nasıl kafam acayip dönüyordu.
Ares tekrar kolumu tutup erdivenlerden beni çıkarmaya başladı. Nihayet açık havaya çıktığımızda daha fazla kendimi tutamamıştım. Hemen oracıkta kapının ağzına kusmuştum. Çok utanıyordum. Kesin benle dalga geçecekti.
Kendime geldiğimde kalkıp yüzüne baktım. İğrenir diye düşünmüştüm ama yüzünde hiç tiksinti ifadesi yoktu.
Üstümde sadece sütyen vardı ve donuyordum. Ceketini çıkarıp omzuma attığında itiraz edememiştim..
Arabaya bindiğimizde çok utandığım için sadece camdan dışarıyı izliyordum.
Ama çenem dururmuydu tabiki hayır.
-Bana dediğin o sözün anlamı neydi? - birden bire arabayı durdurdu. Korkarak ona döndüğümde sakin bir nefes aldı.
Arabadan inip gelip benim kapımıda açtı...
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Off çok üşeniom devamı yeni bölümde. Oy ve yorum yapmayı unutmayın bak kızıyorum (şüpeli) 😌.
Yazım hataları varsa kusura bakın. Tekrar okuyup düzeltmeyede üşeniom. Daha çok ödevim. Bu arada sayısalcıyım😝
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 36.94k Okunma |
2.58k Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |