

Ares kapımı açtığında şaşkınlıkla ona bakıyordum. Dışarıya göz attığımda bir sahil kenarında parka yakın bir arazide durduğumuzu fark ettim.
-Hadi in.-yavaşca arabadan indiğimde ardımdan kapıyı kapatıp bana yaklaştı.
-Neden indik? - sahile doğru baktıktan sonra :
-Hadi gel sana bişey göstericem. - diyerek elimden tutdu. Tereddüt etmeden yürümeye başladım. Biraz ilerledikten sonra küçük bir karavanın önünde durduk. Ares karavanın kapısını iki kere tiklattığı gibi kapıyı yaşlı bir teyze açtı.
-Aa, Ares oğlum - Ares le kadın sıkıcı sarılıp görüştüler-neden bana geleceğini söylemedin?
-Kusura bakma Nermin teyze. Ani bir karar diyelim. Küçük bir misafir getirdimde. Senin şu bana verdiğin sihirli ilacından ona da ikram edersen sevinirim.
-Ay kusura bakma-kadın hemen Aresin arkasında duran bana bakıp elimi tutup okşadı-Aresi görünce gözüm dönüo kızım.-samimi bir şekilde gülümsedi.
-Kendisini oğlum gibi severim. Midem rahatsız demek. Ama merak etme ben hemen sana çok güzel bi çay kaynatıcam bulantında geçicek hiç bişeyin kalmicak. Geç hadi - ben şaşkın-şaşkın Arese bakarken kadın kolumdan tutup beni karavanın içindeki küçük sandelyede oturtdu.
-Siz rahatınıza bakın bende küçük bir telefon görüşmesi yapıp gelicem-Ares çıktığında kadında hemen mutfağa geçip küçük kavanozlarda sakladığı otları çıkarmaya başladı.
-Şeyy-nihayet konuşcak fırsatım olmuştu-Aresle nerden tanışıyorsunuz teyzecim?
-Ah Ares çok iyi bir çocuktur. Ben eskiden sokakta kalırdım. Öz oğlum beni evden kovmuştu. Burda banklardan birinde yattığım bir gece Ares buraya sahile çok sarhoş bir şekilde gelmişti. Gecenin çok kör bir saatiydi. Onun sesine uyanmıştım. Benimde olan kalan bi termosum vardı zaten. Hemen yakınlardan zarzor bi eczane bulup oraya koştum. Termosumda yarı ılık suyumla artık olacağı kadar çay demleyip Arese içirmiştim. O kendine geldiğinde hiç bişey söylemeden çekip gitti. - elindeki çayı karşıma koyup oda yanıma oturdu- Sonra ertesi gün bir karavanla geldi, çinde her şeyi vardı. "Bu karavan geçici bir süreliğine senin evin olsun, bi haftaya kalmaz yeni evine geçersin" dedi. O kadar duyqulanmıştımki anlatamam. - teyze bunları anlatırken yanağından bir kaç damla yaş süzülüp gitti.-Ben tabiki bu kadar şeyi kabul edemezdim. Karavanı kabul etfim ama evi istemedim. Kendi oğlum beni evden kovmuştu. El oğluda bana ev verdi. Artık oda benim oğlum sayılır. Hala ev konusundan ısrar ediyor ama zaten pek bir ömrüm kalmadı. Hem böyle daha güzel. İstediğim zaman istediğim yere gptüre biliyorum evimi- teyzenin gülümsemesi benimde gülümsememe neden olmuştu. Aslında Aresin çok kötü biri olduğunu düşünüyordum ama bu duyduklarım içimi çok ısıtmıştı.
Teyzenin verdiyi çayı içtikten sonra midem gerçekten hemen düzelmişti. Ve üşümemde geçmişti.
-Teyzecim çay çok güzel ellerinize sağlık. - bu sırada karavanın kapısı çalındı. Ares gelmişti.
Onun işareti ile kalktım ve kapıya yöneldim.
-Biraz daha kalsaydınız oğlum. - Nermin teyze gidiyoruz diye üzülmüştü.
-Saol teklifin için. Ve çay içinde-Ares bana dönüp iyi olduğumdan emin oldu. - yine gelirim merak etme. Ama şuan bazı önemli işler var.
- Gel gel tabi de kızımı da getir. - Ares tekrar bana baktığında gülümseyerek karavandan ayrıldık.
Arabaya bindiğimizde ikimizde sakindik. Yağmur yağmaya başlamıştı. Ben de camdan yağmuru seyrediyordum. Birden karnım ağrımaya başladı. Aslında kaç gündür hafiften ağrıyordu. Reglimin zamanı gelmişti. Ve çok kötü geçirdiğim için hep uyur ilk güm odadan hiç çıkmazdım. Eve gittiğimde başlamasını ummuştum ama hiç düşündüğüm gibi olmadı. Üstelik karnımın ağrısı gittikce şiddetleniyordu.
Karnımı tutup yüzümü burşuttuğumda Areste bana döndü.
-Bişeymi oldu? Yoksa yine midenmi bulanıyor? - dedi endişeli bir şekilde.
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Açıkcası baya bir çekiniyordum.
-Şey aslında - anlaması için yüzüne baktım.
-Reglmi oldun? - kafamı salladığımda - böyle birşey için çekinmene gerek yok. Az kaldı zaten biraz dayanmaya çalış sadece - diye devam etti.
Karnım feci şekilde ağrıdığı için yerimde rahatsızca kıpırdanıp karnıma baskı uyguluyordum.
-Geldik - araba durduğunda hemen inip odama koştum.
Hemen içeri girip kendimi tuvalete atmıştım. Tuvaletten çıkar çıkmaz yatağımın yanında bir elinde su dolu bardak bir elinde ilaç duran Aresi gördüm.
-Al hadi bu iyi gelir. - hiç birşey diyecek halim yoktu. O yüzden ilacı elinden aldığım gibi yutup su içtim.
Çıkmasını bekliyordum ama öylece durmuş bekliyordum. Başımı neden durduğunu sorarmış gibi salladığımda "Uzanmanı bekliyorum" diyip yatağın köşesine oturdu.
Şaşkın bir şekilde uzandığımda karnımın üstüne kalın battaniyeyi çekip :
-Fazla bastı yaparsan ağrın kesilmez daha da artar. Ağrıyınca çok fazla kıpırdanıyorsun. Biraz daha sakin hareket etmelisin.
Şaşkın bir şekilde onu izliyordum. Karnım birden bire fazla ağrımaya başlayınca iki büklüm olup kollarımı karnıma sardım.
Bunu gördüğünde yavaşca kollarımı tutup çekti. Elini karnıma yaklaştırdığında tereddütle yüzüme baktığında-Dokunabilirmiyim? - diye sordu. Kafamı aşağı yukarı sallayıp onayladığımda yorqanı karnımdan çekip karnımı açığa çıkardı.
-Kafanı yastığa koy ve gözlerini kapat sadece.- kocaman elini karnıma koyduğunda sıcacık eli soğuk tenime elektrik gibi sıcaklık yayıyordu. Onun dediği gibi kafamı yastığa koyup gözlerimi kapattım. Eliyle karnımın azıcık aşşasında tamda ağrayan bölgede hafif bir şekilde masaj yapıyordu.
Ağrımı dinmesiyle içimi çok büyük bir huzur kaplamıştı.
O an o kadar tatlı bir uykuya kapılmıştımki sonra ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.
Sabah uyandığımda çok huzurlu hissediyordum. Karnımın ağrısı tamamen geçmişti. Dün gece aklıma geldiğinde telefona baktım. Öğlen olmak üzereydi. Hala yağmur yağıyordu. Aresten bir mesaj da vardı.
Hemen mesaj kutusunu açtım.
Ares Bey : Bu gün iki işinden de izinlisin. Yatıp dinlene bilirsin. 08:54.
Hemen Arese mesaj attım.
Siz: Affan beye ne dedin? 11:20.
Ares Bey çevirimiçi.
Ares Bey yazıyor..
Ares Bey : Dün gece yemekte mideni bozduğunu ve rahatsız olduğunu söyledim.11:21.
Ares Bey: Nasılsın? Hala ağrın varmı?.11:22.
Bu kadar erken bakmasını beklemiyordum doğrusu. Hemen mesajına cevap yazdım.
Siz:Neden böyle davranıyorsunuz? 11:23.
Ares Bey :Neden bahsediyorsun? 11:25.
Siz: Bir gün çok soğuk davranıp tersliyorsunuz. Aynı günün akşamı da sanki çok yakınmışız gibi yapıyorsunuz. Neden?
Bir süre mesajıma görüldü atıp yanıt vermedi. O yanıt vermeyince bende başka bir şey yazmadım.
Tekrar uyumaya karar vermiştim. Karnım ağrıycak gibiydi yine. Uyuya dalmaya çalışıyordum ama bir türlü gözüme uyku gitmedi. İçimde garip bor sıkıntı vardı sanki.
Ateşle bayadır konuşmamıştım. Zaten hiç görüşemezdik ama arada arayıp sedini duymak iyi geliyordu. Hemen gizli telefonumu sakladığım yerden çıkarıp Ateşi aradım.
"Aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyor". Telefonu kapalıydı. Belki çekmemiştir diye bir kaç kere daha aradım ama yine aynı sonuç. Tekrar uyumaya karar verdim. Belkide Ares yanındadır. O yüzden kapatmıştır diye umdum. Kendimi sakinleştirip tekrar uykuya daldım.
3 saat sonra
Uyandığımda yağmur durmuştu. Havada hafiften karalmaya başlamıştı. Hemen telefonuma baktım. Ateşten mesaj gelmesini falan umuyordum ama hiç birşey yoktu.
Dayanamayıp Aresi aradım. Bir kaç kez çaldıktan sonra kapandı. Oda açmamıştı. Gerçekten hem sinirlenmeye hemde endişelenmeye başlıyordum. Karnım fena halde gurulduyordu. Sanki bunu duymuşcasına Zehra (hizmetçi) elinde tepsiyle odama girdi.
-Ah uyanmışsın - gülümseyerek tepsiyi yatağımın yanındaki dolabın üzerine koydu. - Aslında az önce gelmiştim. Affan bey sabahtandır bişey yemediğin için yemeği odana getirmemi istedi.
Ona gülümseyip getirdiği yemeyi hemen karşıma çektim. Açlıktan ölmek üzereydim resmen. Zehra tam çıkacekken:
-Şey acaba Affan beyler nerde? - diyip durmasını sağladım.
-Şeyy Aras beyden bi telefon geldi. Onlarda apar topar çıktılar. Ama nereye bilmiyorum. Hadi sana afiyet olsun.
Zehra çıktıktan sonra yemeyimi bitirip sıcak bir duş aldım.
Aresi bir kez daha aradım. Bu sefer direk meşqule atmıştı.
Sinirden deliye dönüyordum. Odada kaç kere döndüğümü hatırlamıyordum bile. Birden pencereden Affan beylerin geldiğini gördüm. Hemen aşşağıya indim.
Affan bey sakin bir şekilde gelip bana gülümsedi.
-Daha iyimisin Beria'cım?
-E-evet iyiyim teşekkürler. Bir sorun mu var Affan bey? - belki o n3 olduğunu söylerdi.
-Ah hayır. - gülüp elini omzuma koydu.- sadece çok küçük sorunlarım vardı ama neyseki halledemeyeceğim şeyler deiğildi. Sen çık dinlen hadi. Nede olsa ilk ve son izin günün.
Ne demek istediğini anlamamıştım ama hiç bişey demeden odama çıktım.
Gizli telefonuma Aresten bir sürü arama gelmişti. Ve hala arıyordu. İçimdeki büyük korkuyla telefonu açıp kulağıma götürdüm.
Ares: Beria acilen o evden kaç. - nefes-nefese konuşmaya başladı.
-Noldu neden?
Ares :Babam herşeyi öyrenmiş. Hayatın tehlikede hemen çık o evden.
-Ne nasıl? - hemen kapıya gidip kapıyı kitledim. Yaptığım şeyin kendimi kapana kısmaktan başka bir şey olmadığını biliyordum ama çok korkmaya başlamıştım. - Ben napıcam bilmiyorum Ares.
Ares :Sakin ol beni dinle. - bu durumda nasıl sakin olunur bilmiyordum ama çok korkuyordum. - David oraya gelio. Seni şuan kurtarabilecek tek kişi o.
-Ne, ne saçmalıyorsun? Sen neden gelmiyorsun?-şu durumda kime güvene bilirdim ki?
Ares: bak eyer yaşamak istiyorsan bana güven. David seni almaya geliyor. 5 dakika sonra orası savaş alanına dönücek. Ne yaparsan yap sağ kalmaya bak. Gerekirse önüne geleni vur ama ordan sağ çık.-kapı sertçe itildiğinde irkilerek arkaya gittim.
"Beria hanım kapıyı açsana özel birşey konuşucaz". Bu Talhanın sesiydi.
Hemen çekmeceden silahı alıp kapıya doğrulttum.
-Ares korkuyorum.
Ares: Bekle David artık orda. Kapatmam lazım.
-Ne. Bekle napıcam bilmiyorum.- telefon yüzüme kapandığında dışardan silah sesleri gelmeye başladı. Talha hala kapıyı itiyordu. Korkudan tirtir titriyordum.
Birden kapıyı kırıp açtığında silahı direk Talhanın kalbine nişan aldım.
-Sakın yaklaşma. - Talha yüksek sesle gülmeye başladığında ellerim deli gibi titriyordu. - Lütfen seni vurmak istemiyorum.
-Senmi beni vurucaksın? - aşağılar bir şekilde ellerime bakıp sırıtdı. - bu ellerlemi? Güldürme beni- bana yakalşmaya başladığında bende geriye gitmeye başladım.
-Bak lütfen izin ver gidiyim-ama durmadan gelmeye devam ediyordu. Köşeye sıkıştığımda birden üzerime atladı. Hemen tetiyi çektim. Talha ayaklarımın altına yığıldığında gözümden yaşlar akmaya başladı.
Hala yaşıyordu ama inlemeleri kulaklarımı dolduruyordu. Hemen odadan çıkıp merdivenlere koştuğumda yukarı çıkan Davidi gördüm.
Kiyafetleri kanla kaplıydı. Hemen gelip elimden tuttu ve benide arkasından sürükleyerek merdivenlerden indirdi. Çatışmanın içinden zarzor çıkıp beni arabaya bindirdi. Kendide bindiğinde araba hemen yola koyuldu.
-Beria iyimisin? - David endişeli bir şekilde yüzüme baktığında benim aklımda tek bi kişi vardı.
-Telefonunu verirmisin lütfen.
-Neden? - endişeli şekilde yüzüme baktığında ters giden şeylerin sadece bu olmadığını anladım.
-Ateşi aramam lazım. Verirmisijn lütfen.
-Beria şuan bunu yapamam. - öne doğru eğilip David'in gözlerine baktım.
-Ateşle konuşmam lazım. Beni merak etmiş olmalı.
-Beria bak-elimle sözünü kestim.
-Ateşe noldu David? - alıcağım cevaptan ne kadar korksamda bunu şuan duymak istiyordum.
-Gece Ares seninleyken Affan denen şerefsiz evine birini yollatmış. Yani Aresin adamlarından birini tutmuş. Ateş bunu farkedince aralarında çatışma çıkmış. Yaşio ama yoğun bakımda....
$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$
Yazım hataları varsa kusura bakmayın. Okuyup düzenlemeye üşendim. İyi okumalar. O vermeyi sakın unutmayın 😘
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 36.94k Okunma |
2.58k Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |