4. Bölüm

3. BÖLÜM: KORKMA.

𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀
jeiseupojei

Olaya her ne kadar tanık olmak ve abimi bırakmak istemesem de Akay abimin isteği ile beni şehrin içindeki bir eve getirdi. Abime bir şey olmaması ve geri dönmesi için umut ederken yanan şöminenin hemen önündeki deri kanepede bekliyordum. Kapının çalması ile Akay’ın kapıyı açması bir oldu. Hemen refleks olarak ayağa kalktım, abime koştum ve sıkıca sarıldım. O an konuşamadım, sormak istediğim ve kızmak istediğim konular vardı ama şuan iyi olması daha önemliydi. “Orada ne oldu öyle? Bu sizin düğününüzdü ve Akay bunun planlı bir şey olduğunu söyledi. Siz ne işler çeviriyorsunuz?” Tonum sinirli ve hayal kırıklığına uğramıştı. Abim beni nazikçe omuzlarımdan tutup kanepeye geri yönlendirirken başını salladı. “Anlatacağım. Öncelikle otur ve sakin ol.” Sessizce geri yerime oturdum, ona anlatmaya başlaması için zaman verdim. “Bu düğün aslında gerçek değildi Lavin. Biz Ahu ile evleneli bir yıl oldu. Bu düğün sadece düşmanları çekmek amacı ile düzenlendi.” Hayal kırıklığına uğramış hissettim, gözlerim abimden uzaklaşarak titreyen ellerime ilişti. Abim bunu fark etmiş gibi hemen oturduğu tekliden kalktı ve benim oturduğum kanepeye yaklaşarak önümde diz çöktü, ellerimi tuttu. “Farkındayım, hayal kırıklığına uğradın. Ve haklısın. Sana karşı çok adaletsiz ve acımasız davrandım. Bundan sonra her anımı yaptıklarımı telafi etmek için harcayacağım. Söz veriyorum.” Abimin sözlerine yumuşamak istedim ama bu konudan daha önemli şeyler vardı. “Düşmanlar dedin. Kim bu düşmanlar? Neye bulaştın böyle?” Abimle göz göze geldikten sonra Ahu’ya ve Akay’a baktım. Ahu bana endişeyle bakıyordu, bir eli sırtımdaydı ve rahatlık sunmak için neredeyse çırpınıyordu. Akay ise kendi düşüncelerinde kaybolmuş gibiydi. Tekrar abime baktım, bana söylemekten çekiniyormuş gibiydi sanki destek istiyormuşçasına Ahu’ya baktı. “Yaman söylemekten korkuyor. Ama bilmeye hakkın var Lavin. Biz,” Ahu, abimin anlık bakışı ile karşılaşınca sustu, ani cesareti tuzla buz oldu. Ama aniden Akay konuştu, o an anladım ki Akay abimden veya Ahu’dan korkmuyordu. “Biz Ölüm Timiyiz, Lavin. Ama sandığın gibi değil, sahada savaşmıyoruz. Bu gizli bir tim ve gizli kalması gerek. Özel görev grubu gibi düşünebilirsin.” Doğrulamak ister gibi abime baktım. “Evet. Bu doğru bende bunun için eğitim aldım, yıllarca bunun için eğitim aldık.” Abim bunun için mi eğitim almıştı? Ben küçükken sanatla ilgilenirdi ama şimdi karşımda bir özel tim memuru duruyordu. “Ben küçükken hep sanatla ilgilenirdin, sanat okuluna gitme hayallerin vardı. Birden ne oldu?” Yaman gülümsedi. Büyük ihtimalle o günleri hatırlamıştı. “Hâlâ sanatı çok seviyorum. Ama ailemiz, Lavin. Gizemlerle birlikte vahşice öldürüldü ve ben bunu bulmadan rahat asla edemem.” Sessizce başımı salladım. “Anladım. Şimdiye kadar öğrendiğin bir şeyler oldu mu?” Yaman yanıma otururken Ahu ve Akay odadan çıktı. “Annemiz ve babamız sandığımız kadar masum değillermiş.” Yaman’ın bunu demesi canımı acıttı, benim hatırladığım kadarıyla ikisinin hiç bir kötü yanına şahit olmamıştım. “Nereden çıktı bu? Emin misin?” Yaman elini omzuma koydu. “Dinle Lavin. İkisi mafyaya bulaşmış, ilk başta babam bu mafyalardan borçlar almış. Ama konu bu değil, borçları bir şekilde halletmişler. Ama bu sözde mafyalar bunların peşini bırakmamış.” Kaşlarımı çattım. “Ama neden? Borçları zaten ödemişler.” Yaman başını salladı. “Nedenini bilmiyorum ama ikisi bir süre sonra mafya ile çalışmaya başlamış. Ve garip şekilde bize hiç belli etmediler. Kayıtları kontrol ettik, sonradan bu beladan kurtulmak için polise başvurmuşlar. İhbar dikkate alınmış ama ihbardan bir kaç gün sonra senin de benim de kabusum olan o yangın yaşandı.” Sessizce Yaman’a baktım, gözlerinde yaşlar birikmişti. Söyleyecek kelimelerim yoktu, o an sadece sustum. İkimizin de ihtiyacı olduğunu bildiğim için sıkıca sarıldım. “Ne kadar yardımcı olabilirim bilmiyorum. Ama denemek istiyorum, bende yardımcı olmak istiyorum.” Yaman geri çekildi. “Olmaz Lavin. Güvenli değil.” Yavaşça gülümsedim. Abimin benim için endişelenmesi yüksek sesle kabul etmeyecek olsam bile beni mutlu ediyordu. “Biliyorum. Bu yüzden senin haberin olmadan bir şey yapmayacağım, haber vereceğim. Tamam mı?” Abim hâlâ durumdan memnun değil gibiydi, ama sonunda pes edip başını salladı. “Tamam. Anlaştık o zaman, habersiz iş çevirmek yok.” Başımı salladım. Abim odadan çıkar çıkmaz Akay yeniden odaya girdi. Karşımdaki tekliye oturdu. “Neden sürekli başımda nöbet tutuyorsunuz? Çocuk muyum ben?” Akay sigarasını dudaklarının arasına koyup sigarayı yaktı. Dudaklarının köşeleri küçük bir sırıtma ile yukarı kıvrıldı. “Çocuk değilsin. Ve nöbet falan tuttuğum yok.” Kollarımı göğsümde çaprazlayıp koltuğa yaslandım, Akay’ın gözlerine bakarken tek kaşımı kaldırdım. “Emin misin?” Akay iç çekti ve başını salladı. “Evet. Hadi, hava kararmadan gidelim.” Kaşlarımı çattım. “Nereye?” Akay kanepenin kenarında duran ceketini alıp bana döndü. “Seni evine bırakmam gerek. Burada daha fazla kalamazsın.” Haklıydı. Bende eve gitmek ve günün olaylarını sindirmek istiyordum. Akay elini uzatınca ayağa kalkıp önden kapıya yöneldim. Kapıdan çıkmadan Akay kendi ceketini benim omuzlarıma koydu, arkamı dönüp tek kaşımı kaldırarak ona baktım. “Buralar pek tekin yerler değil. Ve hava gittikçe soğuyor.” Daha fazla sorgulamadım, arabaya bindiğimizde kemerimi takıp geriye yaslandım. “Benim arabam orada kaldı. Onu ne zaman alabilirim?” Akay arabayı çalıştırırken bir anlığına duraksadı, sonra o eski soğuk tavrına geri döndü. “Arabada değerli bir eşya var mıydı?” Durup düşündüm, sonra tekrar Akay’a döndüm. “Hayır.” Başını salladı. “İyi. Çünkü arabayı geri alamazsın.” Kaşlarımı çattım. “Neden?” Akay sürmeye başlarken omuz silkti. “Çünkü araba orada büyük ihtimal kurşunlardan zarar görmüştür. Zarar görmese bile arabaya takip cihazı veya bomba yerleştirecek tipte şerefsiz bunlar.” Artık kendi emeklerimle aldığım arabamı geri alamayacağım düşüncesiyle somurttum. Akay’ın bana baktığını hissettim, ama konuşmadı. Ne kadar süre geçtiğini bilmiyorum ama sonunda Akay evimin önüne park edince ona baktım. “Teşekkür ederim.” O da benim gibi koltuğa yaslanıp başını bana çevirdi. “Rica ederim.” Tam arabadan inmek için doğrulacaktım ama aniden aklıma bir şey geldi. “Akay.” Bana bakmaya devam etti, “Lavin?” Sessizce yola baktım, bar gecesi onu gördüğümü sandığım yola. “Barda karşılaştığımız günü hatırlıyorsundur. O gün ben taksiden indikten sonra sanırım seni gördüm. Gerçekten sen miydin emin olamadım.” Akay benimle birlikte yola baktı. “Şüpheye gerek yok, bendim. Senin kim olduğunu zaten biliyordum, iyi olduğundan emin olmak için takip ettim.” Sessizce başımı salladım, tekrar Akay’a baktım. “Bardaki o adamla derdin neydi?” Akay bana bakmadı. Direksiyonda duran elini kaldırıp burun kemerini sıktı. “Bu kadar soru sorma Lavin. Her şeyi sana hemen anlatamam. Bunu bir tek ben değil, Yaman da yapamaz. Bu yüzden sabırlı ol.” Başımı salladım. “Tamam. Tekrardan bıraktığın için teşekkürler, iyi geceler.” Ben arabadan inerken Akay benim ile aynı anda arabadan indi, elinde döndürüp durduğu kağıdı bana uzattı. “Bu ne?” Dedim kartı alırken. “Numaram ve beni bulabileceğin yerlerin konumu. Seni orada benimle görmüşlerdir, ne olur ne olmaz.” Kağıttaki adrese, ardından numaraya bakarak başımı salladım. “Tamam. İhtiyacım olursa sana ulaşırım.” Akay başını salladı. “İyi geceler Lavin.” Sessizce arkamı dönüp çantamdan anahtarı çıkardım, içeri girdiğimde Akay’ın arabayla uzaklaştığını duydum, bende sessizce günün kirini ve stresini üzerimden atmak için banyoya yöneldim. Duştan sonra hiç oyalanmadan pijamalarımı giyerek yatağama girdim, telefonumu elime aldığımda yabancı bir numaradan mesaj gelmişti.

Bölüm : 22.02.2025 00:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀 / Lotus. / 3. BÖLÜM: KORKMA.
𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀
Lotus.

46 Okunma

19 Oy

0 Takip
7
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...