5. Bölüm

4. Bölüm

𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀
jeiseupojei

Mesajı açtığımda Akay ile birlikte arabada otururken çekilen bir fotoğraf vardı. Fotoğrafın uzaktan çekildiği belliydi, bu fotoğrafı çeken kişinin hâlâ bu kadar yakın olabileceği fikri beni fazlasıyla rahatsız etti. İkinci kez düşünmeye zahmet etmeden hızlıca kağıttaki numarayı yazıp Akay’ı aradım. Akay telefonu anında açtı. “Lavin? Ne oldu?” Konuşmadan önce yatağın başlığına yaslandım, nasıl anlatacağımdan emin değildim. “Biri bizi takip etmiş ya da başka bir şey, bilmiyorum.” Akay’dan bir kaç homurtu geldi. “Nasıl fark ettin?” Sesi sinirli geliyordu. Şimdiye kadar her durumda sakin kalmasına alışmıştım. “Ben fark etmedim. Yabancı bir numara bana ikimiz arabadayken çekilmiş bir fotoğraf gönderdi.” Akay bir kaç saniye konuşmadı, sonra basitçe söyledi. “Geliyorum. Ben gelene kadar kıpırdama.” Telefonu yüzüme kapatınca şaşırdım, belki de sinirlendim. Buna hakkım olmasa bile. Bir saat geçmeden kapıdan sert vuruşlar geldi. Yataktan kalkıp hızlıca merdivenlerden indim, kapıya dikkatlice yaklaşıp kapı dürbününden baktım. Akay’ı görmeyi planlarken tanımadığım bir adam orada duruyordu, adam etrafına bakarken bir anda kapı dürbününe bakınca elektrik çarpmış gibi geriye doğru çekildim. Hızlıca telefonu açıp Akay’ı yeniden aradım. Hayal kırıklığı ile kalbimin sıkışması bir oldu. Akay telefonu açmadı, tekrar aradım. Meşgule düştü. Panik yapmamaya, sakin kalmaya çalıştım ama saniyeler geçtikçe daha da panikliyordum. Adam tekrar kapıya vurunca tekrar kapıya yaklaşıp delikten baktım, adam hâlâ oradaydı, bir eliyle kapıya vuruyordu diğer eli ise cebindeydi. Ses çıkarmamak için elimle ağzımı kapattım. Kapıdan hızlıca ve sessizce uzaklaşıp merdivenlerden yukarı koştum. Merdivenin karşısındaki cama yaklaşıp tüllerin arkasından dışarıya baktım. Tam o sırada Akay’ın arabası hızla gelip evimin önünde ani fren yaparak durdu. Arabadan bir hışımla inip kapıya koştu. Bende onun koştuğunu görür görmez merdivenlerde koşarak indim, en son basamağa gelince başım döndü, korkuluğa tutundum, fazla adrenalinden dolayı kalbim hızla çarpıyordu. Kendime gelir gelmez yaklaşıp kapıyı açtım, Akay oradaydı. Adamın üstüne çıkmış yüzü çoktan kan olduğu halde yumrukluyordu, gözü dönmüş gibiydi. “Akay!” Akay durdu, bana döndü, yüzümdeki ifadeyi fark edince ifadesi yumuşadı ve ayağa kalktı. “İçeri gir Lavin.” Kaşlarımı çattım, az önce yaşadığım paniği unuttum bana karşı emir kipi kullanılmasına hep karşıydım, Akay’da bunu kullanamazdı. “Hayır. Bu adam kim?” Akay ona karşı gelmemi beklemiyordu ki şaşırdı, duraksadı ve ardından tekrar bana döndü. Konuşmadan önce yüz ifademi inceledi, “Tanımıyorum. Ama öğreneceğiz.” Sessizce etrafa, etraftaki binaların camlarına ve balkonlarına baktım, kimse yoktu. Evin önüne bir araba daha park edince tek kaşımı kaldırdım, Yaman ve Ahu telaşla yanımıza geldiler. Yaman adamın yanına çömeldi, adamın yüzünü incelerken kaşlarını çattı. “Öldürseydin de sorguya çekemeseydik Akay.” Akay memnun bir şekilde sırıtıp omuz silkti. “Bir iki yumrukla kimin öldüğünü gördün Yaman? Ayrıca geldiğimde ısrarla kapıyı çalıyordu. Belli ki Lavin için bir tehditti.” Yaman bana döndü, “Ne zamandır burada?” Yerde yatan adama baktım, durum pek iç açıcı değildi. “Bilmiyorum.” Yaman başını salladı, “Adamı içeriye alalım.” Kaşlarım şaşkınlıkla kalktı. “Benim evime?” Hepsi aynı anda bana döndü, kendimi yanlış bir şey söylemiş gibi hissettim. Ama Akay güldü, “Bu ceset değil, Lavin. Adam sadece baygın.” Adamı içeri taşıdıklarında kendimi daha da kötü hissetmeye başladım, o an Ahu yanıma gelip saçlarımı okşadı. Hafifçe gülümseyerek ona baktım, o da bana gülümsedi. Yaman evin etrafına baktı, “Evini dışardan çok kez gördüm, ama içini ilk kez görüyorum.” Sessizce evin etrafına baktım, emeklerimin ve uğraşlarımın sonucu. Sonra abime baktım. “Bir dakika, çok kez mi dedin?” Yaman gülümsedi ve kolunu omuzlarıma doladı. “Geri döner dönmez ilk yaptığım şey senin yaşadığın yerin konumunu öğrenip gelmekti.” Dakikalar geçtikten sonra adam sonunda uyandı, dinlememe izin vermeden Ahu ile birlikte beni yukarı gönderdiler. “Olayların dışına atılmaktan bıktım, Ahu.” Ahu iç çekip başını salladı. “Farkındayım Lavin ama bu gerekli, Yaman senin abin bile olsa hepimiz için yenisin, yabancısın. Hiç bir şeyi riske atamayız. Beni yanlış anlama, birbirimize alışacağız, ama güvenmek için zaman gerekli.” Sessizce başımı salladım. Uzun süren bir sessizlik olunca yeniden aşağıya indik fakat yabancı adam orada değildi bu yüzden etrafa baktım. “Gönderdik.” Diye mırıldandı Akay, yanıma gelip telefondan bir fotoğraf gösterdi, dikkatlice fotoğrafa baktım. “Adamın kolunda bu dövme vardı, kendisini gönderen kişinin senin hastan olduğunu söyledi.” Bunu demesi ile Akay’a baktım, o da bana dikkatlice bakıyordu. “Neye bulaştın sen böyle? Ne hastası?” Akay’a bakamadım, gözlerimi kaçırdım ve bunun yerine Ahu’ya ve Yaman’a baktım. Akay bu sefer sesini bir tık daha yükseltti. “Bana bak Lavin. Bu önemli, bu yüzden seninle konuşurken sadece bana bak.” İsteksizce gözlerim yeniden onunkileri buldu, bir adım daha atarak bana iyice yaklaştı. Geri çekilecekken kolumu tuttu, mırıldandım. “Psikoloğum ben, biliyorsunuzdur diye düşündüm.” Açıklamam Akay’ı pek tatmin etmemiş olacak ki geri çekilmedi. “Aynı dövme en son ilgilendiğim hastamda da vardı.” Akay tutuşunu gevşetip geri çekildi ve başını sallayıp “Devam et.” Diye mırıldandı. “Hastalarımın kişisel bilgilerini veremem, yeminim var.” Akay sinirle bana tekrar bakarken Yaman araya girdi. “Sen anlat, ben resmi evrakları ve izinleri halledeceğim.” Başımı sallayıp kanepeye oturdum, Akay hemen yanımdaydı, Ahu ile Yaman’da karşı kanepede oturuyordu. Akay arkasına yaslanıp sigarasını yakarken saçlarımı geriye atıp ne anlatmam gerektiğini düşündüm. “Adı Oktay.” Yaman ile Akay aynı anda önce birbirlerine, sonra bana baktılar. Akay bana doğru eğildi, “Oktay mı? O intihar etmedi mi?” Akay’a baktım. “Evet, etmiş. Son seansımızın ardından intihar etmiş. Aslında onun psikoloğu olmak benim için çok zordu.” Akay elini omzuma koyup nazikçe masaj yaptı, sessizce bende ona baktım ve gözlerimiz buluştu. “Sana bir şey mi yaptı?” Başımı salladım. “Hayır, yapmadı. Öldürdüğü aileyi nasıl katlettiğini, planı nasıl hazırladığını anlattı.” Yaman’a baktım. “Annemle babamın ölümüyle aynıydı.” Yaman’ın yüzü soldu, yüzünü ellerinin arasına aldı. Ahu onun kolunu tuttu, “Biraz dışarı çıkalım Yaman, gel.” İkisinin çıkmasını izledim. “Söylememem gerekiyordu.” Akay çenemi tuttu, yüzümü kendisine çevirdi. “Sorun yok Lavin.” Sessizce ona baktım, başımı yana eğip gözlerimi kapattım. Bir yabancının karşısında ağlamak istemiyordum, her ne kadar beni korusa bile yabancıydı. Geri çekildim, elimi kaldırıp Akay’ın elini yavaşça yüzümden uzaklaştırdım. Hayal kırıklığına uğramış gibiydi, elini geri çekti ama hâlâ dikkati üzerimdeydi. “Beni kendinden uzaklaştırıyorsun.” Kaşlarımı çattım ve öylece yere baktım. “Bana zaten yakın değildin Akay. Birbirimizi tanımıyoruz.” Öfkeyle yüzünü ekşitti. “Birine değer vermek için tanımak gerekli mi?” Ona bakarsam kararlılığım parçalanır diye korktum, omuz silktim. “Evet. Sokaktan geçen birine değer vermekle aynı şey. Ve kimse sokaktan geçen birine öylece değer vermez.” Histerik bir şekilde güldü. “Kendini sokaktan geçen biriyle bir mi tutuyorsun?” Kanepeden kalkıp onu görmezden gelmeye çalıştım, mutfağa gidip tezgaha yaslandım. Pes etmedi ve hemen peşimden geldi, “Kaçma Lavin.” Sessiz kalmaya devam ettim çünkü eğer ani öfkeyle konuşursam kırıcı olabileceğimden korktum. “Git.” Gitmeyeceğini bile bile söyledim, gözlerime bakmaya devam etti. “Emir almıyorum. Hiç kimseden.” Akay’ın gözlerine baktım, neden bu kadar inatçıydı? Sakin kalmalıydım, her zamanki tavrımı korumalıydım ama o karşımda beni çok iyi tanıyormuşçasına konuşuyordu. “Ben sadece abimi istiyorum, yanında getirdiği ukalaları değil. Beni tanımıyorsun, bende seni tanımıyorum ve bunu istemiyorum. Benim tarafımdan burada istenmiyorsun. Git ve karşıma çıkma, sana katlanamıyorum bile.” Dedim öfkeyle. Tek kelime etmedi, öfke ve hayal kırıklığı yüzüne yansırken başını salladı ve evden çıkarken tereddüt etmedi. İlk başta rahatladığımı hissettim ama bir kaç dakika sonra pişmanlık ve suçluluk duygusu midemin acıyla burkulmasına neden oldu. Koşar adımlarla salona gidip camdan dışarı baktım, dışardaki görüntü kaşlarımın istemsizce çatılmasına neden oldu. Akay’ın gideceğinden emindim ama onunla birlikte Ahu ile Yaman da gitmişti. Söylediğim sözleri düşünürken kapıyı kilitledim, evin perdelerini kapattım. Hâlâ korkuyordum, panik ve ani öfkenin beni ele geçirmesine izin vermiştim, Miran’a yaptığım gibi Akay’a da öfkemi göstermiştim. Uyuyana kadar kendimi haklı olduğuma, doğru şeyi yaptığıma ikna etmeye çalıştım.

Bölüm : 08.03.2025 17:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀 / Lotus. / 4. Bölüm
𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀
Lotus.

46 Okunma

19 Oy

0 Takip
7
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...