6. Bölüm
𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀 / Lotus. / 5. BÖLÜM.

5. BÖLÜM.

𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀
jeiseupojei

Sabah uyanır uyanmaz kendimi evden attım çünkü artık burada güvende olmadığımı biliyordum. Güvenlikli ve kalabalık bir yerden daire alma fikri daha güven vericiydi, zaten artık bir arabamda yoktu istediğim gibi gidip gelemezdim. Hava kararmaya başladığında ben çoktan kendim için bir daire seçmiştim, hem çalıştığım kliniğe yakındı hem de merkezdeydi. Eve geri dönerken abimin arabasındaydım çünkü dışarı çıktığımı öğrenince hemen gelmek istemişti. “Bana haber verseydin keşke.” Dedi bir anlığına gözlerini yoldan bana bakarken. “Dün Akay’a söylediğim şeyler yüzünden size haber veremedim.” Yaman kaşlarını çattı, “Ne? Akay’a ne dedin?” Abime bakamadım, kendi öfkemden utandım. “O sadece bana destek olmaya çalışıyordu ama ben onu ittim ve kovdum.” Yaman uzun bir süre sessiz kaldı. “Akay’ın birine destek vermesi.. Nadirdir. Ben şahsen pek fazla şahit olmadım. Hele ki bu kadar kısa süredir tanıdığı birine.” Abimde benimle aynı fikirdeydi. “Bende tam olarak bundan bahsetmiştim. Sonra aniden gitti.” Güldü, bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle saçımı okşadı. “Sorun yok.” Bende gülümseyip yola bakmaya devam ettim. “Alışırsınız, Akay sen yeni evine geçene kadar seninle kalacak.” Gözlerim ani haberle büyüdü. “Ne?” Abim omuz silkti. “Evin büyük, illa ki Akay için bir oda vardır. Başka sorun var mı?” Abimin sert tonu yüzünden cevap veremedim, evin önüne park etti. “Sen gelmiyor musun?” Abim omuz silkti. “Hayır, karım ile vakit geçirmeyi tercih ederim.” Güldüm ve sahte bir sinirle göz devirip arabadan indim. Akay gerçekten de oradaydı, beni görünce arabasına yaslanmayı bırakıp doğruldu. Saliselik bir bakış atıp hızlıca evin kapısına yürüdü, bende aceleyle onun peşinden gittim. “Yavaş yürüsene, zaten ben olmadan içeri giremezsin.” Akay bana bakıp kaşını kaldırdı, elinde tuttuğu anahtar ile kapıyı açtı. Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. “Ne zaman..” Sonra hızlıca onunla birlikte eve girdim. “Gelmek zorunda değildin.” Akay ceketini çıkarıp koltuğun kenarına koydu. “Hayır, zorundaydım. Keyiften gelmedim.” Kendi ceketimi çıkarırken iç çekip “Bana kızgınsın.” Dedim. “Hayır. Haklıydın, fazla ileri gittim. Haddimden fazla.” Sessizce ona baktım, hâlâ bana bakmıyordu ya da bakamıyordu. “Üzgünüm.” Bir kaç saniye sessizce bekleyip yeniden ona baktım, “Fazla sinirliydim, tüm bu yaşananlar hem çok ani hem de çok karışık.” Gözleri sonunda benimkilerle buluştu, rahatlaması için gülümsedim. Omuzları gevşedi, dudaklarının köşeleri hafif bir sırıtma ile yukarı doğru kıvrıldı. “Ben gidip senin için misafir odasını hazırlayayım, sonra odaya geçip dinlenirsin.” Akay kanepeye yığılırken sessizce merdivenlerden yukarı çıktım ve misafir odasına girdim. Uzun zamandır kullanılmıyordu, gerçi bende bu odayla ilgilenmek için bir tık üşengeçtim. Odanın karşı tarafına yürüyüp pencereleri açtım, oda çok havasızdı. Ardından dolaptan ve çekmecelerden yatağa sermek için nevresim takımlarını çıkarıp düzgünce yatağa serdim, doğrulup düzgün yatağa bakarken camdaki yansıma gözüme çarptı, Akay kapı pervazına yaslanmış beni izliyordu. Hemen arkamı döndüm. “Akay, ne zaman geldin?” Güldü, odanın içine göz attı. “Birkaç dakika oldu.” Elimi kalbime koyup derin bir nefes aldım, Akay fark eder etmez gülümsemesi soldu ve birkaç adımla hemen yanıma geldi, dirseğimi nazikçe kavrayıp destek verdi. “Lavin? İyi misin?” Derin bir nefes alıp gülümsedim. “İyiyim. Sadece bir anda seni görünce korktum.” Elimi hâlâ kalbime bastırıyordum, Akay da elini kaldırıp elimin üzerine koydu. “Kalbinle ilgili bir rahatsızlığın mı var Lavin?” Kafamı kaldırıp Akay’a baktım, “Hayır.” Başını eğip bir an sadece gözlerime baktı, itiraz edecek sandım ama bunun yerine sessizce geri çekildi. “Oda hazır, başka bir şeye ihtiyacın var mı? Duş almak falan istersen misafir banyosunda ihtiyacın olan her şey var.” Akay omzunda asılı duran sırt çantasını yere bıraktı ve başını salladı. Bende Akay’ın odasından çıkıp kendi odama gidip hızlıca pijamalarımı üstüme geçirdim. Makyajımı çıkarıp yüzümü kapatmasın diye saçlarımı topladım. Alt kata tekrar indim, benden beş ila on dakika sonra da Akay geldi. Saçları ıslaktı, rahat bir eşofman ve tişört giymişti. Bir anlığına eşikte durup bana baktı, bir anlığına kaşlarımı çattım ve ardından güldüm. “Orada far görmüş tavşan gibi durmak yerine gelsene.” Akay gülümsedi, yanıma yaklaştı. Pencerelerin açık olduğunu görünce kaşlarını çatıp pencereleri, ardından perdeleri kapatmaya başladı. “Pencerelerin ve perdelerin açık olması doğru değil, Lavin.” Diye mırıldandı. “Bu kadar korumaya gerek var mı?” Akay hepsini kapattıktan sonra bana döndü. “Sorun son derece saçma. Tabii ki gerekli.” Kanepeye yerleşip gülerek Akay’ı izledim, kapının kilitlerini kontrol ettikten sonra bana döndü, duraksadı. “Komik olan ne?” Başımı salladım. “Hiç. Gülemez miyim?” Hemen karşımdaki kanepeye oturdu. “Gülebilirsin.” Arkama yaslanıp omuzlarımı gevşettim. “Bugün çok yoruldun mu?” Gözlerimi açmaya gerek duymadan cevapladım. “Evden eve gezip durmak yorucuydu, acele etmek istemiyorum ama burada gerçekten artık ne mutluyum, ne de güvendeyim.” Hışırtılar duyunca gözlerimi açtım, cebinden çıkardığı paketten sigarayı alıp dudaklarına yerleştirdi ve yaktı. “Uğraşma, ben hallederim. Hem çocuklara söyleyip bana ve Yaman’a yakın, düzgün ve güvenli bir yer buluruz.” Sigaranın uçuşan ve belirli bir yükseklikte dağılan dumanlarını izledim, ardından gözlerim onunkilerle buluştu ve gülümsedim. “Teşekkür ederim.” Bakışları yumuşadı, o da hafifçe gülümsedi. “Rica ederim.”

Kapının tıklanma sesiyle uyandım, hemen yatakta doğrulup gözümü ovuştururken “Gel.” Diye mırıldandım. Kapı açıldı ve Akay içeri adım attı. “Müsait misin?” Ona bakınca bana bakmadığını fark ettim, yere bakıyordu. “Bunu girdikten sonra mı soruyorsun? Bakabilirsin.” Gülmemek için elimi ağzıma yasladım, Akay bunu fark etmedi, yeri izlemekle meşguldü. “Niye bu kadar erken kalktın?” yüzümü ovuştururken mırıldandım. “Evden haber gelmiş. Bakmaya gidelim diyecektim.” Hemen yataktan kalktım. “Bu kadar çabuk mu?” Zar zor duyulan bir onaylanma mırıltısı çıkarıp arkasını döndü ve koridorda kayboldu. “Baya konuşkanmışsın Akay.” Dolaptan kıyafet çıkarırken kendi kendime söylendim, oyalanmadan hazırlandıktan sonra çantamı alarak odamdan çıktım. Tam o sırada Akay da hazırlanmış şekilde odasından çıktı. “Abim ile konuştun mu?” Akay merdivenlere doğru ilerleyecekken duraksadı. “Hayır. Aradığımda açmadı.” İç çekerek öne doğru birkaç adım atıp, Akay’ın yanında durdum. “Açmadı mı? Bir şey olmamıştır herhalde, iyilerdir. Di mi?” Akay başını salladı ve elini uzatıp omzumu sıvazladı. “Bu kadar paranoya yapma. Veya korkma. Saat daha erken, uyuyorlardır.” Saate bakıp başımı salladım. “Abimin uyku alışkanlıklarını öğrensem iyi olacak.”

Konumun bizi getirdiği yere vardığımızda arabadan indik, etraf sakindi. Birkaç küçük kafe ve market vardı. “Ev tam olarak hangisi?” Akay telefondan başını kaldırıp tekrar sokağa baktı. “Lavin.” Tekrar arabaya doğru yürüdü, bende hemen onun peşinden yürüdüm. “Efendim?” “Yanlış konumdayız, hem de baya yanlış.” Bir an kaşlarımı çattım ama sonra güldüm. “Nasıl oldu?” “Merih’in işi.” Arabanın kapısını açıp yolcu koltuğuna geçtim, Akay da sürücü tarafına geçti. Kontağı çevirdi, motorun sesi sessizliği böldü. “Hangi akla hizmet yanlış konumu attı acaba?” dedim, emniyet kemerini takarken. “Muhtemelen burayı başka bir iş için kaydetti ve sonrasında yanlışlıkla bize attı.” Gözlerimi devirdim, “Her şey sorunsuz olsa şaşarım zaten.” Akay gülümsedi, yola çıkarken navigasyonu yeniden ayarladı. Bu kez konumun doğru olduğundan emin oldu. Başımı cama yasladım, dışardaki sessiz sokaklar hızla arkamızda kalıyordu. Güneş henüz tam yükselmemişti ama hava aydınlıktı. Yol uzadıkça manzara da değişmeye başladı. Eski apartmanların, dar sokakların yerini geniş caddeler, yüksek ağaçlar ve bakımlı villalar aldı. Camdan bakarken fark etmeden dikleştim, burası bayağı farklıydı. “Doğru konumdayız, değil mi?” dedim, hafif bir şaşkınlıkla. “Evet. Merih bu sefer doğru konumu atmış.” Dedi Akay gözünü yoldan ayırmadan. Arabayı büyük bir demir kapının önünde durdurdu. Kapının üst kısmında siyah harflerle ‘08’ yazıyordu. Etrafı çevreleyen duvarlar yeni yapılmış gibiydi, güvenlik kameraları da fark edilmeyecek gibi değildi. Arabadan indiğimizde “Burası,” dedi. Cebinden küçük bir kart çıkardı, kapının yanındaki cihaza dokundurdu. Kısa bir bip sesiyle kapı yavaşça açıldı. İçeri girerken istemsizce etrafı inceledim. Bahçesi düzgünce kesilmiş çimlerle kaplıydı, köşelere çiçekler ekilmişti. Ev iki katlıydı, modern mimarisiyle diğerlerine pek benzemiyordu. Camlar büyük, çerçeveler siyah. Her şey derli toplu ve fazlasıyla pahalı görünüyordu. “Burası ne böyle?” Dedim, kapıya yaklaşırken. “Satılık villa.” Dedi Akay, sanki bu hiç olağandışı değilmiş gibi. Kapıyı açınca içeriden serin ve temiz bir hava geldi. Zemin parlaktı, sanki yeni cilalanmıştı. Girişteki geniş holde büyük bir ayna ve bir dresuar vardı. Adım attıkça ayak seslerimiz yankılanıyordu. Her şey çok sessizdi ama rahatsız etmeyen bir sessizlikti bu. “Baya büyükmüş,” dedim, salonun ortasına gelip etrafı incelerken. Tavandaki gizli ışıklar loş bir aydınlık veriyordu, mobilyalar sade ama şıktı. “Mutfak açık plan. Bahçeye çıkışı var.” Dedi Akay, eliyle yönü gösterdi. Oraya yöneldim, cam kapıyı açıp dışarı çıktım. Arka bahçe daha da genişti. Bahçenin köşesinde küçük bir havuz vardı, suyu tertemizdi. “Burada yaşayan biri var mıydı?” dedim, tekrardan içeri geçerken. “Hayır. Yeni yapılmış. Merih’in bağlantıları sayesinde özel gösterim alıyoruz.” Gülümseyip başımı salladım. Üst kata çıktık. Koridor genişti, odalar kapalıydı ama hepsinin kapısı aynı şekilde beyaz ve sadeydi. Bir tanesini açtım. Duvarlar boştu ama büyük pencere odaya yavaşça yükselmeye başlayan gün ışığını davet ediyordu. Uzakta, şehri görebiliyordum. Kalbimde tuhaf bir kıpırtı oldu. “Buraya taşınsam nasıl olurdu acaba..” dedim, farkında olmadan yüksek sesle. Akay arkamdaydı. “Sana kalmış. Ama sessiz, temiz ve özellikle güvende bir yer istiyorsan.. burası olabilir. Her ne olursa olsun burada bir süre kalmak zorundasın. İzlenmediğinden emin olana kadar.”

Saatler çabucak geçti. Akay gitmeden önce benimle birkaç şey daha konuştu, abimin evin satılma işleriyle ilgilendiğinden, eşyalarımın toparlanacağından. Kısacası her şeyi halletmişti ancak daha önce görmediğim bir mesafeyle anlattı, konuşurken sesinde yabancı gelen bir ton vardı. Onun gitmesinin ardından bir süre evin sessizliğinde kaldım. Akay’a karşı yanlış bir şey yapıp yapmadığımı düşündüm, sonra tekrardan evi gezinmeye başladım. Ev gerçekten büyüktü ve zaten eşyalıydı. Akay eski evimdeki eşyaların halledileceğini söylemişti. Bende sadece kişisel eşyalarımı getirmiştim. Her şey bir anda olmuştu. Akay’ın verdiği güvenlik bilgilerini dikkate alarak, her köşeyi inceledim. Yapacak pek bir şey olmadığı için yerleşmeye başladım. Eşyalarımı yerleştirdikçe, evin her köşesinde huzurlu olabildiğimi, tedirgin hissetmediğimi fark ettim. Dışarıdaki tehlikelerden gerçekten korunmuş, güvende hissediyordum. Akay, her ne kadar bazen karanlık bir gölge gibi görünse de, söyledikleri bir şekilde kafamda yankılanıyordu, ‘İzlenmediğinden emin olana kadar burada bir süre kalmalısın.’ Belki de bu, sadece ona olan güvenimi pekiştiriyordu, kim bilir?

 

Bölüm : 06.04.2025 21:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀 / Lotus. / 5. BÖLÜM.
𝘾𝙚𝙮𝙡𝙞𝙣 𝘿𝙖𝙢𝙡𝙖 𝙀
Lotus.

46 Okunma

19 Oy

0 Takip
7
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...