
"Tüm gerçeği biliyormuşum. Hepsini, ayrıntılarıyla." "Dinlediğim o vahşet benim geçmişime, bana aitmiş. Gözlerimin önünde, beni de yok edecek kadar yakınımdaymış." I. BÖLÜM: Vahşet. Dakikalardır buradayım, belki de saatlerdir, bilmiyorum. Önümdeki hastamın itirafı olan vahşet midemin bulanmasına sebep oluyor, artık düşünebildiğim tek şey ailemin o gece katledilmesi. Karşımdaki hastama bakamıyorum bile, tek istediğim memurların hastayı hapishanedeki hücresine geri götürmesi. O benim danışanım, hastam ama benimkine benzer bir vahşeti başkalarına, belki de benden daha masum olanlara yaşatmış. Sürekli pişman olmadığını dile getiriyor, dayanamıyorum. Kalbim bugün üçüncü kez sıkışıyor, ilaçlarım bu adam karşımda konuşurken destek sağlayamıyor. Düşünmeden edemiyorum, eğer annem ve babam yaşasaydı ne olurdu? Belki de burada bile olmazdım, belki mutlu olurdum ya da kızgın, pek umurumda değil, ailemle olabilirdim. Annemin ve babamın kollarında büyüyebilirdim, ailem olabilirdi. Abim yurt dışına gitmez ve yetimhanede kalmazdım. Şiddet görmez, huzurlu olabilirdim. Keşkeler çok fazla ama zamanı geriye alamam ve ailemin ölmesi benim suçum değildi, bunu kabulleneli sekiz ay oldu. Düşüncelerimden sıyrılmak istiyorum, “Hadi, Lavin“ Diyorum kendime, çünkü beni benden başka kimse bu düşüncelerden kurtaramıyor, kendi kendimi kurtarmak zorundayım. “Ama bunları yapmamın haklı sebepleri vardı, hapse girdikten sonra çocukları olduğunu öğrendim. Beni yargılamayın sayın psikoloğum, ama en başından bunu bilseydim o çocuklarda onlarla ölürdü.“ Bir an sadece karşımdaki adama bakakaldım, ne kadar zayıflık göstermek istemesem de titrek bir nefes verip ve sonunda onun gözlerine bakacak cesareti bulabildim. “Benim sizi yargılamak gibi bir amacım veya hakkım yok. Hadi o kadın ve adamla bir derdiniz veya husumetiniz vardı, çocukların bu olay döngüsündeki yeri neydi? Öldürülmeyi hak etmiyorlardı, ki zaten bu gerçekleşememiş. Annesi ve babası belki kötü insanlardı ama çocukları kötü bir kadere mahkum olmaz zorunda mıydı? Belki de kendi nefret ettiğiniz insanlara dönüştü bu çocuklar?“ Adam dikkatle bana bakıyor, belki de neden tanımadığım insanları savunduğumu düşünüyordur, ama pek umurumda değil, kimse bu kimsesiz ve acılarla dolu bataklığa batmayı hak etmez. Ben de hak etmedim. Adamanın kısık sesli olan rahatsız edici kıkırdaması gözlerimi yine ona odaklamamı sağlıyor, kendimi garip bir şekilde baskı altında hissediyorum. İstemsizce elimi boynumda gezdiriyorum. Küçükken gördüğüm şiddetin bir hatırlatıcısı olan kesikler gerginleştikçe sızlıyor ve neredeyse ben buradayım diye bağırıyorlar. “O çocuklarının ebeveynlerinin nasıl insanlar olduğunu öğrenmeleri ölmelerinden daha da acıtırdı ve o ikisi o çocukları vahşet için kullanabilirlerdi, korkunç planları vardı. Ben sadece yeni ve aptal bir dedektiftim, kanıtlayamadım ve kimsenin bana inanmaması beni çılgına çevirdi. Bende yoluma çıkanların hepsini katlettim.“ Adam susar susmaz gelen gardiyanlar ile sessizce ayağa kalktım ve küçük bir baş selamı ile eşyalarımı da alarak kendimi odadan attım, neredeyse çıkıp arabama binene kadar koşarak gittim. Arabaya bindiğimde yine abimin bana aniden gönderdiği kendi düğününün davetiyesini fark ettim hem canımı acıtıyor, hem de beni mutlu ediyor. Annemin ve babamın ilk öldüğü zaman beni nasıl terk ettiği, geride bıraktığı, hala zihnimde canlı. Kendi ailesini kurduğunda da yine her şeyden kaçmaya çalışacak mı? Kötü düşünmek istemesem de endişelerim galip geliyor. Ama en azından hala beni kardeşi olarak görüp davet ettiği için mutluyum. Onu görmeyeli on yıl oldu, beni ilk gördüğü anda tanıyabilecek mi, yoksa yeni kurduğu hayata dahil olmamam için beni on yıldır yaptığı gibi görmezden mi gelecek? Olasılıklar çok fazla ama daha fazla düşünmek istemedim, bu yüzden daha fazla oyalanmadan arabayı çalıştırıp eve sürdüm. Günler sürekli bu vahşeti dinlemekle geçti, sanki tüm bunları kendim yapmışım gibi ayrıntılara hakimdim. Sürekli rapor yazmak yorucuydu, yıllarca uğraşmama rağmen işimden nefret etmeye başladım, sırf o adam yüzünden. Birkaç hafta önce arkadaşlarımla sözleştiğimiz için eve girer girmez hazırlanmaya başladım, uzun zamandır buluşmaları ertelediğim için aramıza mesafe girmişti ama bu akşam aradaki o buzlar belki eriyebilirdi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
