1. Bölüm

1.BÖLÜM: Karşılaşma

Jessica Pereria
jessica_pereria

Önümdeki üstü sonradan eklenmiş çizimler ile dolu olan haritayaya bir kez daha göz gezdirdim. Elimdeki eskimiş not defterimdeki altı çizili satırlara ve de masanın üstündeki iki kitabın açık sayfalarına bir kez daha bakıp emin olmak istedim.

 

 

 

"O zaman bu noktaya denk gelir." diye mırıldandım kendi kendime haritadaki bir noktayı elimdeki tüy kalemle işaretleyip. Bulmuştum sonunda ilk hortkuluğun yerini bulmuştum, umarım.

 

 

 

Ben Zoe Elisabeth Wilson, geçen sene Hogwarts'tan mezun oldum, Ravenclaw binasındaydım.

 

 

 

Beşinci senemde şans eseri Profesör Slughorn'un Tom Riddle adında bir çocuğa hortkuluklar hakkında bilgi verdiğini öğrenmiştim. Önce hortkuluğun ne olduğunu öğrendim sonra da uzun uğraşlar sonucunda Tom Riddle'ın Voldemort olduğunu öğrenmiştim.

 

 

 

Dumbledore'a bunları söyleyip Voldemort'un hortkuluklar yaptığını düşündüğümü anlatmıştım. O da birkaç araştırma sonucunda bunun mümkün olduğunu söylemişti. Ardından da bana bu görevi vermişti, hortkulukları bulmak.

 

 

 

Haritayı da katlayıp cebime soktum ardından siyah pelerinimi ve de asamı alıp evden çıktım.

 

 

 

_____________________________________________

 

 

 

"Ne oldu? Sana ne yaptırdı?" diye sordu bir kez daha Regulus Black karşısındaki ev cinine. Bir yanıt alamayınca "Kreacher, senden ne yapmanı istedi söyle lütfen?" diye yineledi sorusunu perişan haldeki ev cinine.

 

 

 

Tekrar yanıt alamayınca "Kreacher, hemen sana ne yaptırdığını söyle! Bu bir emirdir." dedi bu sefer yanıt almak için daha sert davranarak. "Efendi Regulus, ben bunu söyleyemem...olmaz...olma-" diye yanıtlamayı tekrar reddetti kötü haldeki ev cini.

 

 

 

"Eğer söylemezsen seni özgür bırakırım Kreacher." dediğinde genç oğlan, ev cininin başka şansı kalmamıştı.

 

 

 

Bir mağaraya gittiklerini, kayıkla bir alanı geçtiklerini sonra Lord'un ona zorla çok canını yakan bir şey içirdiğini ve de o sıvının olduğu kapta bir madalyonun olduğunu, Salazar Slytherin'in madalyonu olduğunu anlattı.

 

 

 

Birkaç saniye sonra "Beni oraya götürebilir misin?" diye sordu genç oğlan. "Evet ama orası kötü bir yer ve Karanlık Lord-" derken Kreacher, "Beni oraya götürüyorsun Kreacher ayrıca Karanlık Lord'un emirlerini artık umursamıyorum." dedi.

 

 

 

Yarım saat sonra içine bir not yerleştirdiği Slytherin madalyonunun bir benzeri ile hazırdı Regulus. Sonrasında kreacher, Regulus'u da tutarak tekrar o mağaranın önüne cisimlendi ev cinlerine özgü yöntemlerle.

 

 

 

"İçeri girebilmek için bir bedel gerekiyor, kan, kan gerekiyor." dedi Kreacher. Regulus asasını çıkarınca Kreacher kolunu uzattı ama Regulus onu görmezden gelip kendi koluna bir kesik açıp duvara sürttü kolundaki kanı.

 

 

 

"Efendim siz-" diye başlamışken ev cini, "Önemli değil." dedi direk Regulus. Ardından açılan yerden içeri geçtiler. Sonrasında kayığa binip ortadaki minik bir adayı andıran yere doğru kürek çektiler.

 

 

 

Üstünde bulundukları suyun ne kadar tehlikeli göründüğünü düşündü Regulus. Bazen derinlerde haraket eden bir şeyler görür gibi oluyordu.

 

 

 

Kıyıya vardıklarında kayıktan inip tekrardan zemine ayak bastılar. "Kreacher, şimdi ne dersem diyeyim, ne yaparsam yapayım bana bu sıvıyı içireceksin tamam mı?" dedi Regulus.

 

 

 

"Efendim, ben içerim." dedi Kreacher itiraz edercesine. "Hayır, ben içeceğim. Ne olursa olsun bana bunu içereceksin ardından da içindeki madalyonu alıp yerine bunu koyacaksın. Bu bir emir, tamam mı?" dedi Regulus elindeki madalyonu uzatırken ev cinine.

 

 

 

Kreacher mecburen madalyonu alıp tamam anlamında başını salladı. İlk olarak Regulus sıvının içindeki kabı doldurup içti kendi.

 

 

 

Her yerine saplanan acılar ile yere çökerken Sirius'u gördü karşısında "Sen de onlar gibisin, korkaksın, sen de bir katilsin!" diye bağırdı ona. "Senden nefret ediyorum, artık sen benim kardeşim değilsin... Senin gibi bir kardeşim olduğu için utanıyorum!" dedi bu sefer de Sirius, kardeşine acıyarak bakarak.

 

 

 

Kreacher elinde sıvı dolu kapla gelince zor da olsa bir daha içti. Sonra annesi ile babasını gördü karşısında "Bizi hayal kırıklığına uğrattın." dedi annesi. "Artık bu aile de değilsin, sen bir Black değilsin. Sen bir utanç kaynağısın Regulus." dedi babası da ardında resmen tüm kemiklerinde kırılırcasına bir acı hisseti.

 

 

 

Ev cini tekrar gelirken "Hayır, hayır istemiyorum!" dedi Regulus güçlükle.

 

 

 

Kreacher efendisine mecburen zorla bu sıvıyı içirmeye devam etti Regulus Black'in ise canı yanıyordu hem fiziksel hem de psikolojik açıdan. Artık ölmeyi dileyen bir hâle gelmişti.

 

 

 

_____________________________________________

 

 

 

Mağaranın önüne gelince girişin açık olması beni şaşırttı. Böyle bir yerin girişinde ödenmesi gereken bir bedel ya da yapılması gereken bir şeyler olduğunu düşünüyordum.

 

 

 

Asamı elime alıp temkinli adımlar ile içeri girdim. Biraz ileride karanlık bir göl denebilecek bir alanı ve de ortasında bulunan alanı gördüm.

 

 

 

Bir an donup kalmama neden olan ise o alanda yaşananlar oldu. Bu kadar uzaktan tam olarak göremesem de benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm bir oğlan ve de ev cinine saldıran inferiler.

 

"Kreacher git buradan ve madalyonu yok et." dedi oğlan. "Olmaz, sizi burada bırakamam efendim." diye itiraz etti ev cini. "Hemen buradan gidiyorsun ve ne olursa olsun o madalyonu yok ediyorsun. Bu bir emirdir!" dedi ve cinin üstüne gelen inferiye bir büyü gönderdi ardından da "Lütfen Kreacher." diye ekledi zar zor konuşarak.

 

 

 

Ev cini istemese de, son kez efendisine bakıp ortadan kayboldu. (Not: Ev cinlerinin cisimlenme şekli biraz daha farklı diye insanlar bu mağaranın içinde cisimlenemese de ev cinleri yapabilsin ama sadece kendileri yapabilsin, yanlarında bir insanı götüremesinler diye düşündüm.) Genç oğlan ise zaten zar zor büyü yapabiliyor gibi görünüyordu.

 

 

 

Kendini korumaya çalışsa da inferiler çok fazlaydı ve en sonunda asası elinden düştü ve onu tutan yaratıklar tarafından suya çekildi.

 

 

 

Sadece bir dakika içinde gerçekleşen olayların şokundan çıkıp suyun altında gönderdiğim büyüler ile etrafındaki inferileri etkisiz hale getirip başka bir büyü ile oğlanın sudan çıkıp yanıma gelmesini sağladım.

 

 

 

Bedeni yavaşça zeminle buluştuğunda hemen yanına oturdum. Kalbi atıyordu. "Beni duyuyor musun?" diye sordum. Gözleri birkaç saniyeliğine hafif açılsa da duyup duymadığına emin olamadım.

 

 

 

Ardından diğer taraftaki asasını çağırdım bu tarafa bir büyü ile. Hemen sonrasında ise sıvanmış gömlek kolundan işareti gördüm. O bir Ölüm Yiyendi...

 

 

 

Yüzüne daha dikkatli baktım. Islak saçları yüzüne yapıştığı ve yüzünde de inferilerin oluşturduğu birkaç küçük yaradan dolayı onu en başta tanıyamamıştım. Tabi olayın şoku da etkili olmuştu tanıyamamda.

 

 

 

Ama o Regulus Black'ti. Okuldayken aynı dönemdeydik bu yüzden Slytherin ve Ravenclaw'un ortak derslerinde onu görüyordum bir de Slytherin Quidditch takımının da arayıcısıydı.

 

 

 

Ama onun beni tanıyıp tanımadığını bilmiyordum. Sonuçta ben onun bulanık diye adlandırdığı biriydim.

 

 

 

İnferilerin bu tarafa doğru da yöneldiğini görünce Black'e uyguladığım büyü ile oluşturduğum sedyenin üstünde benimle gelmesini sağladım. Mağaradan çıkınca onu da tutup cisimlendim.

 

 

 

O bir ölüm yiyendi ama neden bir hortkuluğu almaya çalışmıştı ki. Belki de Voldemort'a ihanet etmişti ya da onun bir göreviydi. Bir ölüm yiyene güven olmazdı ama ondan bilgi alabilirdim. Anlaşılan hortkuluklar hakkında bilgisi vardı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 06.12.2024 15:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...