9. Bölüm

8. Bölüm: Gümüşi İzler

Jessica Pereria
jessica_pereria

İyi okumalar!

Regulus’un kalbi durduğunda sanki tüm dünya da beraberinde durdu. Mutlak bir sükûnetten başka bir şey kalmamıştı çatı katında. Dışarıdan gelen yaprak hışırtıları ile kuş cıvıltıları bile susup kalmıştı. Yalnızca kendi panikleyen kalbimin sesi vardı. Göğüs kafesimin içinde gümbürderken atışı kulaklarımda uğulduyordu.

Hayır… Hayır, böyle bitemezdi.

Derin bir nefes alıp paniğimi bir kenara atmayı başardığımda sanırım aradan yirmi saniye geçmişti. Eğer ki Regulus’un bir şansı olacaksa benim soğuk kanlı davranabilmem sayesinde olacaktı bu. Sakince düşünmeliydim, elbette ki bir çözüm yolu bulabilirdim.

Öncelikle bu durumun nedenini anlamalıydım. Eğer ki kristalde, yerdeki sembollerde ya da söylediğimiz büyülü sözcüklerde bir sıkıntı olsaydı ikimizde zarar görürdük. Zarar gören tek kişi Regulus olduğuna göre olan şey her ne ise onunla alakalı bir yan etki olmalıydı.

Bu işe kalkışmadan önce kitaptaki yan etkilere sebebiyet verebilecek faktörleri gözden geçirmiştim. Bize sıkıntı çıkarabilecek bir durum gözüme çarpmamıştı fakat bazı ifadeler oldukça muğlaktı da. Belli ki olan şey aklımıza gelmeyen bir sebepten ötürü gerçekleşen bir yan etkiydi.

Önümde yatan oğlanın kalbi duralı bir dakika olmuştu ki aklıma bir fikir geldi. Aslında düşüşün etkisiyle sıyrılan kolunda gördüğüm karanlık işaret ile oldu bu farkındalık da. Regulus’un tüm damarları kopkoyu bir renkteyken ve de yanık izleri teninin her yerindeyken karanlık işaretin olduğu yerde hiçbir şey yoktu. Sanki oradan geçen damarlar bile normaldi.

Kitaptaki yan etkilerden biri de yanlış kan kullanımıydı. Mesela bazı özel kanlar geri tepmelere sebebiyet verebiliyordu büyüde. Özel kanlar derken kastedilen de kahinlerin kanı veya asasız büyü yapabilen usta büyücülerin kanı ve benzeriydi. Bunun nedeni ise onların kanlarında bulunan ekstra güç ve özelliklerin büyünün yapısını bozacak olmasıydı.

Ya karanlık işaretin de böyle bir etkisi oluyorsa. Sonuçta bu işaret aralarında kilometreler bile olsa Voldemort’un müritlerine haber gönderebilmesini sağlıyordu. Bu da demek oluyordu ki bir şekilde onların vücut yapısını değiştiren güçlü bir etkiye sahipti.

İşaretteki güç yaptığımız büyüyle savaşmış ve de onun geri tepmesine sebebiyet vermiş olmalıydı. Ancak işaretin deriye kazındığı bölgedeki büyü o alanı korumuş ve de oluşan bu tüm yan etkilerden etkilenmemesini sağlamış olmalıydı.

Tamam, o zaman sorunu bulmuştum sanırım fakat asıl olay çözümü bulmaktı. Kitapta bu durumların gerçekleşmesi halinde ne yapılabileceğine dair hiçbir şey yazmıyordu ki! Kalbimin tekrardan hızlanan ritimlerini bastırmak adına sımsıkı gözlerimi yumdum. “Hadi ama Zoe nelerle başa çıktın sen, buna da bir çözüm yolu bulabilirsin.” diyen iç sesime hak verdim ve de detaylıca düşünmeye başladım.

Eğer ki tüm bunların sebebi karanlık işaretse onu yok etmek belki de her şeyi düzeltirdi. Tek sorun ise daha önce bu konuyla ilgili hiç araştırma yapmamış olmamdı. Bu işareti yok etmenin gerçekten de bir yolu var mıydı ki? Sonuçta öyle bir yol olsa Regulus da yapardı, değil mi? En azından yoldaşlığın bir parçası olduktan sonra…

Hadi ama olumsuz düşünerek zaman kaybedemezdim. Kalbi duralı 2 dakikayı geçmişti şimdiden. Eğer ki bu süre çok artarsa da beyine yeterince oksijen gidememesinden dolayı büyünün yan etkisini yok etsem bile Regulus’u kurtaramazdım.

Kesin olarak hangi büyüyü uygulamam gerektiğini bilmiyor olsam da her şeyi yok edebilen güçler üstünden gidebilirdim. Zaten hortkuluklar için izlediğimiz yol da bu değil miydi? Yok edeceği kesin olarak hiçbir kaynakta belirtilmemiş olsa da ejderha alevinin gücünün işe yarayacağını düşünmüştük…

Peki ya bu sefer de işe yarayan şey bir alev olabilirse… Araştırmalarımız sırasında karşımıza çıkan en güçlü alev büyüsü, Fiendfyre... Neredeyse hiçbir şeyin dayanamadığı, kontrol edilmesinin neredeyse imkânsız olduğu bir büyü. Zaten o nedenle hortkuluğu yok etmek için kullanamamıştık bu büyüyü, sonuç olarak tüm evi hatta köyü yakabiliriz diye.

Ama yok edeceğimiz şey bir obje değil de bir işaret olsa o zaman baskılamak için bir silme büyüsü ile birleştirip doğrudan yalnızca işarete etki etmesini sağlayabilirdim. Tabii, bunların hepsi yalnızca birer teoriden ibaretti. Belki de tahmin bile edemeyeceğim derecede kötü sonuçlar bile doğurabilirdi daha önce hiç birleştirilmemiş bu iki büyüyü birleştirmek.

Önümde yatan yaklaşık üç dakikadır kalbi atmayan oğlana baktım. Koyu renkli dalgalı saçları zemindeki parkelerin üstüne dağılmışken teni ise eskisinden daha beyaz bir hâl almıştı. O bu riskleri göze almaya değerdi, daha fazla huzur ve mutluluk yaşamayı hak ediyordu. Bu ona hayatın bir borcuydu…

Asamı tekrardan Regulus’a doğrultup “Obliterate” dedim. Bu alevleri işarete yönlendirecek bir tür silme büyüsüydü. Umarım Regulus’u da koruyacak olan şeydi. Ardından içimden işe yaraması için dualar ederken diğer büyünün sözcüklerini söyledim. “Fiendfyre” Böylelikle asanın ucunda birleşen iki büyü ile parlak bir alev yayıldı.

Akıl almaz bir hızla sol kolunun alt kısmını tamamen saran ateşlerle bir paniğe kapılmamak ve de büyüyü dizginleyebilmek adına sakin kalamaya çalıştım. Aradan saniyeler geçti fakat korktuğum şey olmadı, alevler etrafa yayılmadı.

Bu iyiye işaretti, büyüleri doğru bir şekilde birleştirmeyi başarmıştım. Tabii, bu karanlık işareti silme konusunda bir ilerleme kaydedebildiğim anlamına gelmezdi. Sonucu görmek adına büyüleri geri çektim. Silme büyüsü işimi kolaylaştırmış, ateşin kontrolünü kaybetmemi engellemişti.

Alevlerin ortadan kalkmasıyla bir oluşmuş olan duman bulutu da dağıldı yavaş yavaş. Böylelikle Regulus’un damarlarının tekrar eski rengine döndüğünü, tenini kaplayan yanık izlerinin bir bir yok olduğunu gördüm. Black oğlanı tamamen normale dönmüştü yani sol kolu hariç. İşaret tamamen silinmişti fakat olduğu yerde şu anda damarları gümüşi bir renk almıştı ve de bir yıldırımı andıran izler vardı. Büyük ihtimalle işaretin barındırdığı kara büyünün giderken oluşturduğu bir izdi bu.

Yine de yan etkinin oluşturdukları düzeliyordu, işe yaramıştı işte. Tüm şehri yakma ihtimalini göze alarak uyguladığım plan işe yaramıştı…

Hemen ardından “Ennervate” diyerek uyandırma büyüsünü yaptım. Böylelikle kalbi yeniden atmalıydı. Belki de aradan geçen yalnızca birkaç saniyeydi fakat bana saatler gibi geldi.

En sonunda ise Regulus nefes almaya başladı tekrardan…

Sonrasında ise gözlerini araladı yavaşça. Anlık gelen ışıkla ilk başta kısması gerekti. Gözleri ışığa alışınca ise merakla etrafa bakındı. Yerdeki dağılan semboller ve de çatlayan kristal ile kaşları çatıldı. Daha iyi bakabilmek adına yattığı yerde doğruldu yavaşça.

Yaşadığım tüm o panik, korku ve rahatlama ile gelen göz yaşları ve gülümseme birbirine karışırken hızla atılıp Regulus’a sarıldım. Neredeyse tekrardan düşmesine sebep oluyordum. Birkaç saniye şaşkınca kalakaldı Regulus ve sordu “Ne..neler oldu..?”

Hâlâ sarılırken cevapladım onu. “Büyü sende bir ya...yan etkiye sebep oldu. Kanın koyulaştı, her yerinde yanık izleri vardı son..sonra da kalbin dur…du.” Ağlamamı durduramıyordum henüz. Şu beş dakikada o kadar çok şey olmuştu ki…

Ardından geri çekilip anlatmaya devam ettim. Artık yalnızca süzülen birkaç damla yaş vardı, onun dışında ise koca bir gülümseme. “Karanlık işaretten dolayı olmuş, içerdiği kara büyüden dolayı. Ben de o yüzden seni kurtarmak için işareti yok ettim-“

Bu dediklerimle başı hemen sol koluna döndü. Şaşkınlıkla konuştu. “Gerçekten yok edebildin mi, bu mümkün değil sanıyordum?”

“Biraz şansım yaver gitti diyelim. Eğer ki teorim işe yaramasaydı tüm şehrin yanıp kül olmasına sebebiyet verebilirdim yoksa.”

Bu dediğim ile gözleri büyürken sordu. “Açıkçası sormaya korkuyorum ama bunu nasıl başardın?”

“Büyük bir güç ile onu yok edebileceğimi düşündüm. Bu nedenle de Fiendfyre büyüsünü kulland-“

“Bir dakika, bahsettiğin şu durdurulamaz alev büyüsü değil mi? Hani Dumbledore’un bile riskli olduğu için kullanmaya yanaşmadığını söylediğin büyü.”

Başımla onaylayıp yanıtladım onu. “Evet, o büyü. Tabii, ben tek başına onu yapmadım. Amacım işareti silmek olduğundan onu silme büyüsü ile birleştirdim, o büyünün gücünü arttırmak için. İşte şansım yaver gitti de işe yaradı.”

Bakışları sol kolundaki gümüş rengi izlerde gezindi. “Bu çok zekice ve çılgınca gerçekten de. Sanırım buna alışmış olmam gerekirdi, sonuçta bir Ravenclaw’sun fakat yine de beni sık sık şaşırtmaya devam ediyorsun. Ben bunun mümkün olduğunu düşünmezdim… Aldığın risk ise… En iyi ihtimalle yalnızca ikimizi, en kötü ihtimalle ise binlerce masum insanı küle çevirebilirdin. Senin böyle bir riski alacağını düşünmezdim açıkçası.”

“Sonuçta daha birlikte pizza yapıp yıldızların altında sohbet edecektik, seni mutfakta hamur ile boğuşurken görmeden ölmeni istemedim.”

Böylelikle Black oğlanının yüzünde de bir gülümseme oluştu. “Demek sadece pizza yaptığımı görmek için.”

Gayet ciddi bir yüz ifadesi takınmaya çalışarak karşılık verdim ona. “Tabii ki de sadece onun için, başka neden olacaktı ki?”

‘Hiç inandırıcı değilsin.’ Bakışlarına dayanamayınca “Tamam.” dedim ve açıkladım. “Bu kadar erken gitmene izin veremezdim çünkü… çünkü sen mutluluğu ve huzuru bol bol tatmayı hak ediyorsun Regulus. Hayat sana adil davranmamış. Omzuna pek çok sorumluluk yüklemiş hem de çok küçük yaşlarda. İçindeki küçük çocuk hâlâ orada bir yerlerde ve de tekrardan mutlu olmayı bekliyor ve hak ediyor bence.”

Yüzündeki samimi tebessümle girdi söze. “Teşekkür ederim, her şey için. Hayatımı kurtardığın için hatta mağarayı da sayarsak bunu iki kere yaptın ve de bana diğerleri gibi yaklaşmadığın için.”

“Nasıl yani?” diye sorduğumda yanıtlarken gözleri sol kolunda, eskiden işaretin olduğu gümüşi izlerdeydi. “Herkes beni bir canavar olarak gördü, sanki o yolda olmak, bir ölüm yiyen olmak için can atan biri gibi. Fakat gerçek öyle değildi ben ailemi kaybetmemek için, tek başıma kalmaktan korktuğum için, birlikte büyüdüğüm insanların bana düşman olmaması için o yolda bulundum. Tabii ki de her şey zorla gerçekleşti, benim kararım değildi diyemem. Ben korktum ve de o yüzden bu karara boyun eğdim… Sanırım ilk defa bunları sesli dile getiriyorum, bir korkak olduğumu…”

Başımı şiddetle iki yana salladım. “Sen bir korkak değilsin Regulus. Bence hissettiğin korku oldukça insani bir duyguydu, onlara sırt çevirmen hâlinde hayatın hiç belli olmayan bir noktaya sapacaktı. Hem sen tüm bu korkularına rağmen onlara karşı çıkıp hortkuluğu çalmayı seçtin. Cesaret korkmamak değildir, korktuğun hâlde devam etmek, yapmaktır. Gerektiğinde riskleri alabilmektir. Bence sen oldukça cesursun. Herkes bunu yapmayacağını, baş kaldıracağını dile getirebilir eminim ki. Özellikle de yoldaşlıktakiler. Fakat hiçbiri karanlık taraftaki bir ailenin çocuğu olarak doğmadılar. Aydınlıktayken karanlığa karşı savaşmayı seçtiler, karanlıktayken bunu yapmak zorunda kalmadılar. Bir tek Sirius’un durumu benzer fakat o da birebir aynı sayılmaz. O ilk çocuktu, baştan beri asi olandı. Ailen bir çocuklarının lorda itaat etmemesine göz yumabilirlerdi belki ama ikisinin birden böyle olmasına izin vermezlerdi eminim ki. Yani onun gibi evden kaçsan peşine düşerlerdi bence, seni rahat bırakmazlardı.”

Kısa bir sessizlik oldu. Çatı katındaki o tozlu odada etraftan gelen sesleri dinleyerek düşündük ikimiz de. Hayatın bizi sürüklediği yolları, seçimleri…

Aradan geçen dakikaların ardından ilk lafa giren Regulus oldu. “Sanırım haklısın. Geçmişle ilgili pişmanlıklarım olsa da son birkaç haftadır yaptıklarımdan dolayı mutluyum. Sonunda kendimi gerçekten özgür gibi hissediyorum. Ki artık sayende gibi değil tamamen özgürüm, artık kolumda o adamın işareti yok.”

Yüzümde oluşan ufak tebessümle konuştum. “Görevimde bana gerçekten çok yardımın dokundu Black. Her şeyden önce tüm bu yaşadıklarımı tek başıma değil de biriyle paylaşarak yaşayabilmek bile çok güzel. Yıllardır araştırmalar, planlar yapıyordum fakat Dumbledore dışında kimseyle konuşamıyordum. Dumbledore ile yaptıklarım ise kısa ve ciddi sohbetlerden ibaretti zaten. Ben de biriyle özgürce konuşabilmeyi, her şeyden bahsedebilmeyi özlemişim sanırım.”

Sonrasında gözlerim sol koluna kayınca ekledim. “Sanırım bu izler geçici bir şey değil. Seni birinden kurtarıp öbürüne batırmış gibi hissediyorum.”

Başını iki yana sallayan oğlan “Hayır öyle hissetme. Karanlık işaret bir tasma gibiydi, kara bir güç dalgasıydı. Lakin şu anki izler çok farklı. Sanki benim karanlıktan aydınlığa geçişimi anlatan gümüşi renkli kıvılcımlar. Özgürlüğümü, mücadelemi simgeliyorlar sanki… Ben beğendim, sence de bana karizmatik bir hava katmadı mı?” derken son cümleyi muzip bir tonda dile getirdi.

Ayağa kalkarken yanıtladım onu. “Sen gitgide abine benzemeye mi başladın yoksa bana mı öyle geliyor? Anlaşılan o ki birlikte fazla zaman geçirmek sana pek yaramamış.”

Bu dediğime güldükten sonra kalktı o da ayağa. Bakışlarım kenardaki kitaba kayarken sordum. “Sence büyü işe yaradı mı peki, kanlarımız birleşti mi?”

“Bunu anlamanın tek bir yolu var?” diye Regulus bir elini bana uzattı. “Bu karizmatik oğlana elinizi uzatabilir misiniz hanımefendi?” Gözlerimi devirsem de ufak bir tebessüm de oluşmuştu dudaklarımda. Elimi uzatınca, asasını alıp avcuma tuttu ve birkaç şey mırıldandı.

Sözcükler bittiğinde avcumda bir parıldama oldu, birkaç saniye kaldıktan sonra söndü.

“Bu büyünün yapımına defalarca şahitlik ettiğim için sözleri de ezberlemiştim. Anlaşılan o ki bende yan etki oluştursa da büyü işe yaramış. Beyaz ışık sende de Black kanı olduğunu doğruluyor.”

Heyecanla yüzümde bir gülümseme oluştu. “Yani gerçekten başardık ha? Her şeye rağmen işe yaradı.” Başını sallayarak onaylayan Regulus’un yüzünde de benzer bir ifade vardı.

Tabii planın sıradaki aşamasını düşününce sevinmek için henüz erkendi. “Bu da demek oluyor ki büyü etkisini kaybetmeden önce üç saatten az zamanımız var. Kılık değiştirme işini halledip Gringotts’a gitmeliyim… Ayrıca sırf kılık değiştirme yetmez. Cincüceler oldukça kuşkucu bir yapıya sahiptirler. Yani bana Narcissa’nın tavırları ve hareketleri ile ilgili de bir şeyler göstermelisin. Tamamen onun gibi davranmalıyım.”

Başını sallayarak onaylayan Black oğlanı da bana hak verdi. “Evet, oldukça inandırıcı olman lazım, şüphe uyandırmak pek de işimize yarayacak türden bir şey değil açıkçası... O zaman hadi başlayalım!”

Haftaya görüşürüz :)

Bölüm : 02.02.2025 21:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...