14. Bölüm

«13» Renkleri Karıştırmak

uranüs
justtbirisii

Yeni bölüme hoş geldiniz, umarım beğenirsiniz.

İyi okumalarrr

Şehinşah - Plüton

Akşam yine Utku'nun yanına gitmek için evden çıktığımda, bu sefer sürekli çantamda tuttum ufak çakım elimdeydi. Karşıma çıkacak herhangi birine karşılık önlem içindi bu.

Neyse ki, kimseyle karşılaşmadan harabe eve gelebilmiştim. Cam takılı olmayan pencereden gelen ışık bana orada olduğunu ve ateş yaktığını işaret ediyordu.

Kapıyı açmaya çalıştığımda kilitli oldupunu fark ettim. Tahta kapıya bir iki kez sertçe vurdum ve açılmasını beklemeye başladım. Bir süre sonra kapının ardından ayak sesleri gelmeye başlamış ve çok az süre sonra da kapı açılmıştı.

Utku şiltenin üzerindeki yorganı üzerine almış şekilde karşımda duruyordu. Onu bu halde görünce gülmeden edememiştim.

Ben içeri girerken o da arkamdan söyleniyordu. "Hiç gülme, sen montumu aldın diye böyle geziyorum."

"Polarımı alınca montunu vereceğim, merak etme."

Önden çıkıp ateşin yandığı odaya girdim ve ayakkabılarımı çıkartıp yatağa bağdaş kurarak oturdum. İçerisi zaten ısınmış olduğu için üzerimdeki montu ve kafamdaki bereyi de çıkarttım.

"Çok istiyorsan mont sende kalabilir, bende yedeği vardı."

"Olsun, al montunu," dedim montu ona doğru uzatırken.

Elimi havada bıraktı ve hemen dibime oturdu. "Gerek yok, gerçekten."

O bu kadar dibimdeyken nefes almayı bile unutuyordum. Nefesi nefesime değecek mesafedeydi ve gözleri beni karadelik misali içine çekiyordu.

Normalde şu an geri çekilmem gerekiyordu ama sanki inme inmiş gibi tek yapabildiğim nefes almaktı ki onun da sekteye uğraması an meselesiydi.

"Hani bana demiştin ya, sen kırmızısın diye?"

O iyice dibime girerken benim tek yapabildiğim onaylayan bir mırıldanmayla cevap vermekti. Gözleri ilk önce dudağıma indi ve sonra geri gözlerime sabitlendi.

"Senin gözlerinin yeşilini görsem ben de yeşil olurdum."3

Öyle ölmem, füze at.

Ve artık nefes de alamıyordum.

Elini çeneme yerleştirdi ve yüzümü kendisine doğru kaldırdı. Ne yapmak istediğini anlamıştım ve buna karşı çıkmayacaktım. Çünkü ben de onu öpmek istiyordum.

"Hala renklerin karışmayacağını mı düşünüyorsun?"

"Karıştırabileceğimizi düşünüyorum," dedim son takatimle.

Dudaklarıma bastırdığı dudaklarını memnuniyetle karşılayıp dudaklarımı araladım. Alt dudağındaki piercingin soğukluğu beni bir anlığına ürpertse de dudakları arasına hapsettiği üst dudağımı çekiştirirken bu ürperti yerini sıcacık bir ateşe bırakmıştı.

Ellerimi yanaklarına yerleştirip bedenimi de ona doğru çevirdim ve mümkünmüş gibi ona daha da sokuldum. Kalçalarımdan tutup beni kucağına oturttuğunda oraya yerleşmek için bacaklarımı iki yana açtım.

Nefes alamam gerektiğinde dudaklarımı onunkilerden ayırmak zorunda kaldım. Ben nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken o dudaklarını çeneme yönelmişti.

Nefesleri çeneme vururken "Bir de asla olamayız diyordun," dedi hafifçe kıkırdayarak.

"Fikrim değişmiş demek ki."

"İyi ki değişmiş o zaman." Dudaklarımı tekrar dudaklarıma yönelirken onu durduran bir şey olmuştu.

Aramıza giren bir telefonun zil sesiyle ikimiz de birbirimizden bir miktar uzaklaştık. Arka cebinde titreşen telefonu küfrederek çıkarttıktan sonra gelen çağrıyı cevapladı. Cevaplamasını beklemiyordum ama belli ki önemli olmalıydı.

"Anne?"

Annesinin hastanede yattığını düşünürsek yeterince önemli bir şey olmuş demekti.

"Tamam, ben geliyorum yarım saate."

Telefonu kapattıktan sonra ayaklandı ve montunu üzerine geçirdi. "Kusura bakma ama gitmem lazım."

"Sorun değil, annenin durumunu biliyorum."

Eşyalarını toparlamaya çalışırken bana baktı ve gülümsedi. "Ne zaman istersen o zaman gidebilirsin, anahtar da yastığın altında. Ben yarın senden alırım."

"Ciddi bir şey mi olmuş?"

"Acil ameliyata almaları gerekiyormuş, yanında olmam lazım."

Toparlanırken yan tarafımda buraktığı telefonunu aldım. Şifre olmadığı için direkt açmıştım. Kendi numaramı direkt ismimle kaydettikten sonra da geri yerine bıraktım.

Büyük ihtimalle bu gece orada kalacağı için hazırladığı ufak çantayı aldı ve en son içine telefonunu attı. "Görüşürüz yarın."

Ben de tam görüşürüz demeye yeltenmiştim ki dudağımdan öpmesiyle susmak zorunda kaldım. Geri çekildiğinde sadece gülümsedi ve bir şey dememi beklemeden gitti.

"Görüşürüz," dedim arkasından.

Kapının hızla çarpılmasının sesini duydum. Çıktığını gösteriyordu bu.

Ben de burada çok fazla durmak istemiyordum. Hızlıca ayaklanıp ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Buradaki ateş içeriyi de ısıtmayacağı için üzerime polarımı da geçirdim.

Çantamı da alarak grafitti yapmak için içeri geçtim. Özellikle az önceki heyecan verici dakikaların etkisini üzerimden atmak için bunu yapmam gerekiyordu.

Önümdeki kadının saçını istediği gibi kesmekle uğraşırken kot pantolonumun cebinde titreşen telefonumla işime ufak bir ara vermek zorunda kaldım. Arka cebimden çıkarttığım telefonun ekranında kayıtlı olmayan bir numarayı gördüğümde aramayı sessize alıp işime devam ettim.

Biraz sonra yine art arda gelen bildirim sesleri iyice asabımı bozmaya başlamıştı. Neyse ki işim az kalmıştı da bir an önce kim olduğuna bakıp güzelce sövebilirdim.

En son her şeyiyle kesimi bitirdiğimde kadını parayı ödemesi için kasadaki Gaye'ye yönlendirip gelen mesajlara baktım

–İnci ben Utku

–Anahtarları vermen gerek

Mesajları atan kişiyi görünce içimdeki sövme isteği gitmişti. Aksine ekrana sırıtarak bakıyordum.

Numarayı Rast olarak kaydettikten sonra son aramalardan onu aradım. Bir yandan da iki dakikalığına dışarı çıktığımı kaş göz ederek Neriman ablaya haber vermiştim.

"Alo?"

"Efendim, güzelim?"

Senin o güzelim diyen ağzını yesinler.

"Neredesin sen? Ona göre oraya getireyim anahtarları."

"Yok, sen konum at. Ben gelir alırım."

"Tamam, kapat ben atıyorum konumu."

Telefonu onun bir şey demesini beklemeden kapattım ve mesaj kutusuna girip konumumu gönderdim. Kasım ayının sonlarına geldiğimiz için hava iyice soğumuştu ve üzerimde crop kazak fazlasıyla üşütüyordu. Hızla içeri girdiğimde etrafımı saran sıcaklık beni anında gevşetmişti.

"Ne oldu kız?" diye sordu Neriman abla.

Aklımda ne diyeceğimi tarttığım birkaç saniyeden sonra ağzımdan çıkan sözler, kesinlikle düşünülmüş gibi değildi. "Sevgilim aramış."

İşte şimdi, sorgu başlamıştı.

"Ne sevgilisi?" diye sordu anında.

"Abla şimdi bir şey vermem lazım, sonra söz anlatacağım."

Neriman abla bir şey demeden imalı şekilde güldü sadece. Ben de ne bok yiyeceğimi düşünerek kenarda duran çantamdan anahtarı aldım ve dışarı çıkıp Utku'nun gelmesini beklemeye başladım.

Ben çok beklemeden geldiğinde gülümsedim ve boynuna sarıldım.

"Beni bu kadar özleyeceğini bilmiyordum," dedi gülerek.

"Sarılmam için illa ki özlemem mi lazım?"

"Hayır tabii ki, istediğin her zaman buradayım."

Bu sefer ben güldüm ve anahtarlığından parmağıma taktığım anahtarı ona uzattım. "Buyurun."

Elimdeki anahtarı aldı ve montunun cebine koydu. "Senin niye montun yok?" diye sordu çatılmış kaşlarıyla.

"Hemen gireceğim zaten içeri, bir şey olmaz."

"Hasta olma bak, sen bana lazımsın."

Gülümsedim ve yanağından öptüm. "Annen nasıl?"

"Ne kadar iyi olabilirse o kadar iyi. Ben de zaten birkaç eşya alıp geri onun yanına gideceğim."

"Haber ver bana, ayrıca annene de selamımı söyle."

Yüzünde yine her zamanki sırıtışını gördüm. "Gelininden mi diyeyim?"

Beni alt etmeye çalışıyordy ama ben de en az onun kadar oyunbozandım. "Nasıl istersen," dedim tek omzumu silkerek.

Yanağından öptükten sonra "Hadi sen içeri gir," diyerek bir adım geriledi. "Ben de gideyim, görüşürüz."

"Görüşürüz," dedim ben de geriye adımlarken.

Göz kırptı ve asker selamı verdikten sonra arkasını dönüp uzaklaştı. Ben de üşüdüğüm için hızlıca geri kuaförden içeri girdim.2

◇◆◇

ÇOK ERKEN OLDULAR DİYEN OLURSA DÖVERİM. Kurgu zaten 20 - 25 bölüm bir şey olacak.

Bu arada bu kurgunun buradan kaldırılma olasılığı çok fazla olduğu için vpn'siz girebileceğiniz Vaveyla diye başka bir uygulamaya daha yükleyeceğim. Aynı kullanıcı adıyla bulabilirsiniz. Zaten wattpad'e de yüklüyorum bölümleri.

herhangi bir mecrada kullanıcı adım; justtbirisii

Sonraki bölümde görüşmek üzere canlarım 🫶🏻

Bölüm : 18.02.2025 23:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Adam yürümedi koşmadı UÇTU AMK ben bile vuruldum anasını ya
AGAGAGA BL FANII BENDE ÇOK BÜYÜK BL FANIYIM
_*Eftalya`nın anlamı çiçek Tugay`ın anlamı güç demektir unutma, unutturma!*_
𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡
_*BL sonsuza kadar kalbimizde yaşayacak!*_
𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡
_*Bir avukat ve bir pilot geçti bu dünyadan Adalet Eftalya Atalar demektir, özgürlük Tugay Demir Çeviker!*_
𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡
_*En büyük savaşların ortasında bile sevmekten vazgeçmiyorsan hala insansın demektir!*_
𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡
_*Özgürlük için mücadele edenlerin hikayesi hiçbir zaman son bulmaz!*_
𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡
_*Eftalya Atalar ve Tugay Demir Çeviker sonsuza kadar birlikte ve özgürlerdi!*_
𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡
_*Özgürlüğümüze değil, özgürlüğünüze değil, daima özgür hissetmenize*_
𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡𐙚⋆°。⋆♡
Devamını oku
kitabin yazim tarzin ve icerigin cok guzel bu arada gercekten okunmayi hakeden kitaplardan ellerine saglik yeni bolumu sabirsizlikla bekliyorum

1 kez düzenlendi

Şey Neriman abla sorgusu ne zaman başlıyorda sırf meraktan yani başka sebep yok asla ama asla kaoslardan özelliklede sorgulardan keyif almıyorum mesela
Hikayeyi Paylaş