18. Bölüm

«17» Eskiler

uranüs
justtbirisii

Önceki bölümden dolayı kitabın kaldırlmaması bana da sürpriz oldu. Neyse, Allah korusun diyip devam ediyoruz.

Sizi uzun süredir beklettiğimin farkındayım ama şu aralar buraya pek yazamadım, kusura bakmayın.

İyi okumalarrr

 

Şehinşah - En Eskiden Beri

Saat hakkında herhangi bir fikrim olmasa da uyandığım zaman hissettiğim ilk şey üşümeydi. Üzerimde yorgan olsa da hava buz gibiydi ve biz gece ateş yakmak yerine başka ısınma yöntemlerini tercih etmiştik. Arkamda hissedebildiğim bedene sığınıp ısınmak için arkamı dönüp ona doğru sokuldum. Teni benimkinin aksine sıcacık olduğu için hemen ısınmıştım.

Yanındaki kolunu üzerime attığında göğsüm göğsüne yapışmıştı. "Günaydın," dedi uykulu sesiyle.

"Günaydın," dedim ben de onun gibi. "Ama sabah olmuş mudur emin değilim.

"Güneş vuruyor, İnci."

Homurdanmasına karşın bir şey demeden gözlerimi kapadım ve iyice ona sokuldum

"Üşüyor musun?"

"Evet."

Ben daha fazla bir şey demeden kalktı ve üzerine şiltenin kenarında duran sweatini geçirdi. Zaten köşeye yığılı olan odunların üzerine bir kibrit çakıp yaktıktan sonra tekrar yanıma geldi ve yatağın ucuna oturdu. "Isınır birazdan."

Üzerime doğru eğildi ve alnımdan öptü. "Nasıl hissediyorsun kendini?"

Sorusuyla kendimi yokladım. Hissettiğim tek şey açlıktı. "Açım."

"Çıkıp bir şeyler alayım mı, eve mi gidersin?"

"Yattığım yerden kalkmak istemiyorum," diye homurdandım.

"O zaman sen bekle, ben markete gidip geliyorum hemen."

"Tamam."

Montunu üzerine giyip çıkmadan önce yanağımdan öptü ve öyle çıktı. O çıktığında da ben yerdeki eşyaların arasından el yordamıyla çantamı buldum ve içinden telefonumu aldım. Annemden gelen mesajlar dışında bir şey yoktu. Annem de zaten ne zamana geleceğimi soruyordu. Cevap olarak öğleden sonraya doğru geleceğimi yazıp internette rast gele gezinmeye başladım.

Zaten çok fazla zaman geçmeden Utku da gelmişti. Elinde iki tane poşet vardı; biri market, diğeri de eczane poşetiydi.

"Hoş geldin," dedim yattığım yerden kalkarken. "Ne aldın?"

"Hoş buldum," dedi elindeki poşetleri şiltenin üzerine bırakıp kendisi de otururken. "Aslında çok bir şey almadım, hazır sandviçlerden bir de yanına meyve suyu."

Sözlerine ara verip poşetten bahsi geçen yiyecekleri çıkartıp bana uzattı. "Yersin, değil mi?"

"Yerim tabii, niye yemeyeyim." Sandviçi paketinden çıkartıp bir ısırık aldım. Tadı pek güzel değildi ama idare ederdi. "O poşetteki ne?" diye sordum eczane poşetini işaret ederek.

Poşeti aldı ve içindeki ilaç kutusunu bana uzattı cevap vermek yerine. İlacı daha önce görmediğim için hiçbir şey anlamamıştım. "Ertesi gün hapı," diye açıkladı Utku en sonunda.

"Şunu yiyeyim, içerim."

Bir şey demeden başını salladı ve yemeğini yemeye devam etti. İkimiz de yemek yerken konuşmamıştık. Sessiz geçen bir yemekten sonra ise benim artık eve gitmem gerekiyordu.

"Ben seni bırakayım, hem Işıl hocayla görüşmüş olurum," dedi Utku benimle beraber ayaklanırken.

"Annem seni her an içeri alıp sorguya çekebilir, biliyorsun değil mi?"

Güldüğünü duysam da çantamı toplamakla uğraştığım için o an ona bakmıyordum. "İnan bu benim için yeni bir şey değil."

"Ama o zaman öğrencisiydin, şimdi ise kızının sevgilisisin. Arada çok fark var."

"Sen annenin nasıl bir öğretmen olduğunu bilmiyorsun tabii." Ateşi üzerine su dökerek söndürdükten sonra bana döndü. "Hadi, çıkalım."

El ele tutuşup evden çıktık. Utku zaten geri döneceğim diyerek kapıyı kilitlememişti bu sefer. "Annem nasıl bir öğretmen ki böyle diyorsun?"

"Sınıftaki en iyi öğrencinin dersini elliyle zar zor geçirmiş bir öğretmen," diye açıkladı kısaca.

O an annemin öğrencisi olmadığıma dua etmiştim. Çünkü ben derslerde hiçbir zaman başarılı bir öğrenci olmamıştım. Benim ilgi alanım hep bir şeyler çizmekti.

"Sen nasıl geçiyordum ki dersleri?" diye sordum bu sefer.

"Sınıfın en iyisi bendim."

Kapak sesi sanırım Fizan'dan duyulmuştu.

Benim göt oluşumu ferk ettiğinde kahkaha attı. "Tahmin edememen normal, ben olsam ben de bu imajdan iyi bir öğrenci beklemezdim."

"Evet. Özellikle de kendimden pay biçince çok mantıklı gelmiyor."

"Biliyor musun, annen sürekli senden yakınırdı. Benim kızım asla ders çalışmaz, siz yine çalışıyorsunuz, diye."

Bunları duymamla ağzım şokla açıldı. Annemin öğrencileriyle arkamdan beni çekiştirdiğini duymak hiç hoş bir şey değildi.

Evin önüne geldiğimizde ben daha apartmanın kapısına girmeden vedalaştık ve o tekrar eve gitti. Ben de cebimdeki anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. "Ben geldim," diye seslendim içeri doğru.

"Hoş geldin," diyen annemin sesini duydum. "Ne yaptınız?" diye sordu görüş açısına girdiğim an.

"Bir şey yapmadık, ne yapacağız? Oturduk, yemek yedik, sohbet ettik, uyuduk."

Kesinlikle sadece bunları yaptınız.

Sus, iç ses. Yanaklarım kızarırsa görürüz.

"İyiymiş. Utku nerede? Tek mi geldin sen?"

"O beni bırakıp gitti. İşleri varmış."

Anladığını belirtircesini kafasını salladı. Onun daha fazla bir şey sormayacağından emin olduğum için ben de odama geçtim ve üzerimi değiştirdim. Bugünkü planım duş almak ve akşama kadar bir şeyler çizmekten başka bir şey değildi. Yani bugün tamamen benim olacaktı.

◇◆◇

Bölüm çok kısa oldu, farkındayım ama artık atmam lazımdı. Hem daha fazla ne yazacağımı da bilemedim. Bundan sonra bölümler böyle aralıkla gelir diue tahmin ediyorum.

Sonraki bölümde görüşmek üzere canlarım 🫶🏻

Bölüm : 13.03.2025 19:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...