Yeni bölüme hoş geldiniz, iyi okumalarrr
Yine aynı yerde, yine elimizde boyalarla duvara bir şeyler çizerken konuşuyorduk.
"Seni yarın merkeze götüreyim mi?" diye sordu birden.
"Yarın ufak bir iş için şirkete gitmem lazım, sonrasında da seninle gezeriz, güzel olur."
Kafasında yaptığı olanı bana söylediğinde benim de hoşuma gitmişti. Buraya geldiğimden beri zaten iki üç kere ancak merkeze gitmiştim ve gitmeye hayır demezdim.
"Olur, neden olmasın. Ama izin almam lazım."
"Zaten sürekli çalışıyorsun, izin almana bir şey demezler bence."
Yaptığım şeyi bırakıp cebimden telefonumu çıkarttım ve Neriman ablaya mesaj attım. Büyük ihtimalle şu an görmezdi ama yarın sabah gördüğünde de izin vereceğini düşünüyordum.
"Yarın boyaları da götürelim mi?" diye sordum tekrar boyamaya başlarken.
"Bir yer bulabileceğimizi zannetmiyorum ama bulursak yapmak için olabilir."
Bugün zaten burada kalacağım için uyku bastırmaya başladığında boyaları bırakıp içeri geçtim. "Ben yatıyorum."
"Çok mu uykun var?" diye sordu ses tonundan ne düşündüğünü kolayca anlayabileceğim şekilde.
"Sanırım o kadar da değil," dedim onun gibi.
Güldü ve elindeki boyayı atıp yanıma geldi. Dudakları dudaklarıma kapandığında kendimi tamamen ona bırakmıştım.
◆
Ertesi sabah uyanmamı sağlayan Utku'nun geç kalamamak için kurduğu alarmdı. Ben alarmın sesini duyar duymaz uyansam da o hâlâ derin uykudaydı.
Sinir bozucu sesi susturmak için yerdeki eşyların arasından telefonu buldum ve alarmı kapattım. "Utku, kalk hadi," dedim omzundan tutup sarsarken.
Biraz homurdansa da diğer tarafa dönüp uymaya devam etmişti. Ofladım ve belki uyanır umuduyla yüm ağırlığımı üzerine verecek şekilde yattım. Kafasının üzerine yattığım için çok geçmeden nefes nefese uyanmış ve beni üzerinden atmıştı.
"Günaydın," dedim muzır bir gülüşle."
"Geç kalacaksın ama hâlâ uyuyorsun." Yataktan kalkıp üzerimi değiştirmek için çantamdaki kıyafetlere yöneldim. "Kalk da çıkalım hadi."
Dün gece yatmadan önce Neriman abla mesajıma cevap verdiği için şu an bu kadar rahat konuşabiliyordum. Çantamdan çıkarttığım kıyafetleri üzerime geçirdikten sonra tekrar Utku'ya döndüğümde uyanmıl beni izliyor olduğunu gördüm. "Az önceye kadar uyumuyor muydun sen?"
"Konu sen olunca uykum açılıyor, biliyorsun," dedi çapkın sırıtışıyla.
Onun sırıtışına ben de aynı şekilde karşılık verdim ve zaten hazır olduğum için tekrar şilteye oturdum. "Hadi, sen de hazırlan."
Utku benim itklememle yattığı yerden kalktı ve dolaba ilerledi. O üzerini değiştirirken ben de anneme planımızı haber veren bir mesaj yazdım. Kendisi zaten okul gezisiyle beraber şehir dışındaydı ve bir hafta boyunca özgürdüm.
Nihayet Utku da hazırlanıp çıkabildiğimizde otobüse binmek için durağa kadar yürümemiz gerekmişti. İkimizin de taşıtı olmadığı için otobüsle gitmek zorundaydık.
Otobüsler yaklaşık iki saatte bir geliyordu ve bilerek geleceği saate yetişmeye çalışmıştık. Utku'nun tüm uyuşukluğuna rağmen yetişebilmek de bir başarıydı doğrusu.
Otobüste boş bir yer bulup geçtiğimizde bir saatten biraz daha uzun süren yolculuk boyunca beraber müzik dinlemiştik sadece. Gerçi, Utku bir ara uymuştu bile.
İneceğimiz durağa geldiğimizde karşımızda belediye binası duruyordu. Buradqn ne kadar yürüyeceğimizi bilmesem de çok olmadığını düşünüyordum.
"Benim işim çok uzun değil ama yine de uzayabilir, istersen seni yakındaki AVM'ye bırakayım."
"Nasıl kolayına gelirse," dedim omuz silkerek.
"O zaman seninle burada ayrılıyoruz çünkü ben sen yanımdayken pek de mantıklı olamıyorum, biliyorsun." Durduğumuz yer görece büyük bir binanın önüydü. Buranın bahsettiği alışveriş merkezi olduğunu anlamak zor olmamıştı.
Ben içeri girerken o da işleri halletmek için çalıştığı şirkete doğru gitmişti.
◆
"İnci, içme artık," dedi Utku elimden bira şişesini almaya çalışırken.
"Çıtkırıldım değilim, iki biradan sarhoş olmam," diyerek şişeyi kendime çektim sertçe.
Gün boyu merkezde gezdikten sonra bir puba gitmeye karar vermiştik. Daha doğrusu ben gitmek istemiştim ve Utku da kabul etmişti. İlçeye giden son otobüsü de kaçırdığımız için geceyi buralarda bir yerlerde geçirmemiz gerekecekti.
"Yine de içmesen iyi olur," dedi söylediğiyle çekişecek şekilde kendi içkisini ağzına götürürken.
"Sen de içiyorsun ama." Biramdan bir yudum daha aldım. "Bana diyorsan kendin de yapmayacaksın."
Bardağın dibinde kalan son yudumu fondipleyip bardağı masaya vurarak bıraktı. "Artık içmiyorum."
Omuz silktim dediğine. "Ben içeceğim."
Homurdandığını duysam da aldırmadan şişeyi dudaklarıma götürdüm. Ama dudaklarıma temas eden şey cam şişenin değil, Utku'nun ağzı oldu.
Dudaklarının yumuşak baskısına karşılık vermemek gibi bir şey benim için imkansızdı. Bunu yaparken az önce içtiği içkinin tadı da onunkiyle beraber geliyordu.
"Bu gece uyanık kalman lazım, o yüzden içme diyorum," diye açıkladı dudaklarımız ayrıldığında.
"Tamam, içmem," dedim ellerimi teslim olurcasına kaldırarak. "Ama tercihen bunu bitireceğim."
Şişenin yarısı kadarı kalmıştı ve onu da birden içmek istemiyordum. Tabii, evdeki plan çarşıya uymaz hesabı Utku bir anda elimdeki şişeye davrandı. "Ben bitiririm."
Elimden şişeyi alıp kalan hepsini tek dikişte içti. Tek seferde bu kadar içmek fazla gelmiş olacak ki yüzünü buruşturdu. "Birazdan yapacağım şeyden dolayı lütfen benden iğrenme."
Ben ne dediğini anlamaya çalışamadan geğirmesi anlamam için yeterli olmuştu. Onun dediği gibi iğrenmenin yerine bu bana yersizce komik gelmişti.
Büyük bir kahkaha atarken başımı da geriye atmamla kafam birine çarpmıştı. Ben kime çarptığımı çok umuramasam da arkamdan bir el belime sarıldığında irkilerek geri kaçmaya çalışmıştım. Çalışmıştım, diyorum çünkü belime sarılan adam öyle sıkı kavramıştı ki ayrılamıyordum.
"İlla birine bakınıyorsan böyle numaralara gerek yok, güzelim." Adamın ağzını yaya yaya konuşması beni sadece iğrendirmişti.
Ben tam ağzımı açıp sevgilim olduğunu söyleyecektim ki Utku lafa atladı. "Sen kimin sevgilisine sulanıyorsun bilader?"
Ses tonu ve o an büründüğü rol beni bile bir anlığına korkutmuştu. Adam bir bana bir de Utku'ya baktı ama herhangi bir harekete yeltenmedi.
Utku'nun gözlerinin iyice karardığını gördüm. Adamın yakasına yapıştığında ben de kenara savrulmuştım. Dengemi çabuk sağladığım için düşmekten son anda kurtulmuştum.
Utku adamın yüzüne bir tane yumruk savurduğunda adamın yüzü başka bir yöne doğru savruldu. Daha fazla bir şey yapmadan onu kolundan tutup kendine çektim. "Olay çıkartma, lütfen."
"Gidelim," diyerek onu çıkışa yönelttim. Ceketleri de alarak çıktığımızda içerinin sıcağından dışarının soğuna geçmek beni bir anlığına ürpertmişti.
"Üşüdün mü?" diye sordu anlayışla çıkan sesiyle. Az önceki gözü dönmüş adamla şu anki Utku bir olamazdı.
"Yok. Sadece birden soğuğa çıkınca bir ürperti geldi."
Kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. Başım göğsüne yaslanmıştı bu hareketiyle. "Gel, grafitti yapabileceğimiz bir yerlere gidelim."
Dediğiyle keyfim yerine gelmişti. "İşte bana böyle şeylerle geleceksin," dedim gülerek.
Dudaklarını başımın üzerinde hissetmemle istemsizce gözlerim kapanmıştı. Onun yanındayken kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu ve mutlu hissediyordum.
Final hakkında daha önce kesin bir şey dedim mi hatırlamıyorum ama artık kesinleştirdim, 22 final olacak. Ben de artık tamamen final için yazıyorum.
Son attığım pano mesajına bakrsanız çok güzel olur.
Sonraki bölümde görüşmek üzere canlarım 🫶🏻
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
3.51k Okunma |
379 Oy |
0 Takip |
23 Bölümlü Kitap |