7. Bölüm

«7» Geçmişten Kalanlar

uranüs
justtbirisii

Merhabalar efenim, yine ben geldiiimmmm

İyi okumalarrr

Hidra - Karga Tulumba

5 sene önce

Onuncu sınıfın ilk günü için annemin yeni atandığı ilçedeki okuluma ilk defa geliyordum. Etraftaki insanlar bana oldukça yabancı olduğu için tek yaptığım bir köşeye sinip etrafı izlemekti.

Sınıfımı güç bela da olsa bulmuş, çantamı bırakmıştım. Sonra da sınıftakilerin kendi aralarında konuşmalarını izlemekten sıkılıp kendimi dışarı atmıştım. Bahçenin en uzak köşesindeki bank, tam da benim içindi o an.

Kulaklıklarımı takmış, müzik dinleyerek bayrak töreninin başlamasını bekliyordum. O zamana kadar planım sadece zeminle bakışmaktı.

Tepemde beliren kocaman karaltı ile yerdeki bakışlarımı oradaki kişiye çıkarttım. Siyah saçlı, esmer tenli, uzun boylu bir çocuktu. Büyük ihtimalle son sınıflardandı.

Kulaklıklarımı çıkartıp "Bir şey mi oldu?" diye sordum.

Benim çekingen tavrım onu güldürmüştü. "Hayır, seni ilk defa görüyorum ve merak ettim."

"Merak edeceğin biri olduğumu zannetmiyorum."

Tek kaşını kaldırıp beni baştan aşağı süzdü. Bakışlarından rahatsız olmuştum. "Emin ol bu bahçedeki çoğu kişi seni merak ediyor," dedi sırıtarak. Bakışlarıyla beraber sözleri de beni rahatsız etmişti.

"Emin ol beni merak eden kimseyi ben merak etmiyorum," dedim istemsizce sert çıkan sesimle.

"Olsun, yine de tanışalım." Cebindeki ellerinden birini çıkarttı ve bana doğru uzattı. "Uraz."

"İnci." İsmimi söylesem de uzattığı eli tutmamıştım.

"Hadi ama, bir kerecik birine güvensen ne olur sanki? İncilerin mi dökülür?" Son soruyu alayla sormuştu. İsmim ona dalga geçilebilecek bir şey gibi gelmişti demek.

"Evet, incilerim dökülür."

Bu konuşmaya daha fazla devam etmek istemediğim için oturduğum yerden kalktım ve oradan uzaklaşmaya çalıştım. Ama Uraz beni kolumdan yakalayıp bunu engellemişti. "Benden kaçmana gerek yok, sana zarar vermem."

Kolumu sertçe çekerek ondan kurtardım ve tören için sıra olmuş sınıf arkadaşlarımın yanına doğru ilerledim.

İlk dersten beri sınıftan hiç çıkmamıştım. Burayı tanımıyordum ve insanlara yabancı olduğum için herkesin beni izlediğini hissediyordum. Ama karnım açlıktan sırtıma yapışmaya başladığı için en sonunda kantine gitmek için çıkmak zorunda kalmıştım.

Sınıfımı ararken kantini de gördüğüm için ayriyeten bir de kantini aramamıştım. Bir kaç merdiven indikten sonra kantine vardığımda önündeki cümbüşü görmek az daha sınıfa geri çıkmama sebep olacaktı. Ama o kadar merdiven çıkıp inmek gözüme o anlığına çok büyük bir iş gibi geldiğinden, kantindeki sıralardan birine oturdum.

Dersler dışında her boş bulunduğum an yaptığım gibi kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım.

Karşımdaki sandalye bir el tarafından çekilip o elin sahibi de sandalyeye oturduğunda kim olduğunu görmek için bakışlarımı masadan çekip ona baktım. Uraz'dı, yine.

"Yine ne var?"

"Seni kantin sırasına girmekten kurtarıyorum işte, çok mu?" Elindeki tostu ve ayranı önüme koyduktan sonra arkasına yaslandı. "Umarım karışık tost seviyorsundur."

"Severim," dedim ve önüme koyulan tosttan ilk ısırığımı aldım.

Her ne kadar ondan hazzetmemiş olsam da atalarımız 'yemek görünce ye, dayak görünce kaç' demişlerdi sonuçta.

"Sanırım zor kızı oynamaların buraya kadardı, ha?"

"Zor kızı falan oynamıyorum, sadece senden hoşlanmadım. Ayrıca, biri bana yiyecek bir şey verdiğinde reddetme gibi bir huyum yoktur."

Kahkası tüm kantini doldururken bense yerin dibine nasıl gireceğimi çözmekle meşguldüm. Zira şu an bütün gözler bizim üzerimizdeydi ve ben fazlasıyla utanmıştım.

Masanın altından ayağımla bacağına bir tane geçirdim. "Sussana, herkes buraya bakıyor," dedim ağzımın içinde.

Gülmesini zar zor bastırırıp masanın üzerinden bana doğru eğildi. İki parmağıyla burnumu kıstırmaya çalışsa da geri çekilerek bunu engelledim.

"Ben gülmeden önce de herkes buraya bakıyordu."

"Madem herkes seni izliyor, o zaman benimle takılma lütfen."

Sahte bir üzüntüyle dudağını büzdü. "Ama sensiz yapamam ki bebeğim."

Gözlerimi devirip elimdeki tost ve ayranla beraber sınıfa geri dönmek için ayaklandım. Gerçekten, ilk gün için fazla abazayla uğraşmıştım.

Biriyle iki aydan fazla süredir uğraştığınızda onun sizin peşininizi bırakmasını beklersiniz, değil mi? Ben de öyle olmasını beklemiştim.

Ama Uraz denen abaza, okulun ilk gününden beri yakamı bırakmamıştı. Hatta, sınıfımı da öğrenmişti ve kimi zaman sınıfıma geldiği de oluyordu. İnsanlara rezil olmamak için ona ayak uydursam da ondan hala hazzetmediğim su götürmez bir gerçekti. Üstelik, o da bunun farkındaydı.

Koridorda yürürken üzerimde olan bakışların da onun yüzünden olduğunu biliyordum. Tüm okul onu tanıyordu ve yanında o şekilde davrandığı bir kızın, yani benim, ancak sevgilisi olabileceğimi düşünüyordu. Halbuki benim onu her fırsatta terslediğimi bilmiyorlardı.

Birden omzuma dolanan kolun sahibi tabii ki Uraz'dı. Gözlerimi devirerek kendimi ondan kurtarmaya çaluşsam da başarısız olmuştum.

"Ah be güzelim, niye kaçıyorsun benden?"

"İnsanların daha fazla sevgilin olduğumu düşünmelerini istemiyorum."

Sanki komik bir şey demişim gibi kafasını arkaya atarak güldü. "Ama öylesin." Ben sınıfıma doğru giderken o yönümü değiştirip beni bahçeye doğru yönlendirmişti. "Ben herkese öyle söylüyorum."

Pişkin pişkin ettiği laflara sinirlenerek bu sefer daha sert şekilde geri çekildim. Bu sefer başarılı da olmuştum.

Artık rezil olmayı veya başka bir şeyi düşünmüyordum, tek istediğim ondan kurtulmaktı.

"Senin o kalın kafana ne zaman girer bilmiyorum ama ben senin sevgilin falan değilim ve olmayacağım."

Etraftaki gözler bize döndüğünde Uraz'ın sinirle çenesini sıktığını gördüm. Şimdi kahkaha atma sırası bana geçmişti. "Reddedilmeyi bu denli hazmedemiyor olduğunu daha önceden bilsem bunu daha önceden yapardım."

Arkamı dönüp uzaklaşırken bir kaç arkadaşının onun yanına gittiğini gördüm amabundan sonra onunla akakalı hiç bir şey beni o kadar da ilgilendirmiyordu.

Yaklaşık bir ay önce Uraz'a haddini bildirmiştim ama bu benim lehime olması gerekn yerde aleyhime olmuştu.

Uraz, herkese onunla seviştiğimi ve bundan pişman olduğum için böyle yaptığımı söylemişti.6

Kendi arkadaşlarım bile bana inanmamıştı. Dahası, rehberlik hocası beni yanına çağırmış ve neden bu yaşta biriyle o şekilde ilişkiye girdiğimi sormuştu. Sanki problemli olan benmişim gibi bakmıştı herkes bana.

Halbuki ortada böyle bir şey yoktu. Ki olsa bile herkesin sanki bu iki taraflı bir şey değilmiş de tek suç benimmiş gibi göreceğini görmüştüm. Herkesin gerçek yüzü açığa çıkmıştı ve ben buradaki herkesten nefret ediyordum.

Öyle bir şey olmadığını, Uraz'ın kuyruk acısına katlanamadığı için uydurduğunu söylesem de herkese kimse bana inanmamıştı. Herkes, bir şey olduysa çekinmeden söyleyebilirsin demişti sadece.

Kimse bana inanmamıştı.

Benim insanlara olan güvenim daha on altıma bile girmeden kırılmıştı.

İnsanlar bana sanki ayıplanacak bir şey yapmışım gibi bakıyordu. Masum olmama, sadece bir iftiraya kurban gitmeme rağmen ceza çeken bendim.

Sınıfımdan çıkmış tuvalate giderken Uraz'ı görmemle ayaklarım benden habersiz ona doğru gitmeye başlamıştı. Ona olan öfkemi ve nefretimi tüm hücrelerimde hissediyordum.

"Oo, kimler gelmiş," dedi kalçasını dayadığı kalorifer peteğinden çekip yanıma gelirken. "Kuyruk acın ağır bastı galiba?"

"Bana diyene bak, kendin reddedilmeyi hazmedemeyip benimle seviştiğini söyledin."

"Yalan mı yoksa?"

O kadar inandırıcıydı ki olayın içinde olmasam ben bile inanabilirdim ona. İnsanları manipüle etmekte kesinlikle üzerine yoktu.

Öfkem gittikçe daha da büyürken en başından beri yapmak istediğim şeyi yapıp yumruğumu yüzüne geçirdim. Canının yandığını görebiliyordum ve bu benim hoşuma gitmişti.

Onu orada öylece bıraktıktan sonra arkamı döndüm ve ilk başta sınıftan çıkma amacımı gerçekleştirerek tuvaletlerin olduğu tarafa yöneldim. Arkamdan ettiği küfürleri duymazdan gelmek benim için kolay olmuştu, zaten o herkese benimhakkımda iftira attıktan sonra herkesten duyduğum şeylerdi.

Yeni okul yılının benim için çok daha iyi olacağına inanıyordum. Çünkü Uraz geçen sene mezun olmuştu. Benimle uğraşacak kimse kalmamıştı.

İnsanların bana bakışı hala aynı olsa da, buna alışmıştım. Edindiğim bir kaç arkadaşımın da artık yüzüme bile bakmamasına, herkes tarafından orospu muamelesi görmeye, insanların iğrenen bakışlarına maruz kalmaya alışmıştım.

Sınıfta kendi köşeme geçip dersin başlamasını beklerken eski arkadailarımdan biri olan Seren yanıma gelmişti.

"Ne var, Seren?"

"Yanına gelmek istedim, kötü mü yapmışım?"

Geçen sene olanlardan sonra masum ayağına yatması çok da işe yarayacaktı sanki.

"Evet, kötü yapmışsın."

"Aslında, geçen sene yakındık. Tekrar öyle olabilir miyiz?"

"Biz geçen sene yakın falan değildik, yakın olsaydık üzerime atılan iftirada beni desteklerdin."

Az önceki cana yakın tavrını bir kenara bırakıp gerçek yüzünü tekrar gösterdi. "Şuna bak; hanımefendi yalnız kalmasın diye lütfedip yanına geliyoruz, o da bizi tersliyor."

Söylene söylene yanımdan kalkıp kendi yerine geçti. Ben de daha fazla böyle insanlarla uğraşmamayı umarak kulaklığımı geri taktım.

Artık tek istediğim şey liseyi bitirip bu bataklıktan çıkmaktan başka bir şey değildi.3

◇◆◇

Sonraki bölümde görüşmek üzere canlarım 🫶🏻

Bölüm : 08.01.2025 13:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
bir dakka ya ben bu urazı sikerim amınakoyayım tipe bak çük tipli o evladı
Uraz kendi Allah bilir kaç cmlik yarran sana girsin
O Urazı çıktığı yere geri soksunlar tüm sinirlerimi tepeme çıkardı
Hikayeyi Paylaş