39. Bölüm

☆FİNAL☆

uranüs
justtbirisii

Dolu Kadehi Ters Tut - Gitme

(Şarkıyı dinleyerek okumanızı tavsiye ederim)

*Mert'in anlatımıyla

O gitti. Gideli ne kadar oldu inanın ki bilmiyorum. O gittiğinden beri gün saymayı bıraktım çünkü.

Onun sizin okuduğunuz bu satırları yazdığını uzun zamandır biliyordum, bana da söylemişti, seni yazıyorum, diye. Ben de görmüştüm onu yazarken. O öldükten sonra da baştan okudum ve aralara kendimden yerler ekledim.

Onun yazdığı satırlar bir kapı çalmasıyla kesiliyor, gelen Sarp oluyor. Yine sarhoş. O beni bekliyordu, Sarp'ı görünce şaşırmıştı.

Sarp üzerine yürümüştü, sen benim olmalıydın, onun değil; diyerek. Bıçağını çıkarıp tehtid etmişti onu, benim olmazsan kimsenin olamazsın diyip balkonda sıkıştırmıştı. Kaçmaya çalışmıştı, ama arkası boşluktu. Kendini rüzgarın kollarına bırakmıştı.

Ben bunları bilmiyordum tabii. Apartmanın önüne geldiğimde yerde yatan ve kafasının ardından kanlar akan bedenini görene kadar bilmiyordum. Sarp ayılıp anlatana kadar habersizdim.

Onu bulduğumda hala yaşıyordu, ama ben onu kurtamamıştım. Bana son kez gülmüştü, bir şeyler demeye çalışmıştı ama mecali yoktu. Yukarı baktım, düştüğü yere. Sarp sırıtarak bakıyordu, hatta galiba kahkaha atıyordu ama duyamıyordum.

Kucağımda son nefesini veren beden bana geçmişi hatırlatmıştı, deli gibi kaçtığım geçmişimi. Başım zonkluyordu, gözlerimden süzülen yaşlar bedeninden akan kanlara karışıyordu.

Sonra yağmur bastırmıştı birden, kanlar akıp gitmişti üzerinden. Temizlenmişti, yağmuru da bu yüzden severdi. Şimdiye kadar da bir daha kimseyi temizleme çabasına girmemişti yağmur.

Onu tanıdığım günki gibiydi, üstü başı ıslanmış, ıslak kirpikleri yeşillerini örtüyor, buruk bir gülümseme yüzünde yer bulmuştu.

Artık kan akmıyordu vücudundan, kalbi artık atmıyordu çünkü.

O ölmüştü, hem de tıpkı annem gibi, sarhoşun teki tarafından aşağı atılarak. Üstelik bu benim evimde, benim balkonumda olmuştu.

Oysaki ben onu uyarmıştım, korkuluklar alçak, kendini sarkıtma diye.

Ama beni dinlemedi, hiç de dinlemezdi zaten. Hep kendi istediğini yapardı, seviyordum bu yanını. Aslında ben onun her şeyini sevmiştim. O beni bilmezken bile deliler gibi sevmiştim.

Ulaşılması imkansız hayalimdi o benim, sonra bir gün gerçek olmuştu.

Sarp bizi hem bir araya getirmiş hem de ayırmıştı. Şu ansa hapishane köşelerinde çürüyor, çünkü o Neptün'ün Halkasını çaldı.

Pişman olduğunu söyledi, ayaklarıma kapandı ama ben onu affetmedim, affedemem de. O benden güneşimi aldı çünkü. Neptün güneşi olmadan hayatta kalabilir mi ki? Kalamaz, ve ben de bu yüzden kalamayacağım.

Bu sayfalar, satırlar benim intihar mektubum ve vasiyetimdir. Bunu birinin bulacağına eminim ve o kişi her kim olursa bu satırları insanlara ulaştırmasını istiyorum, çünkü o da bunu isterdi.

Bunu bulan kişi benim intiharımı göreceği için üzgünüm ama yaşamak için bir sebep bulabileceğimi zannetmiyorum. Sadece, beni seven herkesten özür diliyorum. Siz ölümü tatmamalıydınız ama ben ölmek zorundayım. Neptün Halkası'na kavuşmalı.

*İlahi bakış açısıyla

Mert, ufak deftere yazdığı son satırlardan sonra defteri ceketinin iç cebine koydu. Islansın istemiyordu.

O lanet günden beri kilitli olan balkonun kapısını açtı. O günden anıları zihninde tekrar ve tekrar canlanırken gözlerini sıkıca kapayıp bunun etkisinden kurtulmayı denedi. Ama, olmuyordu. Tıpkı bir ay ve bir gündür olduğu gibi, şimdi o anlar aklındaydı.

Günlerden 23 Eylül'dü. Meral'in doğum günü...

Onun yaşamaktan vaz geçtiği günden tam iki yıl sonra, yaşamayı en çok istediği zaman ölmesinin üzerinden tamı tamına 33 gün olmuştu.

Eğer yaşasaydı, Mert ona tam bu gün, birazdan cesedinin yatacağı yerde evlilik tefliki ediyor olacaktı. Ama o ölmüştü, hem de kollarının arasında.

Yağmur, tüm şehri etkisi altına alan bir sağanakla yağıyordu. Çünkü, bir aydır şehre uğramayan yağmur, bugün tıpkı bir ay öncesinde olduğu gibi bir cesedi temizleyecekti.

Yağmur hep bir amaç için yağardı ve Ankara'nın insanın maneviyatıyla kirletilmiş sokakları onun amacı olmak için fazla inkansızdı. O da bu yüzden, günahkar aşıkların ölülerini temizlemeyi görev edinmişti kendine.

Mert son bir kez içine nefes çekti ve gözlerini kapayarak kendini rüzgara bıraktı. Bir yandan da ağzından yalnızca kendinin bileceği son sözleri dökülmüştü.

"Yanına geliyorum, Güneş'im."

 

 

 

☆SON☆

 

Lütfen bana çok sövmeyin çünkü ben bu kurguyu bu finalle kafamda kurmuştum.

Ben mutlu son insanı değilim, şimdiye kadar kafamdaki hikayelerin çoğu kötü sonla bitiyor.

Anladığınız üzere, hikaye boyunca Meral'in sevdiği adamı yazdığı satırları ve Mert'in de o öldükten sonra aralara kendinden eklediği yerleri okuduk. (Yani ben öyle kurguladım) Ben de size bütün bu yolculukta eşlik etmiş oldum.

Şimdiye kadar, okuyan ve destek olan herkese sayısız kere teşekkür ediyor ve aynı zamanda özür diliyorum. Umarım sevdiğiniz bir hikaye olmuştur.

Son kez çok çok öpücükkk 🎀

Bölüm : 23.12.2024 00:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş