49. Bölüm

-38- Kar ve Yâr

uranüs
justtbirisii

Sia - Snowman

@sametaydin: kar ve yâr ♡ @eylulblgn1

 

67 beğeni, 2 yorum

 

@eylulblgn: kışı hem karlı hem de yârlı geçiriyoruz desene...1

@sametaydin: aynen öyle diyorum güzelim @eylulblgn

 

🍂

 

Eylül: Sameeeettttt

Samet: Efendim güzelim?

Eylül: Dur bi dk nasıl saniyesinde cevap verdin?

Samet: Ben de tam olarak sana yazmak için uygulamaya girmiştim çünkü

Samet: Kalp kalbe karşıymış işte

Eylül: Aynen öyle

Eylül: Ben sana şey diyecektim

Eylül: Şimdi dışarıda kar yağıyor ya

Eylül: Çıkıp oynayalım mı beraber?

Samet: Olur tabii ki

Samet: Ben de sen böyle havaları kaçırmazsın diye yazacaktım zaten

Eylül: Nasıl da tanıyor malını

Samet: Kendine niye mal dedin ki şimdi?

Eylül: Canım lafın gelişi o

Samet: Şimdi gerçekten canın mıyım diye cilve yapasım geldi /gönderilmedi1

Samet: İyi bakalım

Samet: Ben sizin apartmanın önündeyim

Samet: Sen de hazırlan gel

Eylül: Tamammmm

🍂

İki haftalık sömestr tatli henüz bitmişti ve ben daha okula gidip gelmeye alışıyordum. Yine de, tatilde de boşlamadığım için o kadar da zor gelmiyordu. Az önce de daha yeni masamın başına oturmuşken bastıran karı görmemle beni o masada tutan bir şey kalmamıştı.

Her ne kadar İstanbul o kadar kar yağan bir şehir olmasa da ben kendimi bildim bileli karlı havaları çok sevmiştim. Kar yağdığında da beni evde tutabilecek sayılı şey vardı, hasta olmam veya izin alamamam gibi. Şu an da bütün durumlar uygun olduğu için direkt Samet'e yazmıştım beraber çıkmak için. Sonuçta çoğu kişinin hayalidir o karın altında dans edilen akımı çekmek.

Hızlıca montumu, beremi ve atkımı kuşandıktan sonra telefonumu da montumun cebine atarak çıktım. Samet aşağıda beni beklediğini söylemişti ve ben onu daha fazla bekletmek istemiyordum.

Apartmandan çıktığım gibi kapının önündeki direğe yaslanmış beni bekleyen Samet'i gördüm. Beni görünce omzunu yasladığı direkten ayırmış ve yanıma gelmişti. "Eskimolara benzemişsin," dedi gülerek.

Yalandan yüzümü buruşturdum. Geçen sene şimdiki gibi 1.86 bir montum olmadığı için bu büyük ve uzun montu almıştım ve Samet neredeyse her gördüğünde böyle davranıyordu. "Çok güzel iltifat ediyorsun gerçekten."

Tam kollarımı göğsümde kavuşturmuş onu orada burakıp gidecekken belimden yakaladı ve kendine çekti. Yanağımdan da öptüğünde ben iptal olmuştum. "Özür dilerim bebeğim, çok güzelsin tabii ki. Hem sen bmyle diyerek eskimolara hakaret ediyorsun."

Doğruyu söyleyeceğim, lafı güzel çevirmişti. "Demiyorum falan eskimolara bir şey. Biz niye geldik buraya, sen ne diyorsun ayrıca?"

"Çok güzelsin, diyorum. Bu konudan bağımsız da olsa söylenilmesi gereken bir şey bence."

İltifat işini azaltması gerekiyordu yoksa ben şurada düşüp bayılacaktım. "Teşekkür ederim."

Kafasını geriye atarak güldü. Komik olan ne vardı merak ediyordum doğrusu. "Az önce iltifat etmediğimi söylüyordun, şimdi de ettiğim için kızarıyorsun." Burnumu parmaklarının arasına sıkıştırdığında ısınmıştı.

"Hava soğuk, ondandır." Kendimi ondan kurtarıp her zaman gittiğimiz o eski parka doğru ilerlemeye başladım.

"Utanma ya hemen." Hızlıca gelip bana yetişti ve kolunu omzuma attı.

Beraber parka geldiğimizde artık yerde çok denilebilecek kadar kar birikmişti. Samet beni bırakıp köşede biriken karlardan bir yumak yaptı.

"Çok sert atma bak," diye uyarmama kalmadan kolumda hissetmiştim kartopunu.

"Yüzüne atacaktım aslında ama sevgilimsin diye vicdan yaptım."

O başka bir kartopu yapmaya yeltenirken ben bu sefer elimdekini onun kafasına attım atabildiğim en sert şekilde. Onun bu sertliği hissetmediğini bilsem de en azından denemiştim. "Allah razı olsun ya!"

"Yalnız sen de sert oynuyorsun," dedi bir başkasını atarken. Bu sefer bacağıma denk gelirken sinirle ona doğru adımladım. Kartopu oynamayı severdim, tabii kazandığım sürece.

Ona doğru geldiğimi fark etmemiş olacak ki hâlâ yere çömelmiş büyük bir kartopu yapmaya çalışıyordu. Ensesinden tutup önündeki kar yığınına kafasını gömmeye çalıştım. Normalde bunu yapamayacağımdan neredeyse emin olsam da şimdi boşluğuna gelmiş olacak ki başarılı olmuştum.

Ufak bir çığlık attıktan sonra kokayca kendisini kurtardı. "Neydi bu şimdi?"

"Cezan," dedim omuz silkerek.

"O zaman bu da senin cezan," dedi sırıtarak. Kendisini yere bıraktı ve kolumdan tutarak beni de yanına çekti. Büyük ihtimalle hesaba katmadığı şeyse beni kendine doğru çekmesiydi, çünkü üst üste düşmüştük.

Samet elini direkt belime koymuş ve beni olduğum yere sabitlemişti. Yüzlerimiz arasındaki mesafe bir nefeslik bile değildi ve bu beni rahatsız etmiyordu.

Samet'in yüzünde alışmam gereken ama alışamadığım bir sırıtış vardı. "Öpeyim mi seni?"

Sorduğu soru beni güldürmüştü. Ne zaman öpecek olsa sorması çok tatlı geliyordu bana. Ona cevap vermek yerine dudaklarımızı birleştiren ben oldum.

Bir süre öyle kaldıktan sonra geri çekilen kişi ben oldum. Samet beni her ne kadar tutsa da ondan kurtulup ayağa kalktım. Her ne kadar Samet'e düşsem de üzerim az biraz kar olmuştu. Onları silkip elimi yerde yatan ve bana garip garip bakan Samet'e uzattım.

"Gel hadi, kar dinmeden dans edelim."

"İlla gerekiyor muydu?" diye söylenerek elimi tuttu ve kalktı.

"Evet, çünkü ben istiyorum."

"O zaman benim için emirdir." Çizgi filmlerdeki prensler gibi eğilerek elini bana uzattı. Ben de hayali eteğimi kaldırarak ufak bir selam verdim ve elini tuttum. "Yalnız, şarkı gerekmez mi?" diye sordu bu sefer.

"Doğru." Cebimden telefonumu çıkarttım ve aklımda çalan şarkıyı açtım. Sia - Snowman.

"İstersen video da açabilirim," dedi Samet elini belime koymadan hemen önce.

"Sen nasıl istersen." Zira ben bu anın videosu veya fotoğrafı olmasa bile aklımdan çıkartabileceğimi düşünmüyordum.

Şarkının hoş melodisi kulaklarımızı doldururken Samet bir köşeye telefonunu koymul ve videoyu başlatmıştı.

Yanıma geldiğinde yine bir eliyle elimi tuttu ve diğer eliyle belimi kavradı. Ben de onun elini tutmadığım elimi omzuna koymuştum. Şarkının ritmiyle olduğumuz yerde sallanırken kar taneleri de ağır ağır üzerimize düşüyordu.

Samet, şarkının nakaratına geldiğimizde belimden tutmayı bırakmış ve beni kendi etrafımda bir tur döndürmüştü.1

"I want you to know that I'm never leaving

'Cause I'm Mrs. Snow, 'til death we'll be freezing, yeah

You are my home, my home for all seasons

So come on, let's go"

Şu an belki de hayatımın en huzurlu dakikalrını yaşıyordum. Üzerimde hiçbir şeyin stresi yoktu, sadece içinde bulunduğum anı düşünüyor ve tadını çıkartıyordum.

🍂🍂🍂

BEN BUNLARI YİCEM YA ÇOK TATLILARRR

Bu arada, ben üç gündür günübirlik bölüm atıyorum ama bu süreçte hem okunma hem oy hem de yorum sayıları çok fazla düştü. Okunma sayısının üçte biri kadar ancak oy geliyor. Zaten finale az bir şey kaldı, yazıp yazıp atayım direkt diye düşünüyorum ama eğer böyle devam ederse yüksek sınırlar koyacağım. Tabii ki kimseyi yorum yap diye zorlayamam ama en azından oy atarsanız, emeğe saygı olarak, çok güzel olur.2

Kendinize çok iyi bakın canlarım, sonraki bölümde görüşmek üzere <33

Bölüm : 05.04.2025 21:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...