58. Bölüm

-44- Papatyalar

uranüs
justtbirisii

@helin.ısık: sevgilin varsa ücretsiz deneme tahtan da oluyor3

 

94 beğeni, 5 yorum

 

@aryaparlak: niye bu sefer etiket yoookkk

@helin.ısık: bence herkes sevgilimin kim olduğunun farkında artık @aryaparlak

@aryaparlak: yooo ben değilim yani @helin.ısık

 

@derens:​​ ben de kendi deneme tahtamda yapacağım, fikir için teşekkürler

@helin.ısık: ne demek askim @derens

 

@yeyymen: güzelim♥︎1

87 beğeni, yorumlar kapalı.

🍂

Şu an içinde bulunduğum zaman dilimine beni sonsuza dek hapsedebilselerdi, bunu kesinlikle isterdim. Karşımda Helin ve Yoda oyun oynuyorlardı ve ikisi de ayrı bir tatlı geliyordu gözüme.

Ben Helin'in getirdiği piknik sepetinin içinden malzemeleri çıkartıp dizerken bir yandan da onları izliyordum. Yoda'nın beni uzun zaman sonra ilk defa görmesinin üzerime atlamasıyla sonuçlanacağını biliyordum ama geldiğinde beni yere düşürecek heyecanla üzerime atlayacağını düşünmemiştim. Öyle olunca da Helin olağan zararı en aza indirmek için onu benim üzerimden biraz zorla almıştı.

"Siz beni unuttunuz galiba," dedim işim bittiğinde. Aslında Helin bana bunu yapmamı söylememiş olsa da onları izlerken kendimi kaybetmemek için yapmıştım.

"Gel sen de." Helin Yoda'yı kucaklamadığı diğer kolunu açıp gelmem için işaret etti. Oturduğum yerde kayarak kolunun altına girdim. Ben de kolumu onun beline sarıp kendime çektim. Diğer elimi de Yoda'nın kafasına atıp yumuşak tüylerini okşamaya başladım.

Yoda tekrar benim üzerime atlamak yerine sadece Helin'in kucağından kalkıp benimkine oturdu. Keyifle salladığı kuyruğu onun da benim gibi hâlinden memnun olduğunu gösteriyordu.

"Yemeyecek miyiz?" Helin'in konuşmasını duymamla ona döndüm.

"Acıktın mı?" Soruma başını sallayarak cevap verdi. "O zaman yiyelim. Ama Yoda sıkıntı çıkarabilir."

"Zannetmiyorum."

Ben Yoda'yı kucağımdan kaldırıp yiyecekleri dizdiğim yere ilerlerken Helin de peşimden gelmişti. Yoda da bıraktığımız yerde yatıyordu. Sanırım sıcak hava onu mayıştırmıştı.

"Bu arada," dedi Helin elindeki sandviçi bana doğru uzatırken. "Sana bir hediyem var."

Sandviçi alıp büyük bir ısırık aldım. "Nereden esti?"

"Senin bana verdiğin tablonun karşılığı gibi düşün. Tabii onun üzerinden fazlasıyla zaman geçti ama olsun."

Elini çantasına attı ve içinden eni normalden biraz daha kalın olan bir defter çıkarttı.

"Niye karşılık vermen gerekiyormuş gibi uğraştın ki?" Defteri elime aldım fakat açmadım. Üzerindeki şeylerden ne olduğunu çıkartmaya çalışıyordum.

"Albüm gibi bir şey," diyerek açıkladı Helin. "Ayrıca uğraşmadım falan."

Defteri açıp içinde olduğuna bakmaya başladığımda ikimizin, daha çok benim fotoğraflarımla dolu olduğunu gördüm. Her sayfada bir fotoğraf ve her fotoğrafın altında onunla ilgili birkaç söz vardı. Kimisinde o an hissettiklerini, kimisinde sonradan düşündükleri vardı. O kadar güzel düşünülmüş bir hediyeydi ki ne tepki vereceğimi bilemiyordum.

Sayfalar ilerledikçe son zamanlarımıza geliyordu ve bir sürü boş sayfa kalıyordu. "Oralar da ilerisi için," diye açıkladı Helin yine.

Elimdeki defteri bırakıp ona sarıldım. "Çok teşekkür ederim güzelim."

Bana alınacak çoğu hediyeden kat be kat daha değerliydi şu defter. İçinde onunla olan anılarım doluydu çünkü. İçinde o olan her şey gibi bu defter de benim için çok değerliydi.

Yanımızdan gelen bir havlama sesinden sonra sarılmamıza Yoda da katılmıştı. Tek kolumla onu sararken diğer kolum hâlâ Helin'e sarılıydı. O an tüm dünyamı kollarımın arasına sığdırmıştım.

🍂

Elimdeki papatyaları uç uca eklemekle epeydir uğraşıyordum ve daha yeni çözebilmiştim nasıl yapacağımı. Yani, papatya tacının aslında böyle yapılmadığından emin olsam da bir şeye benziyordu en azından.

Ben tüm bunlarla uğraşırken Helin de bir yandan benim saçlarımın arasına sıkıştırmaya çalışıyordu papatyaları.

Aslında, bu konuma gelmemiz bir anda Helin'in papatyaları fark etmesi ve toplamak için benimle beraber ayaklanmasıydı. Paptyaların en sevdiği çiçek olduğunu biliyordum, bu yüzden onları gördüğündeki heyecanı garipsememiştim. Elindeki bir demet papatyanın birazını da saçlarımın arasına takmak istediğinde buna da itiraz edememiştim.

"Bitti!" Helin ellerini saçlarımın arasından çekip bir adım geri çekildiğinde kafamı kaldırıp ona bakmaya çalışsam da bunu kafamı eğerek engellemişti. Telefonun fotoğraf çekme sesinden sonra Helin'in sesini duydum. "Kaldırabilirsin şimdi başını."

Sadece başımı kaldırmakla da kalmayıp ayağa kalktım ve elimdeki uç uca eklediğim paptyaları onun kafasına taktım. Tahmin ettiğimden uzun olduğu için ikiye katlayıp yapmıştım bunu.

"Çok güzel oldun," dedim onu süzerken. Aslında konunun papatya tacıyla alakası yoktu, ona bakarken sürekli bunu düşünüyordum.

"Teşekkür ederim," dedi gülümseyerek.

Bugün sabahtan beri kaçıncı olduğunu bilmediğim şekilde gülüşünden öptüm onu.

🍂

Gün boyu beraber geçirdiğimiz mükemmel vakitlerden sonra artık eve dönme vaktinin geldiğine kanaat getirip yola koyulmuştuk. Bir yanımda gün batımıyla turunculaşmış Marmara'nın suları, diğer yanımda ise bu manzarayı hiçe saydıracak sevgilimle beraber yürürken dünya benim için bundan ibaretti.

Helin elindeki az önce kafamdan aldığı son papatya ile papatya falı bakıyordu. "Seviyor ve... Sevmiyor." Tüm taç yaprakları bittikten sonra bana döndü. "Sen beni sevmiyor musun?"1

"Yavrum papatya falını dayanak alarak mı diyorsun bunu?"

"Evet?" Benim aksime fazlasıyla ciddi duruyordu.

Yoda'nın tasmasını ve piknik sepetini tutmayan elimle onu belinden kavrayıp kendime çektim ve saçlarının arasına bir öpücük kondurdum. "Tabii ki de seviyorum, hem de her şeyden çok."

"Her şeyden mi?"

Bir saniye bile düşünmeden cevap verdim. "Her şeyden."

"Star Wars'tan da mı?"

Cevap yine çok açıktı benim için. "Evet. Çünkü ben ilk defa senin izlediğini duyunca izlemiştim."

Helin'in gözlerindeki şok olmuş ifadeye çok net şahit olabiliyordum. Her ne kadar o bu denli şaşırmış olsa da doğru buydu. İlk defa, dokuzuncu sınıfta o izlediğini ve çok sevdiğini söylemişti. Ben de o sevdiyse bakmam lazım, diyerek izlemiştim. Sonrası ise açıktı, onun sayesinde başladığım film serisi ikinci aşkım olmuştu.

"Şaka yapıyorsun herhalde. Sırf ben izledim diye izledin ve en sevdiğin film mi oldu?"

"Aynen öyle oldu," dedim başımı sallayarak.

O anın büyüsünü bozup aramıza giren şey ise cebimde çalan telefonum oldu. Mecburen Helin'i bırakıp cebinden telefonu çıkarttım. Arayan Samet'ti. Ne alaka olduğunu sorguladam da açtım. Açmamla da yaşadığım tüm bu güzel güne bedel olabilecek o cümleyi duymam bir oldu.

"Eymen, Eylül'den neredeyse iki gündür haber alamıyorum, hiçbir yerde de yok. Bulamıyorum, kafayı yiyeceğim!"2

🍂🍂🍂

Bildiğiniz ve sürekli tekrar ettiğim üzere sonraki bölüm final. Onu da yarın atmayı planlıyorum.5

Kendinize çok iyi bakın canlarım, sonraki bölümde görüşmek üzere <33

Bölüm : 15.04.2025 21:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...