OKUYUP DA OY VERMEYENİN EVİNİ BASIYORUM. (Şaka. Ama siz yine de oy verin, lütfen.)
Oya & Bora - Sevme Zamanı
Yine ben, ve yine okuldan sonra geldiğimiz kaykay pisti. Ulaş annesinin ambargo koyması sonucu aramızda değil ama diğer herkes tam, sadece Samet'i bekliyoruz. Belki onunla Eylül veya Karya da gelebilir.2
Barkın'ın sinirle ortaya sorduğu soru hemen arkasından gelen Samet tarafından cevaplanmıştı. Evet, tarafından.
"Geldim, canım kuzenim," diyerek onun ensesine bir tane geçirdi Samet. "Ayrıca ne yavşaklığımı gördün Allah aşkına?"
"Bir şey gördüğüm yok Samet, düpedüz öylesin."
Samet arkasından gelen Karya ve Eylül ile beraber Mustafa'ya ters bakışlar atıp bulduğu ilk boş yere geçti.
"Ee, başlamıyor muyuz?" dedim kimseden ses çıkmayacağını anladığımda.
"Ben gelmeyeceğim, karnım ağrıyor," diyerek kenara çekildi Helin.2
"Ben de Helin'le beraber oturayım o zaman," dedi Eylül ve o da Helin'in yanına yanaştı.
"İyi o zaman, diğer herkes okey mi?"
Herkes onaylarcasına başını salladığında kaymaya başlamıştık.
🍂
"Sahile mi gitsek?" diye bir öneri sundu Karya.
Kaymayı bitirmiş, kaybedenimiz olan Semih'in iki kişiye bir tane olacak şekilde bize ısmarladığı çiğ köfteleri yiyorduk. Şu an paylaşacqğım kişinin Helin olmasını çok isterdim ama mebur Ulaş'a kalmıştım.1
"Bence olur, hem uzun zamandır bereber gitmiyorduk."
Ulaş'tan sonra herkes sırayla kabul ettiğinde kendimizi sahilin pek kalabalık olmayan bir kısmında bulmuştuk. Herkes yuvarlak halinde oturduktan sonra sohbet etmeye başladık.
Ve ben Helin'i izlerken konu bir anda doğruluk mu cesaret mi oynamamıza gelmişti. Ben de dahil herkes kabul ettiğinde Deren'in ortaya koyduğu şişeyle oynamaya başladık.
İlk ikili Karya ve Arya'ydı. İkisi ikiz olduğu için birbirlerine soracak ne soruları olabilirdi bilmiyordum.
"Doğruluk mu cesaret mi?" diye sordu Arya.
Arya ilk önce biraz düşündükten sonra gözlerindeki sinsi ifadeyle "Ayakkabını çıkart ve içine kum doldurup giy," dedi.
Karya'yla çok bir ilişkim olmasa bile onun ne kadar titiz olduğunu herkes bilirdi. Ve Arya da bunu yapmasını söyleyerek kardeşine işkence çektirmeyi seçmişti.
Karya sinirle bir şeyler mırıldanıp Arya'nın dediğini yaptı, ama bir farkla. Ayakkabısını kumla doldurmak yerine azıcık bir şey koymuştu ayakkabının içine.
"İçin rahat etmiştir umarım, beni çıldırttın ya," dedi Karya siniri yüzünden okunur şekilde.
"Neyse, çevirin şişeyi," dedi Deren ve kimsenin yapmasına kalmadan kendi çevirdi şişeyi.
Şişe soru ucu Deren'e ve cevap ucu Mustafa'ya olacak şekilde gelmişti.
"Doğruluk diyelim, nasıl olsa kimseden bir şey sakındığım yok."
Deren biraz düşündükten sonra yüzünde pek de tatmin olmamış ifadesiyle sorusunu sordu. "Klasik olsun, sevdiğin biri var mı? Yani, aşk manasında sevmek. Şimdi çıkıp da ben Ulaş'ı da seviyorum deme."
"Soruyu cevaplamadan önce, ne malum gay olmadığım?"3
"Lan Musti biz sana güvendik sen bizim götümüzün peşinde misin amına koyayım?" Samet ettiği küfür yüzünden ağzına vuran Eylül tarafından cezalandırılmıştı.
"Küfür yok," dedi çocuğunu azarlayan bir anne gibi Eylül.
"Var," dedi Mustafa düz bir sesle.1
Ben kim olduğunu bilidiğim için her zaman olduğu gibi meraktan kudurmamıştım. Mustafa açık açık Deren'den hoşlanıyordu ve bunu ona söylemekten de gocunmazdı. Benim yapamadığımın aksine.1
Deren tam ağzını açıp konuşacaktı ki tek bir soru sorabildiğini hatırlayıp geri yumdu.
Kimsenin yeltenmediğini görünce kendim şişeye uzandım. Ama benimle beraber Helin de uzanmıştı. Ellerimiz sadece bir anlığına birbirine değmiş olsa da ikimiz de sanki sıcak bir şeye dokunmuş gibi anında çekmiştik ellerimizi.1
Sonra da Helin tamamen geri çekilde ve ben şişeyi çevirdim. Şişe bu sever tekrar cevap ucunda Mustafa'yı gösteriyordu. Ama soru soracak kişi Arya'ydı bu sefer.
"Sormadan söyleyeyim, cesaret."
"Peki, ara o hoşlandığın kişiyi ve senden hoşlanıyorum de." Arya meydan okurcasına kurduğu cümleden sonra kollarını kavuşturarak sırtını Barkın'a yasladı.
Mustafa oldukça rahat şekilde arka cebinden telefonunu çıkarttı ve içinden bir numara buldu. Hemen yanımda olduğu için aradığı numarayı görmüştüm. Tabii ki de Deren'di.
Onun aramayı başlatmasından kısa süre sonra ortamı bir zil sesi doldurdu. Herkes merakla kim olduğuna bakınırken ben, Ulaş, Berkın ve Samet bu ufak sırrrı bilenler olarak keyifle olacakları izliyorduk.1
Deren cebinden telefonunu çıkarıp ekrana baktı bir kaç saniye şaşkınca. Sonra da Mustafa'ya çevirdi bakışlarını.
Mustafa aramayı sonlardırdı ve yüzündeki çapkın gülümsemeyle "Senden hoşlanıyorum, Deren," dedi.3
Deren hala şoku üzerinden alamamıştı. Mustafa'nın ondan hoşlanıyor oluşuna mı yoksa bunu bu kadar rahat dile getirdiğine mi şaşırıyordu bilmiyordum.
En sonunda kendine gelebildiğinde boğazını temizleyerek ayağa kalktı ve üstünü silkti. "Ben gideyim," diyerek kimseye bakmadan koşar adım uzaklaştı.
"Ben de arkasından gideyim," dedi ve Mustafa da kalktı arkasından.1
Kızlar ikisinin arkasından şaşkınca bakakalmışken ilk kendine gelen kişi Eylül oldu. "Siz biliyor muydunuz?"
"Tabii ki, arkadaşımız sonuçta."
Ulaş'ın dedikleri boğazıma bir yumru oturmuş etkisi yaratırken sertçe yutkunarak bu histen kurtulmaya çalıştım.
Ben de onların arkadışıydım ama onlara hiç özel meselelerimi açmamıştım. İlk başta nedeni birilerine bahsedersem hislerimin daha da büyüyeceğini düşünmem ve buna engel olmak istememdi ama şimdi çoktan olmuş bir şeyi engelleyemezdim. Ve galiba en azından birine bile olsa bu durumdan bahsetmem gerekiyordu.
"Neyse, boş verin onları, kendileri halleder zaten," dedi Samet şişeyi çevirirken.
Şişenin uçları bu sefer Ulaş ve Barkın'da durmuştu.1
"Cesaret," dedi anında Ulaş. Sanki doğruluk derse gelecek sorulardan korkuyormuş gibiydi.1
"Tamam, bir şarkı söyle o zaman."
Ulaş'ın sesinin Barkın'ınki kadar güzel olduğunu hepimiz biliyorduk ama kendisi şarkı söylemekten hep nefret etmişti. Hatta grup ilk kurulurken solist olarak onu düşünmüşsek de o Barkın'ı bulup elektro gitarist olarak sıyrılmıştı işin içinden.
"Hayır, yapmayacağımı biliyorsun."
"Olay da orada ya, yapmayacağın şeyleri yaptırmak."
Ulaş oflayarak yüzünü ellerinin arasına aldı ve bir müddet ne söyleyeceğini düşündü, veya başka bir şeydir, bilmiyorum.
"Söylerim ama bir şartla, biri de bana eşlik etsin."
"Kimse gönüllü olmaz ki," dedi Karya lafa atlayarak. Ama bu yaptığı sadece kendini yakmasına yaramıştı.
"Madem öyle, sen söyle benimle."
Karya ilk an şaşkınca Ulaş'ın suratına baksa da sonrasında utana sıkıla "Tamam," dedi. "Ne söyleyeceğiz?"
Ulaş biraz düşündükten sonra bana döndü. "Ritim tutabilir misin?"
"Tutacak bir şey verin, tutarım," dedim omuz silkerek.
Eylül yanındaki büyük çantadan sert kapaklı bir defter ve iki kalem çıkartıp uzattı hızlıca. "Bunlar iş görür umarım."
"Sadece defter yeter," diyerek elinden defteri aldım.
"Oya & Bora - Sevme Zamanı'nı biliyorsun değil mi?"
Karya Ulaş'ı başını sallayarak onayladı. Ben defteri darbuka gibi tutarak ellerimle ritim tutarken onlar da beraber söylemeye başladılar.
"Al aşkım beni yanına dalmışım sarhoşluğuna
Bir ömrü senle aşalım al uçur beni sonsuza
Kaybetmek varsa ne çıkar aşkta yer yok hiç korkuya"
İkisi de söylerken sadece birbirlerinin gözlerinin içine bakıyordu. Aşık gibi. 4
Neler oluyor bu aşağılık yerde?!
Ulaş'ın birinden hoşlandığından neredeyse emindim ama o kişinin Karya olacağı aklıma gelmezdi.1
Sanki kendisi az önce tabii ki arkadaşımız, söyleyecek diyen kendisi değilmiş gibi bunu saklaması da mükemmel olaydı gerçi.
İkisi de söylemeyi bitirdiğinde ufak grubumuzdan ve çevrede bizleri dinleyenlerden pek de yüksek olmayan bir alkış koptu.
"Her zamanki gibi," diye cevapladı ikizini Karya saçını savururken.
Samet tekrardan şişeyi çevirdiğinde şişenin cevap ucu bu sefer beni göstermişti. Soru kısmında da Helin vardı.1
Onunla konuşuyor olmak ve onun sırf konuşma içersinde olmaduğumuz için gözlerime bakması benim adıma çok büyük bir olaydı. Kalbim maraton koşusuna çıkmıştı adeta.
Helin bir süre düşünüp tekrar gözlerime baktı. "Biraz klasik ama, söylediğin en büyük yalan neydi?"
Düşünmeme bile gerek yoktu bu soru için. Çok fazla yalam söyleyen biri değildim ve söylediğim her yalanı hatırlıyordum neredeyse. En büyüğü de üç senedir herkese söylediğim kimseden hoşlanmıyorum yalanıydı.
"Sanırım herkese sevdiğim birinin olmadığını söylemekti," dedim düşünüyormuş gibi yaparak.
O an herkesin o kişi kim diye sormak istediğinden emin olsam da sormamışlardı. Veya soramamışlardı.2
O ortamdan tam da çıkmam gereken an istediğim şey olmuş ve telefonum çalmıştı. Annem arıyordu.
Gelmemi söyleyeceğini bildiğim için direkt kalktım.
"Benim gitmem lazım, hadi görüşürüz."
Eylül'e hala kucağımda olan defteri uzatarak oradan uzaklaştım.
Samet'in arkamdan "Bak bir de kaçıyor," dediğini duysam da takmadan eve doğru ilerledim.
Helin'i sevdiğimi kimseye söylememek benim en büyük yalanmıdı belki ama kesinlikle söylediğim en güzel yalandı. Çünkü bir kere içinde o vardı.5
Uzın zamandır bölüm atamadığımın farkındayım, özür dilerim. Özel bölüm yazacağım diye destan yazdığım için diğerleri biraz aksadı haliyle, kusura bakmayın.
Bu bölüm artık kitapta olacakların ve karakter kadrosunun genel olarak oturduğu bölümüzdü. Artık gerçekten başlıyor olaylarrr
Yeni kurgum olan Medea'ya bir göz atarsanız çok sevirim. Bir de lütfen oy ve yorum atın çünkü ben sizin yorumlarınızı, oylarınızı gördükçe yazmak için motive oluyorum. Yani ne kadar ekmek o kadar köte hesabı.
Kendinize çok iyi bakın canlarım, şimdilik görüşmek üzere <3
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
21.2k Okunma |
2.19k Oy |
0 Takip |
46 Bölümlü Kitap |