
Eylül: Samet?
Samet: Efendim
Samet: Bir şey mi oldu?
Eylül: Sayılır
Eylül: Yanına gelsem olur mu?
Samet: Bizim çocuklarlayım şu an
Samet: Bir saate ben sizin evin önüne gelirim
Samet: Olur mu öyle?
Eylül: Olur
Samet: O zaman bir saate görüşürüz
Eylül: Görüşürüz (18.36)
Samet: Geldim (20.03)
Samet: Eylül?
Eylül: Ders çalışıyordum, görmedim
Eylül: İniyorum şimdi
Samet: Tamam bekliyorum
🍂
•Samet'ten•
Eylül'ün beni çağırmasının üzerinden neredeyse bir buçuk saat geçmişti ve ben on dakikadır onu bekliyordum. Her ne kadar o ders çalıştığını söylese de ben bir şey olmuş olmasından korkuyordum.
Onunla kendim bildim bileli tanışıyordum ve bu süreçte hiç de kolay şeyler yaşamamıştı. Hala daha da yaşamaya devam etmesi beni zaten asıl korkutan kısımdı.
Biraz sonra apartman kapısı açılıp içeriden Eylül çıktığında kısmen de olsa rahatlamıştım.
"Eylül," diye seslendim beni fark etmesi için.
Etraf karardığı için karşı apartmanın gölgesinde pek de belli olmuyordum. Yine de Eylül ona seslenmemle beni fark etmiş ve yanıma gelmişti.
Titreyen çenesini fark ettiğimde bunun üşüdüğü için olmasına dua ettim içten içe. "Üşüyor musun?"
Beni başını sallayarak onayladığında üzerimdeki montu çıkartıp ona verdim hiç düşünmeden. Sadece polar bir hırka vardı onu sıcak tutabilecek üzerinde.
"Sen niye montunu giymeden çıktın ki?"
"Aceleyle çıkınca unutmuşum işte."
"Montunu nasıl unutabiliyorsun? Üşüyeceğini biliyorsun sonuçta."
"Çok üzerime gelmesen?" diye sordu yavru kedi bakışlarıyla bana bakarken.
İşte böyle bakarak bana herhangi bir şeyi yaptırabilirdi. Hatta bu şekilde bakmasına gerek kalmadan da yaptırırdı.
"Parka geçelim mi, yoksa hemen eve mi döneceksin?"
"Hemen eve dönsem iyi olur."
"Tamam o zaman." Çenesinden tutarak aşağı bakan yüzünü yüzüme hizaladım. "Anlat bakalım, ne oldu?"
"Aslında... Bir şey olmadı tam olarak. Her zaman olan şeyleri biliyorsun zaten, bir de içimde yine o kötü his var."
Bu bahsettiği 'kötü his' genelde haklı çıkardı. Eylül ne zaman bana gelip böyle dediyse, her zaman kötü bir şey olurdu.
Ama şimdi olmazdı. Her şey, geri dönülemeyecek olanlar hariç, güzel ilerlerken şimdi olmazdı.
"Bu his, şu haklı çıkandan mı?"
Yavaşça başını salladı. "Ondan."
Ardını arkasını düşünmeden, o an en çok neyi yapmak istiyorsam onu yaptım. Kollarımı açtım ve Eylül'ü sıkıca aralarına aldım.
Eylül kollarımın arasında ufalırken sarsılan omuzlarından ağladığını anlayabiliyordum. Bunu anlayınca daha da sıkı sardım onu. Sanki ben onu sarınca yüreğindeki yaralar iyileşecekmiş gibi sardım bedenini.
"Korkuyorum, Samet," dedi hıçkırıklarının arasından. Yüzü göğsüme gömülü olduğu için sesi boğuk çıkmıştı.
"Korkma," dedim sırtını okşarken. "Ben buradayım."
"Keşke her şey bununla geçseydi."
Ama geçmeyecekti. Bunu ikimiz de biliyorduk. Ne benim ona sarılmam yaralarını iyileştirecekti ne de yanında olmam kötü şeyler yaşamasını engelleyecekti.
Yaralanan can, her türlü yaralı kalırdı.
Benim ona söyleyeceklerimin hepsi boş birer teselliden ibaretti, bunu biliyordum. Yine de hiç bir şey yapmamaktan daha iyiymiş gibi geliyordu.
"Geçmeyeceğini biliyorum. Ama ne olursa olsun yanında olduğumu bil."
"Biliyorum."
Ağlaması dindiğinde kollarımın arasından çıktı. Gözlerinin içi kızarmış, altı şişmişti. Ellerim benden habersiz yanaklarını buldu. Gözlerinden öpmek istesem de kendimi engelledim.
"Ne olursa olsun sen üstesinden gelebilirsin. Bunca şeyi atlatmışsın, bundan sonrakileri mi atlatamayacaksın?"
"Atlatacağım," dedi gülümseyerek.
Gülümsemesi bana da bulaşmış, beni de gülümsetmişti.
"Hadi, daha fazla üşümeden eve git şimdi."
Kafasını salladı ve hızlıca rakasını döndü. Hemen sonrasında da bir şey unuttuğunu fark edip geri döndü.
"Montunu da hiç istemiyorsun, unutuyordum az daha." Üzerindeki montunu çıkarttı ve bana uzattı. "Teşekkür ederim."
"Her zaman," dedim montumu elinden alırken.
Onun apartmandan içeri girmesini izlerken şimdiye kadar olan ve olabilecek şeyleri düşünüyordum.
Eylül, özellikle son üç yılda çok fazla şey yaşamıştı ve bunların ona fazla geldiğini görebiliyordum. Özellikle de kimseye anlatmaması konusundaki inadı, onu iyice kötü yapıyordu. Bana yalnızca o an yanında olduğum için, benim ısrarımla anlatmıştı.
Onun günden güne kötüleşmesini izlemek, bana hiç iyi gelmiyordu. Elimden gelen her şeyi yapmış olmak bile içimi soğutamıyordu çoğu zaman.
Onun acısı, benim canımı yakıyordu ve ben hiç bir şey yapamıyordum. Tek yapabildiğim, daha güzel zamanları görmeyi dilemekti.
Eylül içeri girdikten bir süre sonra, odasının ışığının yandığını görmemle kendi evime gitmek için oradan ayrıldım.
Yeni günün bize getireceği yeni umutları beklemekten başka çaremiz yoktu ve ben de sanırım şimdilik bununla yetinecektim.
🍂🍂🍂
Sonraki veya ondan sonraki bölümde Leia'nın kim olduğunu öğreneceğiz artık.
Son attığım pano mesajına bakmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Ha bir de oy verirseniz mükemmel olur.
Kendinize çok iyi bakın canlarım, şimdilik görüşmek üzere <3
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 33.3k Okunma |
3.03k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |