28. Bölüm

-25- Kavga

uranüs
justtbirisii

Samet: Günaydın güzelim (6.32)2

Eylül: Günayınnnn (6.40)

Samet: Sen uyanık mıydın da mesajıma anında döndün?

Eylül: Evet

Eylül: Ders çalışmak için kalkmıştım1

Samet: Kendini bu kadar yormamalısın1

Eylül: Evet ama kendimi yormazsam istediğim yeri kazanamayacağım1

Eylül: Ki tıp kazanmayı ne kadarok istediğimi en iyi sen biliyorsun

Samet: Biliyorum elbette

Samet: Ama kendini bu kadar yormamalısın

Eylül: Tamam

Eylül: Bir daha erken kalkmam çalışmak için1

Eylül: Hem sen niye erken kalktın?

Samet: Ben sabahçıyım ya hani?

Eylül: Heaa1

Eylül: Bir an aklımdan çıkmış

Samet: Sorun değil

Samet: Bazen ben de unutuyorum ve okula geç kalıyorum hatta1

Eylül: Sen yolda mısın şu an?

Samet: Evet

Samet: De ne alaka

Eylül: Slk nasıl hem benimle konuşup hem de yürüyorsun

Eylül: Ya bir yere çarparsan

Samet: Bir şey olmaz

Samet: Yanımda şahsi korumam var

Samet:

Eylül: Eymen mi o?

Samet: Çocuğun sadece sırtı gözüküyor, nasıl tanımış olabilirsin?

Eylül: Aynı okula gittiğin ve benim de tanıdığım tek kişi o olduğu için tahmin yürüttüm1

Samet: Mantıklı

Samet yazıyor...

Samet çevirimiçi

Samet: *ses kaydı*

[*Eymenin sesiyle* Eylül bırak şu çocukla konuşmayı yoksa ben yürümediği için döveceğim bunu]1

Samet: Duydun ne dediğini huysuz ihtiyarın

Eylül: KSŞJSŞSNŞABSJHS

Eylül: Evet

Eylül: Akşama görüşürüüüzzzz

Samet: Görüşürüz güzelim ❤️

🍂

Leia 🍂

"Şu soruya bir baksana."

Kafamı test kitabımdan kaldırdım ve kronometreyi durdurup bana çözemediği soruyu soran Samet'e baktım. Sınavlar yaklaşıyordu ve -sevgilim diye demiyordum- Samet matematik konusunda tam bir um2

"Şu soruya bir baksana."

Kafamı test kitabımdan kaldırdım ve kronometreyi durdurup bana çözemediği soruyu soran Samet'e baktım. Sınavlar yaklaşıyordu ve -sevgilim diye demiyordum- Samet matematik konusunda tam bir umutsuz vakaydı. Neyse ki heykeleden ilerlemekte kararlıydı da buna pek ihtiyacı olmayacaktı.

"Bakayım," diyerek bana uzattığı test kitabını kendime çevirdim. Onların gördüğü matematik ile bizim gördüğümüz arasında çok fazla zorluk farkı olduğu için ben bunları hemencicik çözebiliyordum.1

Soruya bir dakikadan uzun bir süre bakmama gerek kalmadan çözerken işlem hatası yaptığını fark ettim. "İşlem hatası yapmışsın, salak," dedim gülerek.

"Ne hatası?"

Hala alık alık bana bakması beni iyice güldürdü. "Üçle on ikiyi çarparsan kırk sekiz mi yapar?"1

Samet bir süre ciddi ciddi düşündükten sonra yüzünü ekşitti. "Otuz altı eder, doğru."

Kitabı kendi önüne çekti ve sanki dünyanın en zor şeyiymiş gibi sorularla bakışmaya başladı. "Sana Antrenmanlarla Matematik alacağım, başka türlü olmaz bu."2

"Onun yerine iki dakikalığına mola vermeme izin versen?" Can çekişir gibi sorduğu soruya karşın despot tavrımfan ödün vermedim. Molayı sigara içmek için istediğini biliyordum ve bu yüzden geldiğimizden beri masadan kalkmasına izin vermemiştim.2

"Sigara içemezsin Samet," dedim goygoyu bir kenara bırakarak. "Senin için zararlı olduğunu bile bile hala içmene anlam veremiyorum zaten."

"Ne yapabilirim?" diye sordu çaresizce. "Öyle alıştım."1

"Ama bazı alışkanlıktan vaz geçmek gerekir."1

"O iş öyle olmuyor işte," dedi homurdanarak. Bir yandan da bu sohbetten sıkıldığını belli edercesine gözlerini kaçırıp kendini kurtaracağı bir yol aradı. "Ben tuvalate gidiyorum, ona da bir şey demezsin herhalde."1

Kinayeyle kurduğu cümleye karşu göz devirdim. "Paketini ve çakmağını bana ver."

"Tuvalete gideceğim, Eylül."

"Evet, sen tuvalete gideceksin ama sen gidince ben derse başlayıp etraftan soyutlanacağım. Sen de dışarı çıkıp sigaranı içeceksin."1

Planını yakalatmış olmanın sıkıntısıyla ofladı ve pantalonunun arka cebinden sigara paketini ve çakmağını çıkarttı. İkisini de masaya bırakıp bir şey demeden gitti.2

Bana az da olsa sinirlendiğini fark etsem de yapabileceğim bir şey yoktu. Bunu yapmak ona zarar veriyordu ve doğal olarak buna engel olmaya çalışıyordum.

Samet'in neden içmeye başladığını çok iyi bilsem ve ona karşı empati kurabilsem de sigara içmeaini mantıklı bir zemine oturtamıyordum.1

Ben kafamdaki düşüncelerden derse odaklanamazken kulağımda telefonla beraber Samet yanıma geldi. Konuştuğu kişiyle vedalaştıktan sonra direkt çantasını toplamaya başladı.

"Annem çağırdı, gitmem lazım. Sen de daha fazla çalışmayacaksan seni de bırakayım."

Yüzüme bile bakmadan soğuk bir tavırla kurduğu cümleler kalbimde bir yerlerin çatırdamasına sebep oldu.1

"Bekle o zaman."

Kendi eşyalarımı hızlıca toparlarken onun da az önce masaya bıraktığı paketi ve çakmağı geri aldığını gördüm. Açıkcası, pek de umursamamıştım o an çünkü kafama takılan şey daha çok onun bana olan tavrıydı.

Beraber yürümeye başladığımızda ikimizden de çıt çıkmıyordu. Ben sadece dümdüz önüme bakıyor, cebimdeki ellerimi ısıtmaya çalışarak ilerliyordum. Normalde olsa Samet elimden tutar ve ısıtırdı ama şu an fazla tavırlıydı.

Yan taraftan gelen çakmak sesiyle oraya döndüm. Samet iki parmağının arasına sıkıştırdığı sigarayı yakmaya çalışıyordu. Elimle parmaklarının arasında suran dala uzamdım ve oradan alıp sokağın bir köşesine fırlattım.1

"Niye böyle bir şey yaptın şimdi?" diye sordu sinirli şekilde. Bana sinirlendiği nadir anların birindeydik.

"Yanımda içme en azından, rahatsız olduğumu biliyorsun."

"Aklımdan çıkmış," dedi histerik bir gülüş eşliğinde. "Senin de çıkıyor ya sürekli."1

Yürümeyi bırakıp öylece durudum ve ona baktım. "Ne?"

"Son zamanlarda aklın hiç yerinde değil. Belki derslerdendir, bilmiyorum ama daha bu sabah yazıştığımızda bile aynısı oldu."

"Özür dilerim," dedim içime konuşur gibi. "Farkında değildim."

"Ki farkında olmadığın sadece bu da değil," diye ciddiyetle sıralamaya devam etti. "Sevgili olduğumuzdan beri bana karşı çok korumacısın, olması gerektiğinden de fazla."1

"Sana zarar veren bir şeyi yapmamanı istediğim için mi bu tantana?"

"Neden içtiğimi de en iyi sen biliyorsun ama!" Ani yükselmesiyle bir anlık irkildim.

Samet babasını geçen sene kaybetmişti ve bunun acısını daha atlatamadan annesi onu aldattığı adamla evlenip o adamı evlerine almıştı. Samet de ilk defa o adam evlerine geldiğinde, dediğine göre, bir arkadaşından 'şu meret derdi alıyorsa ver bir de ben içeyim' diyerek içmişti. Sonrası da çorap söküğü gibi gelmişti. Ve bana da gerçekten derdimi alıyormuş gibi demişti bir keresinde.1

Nikotinin fazkasının vücudu uyuşturduğu doğruydu ama onun durumunda uyuşacak bir şey yoktu. Sadece kendi öyle inanmak istiyordu belli ki.

"Neden yaptığımı anlamıyorsun. Sana zarar veriyor bu."

Ben ona ılımlı yaklaşmaya çalışsam da ona pek etki etmiyor gibiydi.

"Bunu bana sen mi diyorsun?" diye sordu alayla. "Sen kendimi öldürmeye çalıştın ya, bana kendime zarar veren bir şeyi yapacağım için mi kızıyorsun?"2

Donup kalmıştım. Sözleri beynimin içinde yankılanıp dururken yapabildiğim tek şey gittikçe bulanıklaşan görüntüsüne bakmaktı.

"Haklısın," diyebildim sadece düğümlenen boğazımın izin verdiği kadarıyla.3

Arkamı dönüp hızla evime giderken arkamdan geldiğini adım seslerinden anlayabiliyordum. En sonunda adımları dibime geldiğinde kolumdan yakaladı beni. "Eylül ben öyle demek istemedim, lütfen beni bi' dinle."2

Sesindeki öfke kaybolmuştu. Pişman olduğunu anlayabiliyordum ama kolay kolay da affedebileceğim bir durumda değildik.1

Çünkü biliyordum ki insan asıl söylemek istediklerini hep öfkeliyken, gözü dönmüşken söylerdi.2

"Söyleyeceğini söyledin ve haklısın da. Şimdi bırak beni de gideyim."

Bir şey demeden sadece kolumu bıraktı. Ben de yine hızlı adımlarla eve gittim.

Benden bu kadar kolay vaz geçebileceğini bilmiyordum.1

Bu sefer anneme bakmaya gerek bile duymadan banyoya ilerledim. Midemden gelen feci bir bulantı vardı.

Bir şeyler olduğunda anında mideme vurmasından nefret ediyordum.

Midemde ne varsa boşalttıktan sonra ayaklandım ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra direkt odama geçtim. Kafam her ne kadar dolu da olsa ders çalışmam gerekiyordu.3

🍂🍂🍂

Ben bu kitap otuz bölüm falan sürer diye düşünüyordum ama böyle giderse elliye yolumuz var gibi duruyor.2

Kendinize çok iyi bakın canlarım, sonraki bölümde görüşmek üzere <33

Bölüm : 20.02.2025 22:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...