44. Bölüm

-34- Şans Penası

uranüs
justtbirisii

 

Cem Karaca - Bu Son Olsun

@minevra_theband: Başlıyoruz😌1

 

35k beğeni, 576 yorum

 

​​​​​​@justtbirisii: Yazdım ama izleyemedim güzelim şeyi...

 

@eylem77: oha ne ara konser vermişler2

@isikkaybolmazaskkk: ben de anlamadım valla @eylem772

@eylusmu: tam konser değil zaten, ufak bir kafede çalmışlar sadece diye biliyorum @eylem77 @isikkaybolmazaskkk1

 

@1kitap_kurdu: keşke haberimiz olsaydı da gelebilseydik

@sihirbuyugercek: benim haberim vardı da gidemedim bir de... @1kitap_kurdu

 

@yaseminforbooks: çok iyiydinizzz

​​​​​​

@hidraskti: vokalist rape başlasa çok iyi iş yapar heee

​​​​​​@barkinates: sağ ol bilader, ben iyiyim böyle @hidraskti

 

@kafamınkuruntusu: abartmayın aw şu bebeleri.

@spideyy: abartmıyoruz aw git de bir videolarını izle gayet güzel çalıyorlar @kafamınkuruntusu

 

@ulassari: Ayarlar tamam, şimdi çalıyoruz

86 beğeni, yorumlar kapalı

 

🍂

•Ulaş'tan•

"Nerede bu pena ya?"

Penamı belki de yüzüncü kez buraya getirdiğimiz tüm eşyaşarın arasında arayıp bulamamıştım.

"Penasız da çalarsın Ulaş," dedi benim bu halimden bıktığını belli eden sesiyle Eymen.

"Çalarım da sürekli penayla çalmaya alışınca sonrasında bocalıyorum."

"Senin yedeğin yok mu salak? Git onu kullan." Mustafa'nın dahiyane önerisi şayet o da evde olmasaydı mantıklı olabilirdi ama şu koşullarda o da boşa çıkıyordu.

"Yanımda olsa sence niye illa bunu arayayım?"

"Tartışmayın boşu boşuna, bulunur elbet bir yerden." Gergin konuşmamıza Barkın da eklendiğinde tam olmuştu.

Yaklaşık yarım saat sonra insanların karşısına çıkıp çalacağımız için dördümüz de fazlasıyla gergindik. Aslında kızlar gelip iki dakika bizimle konuşsalar bir sorun kalmayacak gibiydi ama onlar da henüz gelememişlerdi.

Kafenin arkasındaki personel odasında güya hazırlanıyorduk. Aslında yaptığımız tek şey duvarla bakışarak gerginliğimizi biraz olsun atmaya çalılmaktı. Bir de tabii ben penamı arıyordum.

Lanet olası küçük üçgen şey hangi deliğe girdiyse bir türlü bulamıyordum. "Yeter amına koyayım ya, yemin ediyorum şu yarım saatte pena almaya çıksam daha kolay bulurdum."

En sonunda pes edip pena olmadan çalmayı kabullendim ve kendimi yere bıraktım. Ben yere oturur oturmaz kapının çalması da bir olmuştu.

"Gel," dedi Barkın kapıyı çalan kişiye hitaben.

Kapı açılıp içeri kızlar girdiğinde hepimizin tepkisi de gözlerimizdeki parıltı olmuştu.

"Çalmaya başlamadan şans dilmek için gelmiştik," diye açıkladı onların sözcüsü görevini üstlenen Deren.

Herkes kendi sevgilisinin yanına dağılırken Karya da gelip benim tepemde dikilmişti. "Ne o, niye böyle yığıldın kaldın?"

"Yoruldum çünkü," dedim bıkkın çıkan sesimle.

"Daha başlamadınız bile, neyin yorgunluğu bu?"

"Penamı aradım yarım saat, bulamadım da üstüne."

"Ben sanırım nerede olduğunu biliyorum," dedi Karya ve elini cebine attı. Ne olduğunu anlayamıyordum. Cebinden bir pena çıkatıp bana uzattı. Görüntüsü yıllanmış ve sadık penama benzese de üzerindeki kırmızı öpücük izleri çok farklı kılıyordu onu. "Dün provanıza geldiğinizde almıştım, bunu yapmak için."

"Çok güzeş olmuş," dedim gözlerimi elimdekinden ayırmadan. "Bundan sonra bana şans getirecek."

Ayağa kalktım ve kollarımı beline dolayarak onu kendime çektim. Bir anda bunu yapmamı beklemiyor olacaktı ki afallamıştı. "Aslında, senden de bir şans öpücüğü alsam fena olmaz."

Karya güldü ve yanağımdan öptü. "Oldu mu?"

"Olmadı bence, buradan öpmen gerekiyormul duyduğuma göre." İşaret parmağımı dudağıma götürüp bahsettiğim yeri gösterdim.

"Şimdi olmaz, son-"

Daha fazla dayanamadığım için şans öpücüğümü ben ondan kendim çalarak sözünü kesmiştim.

Dudaklarımız ayrıldığında her ne kadar öyle olmasa da sinirli gibi davranıyordu. "Ne yapıyorsun ya?"

"Sevgilimi öpüyorum, ne var bunda?"

"Bir şey yok, Ulaş," dedi oflayarak.

Neden böyle davrandığını bisem de onaylamak için sordum. "Herkesin içinde öptüm diye mi kızdın?"

Gözlerini kaçırıp yavaşça başını salladı.

"Yavrum herkes kendi işinde, sence bizi fark ederler mi?"

"Neyse ne," dedi bambaşka bir ruh haline geçerek. "Heyecanlı mısın?"

"Tabii ki, ama sen yanımdayken heyecan pek etki etmiyor."

İki parmağıyla yanağımı sıkıp çekiştirdi dediklerimden sonra. Bunu yapmasının nedenini anlayamasam da çok sorgulamamıştım. "Ağzın da iyi laf yapyor ha."

"Ne sandın?"

Biz kendi halimizde takılırken kapının açılması ve içeri bizimle en başından beri ilgilenen kişi olan Fuat abi girdi. "Haydi gençler, başlayacaksınız birazdan."

"İyi şanslar," dedi Karya sadece benim duyabileceğim şekilde. Aynı zamanda yanağımdan öpüp hızlıca diğerleriyle beraber odadan çıkmıştı.

Ne olduğunu anlamaya kalmadan herkesin eşylarını alarak çıkmasıyla ben de gitarımı alıp çıktım.

Sahne olarak ayarlanmış yüksek platformun üzerine çıktığımızda hâlâ gözler bizim üzerimizde değildi. Gitarı amfiye bağlayıp son ayarlamaları da yaptıktan sonra ben hazırdım. Diğerleri de hazır olunca Barkın mikrofonu çalıştırıp dikkatlerin üzerimize dönmesine sebep olmuştu. Eş zamanlı oalrak mekan ışıkları da bize odaklanacak şekilde ayarlanmıştı.

"Öncelikle, herkese iyi akşamlar dileriz," diyerek söze başladı Barkın. "Bilmeyenler için, biz Minevra. Bu akşam bizimlesiniz, umarım eğlenirsiniz."

Ufak bir giriş konuşmasından sonra Eymen bagetlere vurarak ritim tutarak girişi yaptı. İlk çalacağımız şarkı neredeyse herkesin bildiği Cem Karaca - Bu Son Olsun'du. Basit ve hafif bir melodisi olduğundan giriş için uygun olduğunu düşünmüştük.

Biz melodiye giriş yaptıktan sonra Barkın da sözlere girmişti.

"Bugün sen çok gençsin, yavrum

Hayat ümit, neşe dolu

Mutlu günler vadediyor

Sana yıllar ömür boyu"

Sözler daha da ilerlediğinde, müşterilerden birkaçının da bize eşlik ettiğini duymuştum. Çalarken etrafa bakmaktan çok gitarıma baktığımdan ne kadar kalabalık olduğunu ise göremiyordum. Şu an gördüğüm tek şey kırmızı renkteki gitarım ve penamın üzerinde aynı renkteki öpücük izleriydi. Zaten zihnimin çoğu da şu an o izlerin sahibinin beni izliyor oluşundaydı ve bununla rahatlıyordum.

Şarkı bittiğinde diğerine geçmeden önce duyduğumuz alkış sesleri bizi daha da yüreklendirmişti. Ben de tam o arada başımı kaldırıp izleyenlere baktım. Gözlerim direkt iki masa uzağımızda oturan Karya'yı bulmuştu. Diğerleriyle beraber bizi alkışlarken gözlerimin içine bakıyor ve gülümsüyordu. Benim için de zaten bundan öte bir cesaretlendirici yoktu.

Derin bir nefes aldım ve penamı tekrardan tellere vurdum. Şov daha yeni başlıyordu.

🍂🍂🍂

Üç bölüm daha burayı okuyacağız çünkü her üyenin ağzından ayrı ayrı anlatmak istiyorum burayı. 5

Ayrıca son zamanlardaki etkileşimler çook düştü. Lütfen oy verip yorum yapın.

Kendize çok iyi bakın canlarım, sonraki bölümde görüşmek üzere <32

Bölüm : 22.03.2025 19:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...