
Arctic Monkeys - Why'd You Only Call Me When You're High
Umut'tan
Neden geldiğimi bilmeden tamamen Ege'nin arkasına takılarak geldiğim bu partide İzem'i bulmak benim için çölde vaha bulmak gibi olmuştu. Yanına gitmek için de son zamanlarda bana olan tavrının yumuşamasından cesaret almıştım ama benim onun yanına giderken hesaba katmadığım şey onu gördüğüm an sıkışan kalbimdi. İçimdekileri dökmemek için zor duruyordum onu gördükçe. Ne kadar güzel olduğunu, onu ne kadar sevdiğimi ona haykırmak istiyordum.
Sonra kaçtım ve her zamanki gibi şarkılara tutundum hislerim konusunda. Aslında orada söylediğim şarkı onun içindi ama ona doya doya bakamamamın sebebi yine aynıydı.
Şarkı bitip de az önce ayrıldığım masaya geri geldiğimde İzem yoktu. Nereye gitmiş olabilirdi kısacık sürede? Daha az önce ona baktığımda görmüştüm halbuki.
"İzem'e mi baktın?" diye sordu Gökçe.
"Evet, nerede?"
"Bilmem. Çıktı gitti. Nereye gidiyorsun diye sordum, bilmiyorum, dedi." Derince iç çekti. "İstersen git bi' bak. Sarhoş olmanın eşiğinde geziyordu en son zaten." Dışarıdan bakan biri onun umursamaz olduğunu düşünebilirdi belki ama o daha çok çocuğunu uyarmaktan bıkmış bir anne gibiydi. Onun için endişelendiğini yüz ifadesinden okuyabiliyordum.
Benimle daha fazla muhatap olmayıp az önce konuştuğu kıza döndü. Ben de nerede olduğunu bilmediğim İzem'i aramak üzere o salondan çıktım.
***
Ne kadardır onu aradığımı bilmesem de uzun bir süre olmuştu ve İzem yoktu. Telefonu masada kalmıştı, kimse de onu görmemişti. Nerede olabileceğine dair de pek bir fikir yoktu.
Kardeşine ve onu tanıyan herkese sormuştum ama bir haber yoktu. Üstelik sadece ben değil, Berat ve Gökçe de onu arıyordu.
Otelde olabileceği her köşeye baktıktan sonra Gökçe'nin önerisiyle sahile gelmiştim. Etraf karanlıktı fakat yakamozlar etrafı az da olsa aydınlatıyordu.
Az ilerimde sallanarak yürüyen ince bir siluet gördüğümde o tarafa doğru koştum. Bu İzem olmalıydı.
Yüzünü az da olsa seçebildiğimde karşımdakinin İzem olduğundan emin olmuştum. "İzem?"
Kafasını kaldırıp etrafına bakındı sesin nereden geldiğini anlamak için. Şu an ne kadar tatlı gözüktüğü komusnda büyük ihtimalle en ufak bir fikri yoktu. "Umut? Ne işin var burada?"
"Seni aramaya geldim. Birden ortadan kaybolursan merak etmemiz normal ya hani." Bana doğru attığı bir adımda sendelediğinde onu tutmak için öne atıldım. Kolumu beline sarıp benden destek almasını sağladım.
Şortumum cebinden telefonumu çıkartıp Gökçe'nin heberleşmek için verdiği numarasına yazdım İzem'i bulduğumu.
"Sen de birden ortadan kayboldun," dedi ufak bir çocuk gibi mızmızlanarak.
"Nereye kayboldum?"
"Ne güzel oturuyorduk, sonra gittin. Ama iyi oldu gitmen çünkü sen gidince içebildim."
"Ne kadar içtin peki?"
Gözlerini gözlerimden ayrıp bir müddet düşündü. "İki tane galiba."
"İki taneyle mi sarhoş oldun?"
"İlk defa içiyorum." Aklının yerinde olmadığını düşünürsek fazla mantıklı konuşuyordu.
"Sarhoşken bu kadar mamtıklı konuşmaman lazım aslında."
"Bence o kadar sarhoş değilim ya." Yüzünü buruşturdu ve devam etti. "Ama belki de olabilirim, midem bulanıyor."
"Midenin bulanması için illa sarhoş olmana gerek yok." Bir yandan deiklerine cevap veriyor, bir yandan da bedenini yanımda sürükleyerek götürmeye çalışıyordum. Aslında bu benim için zor değildi ama kendisi ayaklarını kuma batırıp bana zorluk çıkarttığı için az da olsa zorlanıyordum.
"Hamile miyim o zaman?"
Bir anda duyduğum ve onun masumca kurduğu cümle hareketlerimin durmasına neden oldu. "Değilsin."
"E o zaman neden midem bulanıyor?"
"Çünkü içtin."
Ofladı ve bedeninin tüm ağırlığını yere bıraktı bir anda. "Bıraksana beni. Gitmek istemiyorum ben."
"Burada sızıp kalmak mı istiyorsun?" Tutuşumu sıkılaştırdım ve bedenini iyice kendime yapıştırdım. Onu burada bırakıp gidecek hâlim yoktu.
"Çok yorulmuşum." Yüzünü omzuma gömdü ve tüm ağırlığını bana verdi. "Beni sen taşısan olur mu?"
"Taşırım, ama zorluk çıkartmaman lazım."
Başını kaldırıp boş gözlerle bana baktı. Yüzü çok yakınımdaydı ve çok tatlıydı, onu öpmemek için içimde büyük bir savaş veriyordum.
"Sen niye böylesin ya?"
Kaşlarım çatıldı dediğine. "Nasılım?"
"Çok iyisin, her şeyinle. Sesin çok güzel, yakışıklısın. Gözlerin karanlıkta bile çok mavi. İlk başta tersini demiştim ama çok da yeteneklisin. Ama benimle konuşma sebebin sadece salak bir iddia."
O tüm bunları söylerken ben sadece olanların gerçekliğini sorguluyordum. Söyledikleri, benim ona karşı hissettiğim şeylerle neredeyse aynıydı. Onun hakkında ne düşünüyorsam, kendisi benim için söylemişti.
"Nasıl yani?" diye sorabildim en sonunda.
"Off, tam bir salaksın. O kadar şeyden hiç mi bir şey anlamadın? Seviyorum işte seni."
Beline sarılmış elim bir anlığına gevşedi ve bedeni biraz aşağı doğru kaydı. Şu an sarhoştu ve bunu söylemesinin sebebi de buydu. Gerçekten böyle mi düşünüyordu bilmiyordum ama böyle umuyordum.
Kendime gelebildiğimde bedenini tekrardan kendime çektim. "Ciddi misin?"
Sinirle kaşları çatıldı. "Şaka mı yapıyorum sence?"
"Bilmiyorum, kafam çok karışık şu an."
Tekrardan yürümeye başladım. Otele neredeyse gelmiştik, kumsaldan çıkacaktık birazdan.
İzem'in tekrardan aniden konuşmasıyla donakaldım. "Öpsene beni."
"Ne?"
"Öp işte. Midem bulanıyor, belki sen öpünce geçer."
Onu öpmemi istiyordu ve bunu ben de deliler gibi istiyordum. Şu an sarhoş olmasa bu dediğini yapmak için bir saniye bile beklemezdim ama sarhoştu ve mantıklı düşünemiyordu. Mantıklı düşünebilse zaten tüm bunları söylemeyeceğinden emindim. Üstüne üstlük, şu an dediklerini ve yaptıklarını sabah hatırlayacağının garantisi yoktu.
"Sarhoşsun," dedim sadece. Anlayacağını ve ısrar etmeyeceğini umuyordum.
"Değilim. Öp işte." Şu an küçük bir çocuktan farkı yoktu ve çok tatlıydı. Onu öpmemek gerçekten çok zordu benim için.
"Hadi, gidelim."
Onu daha fazla orada tutmadan tekrardan yürütmeye başlayacaktım ki ne ara olduğunu anlayamadığım şekilde dudakları dudaklarımı örtmüştü. Öpmemişti, sadece dudaklarını orada biraz tutup geri çekilmişti. "Bunu yapacaktın sadece, nesi zor ki?"
O konuşurken ben hâlâ şok içerisindeydim. Az önce beni öpmüştü ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam edebiliyordu.
"Şimdi gidebiliriz işte, niye duruyorsun?"
Niye duruyordum?
Daha fazlasını istiyordum ama yapamazdım. İrademi zorluyordum bunun için.
"Gidelim bari."
Gücümü toparlayıp tekrardan onun ağırlığını taşımaya başladım. Otelin lobisine geldiğimizde Gökçe'nin bizi beklediğini gördüm.
"Sahildeymiş, aldım getirdim." İzem'i taşıma işini ona devrediyordum bir yandan da.
"Sağ ol. Sana zorluk çıkartmadı, değil mi?"
Bama değil ama irademe çıkartmıştı, hem de fazlasıyla. "Hayır."
"İyi o zaman. Görüşürüz sonra."
Ben arkamı dönüp gidecekken İzem'in de seslendiğini duydum. Uyumak üzereydi ama hâlâ direniyordu. "Görüşürüz Umut!"
"Görüşürüz, İzem."
***
Ertesi sabah uyandığımda hâlâ dün gece olanların etkisindeydim. Resmen İzem beni öpmüştü. O an sarhoş bile olsa artık bana karşı ne hissettiğini biliyordum. Benden nefret etmiyordu, aksine beni seviyordu.
Resmen lise komedilerindeki aptal âşık kızlara dönmüştüm.
Ben uyanalı biraz olsa da Ege hâlâ uyuyordu. Gece odaya gelip sızmıştı. Yataktan kalkmamı sağlayan şey ise odanın kapısının alacaklı gibi vurulması oldu.
"Ne oluyor amına koyayım?" diye söylendi Ege gözlerini aralayıp.
"Sen uyu."
Ege sanki benim bunu dememi bekliyormuş gibi tekrardan gözlerini kapadı. Ben de kapıyı açmaya gittim.
Kapıyı açtığımda karşımda görmeyi beklemediğim şey İzem'di. Sinirli değildi, daha çok karışık bir yüz ifadesi vardı.
"Anlat."
"Neyi anlatayım?" Benim de kafamı karıştırmıştı.
"Dün ne olduğunu. Beni sen getirmişsin otele."
"Hatırlamıyor musun?"
"Hatırlasam niye sana sorayım?"
Hatırlamıyordu. Ne dün bana olan itirafını ne de beni öptüğünü anımsamıyordu demek ki. Bozuntuya vermeyip hiçbir şey olmamış gibi davranmak sanırım en iyisi olacaktı.
"Bir şey olmadı, İzem. Sadece seni aldım ve otele geldik."
Şüpheyle tek kaşını kaldırdı. "O zaman niye hatırlamıyor musun diye sordun? Demek ki bir şeyi hatırlamam gerekiyor."
"Sadece biraz mızmızlandın, o da normaldir. Sarhoştun sonuçta."
"İyi." Derin bir nefes alıp devam etti. "Teşekkür ederim, sana o kadar iş çıkartmışım."
"Sorun değil benim için."
"Görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
♡♡♡
Dün de bugün de bölüm attım, bi' maşallahınızı alırım artık. Bu kurguyu 23 Mayıs'a kadar bitirmeye çalışacağım o yüzden de bölümler hızlı gelir büyük ihtimalle. Sonraki bölümde görüşürüüüzzzz 🧡
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |