
Arctic Monkeys - R U Mine?
İzem'den
"Kazanırsam senden bir şey isteyecektim ve ben senden sevgilim olmanı istiyorum, İzem."
Duyduğum cümle gerçekliği sorgulanır cinstendi. Hatta bırakın sorgulamayı, direkt gerçek olmadığından neredeyse emindim. Tek yapabildiğim halüsilasyon görüp görmediğimi kestirevilmek için avel avel Umut'a bakmaktı.
"Sevgilim olur musun?"
Az önceki sorunun tekrarlanması üzerine artık bir rüyada olmadığımdan emin olmuştum fakat bu sefer de kalbimin atmayı bırakmasından korkmaya başlamıştım. Bu kadar hızlı atmaya devam ederse duracağından emindim zira.
"Ne?" diyebildim en sonunda konuşabildiğimde. Olanları bir gerçekliğe oturtmak benim için kolay değildi ve o da bunun farkında olmalıydı.
Yine de odunca bir tepkiydi.
"Duydun, senden sevgilim olmanı istiyorum."
O an ona durması için bağırmak geldi içimden. Eğer biraz daha bunu tekrarlarsa ne zavallı kalbim, ne de ben buna dayanamayacaktık.
Dersin başladığını haber veren zil sesi araya girdiğinde kendi gerçekliğimizden çıkmış ve gerçek dünyaya dönmüştük. Bir cevap vermem gerekiyordu hızlıca ama dilim düğümlenmişti sanki.
"Hadi çocuklar, sınıfa!" Cevap vermeme de fırsat vermeden Semih hocanın sesi araya girdi bu sefer.
"Sonraki teneffüs," dedim sadece ve koşar adım oradan uzaklaştım. Umut'u öylece bırakmak elbette hoşuma gitmemişti ama bir şekilde kendimi o ana hazırlamam gerekiyordu.
Eğer vereceğim cevap evet olursa, ki evet olacağı açıktı, sevgili olacaktık. Bu bana gerçek gelmiyordu.
Sınıfa girdiğimde nefes nefeseydim. Gökçe meraklı gözlerle beni izliyordu. Yanına oturdum ve kendime nefeslenmek için bir miktar süre tanıdktan sonra her şeyi anlattım.
Verdiği ilk tepkiyse sessiz bir çığlık atmak oldu. Sessizdi çünkü ben anlatana kadar sınıfa hoca girmişti ve elbette derste bağıramazdı.
"Ne yapacaksın? Kabul edeceksin, değil mi?" Art arda sorduğu sorularla bir yandan da kolumu sarsıyordu.
"Kabul edeceğim ama çok heyecanlıyım."
"Ben bile heyecanlıyım sen de heyecanlı ol bi' zahmet."
Ders nasıl bitti, ben nasıl sınıftan çıktım hatırlamıyordum. Bir şekilde bir önceki teneffüste Umut'un bana çıkma teklifi ettiği yere gelmiştim.
"Ee?" dedi Umut karşımda dikildiği dakika. Bütün umudu kaybolmuş, alacağı cevabın hayır olduğundan emin gibi bir ifadesi vardı.
"Evet," dedim bir çırpıda. "Olurum."
Yüzündeki somurtan ifade yerini içine sığmayan bir sevince bıraktı. Sanki elini kolunu nereye koyacağını bilemiyor gibi bir heyecanı vardı.
"Gerçekten mi?"
Demek ki bu anın gerçekliğini sorgulayan tek kişi ben değildim. "Gerçekten."
Gülümsemesi daha da derinleşti. "Sana sarılabilir miyim?" diye sordu çocuksu bir masumiyetle. O an ona sarılmayı ben de neredeyse her şeyden çok istesem de birilerinin bunu görmesini istemiyordum.
"Daha sonra, evet." Yüzünün az da olsa düşmesine güldüm.
"Neden şimdi değil ki?"
"Çünkü daha ilk günden yayılsın istemiyorum. Öncesinde bile beni senin sevgilin zannediyorlardı, şimdi en azından bir süre görülmemek en iyisi."
Bence olabilecek en mantıklı açıklamaydı. Yine de Umut hâlinden asla memnun değildi.
"Okul çıkışında boş musun?" diye sordu bu sefer.
Yapacak daha önemli bir işim yoktu. "Boşum. Kaçıracak mısın beni?"
Yüzünde serseri bir sırıtış belirdi. "O da bir gün olur ama sefer ufak bir date sadece. Tabii hayır demezsen."
"Neden hayır diyeyim?"
"Bilmem, şu an çok gerçekmiş gibi gelmiyor." Aklımdan geçen düşünceleri onun ağzından duymak beni nedense şaşırtmamıştı fakat sözlerine devam ettiğinde şaşıracaktım. "Ne zamandır beklediğim anın gerçekleşmesi çok da olası değilmiş gibi geliyor."
Ne kadar uzun bir zamandan bahsediyordu, bilmiyordum. Ne kadar zamandı beni seviyordu ya da. "Ne kadar zamandır?" diye sordum bu merakımı gizleyemediğim için.
"Senin yanına ilk gelişimin sebebi bu olacak kadar uzun bir zaman."
***
Umut'la okul çıkılında servisleri beklediğimiz yerde buluşma kararı almıştık. Ben son dersim boş olduğu için erkenden çıkıp buraya gelmiştim. Neden bunu yaptığımı bilmesem de herkes çıkınca ben de sınıfta kalmak istememiştim. Zil henüz çalmıştı o yüzden hemen buraya gelmesini elbette beklemiyordum.
Kulağımda kulaklıklarımla okulun çıkış kapısına bakıyordum onu beklerken. Zaten farkedilmesi kolay biriydi. Boyu uzundu, sarı saçları parlayan güneşin altında kendini fazlasıyla fark ediliyordu. Ayrıca benim gözlerim görmek için özellikle onu arıyordu.
Çok geçmeden yanında Ege ile birlikte kapıdan çıktı. Buraya gelmeden önce Ege'nin onu lafa tuttuğunu görünce kaşlarım çatılmıştı. Bir an önce gelse olmuyor muydu?
"Kimi bekliyorsun?" Omzumun arkasından duyduğum fakat aynı zamanda duymaktan nefret ettiğim sesle irkilerek ona döndüm.
"Sana ne, Hakan?"
"Bilmem, eski sevgilimin benden sonra gittiği bok böceği ilgimi çekti sadece."
Tamam, İzem. Sakin ol. O sadece kendisi de öyle olduğu için herkesi öyle görmek isteyen bir embesil.
"Ne oldu? Doğru söze ne söylenir, diyerek susuyor musun?"
"Hayır, onun senin ilgini çekip çekmediğini düşünüyorum. Sonuçta kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş, değil mi?"
Boynuna kadar kızarışı beni fazlasıyla memnun etmişti.
"Bir sorun mu var?"
Beklediğim sesi sonunda duyduğumda ona doğru dönüp gülümsedim. "Hayır, sadece arkadaşın canı laf dalaşı çekmiş."
Umut hâlâ şüpheli şekilde bir bana bir de Hakan'a bakıyordu.
"Arkadaş mı?" dedi Hakan o sırada alayla. "Eski sevgilin olduğumu biliyor mu bari?"
Benim bir şey dememe kalmadan Umut araya girdi. "Biliyorum."
"Gavat mısın lan sen? Sevgilinin benimle konuşmasına bir şey demiyorsun ya hani."
Umut'uno an gözlerindeki öfkeyi görmemek için kör olmak gerekiyordu. Hakan onu sinirlendirmek istiyordu ve bunu fazlasıyla başarıyordu da.
"Buraya gelip onunla konuşurken onun rızasını almadığına adım gibi eminim. Hem olsa bile İzem benden izin alacak değil."
Hakan keyifle güldü aşağılanan taraf o olmasına rağmen. "Demek sevgili olduğunuzu kabul ediyorsunuz?"
İşte şimdi sıçmıştık. Hakan kesinlikle bunu herjese yayacaktı ve ben yine sınıftan dışarı zor çıkacaktım üzerimdeki gözlerden dolayı.
"Görüşürüz, İzem."
Bir insanın sesi de, gülüşü de ancak bu kadar irite edici olabilirdi.
"Sen bunda ne buldun da sevgili oldun?" diye Umut arkasından tiksinen bakışlarıyla bakarken. Onun bu hâline gülmeden edememiştim.
"Ben de bilmiyorum ki, herhalde boş bulunmuşum."
Dediğime güldü ve kolunu belime doladı. "Herhalde şu an sarılabilirim sana."
"Etrafta hâlâ çok fazla insan var."
Omuz silkti. "Hakan zaten bizim yerimize her şeyi anlatacak."
"İstiyor musun bunu?"
"O veya değil, biri elbette bunu insanlara söyleyecekti. Hem ben sonunda seninle sevgili olabilmiş olmamızı tüm dünyaya haykırmak istiyorum."
Ağzı çok iyi laf yapıyordu ve ben bunun karşısında yalnızca eriyebiliyordum.
Gerçi, söz konusu o olduğunda pek bir şey yapamıyordum zaten.
***

@umutkaya: R U Mine?
803 beğeni, yorumlar kapalı.
♡♡♡
Ayyy sonunda oldular valla rahata erebilirim artık.
Lütfen yeni kurgum Denizin Aldıkları'na bir bakar mısınız? Bir şans verirseniz beğeneceğinizi düşünüyorum.
instagram/pinterest: justtbirisii
yan hesap; justieuranus
Sonraki bölümde görüşürüüüzzzz 🧡
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |