
Umut'la el ele okul avlusundan çıktığımızda üzerimizdeki gözlerin verdiği rahatsızlığı tüm hücrelerimde hissedebiliyordum. Ne vardı da bu kadar biliniyordu ki?
"Nereye gidelim istersin?" diye sordu bir müddet yürüdükten sonra.
"Bilmem," dedim omuz silkerek. "Sahile gidebiliriz belki."
"Sen istiyorsan öyle olsun."
Beni daha da eritemez derken her seferinde daha da eriyebileceğim şeyler veriyordu bana. Gülümsedim ve önüme döndüm sadece.
Sahil çok kalabalık olmasa da etrafta kendi hâlinde birkaç grup vardı. Olabildiğince sakin bir yere geçip yere oturduk.
Havalar artık soğumaya başladığı için rüzgâr da soğuk esiyordu. Vücudumdaki ürperme göz ardı edebileceğim kadar olsa da üşüyordum.
Gözlerimi denizden çekip Umut'a baktığımda beni karşılayan şey onun deniz kadar mavi gözleri oldu. Bana öyle güzel bakıyordu ki dünyanın kalanı umrumda olmuyordu o bana bakarken.
"Sarılabilir miyim?" diye sordu gözlerimizin temasını kesmeden.
Bu masumca soru karşısında gülümsedim ve "Elbette," diye cevap verdim. Sonraki saniye ise kendimi onun kolları tarafından sarılmış hâlde buldum.
Bedenim bedenine öyle yakındı ki deli gibi çarpan kalbini hissedebiliyordum. Ve hissedebildiğim için ilk başta beni sevdiğinden şüphe etmemin ne kadar saçma olduğunu anlayabiliyordum.
Başımı onun göğsüne gömüp kokusunu içime çekerken saçlarımda hissettiğim öpücükle gözlerim kapandı. Bana sanki daha önce kimsenin hissettirmediği kadar huzurlu hissettiriyordu.
Bedenlerimiz ayrılığında onun kolu hâlâ omzumdaydı. Beni kendine çektiğinde buna karşı koymayıp başımı göğsüne yasladım. "Ne yapacaksın?" diye sordum aldığı teklifi kastederek.
"Neyi ne yapacağım?"
"Teklifi ne yapacaksın diyorum. Mesela ailene söyledin mi?"
"Bilmem," dedi omuz silkerek. "Kabul etmek istiyorum ama herkes buradayken Ankara'ya gitmek de istemiyorum. Ayrıca daha annemlerle konuşmadım. Bilmiyorum yani."
"Niye söylemedin ki?"
"Yüz yüze söylemek istedim." Bazı şeyleri çok küçümseyerek anlatıyordu ama dediği de mantıklıydı. "Hem mesaj attım. Seninle olduğunu ve eve geldiğimde çok güzel bir haber vereceğimi yazdım."
"Benden haberleri var yani?" dedim dehşetle başımı kaldırıp ona bakarken.
Güldü bu hâlime. "Niye bu kadar şaşırdın ki? Anlatmamalı mıydım yoksa?"
"Yok canım, anlat da daha bugün sevgili olduk ya şaşırdım o yüzden."
"Daha öncesinde anlatmıştım. Yani, ben sadece babama danışmak için anlatmıştım ama bizim evde sır tutulmadığı için diğerleri de öğrenmiş."
"Ben daha Berat'a bile anlatamadım," dedim kendimi mahcup hissederek. Bunda mahcup olunacak ne vardı onu da bilmiyordum ya. "Gerçi Berat'a anlatmamam daha iyi olur sanki."
"Niye ki?"
"Kardeşin sevgili yapsa kıskanmaz mısın?"
Sorduğum soruyla beraber yüz hatlarının gerilmesiyle cevabımı almıştım. "Düşünmesi bile o şahıs için korkunç."
Ah benim bahtsız kardeşim...
Berat'ın Umut'un kardeşi Derya'yla konuştuğunu ve ondan hoşlandığını biliyordum. Şu an sevgili olmasalar da uzak gibi durmuyordu.
"İşte ben de onu diyorum, o da aynı triplerde. Bence çok saçma da, neyse."
"Saçma değil," diye karşı çıktı Umut. "Düşünsene yıllar boyu dizinin dibinde büyümüş küçük kız kardeşin gidiyor bir adamı daha çok seviyor. Asıl bu saçma."
Yaptığı açıklamanın saçmalığına seslice güldüm. "Niye gülüyorsun tam olarak?" diye sordu bu sefer.
"Bu kadar saçma bir şeyi bu kadar ciddi savunabilmene."
Çalan telefon konuşmamızı böldüğünde hangimizinki çalıyor bilmediğimiz için ikimiz de çantalarımıza baktık. Benimki çalıyordu, arayan Berat'tı.
"Alo?"
"Abla neredesin sen? Serviste yoktun, evde de yoksun."
"Umut'layım Berat. Eve gelince konuşuruz." Daha fazla bir şey söylemeden kapattım ve Umut'a döndüm. "Sendeyim."
Gülümsedi ve tekrardan kendine çekti beni. Telefonundan güzel bir melodi yükselirken uçsuz bucaksız denizi izliyordum. Onun da beni izlediğini üzerimde hissettiğim bakışlar sayesinde fark edebiliyordum.
***
Eve gider gitmez Berat beni resmen sorguya çekmişti. Neyse ki ben de ona Derya konusu açarak aradan sıvışabilmiştim de çok fazla bir şey bilmiyordu. Sadece sevgili olduğumuzdan haberdardı, o kadar.
Ek olarak anneme de söylemiştim. Annemden böyle şeyleri saklamak gibi bir huyum yoktu zaten. Sadece babam bilmiyordu, o da onun iyiliği içindi. Hakan'la sevgili olduğumu öğrendiğinde verdiği tepkiyi hatırladıkça ona bunu söylemekten korkuyordum.
Odamda oturmuş ders çalışırken gelen aramayla yerimden kalkıp yatağımın üzerinde bıraktığım telefonumu aldım. Umut arıyordu. Bir şey olduğunu zannetmesem de bu saatte aramasını bir nedene bağlayamamıştım.
"Alo?" dedim telefonu açtığımda.
"Müsaitsin değil mi?" Sorduğu soru sıradan olsa sesinden taşan bir heyecan vardı.
"Evet, bir şey mi oldu?"
"Teklifi kabul edeceğim, seneye gidiyorum."
Onun için fazlasıyla mutluydum. Hayallerinin bu olduğunu biliyordum ve bu onun için hayallerini gerçekleştirme fırsatıydı.
"Çok sevindim senin adına," dedim onun neşesini paylaşarak.
"Karar verir vermez ilk seni aradım, haberin olsun diye."
Yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü. Birinin ilk aklına gelen kişi olmak çok güzel bir histi.
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Hem onun bana söylediği şeyden dolayı, hem de onun heyecanı bana bulaştığı içindi.
"Heyecanlı mısın?" diye sordum en sonunda cevabı biliyor olsam da.
"Hem de nasıl... Resmen hayal ettiğim şeyler gerçek oluyor."
Okuldaki herkesin hayaliydi bu. Herkes uğraştığı branşta bir kulüp tarafından teklif almayı bekliyordu ve bunu başaranlar üst düzey insan muamelesi görüyordu. Umut'un teklif aldığı ve sene sonunda gideceği duyulursa da aynı olacağından emindim.
"Heyecanını bana da bulaştırdın," dedim gülerek.
"Bu iyi bir şey sanırım?"
Çok şapşaldı ve bu bana inanılmaz şekilde tatlı geliyordu.
"Evet, öyle."
Onu tebrik etmek için kullanacağım kelimeler bitmişti. Ona sarılmak ve böyle tebrik etmek istiyordum ama bu şu an imkansızdı.
"Yarın görüşürüz o zaman."
"Görüşelim," dedi hemen. "Sabah okula geldiğim gibi dibinde biteceğim."
"Şikâyetçi olacağımı zannetmiyorum."
Bir süre ses gelmeyince telefonun kapandığını düşünsem de ben kontrol etmeden gelen ses beni yanıltmıştı.
"Seni seviyorum."
Ondan bunu bugün içinde bir kez daha duymuş olsam da yine ilk defa duymuş gibiydim. Şoka girmiştim.
"Ben de," dedim telefon kapanmadan hemen önce. Daha fazlasını söylemeden zaten Umut telefonu kapatmıştı.
Kendimi öylece yatağa atıp tavanı izlemeye başladım. Her şey çok ani ama çok güzel gelişmişti. İşler onun hakkında olduğunda her şey çok daha güzel oluyordu.
Ne ara bu kadar sevebilmiştim bilmiyordum ama onun sevgisi bana çok iyi geliyordu.
♡♡♡
Çok yapış yapışlar ve benim için yazması hiç kolay olmuyor o yüzden kaos çıkartacağım... (şaka)
Bölüm biraz kısa oldu ama belirttiğim nedenden dolayı buna bile şükrediyorum.
Final 30 olacak bu arada.
Sonraki bölümde görüşürüüüzzzz 🧡
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |