
Derya'dan
Abimin doğum gününü hep beraber kutladıktan sonra İzem abla onu alıp götürmüştü ve diğerlerinin de gitmesiyle ben de Berat'la yalnız kalabilmiştim. Onunla çok sık görüşemediğimiz için bu an bizim için nimetti.
Onu ilk gördüğüm zaman annemin kliniğindeydik. O zaman ona karşı bir şey hissetmiyordum, sadece arkadaş olabileceğim biri olarak görmüştüm. Üstelik abimin sevdiği kızın kardeşi olması yüzünden de dikkat etmiştim ona. O günden sonra bir daha kliniğe gitmese de sonrasında konuşmaya başlamıştık ve beni kendine bağlamıştı anlamadığım şekilde. Bana en ufak ilgi gösteren kişiye bağlanan biri değildim, o da zaten ufak ilgilerle kalmamıştı. Beni sevdiğini hissettiriyordu, ben de olabildiğince sevgimi göstermeye çalışıyordum.
Sahil şeridinde sessizce, el ele yürürken ben yola baksam da sık sık onun gözlerini üzerimde hissediyordum.
"Biliyor musun," diye söze girdim. "Birkaç gündür seni çizmeye uğraşıyorum."
Uğraşıyordum ama bir türlü yapamıyordum. Portre çizmekte çok iyi değildim ve o da detaylı çizdiğim ilk portre olacaktı, tabii yapabilirsem.
"Cidden mi?" diye sorarken sesi duyduklarına inanamıyor gibiydi. Bunda bu kadar şaşıracak ne vardı anlamamıştım.
"Cidden. Ama tam yapamıyorum, sürekli bir şeyler yanlış gidiyor."
Omuz silkti. "Mükemmel bir iş çıkartamana gerek yok, sen yaptıysan benim için güzeldir zaten."
"Olsun, ben yapmışken mükemmel yapmaya uğraşıyorum."
Tuttuğu elim yardımıyla beni durdurdu ve kendine döndürdü. "O zaman umarım bir an önce bitirirsin de görebilirim."
"Uğraşıyorum işte."
"Ayrıca, haftaya cumartesi dönemin ilk maçı var. İzlemeye gelebilir misin?"
Sevgili olduğumuz üç ay boyınca onun maçlarına hiç gidememiştim çünkü hep okul saatlerine denk gelmişti şimdi ise cumartesi olduğu için gitme şansım vardı ve ben elbette bu şansı deneyecektim. "Çok isterim ama emin değilim."
"Gelmeni ben de çok istiyorum, zaten o yüzden sordum ya."
"Neden bu kadar istiyorsun ki?"
"Çünkü attığım her sayıdan sonra sana bakıp o sayıyı sana ithaf etmek gibi hayallerim var."
Söylediklerinden sonra yanağımdan öptü ve bir şey dememi beklemeden yürümeye devam etti. Tabii el ele olduğumuz için ben de onunla beraber yürüyordum.
Duyduğum şeylerle emin olmuştum ki o maça gitmeliydim. Öncesinde de çok istesem de şimdi gitmekten başka bir ihtimal düşünemiyordum.
***
Maç günü gelmişti ve ben tribünlerde yanımda İzem ablayla beraber maçın başlamasını bekliyordum. Daha doğrusu, Berat'ın sahaya gelmesini bekliyordum.
Çok da beklememe gerek kalmadan iki takım da sahaya çıkmıştı. Gözlerim anında Berat'ı buldu. Askılı beyaz ağırlıklı formasıyla gayet yakışıklı görünüyordu. Acaba başkaları da benim gibi düşünüyor muydu onun hakkında?
Kafamdaki düşünceleri kovan şey tribünlerde gezen bakışlarının beni bulması oldu. Gözleri beni bulana kadar ciddi olan yüzü gözlerimiz kesiştiğinde gülmüştü. Ben de güldüm gülümsemesine karşın.
Hava atışıyla maç başladığında basketbola ilgim olmasa bile oyun beni kitlemişti. Gözlerimi sahadan ayırmadan izliyordum. Tabii bunda maçın çok çekişmeli geçmesinin de payı vardı. Ne zaman bir taraf sayı alsa diğer taraf anında karşılığını yine sayı alarak veriyordu.
Tüm bu temponun içinde beni en çok bağlayan şey ise her sayı attığında bana dönüp o gün söylediklerini hatırlatmak istercesine gülümseyen sevgilimdi.
Oldukça tempolu şekilde ilerleyen maçta son periyodun son dakikalarındaydık ve skor tablosu 78-80'i gösteriyordu. Yeniliyorlardı ama bir üçlük maçı kurtarmaya yeterdi.
Takım arkadaşlarından biri tarafından top Berat'a gönderildiğinde o pas vermek yerine önü açık olan potaya atmıştı direkt. Topun havada ilerleyişi, rakip takımdan birilerinin topa ulaşmaya çalışması ama başarısız oluşu, en sonunda da topun potadan girmesi ağır çekimde çekilmiş bir film sahnesi gibiydi benim için.
Top potaya girdiği an benim de olduğum tribündeki taraftarlar ayaklamış ve yüksek sesle tezahürat yapmaya başlamışlardı. Top tekrar sahaya dönmeden maç bittiği için kazanmışlardı, büyük ölçüde bunun içindi bu sevinç.
Taraftarların arasından sıyrılıp sahanın çıkışına ilerledim. Berat'ı burada bekleyecektim, ona vermem gereken bir şey vardı.
Yanımda büyük sırt çantamı getirmeme de sebep olan ve geçenlerde ona bahsettiğim resmi bugün verecektim. Eğer kaybetselerdi bunu moral hediyesi olarak verecektim ama şu an bu galibeyet içindi. Özellikle de maçı kurtardığı o son sayı için.
Sahadan çıkan insanların arasında ezilmemek için sürekli olduğum köşeye sinmem gerekiyordu. Bir yandan ezilmemek için çaba gösteririken bir yandan da çıkan bu kişilerin arasında Berat'ın olup olmadığını kontrol etmek benim için yorucu bir eylemdi o sırada.
Bir süre sonra beyaz formalarıyla takımın sahadan çıktığını görmüştüm. Çok yüksek olmasa da beni duyableceği şekilde "Berat," diye seslendim. Sesin nereden geldiğini anlayamamış olacak ki etrafına bakındı. Gözleri beni bulduğunda ise çatılmıl kaşları gevşemiş, gülümsemişti.
Takım arkadaşlarından sıyrılıp benim sindiğim köşeye geldi. "Geldin," dedi inanamıyormul gibi.
"Evet, geldim." Çantamı arkamdan çekip önüme aldım. "Hatta sana bir şey getirdim."
"Galibiyet hediyesi mi?" diye sordu merakla çantaya bakarken.
Çantanın fermuarını açıp içinden dosyayı çıkarttım. "Öyle de denebilir. Daha çok bahanesi oldu." Şeffaf dosyayı ona verdikten sonra tepkisini incelemek için yüzüne kilitledim bakışlarımı.
Gözleri parlıyordu. Fazlasıyla beğenmişti demek ki.
Resimde o vardı. Yüzü tam belli olmuyordu, yandan bir pozdu ama oydu. Smaç basket attığı bir anı remsetmiştim ama asıl özel olan burası değildi. Resimdeki Berat'ın üzerinde tuttuğu takım, biraz da hayallerinin takımı olan Fenerbahçe'nin forması vardı.
"Derya..." Sesi hülyalıydı, gördüklerine inanamıyor gibiydi. Çizerken beğeneceğini biliyordum ama bu kadar beğeneceğinden bihaberdim. "Çok teşekkür ederim," dedi en sonunda gözlerini resimden ayırıp bana baktığında. "Resmen hayallerimi çizmişsin."
Elindeki çizime de dikkat ederek sıkıca sarıldı bana. Vücudum onun kollarının arasında ufalıyordu. "Beğendiysen..."
"Beğenmek az bile kalır, bayıldım."
Bir anda benden uzaklaşmasıyla ne olduğunu anlayamamıştım. Ne güzel satılıyorduk halbuki. "Kusura bakma, terli terli sarıldım öyle bir anda heyecan yapınca."
O bana sarıldığında son düşündüşüm şey bile değildi bu. Biraz az önceki sarılmamızın tadını çıkartamadığımdan, biraz da bunu anlaması için bu sefer ben sarıldım ona.
♡♡♡
Bölümün birazı yazarken silindiği için normalde geleceği zamandan geç geldi...
Lütfen yorum atar mısınız? Hikâye hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum da biraz
Sonraki bölümde görüşürüüüzzzz 🧡
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |