
"Ne oluyor burada?" diye sorarak ikisinin de beni fark etmesini sağladım.
Hatta daha doğrusu, üçünün.
Abimin arkasındaki annemi yeni fark etmiştim.
İşte şimdi sağlam sıçmıştım.
"Asıl sana sormalı neler olduğunu küçük hanım," dedi abim ayakkabılarını çıkartıp içeri girerken. Gözlerini Gece'den bir saye bile ayırmıyordu ve nasıl baktığını bilmesem de Gece'nin gözlerindeki korkuyu anlayabiliyordum.
Onun hemen arkasından annem de içeri girdiğinde gözlerindeki ayıplayan bakışları görmüştüm. Hatta hissetmiştim.
İkisi de salona geçtiğinde Gece ile ben holde kalmıştık. Gece kolundan tuttuğu kapıyı kapattı ve bana döndü. "Korkma, ben yanındayım."
Kendisi de abimden korkmasına rağmen benim annemle yapacağım konuşmadan korktuğumu bilerek beni cesaretlendirmesi, her şeye rağmen gülümsetmişti beni.
"Seda, gel buraya!"
Abimin bağırmasıyla önden ben, arkamdan da Gece salona girdik. Yatak olarak açtığımız koltuk boş olduğu için biz oraya geçmiştik.
"Hoş geldiniz," diye mırıldandım ağzımın içinde. Asla hoş gelmemişlerdi ama formaliteden de olsa söylemek istemiştim.
Aslında, annem olmasa bu kadar gerilmezdim. Çünkü abim bana kıyamazdı. Ama bana en çok annem kıyardı.
Beni en çok koruması kollaması gereken kişi annemken beni en çok vuran kişi oydu.
“Sanırım bir açıklama yapman gerek,” diye söze girdi abim.
“Hayır, önce siz açıklayın. Neden birden gelmeye karar verdiniz?”
“Kızımın evine gelirken sormam gerektiğini bilmiyordum,” dedi annem alışık olduğum küçümseyici tavrıyla.
Yumruk yaptığım ellerimin tırnaklarını etlerime geçirdim kendimi sıkarken. “Bilmen gerekiyordu. Sonuçta ben artık küçücük çocuk değilim.”
“Küçücük çocuk olmaman evinde bir erkekle kalabileceğin anlamına gelmiyor ama,” diye raya girdi abim. Hala Gece’nin burada olmasında kalmıştı.
“Gece benim sevgilim, abi. Tabii ki evimde kalabilir.”
“Ben boşuna karşı çıkmamıştım burada okumasına. Bak, görüyor musun ne hale geldiğini?” Annemin tükürür gibi söylediği sözler yumruklarımı daha da sıkmama sebep olurken boğazıma oturan yumruyu yutkunarak geri göndermeye çalıştım. Ama o yumru hiç gitmemişti oradan, hep oradaydı.
“Niye adam öldürmüşüm gibi davranıyorsunuz ya?” diye çıkıştım. Sesimdeki çatlamadan nefret etmiştim.
Gece’nin elimi tutmak istediğini ama abimin önünde olduğumuz için bunu yapmamak için elini geri çektiğini gördüm. Belki o elimi tutmamıştı ama ben onun varlığıyla biraz da olsa rahatlamıştım.
“Öyle davranmıyoruz. Sadece yanlış bir şey yaptığını sana göstermeye çalışıyoruz,” diye karşı çıktı annem dediğime.
“Benim birini sevmem, sevgilimin olması yanlış bir şey mi sana göre?”
“Sen doğruyu mu yaptığını düşünüyorsun?”
“Ya ne olacaktı? Senin istediğin gibi dizinin dibinde oturup en sonunda da senin bana uygun gördüğün adamla mı birlikte olacaktım?”
Sesimi yükselttiğimde annem de bağırarak konuşmaya başlamıştı. “Sen benim kızımsın! Elbette ki senin için en iyisinin olduğundan emin olacağım!”
“Böyle mi? Benim için en iyisi benim en çok kırıldığım yol mu? Sırf sen istiyorsun diye senin istediğin hayatı yaşamayacağım ben, anla artık şunu!”
“Bağırma bana!”
Annemin öfke dolu gözleri ve sözleri benim gözlerimin dolması için yeterli olmuştu. İçimdeki kırık kız çocuğu annemin bağırması karşısında daha fazla dayanamamıştı. Az öncesine kadar dik tuttuğum omuzlarım çökmüştü artık.
“Anne,” diyerek araya girdi abim. Az önceki sinirli halinden eser kalmamıştı. “Gel bir sakinleş, öyle konuşun.”
Abim annemi salondan çıkartacakken ben oturduğum yerden bir hışımla kalkıp kendi odama geçtim. Abimin arkamdan Gece’ye “Arkasından git,” dediğini duymuştum.
Kapıyı sertçe çarpmama rağmen kapanmayınca Gece’nin arkamdan geldiğini anlamıştım. Kapıyı yavaşça tıklattığını duydum.
“Gel.”
Yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi. Ben yatağıma yığılırken o da yatağın ucuna oturmuştu. İki yanımdaki ellerimden birini avcunun içine aldı ve yavaşça okşamaya başladı. Onun bana olan sevgisi bana çok iyi gelse de içimdeki ağlama isteği daha fazla içimde kalamamıştı.
Yattığım yerden kalkıp kendimi Gece’nin kolları arasına attım. Ben onun göğsüne sinmiş ağlarken o da beni sımsıkı sarıyordu.
“Ben buradayım,” dedi dudakları saçlarıma değerken. Daha sonra da dudaklarının değdiği yerden ve çok daha fazlasından öpmüştü.
Dudakları belki sadece saçlarımın arasında geziyordu ama yüreğimin en derinlerindeki yaralarımı öpüyordu.
Ağlamam biraz olsun hafiflediğinde geri çekidim ve yüzüne baktım. Bana güç vermek istermişcesine gülümseyip yanaklarımdaki yaşları sildi. Ağlamaktan acıyan gözlerimden öptüğünde artık ağlamam tamamen kesilmişti.
"Abin beni buraya göndermiş olabilir ama bunu görürse hoş karşılayacağını zannetmiyorum," dedi Gec benden uzaklaşırken.
Sesli şekilde gülmeme sebep olmuştu bu cümlesi. Ama neşem çok da uzun sürmemişti çünkü içeride annemin de olduğunu hatırlamıştım. "Annemle konuşmak istemiyorum," dedim küçük bir çocuk gibi.
"Balım," dedi Gece önüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırırken. "Biliyorum, korkuyorsun ama konuşmanız lazım. En olmadı içindekileri dökersin."
"Ben annemden nefret etmek istemiyorum ama."
Çünkü konuştukça benim gözümde daha da batacaktı annem.
Kapı tıklatıldığında Gece ile birbirimizden uzaklaştık. "Gel," diye seslendim abim olduğunu düşündüğüm kişiye.
Kapı açıldı ve içeri tahmin ettiğim gibi abim girdi. "Sakinleştin mi biraz?"
Başımı sallayarak cevap verdim sadece.
Abim ilerleyerek yatakta ikimizin ortasındaki boşluğa oturdu ve beni kollarının arasına aldı. "Annemi getirmemeliydim, özür dilerim."
"Sorun değil."
"Sorun olduğunu biliyorum, Seda. Annemle de konuştum, daha fazla üstelemeyecek. Hatta ben onu bırakacağım şimdi."
"Nereye?" diye sordum abimin göğsüne gömdüğüm kafamı çıkartarak.
"Bir akraba mı ne varmış, onun yanına." Sonra da Gece'ye dönüp ona yönelik konuşmuştu. "Kardeşime çok yaklaşmanı istemiyorum ama ben gelene kadar neşelendir şu kızı."
Abimin dediğine üçümüz de gülerken abim başımın üzerinden öpüp ayaklanmıştı. "Annemle vedalaşacak mısın?"
"Evet."
Abim bana emin misin der gibi baksa da ben kararımdan emindim. Onunla daha fazla kırılmamak için konuşmak istemesem de bundan sonra görüşeceğimiz bile şüpheli olduğu için en azından hoşça kal demek istemiştim.
İçeri geçtiğimde annemin koltukta öylece oturuyor olduğunu gördüm. Abimle beni gördüğünde ayağa kalktı ve sanki ben burada değilmişim gibi yüzüme bile bakmadan abimin yanına geçti. "Hadi oğlum, gidelim."
"Anne," dedim araya girerek. Her ne kadar beni kırmaması için onunla konuşmak istemesem de bu haliyle daha çok kırılıyordum.
"Sen bana daha anne deme," dedi sertçe ve dış kapıyı açıp çıktı. Arkasından yine kapıyı kapatınca abime baktım. O da bana baktığı için göz göze gelmiştik.
İçimdeki küçük kız çocuğu şu an kanlar ağlıyordu.
Nasıl baktığımı bilmesem de abimin "Ağlama, prensesim," demesi bana dolan gözlerimi fark ettirmişti. Hızlıca öne atılıp abime sarıldım. O da anında sarılmama karşılık verirken göz yaşlarım onun göğsünü ıslatıyordu.
"Ben böyle olsun istemedim," dedim hıçkırıklarımın arasından.
"Biliyorum, güzelim, biliyorum." Dudaklarının saçlarımın arasındaki baskısını hissettim. "O şimdi sinirli olduğu için böyle davrandı, ben konuşurum onunla."
Hiç bir şey demeden sadece abime sığınarak ağlamaya devam ettim. Beni saran kolları sanki beni tüm dünyadan koruyacakmış gibi hissettiriyordu. Zaten elinde olsa abimin bunu yapacağından da şüphem yoktu.
Ağlamam dindiğinde abimden ayrıldım. "Sen annemin yanına git şimdi, sana da kızmasın."
"Tamam. Akşama geliyorum ayrıca, haberin olsun."
"Bekliyorum."
Yanaklarımı sıkıştırıp alnıma sulu bir öpücük kondurdu ve vestiyerden montunu alıp çıktı.
Abim çıktığında Gece odamdan çıkıp yanıma geldi. "Biraz daha iyi misin?"
Başımı salladım. Abim iyi gelmişti bana. "Yine de annem beni görse, anlasa daha iyi olurdu," dedim histerik bir gülüşle.
"Zamana bırak. Elbet bir gün seni anlayacaktır." Bugün kaçıncı olduğunu bilmesem de beni kolları arasına aldı. "Her şey çok güzel olacak." Başımın üzerine bir öpücük kondurdu. "Olmasa bile ben hep yanındayım."
"İyi ki yanımdasın."
🌙
Bu da böyle bir bölümümüzdü işte.
Hilal'e hem annesiyle konuşmak istemediği hem de annesi yüzüne bakmayınca üzüldüğü için bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyebilirsiniz ama o sadece annesi tarafından daha fazla kırılmayı istemiyor. Konuşursa daha fazla kırılacağını biliyordu ama annesi böyle yapınca durumlar daha da kötü oldu.
Şimdilik çok çok öpücükk <3
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 9.59k Okunma |
779 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |