
Pilli Bebek - Gündüz Yüzlü Kız
Hilal: Geceeee
Gece: bir şey mi oldu?
Hilal: Hayır, sana sormak lazım aslında bir şey mi oldu diye
Hilal: Doktora gidecektin ya, onun için yazmıştım
Hilal: Merak ettim de
Gece: bir şey olduğu yok
Gece: ameliyat için gün verdi
Gece: hiç bir risk yokmuş ameliyat olmamda
Hilal: Ben hala neden ameliyat olmak istediğini çözemedim
Hilal: Yani yıllardır aynı şekilde yaşadıktan sonra ne değişti, onu merak ediyorum sadece
Hilal: Hesap soruyormuşum gibi algılama lütfen, sadece merak benimkisi
Gece: yok, yanlış anlamadım
Gece: ama bir şeyler değişti, evet
Gece: bir de yoruldum artık
Gece: bazen sadece konuşmak istiyorum
Gece: yani aslında aklımda olan bir şeydi, cesaret bulmamı sağlayan birisi oldu
Gece: o kişi de sen oldun ama bunu bilmesen de olur /Gönderilmedi
Hilal: Anladım
Hilal: Ayrıca başından savmayıp anlattığın için de teşekkür ederim
Gece: anlamak isteyen biri olduğunda anlatmak boynumun borcuymuş gibi oluyor
Hilal: Yani, başından savıp sana ne benim şahsi meselemden de diyebilirdin
Hilal: Ama öyşe demeyip anlatmak da bir tercihtir
Gece: haklısın
Hilal: Ayrıca sen ameliyat için gün verdiklerini söyledin ama be zaman olduğunu söylemedin
Hilal: Ne zaman?
Gece: ne yapacaksın ki ameliyat gününü öğrenip?
Hilal: Yanına geleceğim?
Hilal: Hani geçmiş olsun diye falan?
Gece: inan ki hiç gerek yok
Hilal: Gayet de gerek var
Gece: Hilal, gerçekten
Gece: bu kadar iyi davranmana gerek yok
Hilal: Gece, ben sen istesen de istemesen de sana her türlü iyi davranacağım
Hilal: Birileri sana iyi davranıyorsa bunu engellemeye çalışmazsın, teşekkür eder ve buna izin verirsin
Hilal: Şimdi de bunu yapman gerekiyor
Hilal: Lütfen, sana giden yolları kapatma
Gece: anlamıyorum
Gece: yani, neden bunu yaptığını
Gece: ben senin için sıradan bir arkadaşım, belki o bile değilim ama sen bana sanki dünyadaki en değerli insanmışım gibi davranıyorsun
Gece: neden?
Hilal: Öncelikle, kendini değersiz görmeyi bir an önce bırakmalısın yoksa bu seni daha fazla yıpratır
Hilal: Sonrasında, sana arkadaşım dahi olmadığını düşündürenin ne olduğunu gerçekten çok merak ediyorum
Hilal: Belki dünyadaki en önemli insan değilsin ama benim dünyamda bir hayli önemlisin
Gece: ben hala sözlerini çözemiyorum
Hilal: O zaman fazla irdeleme
Hilal: Çünkü sadece kafan karışacak
Hilal: Her neyse, benim dersim var şimdi
Hilal: Akşam gelirsen, görüşürüz
Gece: geleceğim, görüşürüz
🌙
Hilal sokak lambalarının aydınlattığı sokakta savsak adımlarla parka doğru ilerliyordu. İçinde ona karşı bir şeyler vardı, evet ama o kendisini tamamen kapatmıştı. Ve Hilal bu noktada ne yapması gerektiğini hiç mi hiç bilmiyordu.
Düşünceli haliyle az daha sokak lambasına çarpacağını fark edince silkelenip kafasındaki düşüncelerden sıyrılmaya çalıştı. Pek başarılı olamasa da dikkatinin birazını olsa yola verebilmişti.
Bir anda arkasında duyduğu ve gittikçe sıklaşan adım sesleriyle irkilerek adımlarını hızlandırdı. Cebimde duran ve güvencesi olan küçük bıçağı sıkı sıkıya tuttu ve kullanmak zorunda kalmamak için dua etti.
Arkasındaki adım seslerinin sahibi neredeyse koşmaya başladığında hiç bir şey yapmadan olduğu yerde durdu ve cebindeki bıçağı çıkarttı. Ucunu açtığı ufak ama keskin bıçak arkasından gelen adamı durdurmuş ve neler olduğunu sorgulatmıştı.
Adam kendi aptallığına gülüp temkinli adımlarla ona biraz daha yaklaştı. Neyse ki Hilal bu kısık gülüşü tanımış ve derin bir nefes alarak elindeki keskin metali cebine koymuştu. Arkasını döndüğünde her daim yüzünü gülümseten o yüzün sahibini gördü.
"Ödümü kopardın."
"Özür dilerim, isteyerek yaptığım bir şey değildi."
Hilal Gece'nin yüzündeki mahcup ifadeye, dahası onun dürüstlüğüne inandığı için üstelemedi. Zaten Gece'nin kendisini bilerek korkutacak biri olmadığını biliyordu.
"Hadi, gidelim."
Hilal onun dediğini başını sallayarak onayladı. Yan yana yürüyerek her zaman beraber oturdukları yere vardılar. İkisi de artık kurumuş çimlere oturdu ve gök yüzünde kaybolmaya yüz tutmuş hilali izlemeye başladılar.
"Gece," dedi Hilal onun dikkatini çekmek için.
Gece ondan tarafa döndü ve sorar gözlerle elalarının içine baktı.
"Mesajlarda geçiştirdin ama şimdi kaçamazsın, ameliyatın günü ne zaman?"
Gece dışarıya bezgin bir nefes verdi. Onu kırmak, üzmek istemiyordu ama bu konuşmanın sonunun oraya varacağınj hissediyordu.
"Aralığın sonunda," diye tekrardan geçiştirdi onu.
Hilal bunun bir geçiştirme olduğunu elbet fark etmişti. Dudaklarından histerik bir gülüş firar ederken daha fazla üstelemeyip önüne döndü.
"Soranda kabahat zaten, söyleyeceksin de sanki," diye mırıldandı Hilal ağzının içinde. Amacı Gece'ye duyurmamaktı ama gecenin sessizliğinde bu ufak mırıldanma bile net şekilde duyulmuştu.
Gece kendini çok kötü hissetse de müdahale etmedi. Sadece ortamın havasını dağıtmak için telefonunu çıkartıp bir şarkı açtı.
Hilal Gece'nin şarkıyı açtığını duydu, ama aldırmadı. Madem kendisini geçiştirmişti, o da ona göre davranacaktı.
Gece öylece gökyüzünü izleyen kıza baktı. Seviyordu, ama seviyorum diyemiyordu. Bunun ağırlığı tüm yüreğini sararken onun tek yaptığı bunu bastırmaya çalışmaktı. Ve bunu da onun kendisine ulaşacağı yolları kapatarak yapıyordu. Hilal'in buna kırıldığını bilse de onu temelli kaybetmektense bunu yeğlerdi.
Çünkü kırılan kalpler onarılabilirdi ama kaybedilen bir bağ yeni baştan inşa edilemezdi.
Ya da en azından Gece böyle düşünüyordu.
Hilal tüm odağını Gece'nin açtığı şarkıya vermişti. Gece de göz ucuyla, belli etmemeye çalışarak onu izliyordu.
Hilal zaten bildiği şarkıya hafifçe eşlik etmeye başladığında Gece mest olmuş gibi tüm dikkatini ona vermişti. Onu bulduğu şarkıyı ondan dinlemek, daha güzel ne olabilirdi ki?
"Geceyi aydınlatan gündüz yüzlü kız
Yıldızlar dürttü seni andım"
Hilal derin bir nefes için şarkıya eşlik etmeye ara verdi. Yana döndüğünde gecenin karanlığında bile parlayan gözlerle denk geldi. Gece zaten onu izliyordu çünkü.
Gece suçlu bir çocuk gibi gözlerini kaçırdı ve gökyüzüne baktı.
"Baksana bana," dedi Hilal. Sesi beklemediği halde öfkeliydi.
"Neden böyle yapıyorsun? Neden beni kendinden uzaklaştırıyorsun?"
Gece ona içindeki cevabı veremedi. Sana daha fazla kapılmamk için, diyemedi. Zira Hilal kendisi için çekim gücüne karşı konuşamaz bir yıldız gibiydi. Ama yıldızlara haddinden fazla yaklaşırsanız, yanardınız ve Gece bunun hayli farkındaydı.
Aslında onun korktuğu yanmak değildi. Gerekirse onun için yanıp kül olabilirdi ama Gece'nin korktuğu kendisi yanarken onu da yakmak, onu kaybetmekti.
"Gece," dedi Hilal işaret diliyle bunu anlatamayacağını düşünerek. "Fazla karamsarsın; insanlara güvenmekten, o güvene kendini kaptırmaktan korkuyorsun, farkındayım. Ama bu böyle gitmez, haberin olsun."
Gece kafasını çevirip de onun yüzüne bakmadı. Halbuki baksa Hilal'in ona aşkla bakan gözlerini görecekti.
"Ben ufacık bir çocukken bile yapamıyordum bunu." Çünkü Gece, hiç çocuk olamamış o çocuktu. Çocukluğu yarıda kesilip atılmıştı ve o buna karşı koyamamıştı.
"Sen öldürmüşsün içindeki o çocuğu çünkü," dedi Hilal yumuşak sesiyle. "İnsan yaşar mı içindeki çocuğu kaybedince? Ya da diyebilir mi ki, yaşıyorum diye dolu dolu? Diyemez bence, diyememeli."
Hilal'in sözleri derin bir nefes için kesildi. "İçindeki çocuğun öldüğünü söylüyorsun ya, ben dirilteceğim onu. Hem de cıvıl cıvıl konuşan bir çocuk dirilecek içinde. Yeter ki izin ver, Gece. Yeter ki kendini bana karşı kapatma."
Gece hala yüzüne bakmıyordu onun. Belki de korkuyordu, bilmiyordu. Sadece bir anlığına kafasını çevirdi ve "Neden yapacaksın ki bunu?" diye sordu.
Hilal onun aptallığına sinirlenmiş şekilde ayağa fırladı ve gitmek için hazırlandı. Ona istediği cevabı verecek, ve arkasına bakmadan gidecekti.
Onun ayaklandığını görünce Gece de ayağa kalktı ve karşısında öylece dikilmeye başladı. Hilal'in az önce sevgiyle bakan elaları şimdi öfkeyle bakıyordu ona.
"Neden mi? Hala anlayanıyor musun ya bunu? Bu kadar kör müsün ya? Sana verdiğim değeri hala daha göremiyorsun ya, helal olsun sana." Hilal sinirle soludu ve sözlerine öyle devam etti. "Sürekli neden, neden diyip duruyorsun ya, vereyim cevabını."
İşaret parmağını karşısındaki adamın göğsüne sertçe vurdu ve suçlarmış gibi konuştu. "Çünkü ben senin bana olan bütün bu tavırlarına rağmen seni seviyorum. Oldu mu? Aldın mı cevabını?"
Gece duyduğu şeylerin etkisiyle donup kalmıştı. Ne tek bir uzvunu hareket ettirebiliyordu, ne de başka bir şey yapabiliyordu.
Hilal son bir kez dolu gözleriyle karşısında donup kalmış adama baktı ve arkasını dönüp gitti. Kalbi kırılmıştı ve hala bunu yapan adamdan nefret edemiyordu.
Gece onun arkasından öylece bakakaldı bir süre. Şok olmuş hali geçtiğindeyse ilk önce onun gittiği tarafı gösterdi eliyle sonra da elini omzundan beline hayali bir kemer çizer gibi hareket ettirerek o an yapması gerekeni, onun arkasından yaptı.
Hilal bilmese de, Gece ona tıpkı onun gibi "Seni seviyorum," demişti o an.
🌙
Yazdığım en uzun bölümdü sanırım, ama en içime sinen bölüm de bu şimdiye kadar. İlk yazmaya başladığımdan beri aklımdaydı sondaki sahne zaten.
Gece'ye sinirleniyor olabilirsiniz ama daha önce ailesi dışında kimseden değer görmemiş birinin sevgiyi ayırt edebilmesi çok da kolay olmaz takdir ederseniz ki.
Şimdilik çok çok öpücükk
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 9.59k Okunma |
779 Oy |
0 Takip |
33 Bölümlü Kitap |