Bölüm boyunca italik yazdığım mesajlar iletilmeyenler; tek tek iletilmedi yazmaya üşendim, anlarsınız zaten.
Gece: bir şey söylemediğim için özür dilerim
Gece: beni engellediğini bilerek yazıyorum mesajları
Gece: çünkü ben yazarken, kemdimi açıklamakla uğraşırken profil fotoğrafının gitmesinin başka bir açıklaması olamaz
Gece: o fotoğraftaki güzel yüzden mahrum kalmak çok koysa da benim suçum olduğunu biliyorum
Gece: keşke o an kazık gibi dikilmek yerine sen giderken dediğim şeyi deseydim
Gece: sen bu mesajları belki görmeyeceksin ama yine söyleyeyim
Gece: hem de daha önce hiç kimseyi sevmediğim, kimseden görmediğim kadar çok
Gece: hatta ben galiba sana aşık olmuşum
Gece: ve öküzlük yapıp aşık olduğum kadını üzdüm
Gece: şimdi seninle iletişim kurmamın hiç bir yolu yok
Gece: çünkü sana ulaşabileceğim tüm yolları kapadın
Gece: ve neyin farkında olmak beni mahvediyor biliyor musun?
Hilal: Çünkü konuşmamaız gereken şeyler var
Gece: eğer beni engellemeseydin söylediklerimi görebilirdin
Hilal: Sence haklı değil miyim engellemekte?
Hilal: Hani benim de bir gururum var ya?
Gece: sadece en azından benim de kendimi açıklamam için izin verseydin
Hilal: Şu an veriyorum işte o izni
Hilal: Ben zaten her şeyi açık açık söyledim
Hilal: Senin kendini açıklamanı bekliyorum
Gece: aslında her şey o kadar karmaşık değil
Gece: nottan da bir şeyler anlamışsındır ama sanırım daha açık olmam gerekiyor
Gece: notta sana bal demiştim ya, ona senin de iznin olursa sahiplik eki eklemek istiyorum
Gece: ne yazacağını bilmiyorsan bir şey yazmak zorunda değilsin
Gece: ne de olsa ben cevabı biliyorum
Gece: güzelim sen dün gece bana beni sevdiğini söylemedin mi?1
Hilal: Ben nereden senin güzelin oluyorum?
Hilal: Az önce sordun ve ben bir şey demedim sonuçta
Gece: soruya hala bir cevap verebilirsin
Gece: çünkü inat etmek için kapına gelmeyi bekledim sanırım
Gece'ye yazmamla kapı zilinin çalması bir oldu. Kimin geldiğini biliyordum, Gece'ydi.
Açıp açmamak arasında kalırken her şeyi boş verip açmaya karar verdim.
Sırtıma yorganımı da yükleyip paytak adımlarla kapıya ilerledim. Ben kağnı edasıyla kapıya varana kadar Gece sabredemeyip kapıyı bir daha çalmıştı.
"Geldim," diye seslendim çok çıkartamadığım sesimle. Sesimi yükseltmeye çalıştığım için ufak çaplı bir öksürük krizine girerken kapının kulbuna uzanıp açtım.
Öksürüklerim hala kesilmezken Gece benim içinde bulunduğum durumdan dolayı hızlıca ayakkabılırını çıkartıp içeri girdi.
Bir eliyle kolumdan, diğeriyle de sırtımdan desteklerken ayağıyla kapıyı kapattı ve beni gördüğü ilk oda olan salona soktu. Orta sehpada zaten su olduğu için beni bırakıp hızlıca bardağa suyu doldurdu ve bana uzattı.
İçtiğim su tahriş olmuş boğazıma iyi gelmiş ve öksürük krizim kesilmişti.
"Hep senin yüzünden," dedim Gece'ye yalancı bir sinirle.
"Beni acele ettirsiğin için ben de alışkanlık olarak geldim, diye seslendim. Sesimi yükseltince de böyle oldu."
Gece gözlerimin içine yarazmazlık yapmış da annesi tarafından azarlanan bir çocuk masumluğuyla bakıyordu. O bakışlar altında daha fazla sahte sinirimi koruyamayıp güldüm.
"Otursana," dedim hala ayakta dikilen Gece'ye.
Ben diyene kadar büyük ihtimalle ayakta olduğumu bile fark edememiş olacak ki benim söylememle ufak bir aydınlanma yaşayıp koltukta hemen dibime kuruldu.
"Cevabımı şimdi alabilir miyim?"
Yüzündeki aşina olmadığım gülüşü garip şekilde kalbimi tekletiyordu. Sanırım bununla bundan sonra daha sık karşılaşacaktım.
"İyi, izin veriyorum o zaman."
Benim sanki çok normal, günlük bir şeymiş gibi söylediğim beş kelime ikimiz için de bambaşka bir şeyin başlangıcıydı aslında.
Gece'nin kehribar gözlerinde gördüğüm mutluluk parıltıları ve dudaklarındaki o eşsiz gülümseme her şeye bedeldi.
Aklıma gelen gerçekle sıçrayarak oturduğum yerden kalktım ve ondan uzaklaştım.
Gece anlayamadığını belli eden mimikleriyle yüzümü tarıyordu.
"Hastayım, seni de hasta etmeyeyim," diye açıkladım durumu.
"O zaman bana da sevgilimi iyileştirmek düşer."
Ayaklandı ve hemen dibime gelerek beni omuzlarım tuttuğu gibi yavaşça koltuğa oturtturdu.
"Bak yemek yapmaya girişeceksen inan ki hiç gerek yok, ben kendim yaparım zaten." Cümlemi bitirdiğim an art arda gelen hapşırıklar beni yalanlamak için uğraşmıştı adeta.
Gece de bana inanmadığını belli ederek ellerini beline koymuş bana bakıyordu.
"Ben de yanında durayım o zaman, neyin nerede olduğunu bilmiyorsun sonuçta."
Bu sefer itiraz etmeden beraber mutafağa girdik. Gece direkt benim için iki kişilik masanın sandalyesini çekti ve oturmamı bekledi. Sonra da elini alnıma götürerek ateşimi kontrol etti.
"Ateşim yok," dedim bunu alayacak olmasına rağmen. O da gülrek başını salladı ve beni onayladı.
"Sen yine de yorganla gezmesen iyi olur."
Bu dediği bana da mantıklı gelmişti. Ayağa kalktım ve "Ben yorganı odama bırakıp geleyim," diyerek mutfaktan çıktım. Hızlıca yorganı odaya fırlatıp geri mutfağa döndüğümde Gece açtığı buzdolabıyla bakışıyordu.
Buzdolabından bir kaç şey alıp onları tezgahın üzerine bıraktı ve bana döndü. "Tavuk suyu çorba, iyi gelir."
Gece geri bana sırtını dönüp tezgahın üzerinde bir şeylerle uğraşmaya başladı. Çekmecelerden ilkini açarak bir bıçak aldı ve tezgahın köşesinde duran doğrama tahtasını da alarak tavukları doğaramaya başladı.
"Sen yemek yaparken ben sana cevabı evet veya hayır olan sorular sorsam sen de cevaplasan olur mu? Öbür türlü çok sıkılırım çünkü ben." Aslında dediğim kısmen yalandı. Onu izlerken asla sıkılmazdım ama onun hakkında merak ettiğim çok şey vardı ve artık sevgilisi olduğuma göre istediğimi sorabilirdim.
Başını sallayarak izin verdiğini görünce hemen ilk sorumu sordum. "Kan grubun negatif mi?"
Soruyu büyük ihtimalle neden sorduğumu idrak edememiş olacaktı ki kafasını bana çevirdi ve yüzündeki anlamadığını belli eden ifadesiyle bana bakmaya başladı.
"Benimki 0 negatif, o yüzden merak ettim seninki de negatif mi diye."
Gece az önce sorduğum soruya ithafen başını salladı ve önüne dönerek işini yapmaya devam etti. Sorduğum soru nedensizce moralini bozmuş gibiydi.
"Az önce istemeden yalnış bir şey mi söyledim?"
Gece elindeki işi bırakıp vücudunu tamamen bana döndürdü. "Hayır, sadece ben bu konuda biraz hassasım." Tam ağzımı açmış lafa girecektim ki Gece eliyle dur işareti yapıp beni susturdu. "Anlatacağım, ama şu an olmaz."
Sanki zihnimden geçenleri okuyormuş gibi tepki vermesi ağzımı açık bırakmıştı. "Tamam o zaman, anlatacağın zamana kadar beklerim."
Bambaşka bir konuya atlayarak "Ankara'da mı büyüdün peki?" diye sordum. Başını iki yana salladığında cevabımı almıştım. "Nerede o zaman?"
Sorduğum sorunun bir evet-hayır sorusu olmadığının sonradan farkına vararak sorumu düzelttim. "Memleketinde mi?" Başını bu sefer evet manasında salladı. "Bence İstanbullu değilsin, hemşehrim olsan anlardım çünkü. Başka da aklıma şehir gelmiyor ki!"
Ben kendi kendime konuşurken Gece'den kısık bir gülüş sesi duydum.
Gülüşü bile beni kendine çekebiliyordu.
Gece yönünü bana dönüp kalçasını tezgaha yasladı. "Güzelim, yemeği bitireyim tüm sorularını cevaplayacağım, söz. Sen şimdi başka bir şeylerle uğraş kafanı dağıt."
"Tamam ama ne sorarasam cevaplayacakasın, tamam mı?"
İstediğimi elde etmenin mutluluğuyla telefonumu alıp internette gezinmeye başladım. Arada bir gördüğüm garip şeyleri Gece'ye de okuyordum.
Ve onun yemek yaptığı tüm süre boyunca fark ettiğim en önemli şey, onun yemek yaparken kesinlikle çok çekici olduğuydu.
🌙
Gerçi genel olarak Gece çok iyi ama, her neyse.
Sizin bu çatlak yazarınız bir çılgınlık yapıp WhatsApp kanalı açtı, takip ederseniz çok makbule geçer. Aynı şekilde instagramdan da takip edin lütfen. (İkisinin de linki bio'mda var)
Ha bir de ben Medea diye yeni bir kurguya başladım, bi bakıverin hayrına.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.43k Okunma |
528 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |