Hastaneden taburcu olalı iki gün oluyordu ve iki gün boyunca evde yatmaktan başka bir şey yapmama izin verilmemişti. Öncesinde buna izin vermeyen kişi annemken bu sabah itibariyle annem İstanbul'a dönmüştü ve bu kişi Gece olmuştu. Bugün cuma olduğu için de okula gitmemişti ve tamamen benimle ilgileniyordu.
Yalnış anlaşılmasın, benimle ilgilenmesinden şikayetçi değildim. Sadece biraz hareket etmek istiyordum. Yata yata da bir yere kadardı.
"Gece," diye seslendim mutfakta yemek yapan sevgilime. Ayaklandığımı görse beni kucaklayarak geri yatıracağını bildiğimden -çünkü daha önce yapmıştı- teslim olup ona seslenmiştim.
Mutfaktan buraya doğru gelen adım seslerinden sonra kendisi de açığa çıkmıştı, üzerindeki çiçekli mutfak önlüğüyle. "Efendim balım?"
"Bilgisayarımı getirir misin? Boş boş dururken sıkılıyorum bari bir şey izleyeyim.
"Kek olduktan sonra ben zaten sana açmayı düşünüyordum ama madem istiyorsun, getireyim."
Tam salondan çıkacakken geri döndürdüm. "O zaman boş ver, beraber izleriz."
Bana döndü ve yanıma doğru gelerek alnımdaki yara izinden öptü. "Birazdan hazır olur zaten, fırına koydum. Ama biraz soğumasını beklemen lazım."
"Keki yapmayı bitirdiysen niye hala önlüklesin?"
İçimi eritecek şekilde gülümsedi ve göz kırptı. "O da sürpriz olsun güzelim."
Ben tam dudağımı büzüp kendimi acındıracaktım ki bunu yapacağımı anlamış gibi dudaklarını dudaklarıma bastırarak engelledi. Geri çekildiğinde ben alık alık ona bakıyordum. "Sen bekle, ben işlerimi bitirip hemen geleceğim."
"Tamam," diyebildim sadece kapıdan çıkarken.
O gidince orta sehpadaki telefonuma uzandım onunla ilgilenmeye başladım. Tabii ki sevgilimle vakit geçirmenin yanından bile geçemezdi ama o yemek işini bitirene kadar bununla idare edecektim.
Yaklşık kırk beş dakika sonra Gece elindeki laptopumla beraber salondan içeri girmişti. Kekin çoktan pişmiş olduğunu kokusundan çözebilsem de getirmemesini garipsemiştim. "Hani kek?"
"Önce yemek, onun da pişmesi lazım biliyorsun ki," dedi kanepede benden kalan boşluğa otururken.
"Tamam anne," diyerek göz devirdim. Bir yandan da kenara kayarak ona yer açmıştım.
Koltuğa iyice yerleşip bacaklarını da uzattı ve laptopu üzerine koydu. Şifremi zaten bildiği için direkt açarak tarayıcıya girdi ve film bakmaya başladı. Bunu normalde ben yapardım ama bu sefer kendisi yapmaya karar vermiş olmalıydı.
O hala ne izleyeceğimize bakarken mutfaktan gelen kokularla sevinçle ona döndüm. "Pizza mı yaptın?"
Gözlerini bilgisayar ekranından çekip bana baktı ve kocaman gülümsedi. "Dün istediğini söylemiştin ama annen sipariş ettirmemişti, ben de bugün yapayım dedim."
Yüzünü avuçlarımın arasına alıp iki yanapından da öptüm. "Seni çok seviyorum."
Güldü sesli şekilde. "Pizza yaptığım için mi?"
"Hayır, ben istediğim için uğraşacak kadar beni sevdiğin için," diye düzelttim cümlesindeki yalnış yeri.
Bu sefer o benim yanaklarımdan öptü ve laptopu benim kucağıma koyup ayaklandı. "Ben gidip pizzayı getireyim. Filmi de seçtim zaten."
Benim yerime her şeyi halletmesi fazlasıyla hoşuma gitmişti. Biz hemen evlense miydik acaba?
O gittikten sonra ben de ekrandan hangi filmi seçtiğine baktım. İzleme listemde olan ama daha izlemediğim bir filmi açmıştı. İzleme listemi nereden bulduğunu sorgulamadan sadece ona daha fazla aşık oldum o an.
Biraz onra Gece elinde tepsi ile beraber geldi ve tepsiyi orta sehpanın üzerine koydu. O koyarken ben de kalp şeklindeki pizzayı görmüştüm. "Bir de kalp şeklinde mi yaptın?"
"Gördüğün gibi." Tekrar yanıma uzanırken sehpayı da bize doğru yaklaştırdı. "Hadi aç filmi."
"Ama ben pizzaya ulaşamıyorum buradan," diye mızmızlandım.
"Sana ben yedireceğim zaten, bir şey olmaz."
Yapacağını söylediği şey her ne kadar hoşuma gidecek de olsa bana bebeği gibi davrandıktan sonra o olmadığı zaman bunu arayacağımdan korkuyordum. "Sen böyle yaparsan ben alışırım yalnız, sonra hep yapmak zorunda kalırsın."
Eline bir dilim pizza alıp ağzıma uzattığında ısırmak için ağzımı açtım. "Sen iste ben hep yaparım zaten."
Isırdığım lokmayı çiğnerken dedikleri yüzünden boğazıma takılmaması için uğraşıyordum. O da bir yandan filmi başlatırken bir yandan da az önce bana yedirdiği pizza diliminden bir ısırık aldı. Sonra da bana dönüp ağzımdakini yuttuğuma kanaat getirince bir daha uzattı. Ağzımı açmadığımda bana kaşlarını çatarak bakmaya başlamıştı. "İğrendin mi benim ısırmamdan?"
"Hayır tabii ki, sadece hızlı hızlı yiyemiyorum." Tabii ki ondan iğrenmezdim, özellikle de dudak dudağa çok fazla vakit gerçirmişken.
Anladığını belirtircesine başını salladı. "Yemek istediğin zaman beni dürt, vereyim."
"Tamam," dedikten sonra intro kısmı bitmiş ve çoktan başlamış filme döndüm.
Film bitmeye yakın Gece gidip mutfaktan yaptığı keki de getirmiş ve onu da yemiştik. Film tamamen bittiğindeyse ben artık iyice uyku moduna geçiştim. Gözletimi açık tutmak için ayrı bir çaba harcıyordum hatta. Bunun sebebiyse Gece'nin bu geceyi kendi evinde geçirecek olmasıydı. Elbette her zaman yanında kalamayacağını biliyordum ama bana bebeği gibi baktıktan sonra gidecek olması beni büyük bir boşluğa sürükleyecekti eminimin ki.
Başımı iyice yanımdaki bedene yasladım ve gözlerimi kapadım. "Çok uykum geldi."
Bu aşırı zekice ve kimsenin aklına gelmeyecek fikir beni ister istemez güldürmüştü. "Ama sen gideceksin."
"Sen tamamen uykuya dalana ladar gitmem, merak etme. Hem çok istiyorsan sana masal da anlatabilirim."
Gözlerimi açıp ona baktım. "Gerçekten anlatır mısın?"
Ben onun göğsüne sinerken o da bir yandan saçlarımla oynayıp bir yandan da masal anlatıyordu. Anlattığı masal çok bilinen bir şeydi, hatta belki yüzlerce kez dinlemiştim ama onun anlatması benim için bambaşkaydı.
Vücudum iyice gevşerken uykuya dalmadan önce son hissettiğim şey başımın üzerine konan bir öpücüktü.
🌙
Uzun zaman sonra, tatil dışında üç hafta, okula ilk defa şimdi gidiyordum. Okulu pek sevmesem de ne yalan söyleyeyim, özlemiştim. Özellikle de Esin ve Enes ile kafeteryada yaptığımız sohbetleri özlemiştim hatta.
Beni yine Gece bırakıyordu. Arabası tamirden çıkalı iki gün olmuştu ve onu almaya giderkendi hali gözümün önünden gitmiyordu. Çok heyecanlıydı arabasını göreceği için. Erkeklerin araba ve motosiklet sevdalarını asla anlayamıyordum gerçekten.
Ama onu yargılayamıyordum çünkü ben de kitaplarıma böyle bağlıydım. Birisi bir kitabımın sayfasını kıvırsa bile sinirden köpürebilirdim.
Yol boyunca Gece arabayı hep çok yavaş ve dikkatli sürmüştü. En son bu yoldan gittiğimizde kaza yaptığımız için ikimiz de korkuyorduk.
En sonunda vardığımızda dersimin başlamasına çok az kalmıştı. Arabadan inmeden önce son kez Gece'ye doğru uzandım ve dudaklarından öptüm. "Akşam görüşürüz."
Kapıyı açıp indim ve arkamdan tekrar kapattım. Gece'nin ben içeri girmeden gitmediğini biliyordum, her ne kadar bana söylememiş olsa da. Arkamı dönerek ona son bir kez el salladım ve fakülte binasına doğru ilerlemeye başladım.
Üzerimde hissettiğim bakışlarla etrafa bakındığımda, Kıvanç'ın öldürücü bakışlarıyla bana baktığını görmüştüm. Onunla en son konuştuğumuzda beni bıralan adamın neyim olduğunu sormuştu ve ben de onu ilgilendirmediğini söylemiştim. O günden beri onu fakültede sürekli bana bu şekilde bakarak yakalıyordum.
Üzerimden bu bakışların ağırlığını atmak için gereksiz de olsa silkindim.
Çok garip bir insandı gerçekten.
🌙
Kıvanç yazıp da sevmediğim nadir karakterlerden, nedenini de sonraki bölümde öğrenirsiniz zaten.
Okunmalar artık onun altına kadar düştüğü için şimdi tek derdim final yapmak artık. Yazdıkça atacağım ve gerçekten etkileşimi siktir edeceğim çünkü zaten etkileşim yok denecek kadar az. Emek veriyorum ve bunun karşılığını alamıyorum ama artık sorunun bende değil de kitlede olduğunu biraz olsun anlıyorum.
Yine de bunca şeye rağmen beni destekleyen herkese çok teşekkür ederim, sizler benim gerçekten canlarımsınız ♡
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.43k Okunma |
528 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |