27. Bölüm

Seni Çok Özledim

uranüs
justtbirisii

 

 

A.İ.D - Karusel

Gece uykuya dalmadan hemen önce duyduğu sesin bilinçaltından geldiğini düşünerek büyük bir yanılgıya düşmüştü aslında. Çünkü Hilal gerçekten de ona seslenmişti.

Genç kızın gözlerini açtığı ilk an gördüğü karanlıkla içi ürperse de elinin üzerindeki eli hissederek oraya baktığında içine su serpilmişti. Gece burada, yanı başındaydı. Ağzını açarak zar zor ismini fısıldadı. “Gece…”

Seslenmesine rağmen bir cevap almayınca tekrar seslenmek yerine elinin altında kalan elini oynatmaya çalıştı. Tek parmağını da olsa onattığında genç adam da hareketlenmişti. Uykulu gözlerini araladı ve hareketlenme hissettiği elinin altındaki ele baktı. Hemen sonrasındaysa neler olduğunu az çok kavrayarak gözlerini özlediği gözlere çıkarttı. Uzun süredir göz kapaklarının örttüğü elaları görmek, içinde tarif edilemez bir heyecan uyandırmıştı.

“Ben birilerine haber vereyim,” diyerek ayaklanmıştı aklı az da olsa başına geldiğinde. Hilal ise orada öylece aklındaki sorularla beraber kalakalmıştı. Şakaklarında dayanılmaz bir ağrı hissediyordu. Bu ağrıyla beraber yüzünü buruşturdu. En son bir kaza geçirdiklerini hatırlıyordu. Sonrasında ne olmuştu? Ya da ne kadar süredir uyuyordu?

Kafasındakilerle vücudunun çeşitli yerlerindeki ağrılarla boğuşurken kapı tekrar açılmış ve içeri bir doktor ile beraber Gece girmişti. Işık açıldığında gözleri ilk an ışığa alışamadığı için gözlerini kapatmak zorunda kalmıştı. Doktor dibine kadar gelip gözlerini açana kadar da öyle kalmıştı.

Doktor birkaç kontrol yaptıktan sonra onu durumu hakkında bilgilendirmişti. Hayati yerlerden yaralansa da ameliyatla kurtulmuştu. Vücudunda kırık yoktu ama sağ kolunda bir çatlak vardı. On gündür uyuyordu ve bunun yedi günü hayati riski olduğu için yoğun bakımda geçmişti.

Öğrendiği tüm bu şeyler ona çok korkunç geliyordu. Bir kaza geçirdiği gerçeğine bile alışamamışken tüm bunlar ona fazla gelmişti. Doktor sabah olduğunda ve kendi doktoru geldiğinde kendisini detaylı bir incelemeye alacaklarını, bu süreçte ihtiyaç haricinde yataktan kalkamamasını söyleyerek odadan çıkmıştı.

Hilal o zaman gözünü dalgınca seyrettiği beyaz tavandan alarak yanında ona bakan adama çevirdi. Çökmüş görünüyordu. Ağlamaktan mı yoksa uykusuzluktan mı olduğunu anlamadığı şekilde göz altları morarmış ve şişmişti. Her zaman parladığını gördüğü o kehribar gözlerin feri gitmişti sanki. Ama o gözlere baktıkça daha fazla parladıklarını da görebiliyordu.

Gece onu sanki bir rüyaymış gibi gözlerini bir saniye bile ayırmadan izliyordu. Sanki gözlerini ondan ayırsa bu rüyadan uyanacak ve onu yine gözleri kapalı halde görecekmiş gibiydi. "Seni çok özledim," dedi gözleri dolarken. Bir yandan da kızın yanında uzanan elini kavramıştı.

Hilal başını yana yatırarak hafifçe gülümseyebildi yalnızca. Onun yerinde olmayı düşünemiyordu bile. Üzüldüğünü biliyordu ve bunun için yapabileceği tek şey burada olduğunu hissettirebilmekti.

Ayrıca kendisi de kolay bir durumda değildi. Resmen ölümden dönmüştü ve hala bu gerçeğe alışmaya çalışıyordu. Ki alışmaya çalışmaktan çok baktığı gözlerde kaybolmak çok daha cazip geliyordu ona.

"Ben abinlere de haber vereyim," dedi Gece ilerideki masada olan telefonunu almak için ayaklanırken. Ama telefonu almak için oraya gitmeden önce eğilmiş ve Hilal'in alnındaki, tam saç çizgisinin başladığı yerdeki yarayı öpmüştü.

Telefonu eline aldıktan sonra zaten son aramalarda olan numarayı tuşladı. Saat daha gece yarısı bile olmadığı için telefon anında açılmıştı. Zaten karşı taraftaki kişi de bu aramayı bekliyordu. "Alo? Bir şey mi oldu?" diye gergin bir ses karşıladı onu telefon açıldığı an.

"Hilal uyandı."

Telefonun her iki tarafı da sessizleşti bu cümleden sonra. Gece bir tepki beklediği için sessizken Süleyman da sevincini masıl yaşayacağını bilemediğinden sessizleşmişti. "Hoparlöre alsana."

Gece dednileni yaparak sesi dışarı verdi ve geri Hilal'in yanına oturdu. "Abi?" diye seslendi Hilal zayıf sesiyle.

"Güzelim? İyi misin sen?"

"Gibi." Tek cümlelik cevaplardan daha fazlasını vermemesinin sebebi buna mecal bulamamasıydı.

"Yarına izin alabilseydim gelirdim ama alamıyorum maalesef. En kısa sürede yanında biteceğim ama bak."

Hilal hafifçe kıkırdadı abisinin şakacı bir tonda söylediklerine. "Tamam."

"Gece, kardeşim sana emanet. Bir şey olursa senden bilirim."

"Emrin olur abi."

Telefon vedalaşma kısmından sonra kapandığında Gece bu sefer haber vermek için Esin'e yazdı. Annesine yazması mı yoksa onu araması mı gerektiği konusında kararsız kalsa da Hilal'in belki bundan hoşlanmayacağını düşünerek sadece mesaj attı.

Telefonunu kenara koyduktan sonra tekrar Hilal'e baktı. Kız donuk gözlerle tavanı izliyordu. Kafasının içi allak bullaktı. On gündür uyuyordu ve bu on günde hayat mücadelesi vermişti bilmeden. Kendini hiç olmadığı kadar garip hissediyordu.

Üzerindeki gözleri hissettiğinde o tarafa baktı. Ona sanki dünya üzerindeki en güzel şeymiş gibi bakan gözlere denk geldiğinde gülümsedi. "Gece..." diye mırıldandı adını. Öncesine göre kendinde konuşacak gücü bulabiliyordu.

"Efendim, balım?"

"Ayın kaçı bugün?"

Gece göz ucuyla saati kontrol ettikten sonra hala aynı günde olduklarını görüp söyledi. "14."

Hilal ona gülümsedi ve elini tutmak için uzandı. Elleri kenetlenirken Gece bunu ne kadar özlediğini düşünüyordu. "Doğum günün kutlu olsun."

Gece sadece gülümsedi. "Sen boş ver şimdi onu."

"Boş verilecek bir şey değil. Hediyem de yok zaten." Sesindeki mahcup ton Gece'nin kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.

"Şaka yapıyorsun herhalde." Uzanıp alnına düşen bir tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Sen uyandın ya, o bana yeter."

"Yine de telafi edeceğim."

Gece bu sefer bir şey demedi. Telafi edeceği günleri görebilmeyi çok istiyordu. Onunla geçireceği güzel günleri iple çekiyordu hatta.

"Sen uyu şimdi, dinlenmen lazım." Gece bunu söyledikten sonra ayaklandı ve ışığı kapatmaya gitti.

"Daha yeni uyandım," dedi Hilal. Onunla daha fazla vakit geçirmek istiyordu. Hatta uyuduğu on gündeki çöküşünü telafi etmek istiyordu varlığıyla.

"Yine de uyuyabilirsin."

Gece'nin aslında kendi uyumak için ona bu kadar ısrar ettiğini anlayabiliyordu Hilal. Yatakta hareket edebildiği derecede yana kaydı ve ona yer açtı. "Yanıma gelsene."

Gece bir yatakta açılan yere, bir de kıza baktı. "Hayır," dedi tedirgince. Ona zarar vermekten korkuyordu.

"Niye?"

Onun dudak büzerek isyan etmesi Gece için dayanılmaz olsa da dayanmak zorundaydı. Yaraları vardı ve onlara zarar vermek istemiyordu.

"Zaten hemen yanı başındayım, bir şey olmaz."

Hilal bu sefer yatakta diğer tarafa doğru kaydı ve ona yaklaştı. "Öyle olsun bakalım."

Her ne kadar durumdan memnun olmasa da kabul etmek zorunda kalmıştı. Gece ışığı kapattıktan sonra yanına gelip koltuğa uzandı ve kızın elini tuttu. Hilal de o gözlerini kapatana kadar uyumaya çalıştığını görsün diye gözlerini kapalı tutmuştu bir süre. Ama yeterince uyumuştu ve kesinlikle uykusu yoktu.

Gözleri karanlığa alıştığında onun yüzünğ daha iyi seçebiliyordu. Gözleri kapalı olsa da dudaklarındaki gülümseme huzurlu hissettiğini gösteriyordu. Ekinin altındaki eli yavaşça okşadı ve "İyi geceler sevgilim," diye fısıldadı.

Gece onu hayal meyal duysa da uykulu bir mırıldanmadan başka bir cevap verememişti. On gündür düzgünce alamadığı uykusunu şimdi rahatça telafi edebilirken bunu yapacaktı. Zaten daha fazla direnmeye de mecali kalmamıştı.

Hilal, elini tutan el gevşeyince onun uykuya daldığını anlamıştı. Yüz üstü uyusa da kafasını yana doğru çevirmiş, yanında uyuyan bedeni seyrediyordu.

Kendisi kazadan bu yana geçen zamanın farkında değildi ama onun bu zamanı uzunca yaşadığını tahmin edebiliyordu. Zaten sadece çökmüş göz altları bile bunun kanıtıydı. Tüm bu zamanları telafi etme zorunluluğu hissediyordu üzerinde. Bunu yapacağından da emindi.

Yanında olduğu her an ile olamadığı zamanları telafi edecekti.

 

🌙

 

Ayy uyandı sonunda kızım, hasret de bitti.

Final dahil son beş bölümümüz kaldı, artık iyice sonlara geldik 🥹

Şimdilik çok çok öpücükk <3

Bölüm : 02.02.2025 19:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...