Ozbi - Geceyi Anlatmış
Artık resmen bir üniversite mezunuydum. Üstelik iş aramak için de çabamayacaktım çünkü altı aydır sürekli yazılarımı gönderdiğim dergi benimle birkaç yıllık bir anlaşma yapmıştı.
Şu an mezuniyet törenindeydik. Daha doğrusu tören bitmiş, diplomalar alınmış, eğlence kısmına geçilmişti. Göğüs hizama gelen ve ayakta durmamı gerektiren ufak masanın etrafında sadece Gece ve ben vardık. Daha öncesinde Esinlerle beraber olsak da onların nereye kaybolduğunu bilmiyordum.
Üzerimde vücudumu saran, mini, ekru rengi, askılı bir elbise vardı. Sırtındaki hafif dekolte beni çok az da olsa üşütse de haziran ayında olduğumuz için beni üşüten rüzgarın pek bir manası yoktu.
Önümdeki alkollü olduğunu tahmin ettiğim içeceğin bardağıyla oynarken bir yandan da bu dört yılda olanları düşünüyordum. Üniversite için sırf annemden uzaklaşmak için hiç bilmediğim bir şehre, Ankara'ya, gelmiştim ve burada hayatımın önemli birer parçalarını oluşturan insanlarla tanışmıştım. Esin'le, onun sayesinde Enes'le ve en önemlisi de Gece'yle tanışmamı sağlamıştı tüm bunlar.
Gece'nin sorusuyla başımı kaldırıp ona baktım. "İçeyim mi?"
Zaten içmeye pek meraklı olmadığım için bardağı ileri doğru iteledim. Etrafta bir sürü dans eden, eğlenen insan vardı ama benim canım nedensizce bunların hiçbirini yapmak istemiyordu. Bunun sebebi biraz da ortada çılgınlar gibi dans eden kişilerdi.
Biraz sonra masamıza biri geldiğinde kim olduğunu merak ederek oraya baktım. Selda'ydı.
"Selamlar! Ne yaptınız?" Enerjik girişi benim de anında moralimi yükseltmişti.
"Ne yapalım, oturuyoruz öyle." Gece ile ikisinin tanıştırmam gerektiğini fark ettim o an. "Selda, bu Gece. Sevgilim." Elimle Gece'yi gösterdiğimde gülümseyerek ona baktı.
Gülümseyerek. Benim sevgilime.
Tamam, sakiniz. Büyük ihtimalle alışkanlıktan olduğunu düşünüyordum zaten.
Gece de ona samimiyetsiz bir gülüş ve bir baş sallamasıyla karşılık verdi yalnızca.
"Çok yakışıyorsunuz, Allah ayırmasın."
"Neyse, ben artık gideyim. Zaten görünce bir selam vermek için gelmiştim. Siz de baş başa takılın." Bana üstünkörü sarılıp yanağımdan öptü.
O uzaklaşırken ben de hemen yanımdaki sevgilime döndüm. "Sıkıldın mı?"
"Hayır. Sen yanımdayken pek mümkün değil zaten."
Gülümsedim ve kollarımı boynuna doladım. Elleri anında yeri orası gibi belimi sarmıştı sıkıca. "Senin dilin iyi açılmış, sürekli iltifat ediyorsun."
Dudağımın kenarından öptü. "Çünkü sen o iltifatlerın hepsini, hatta daha fazlasını hak ediyorsun." Başını boynuma gömüp orayı da öptüğünde istemsizce kıkırdadım.
Yanımıza gelen kişilerle beraber flörtleşmemize bir son vermiş ve onlara dönmüştük. Yine de Gece'nin eli hala benim belime sarılıydı.
"Sonunda siz de mezun oldunuz, nasıl bir hismiş?" diye sordu Gece karşımızdaki ikiliye.
"Kendimi boşlukta gibi hissediyorum," dedi Enes düşünceli şekilde. "Kendimi bildim bileli öğrenciyim ve şimdiden sonra olmayacak olmak garip geliyor."1
"Alışıyorsun." Gece'nin sanki kırk yıllık tecrübesi varmış gibi konuşması beni güldürmüştü. Benim güldüğümü duyunca yüzünü bana doğru eğdi ve "Bir şey mi oldu?" diye sordu.
"Senin sanki kırkı yıllık tecrüben varmış gibi konuşmana gülüyorum."
Dediğim şeyle bu sefer o da güldü. Bir süre o gülüşte takılı kaldı gözlerim. İlk tanıştığımız zamanlardaki içine kapanık, tamamen kendi dünyasında yaşayan Gece ile şimdiki neşeli halinin alakası yoktu.
Ona ilk açıldığım zaman verdiğim sözü tutmuştum. Onun içinde cıvıl cıvıl konuşan bir çocuk dirilmişti.
Etraftaki kimseyi umursamadan dudaklarımda asılı kalan tebessümden öptü beni. Ben ne olduğunu anlayamadan da geri muhabbete dalmıştı.
🌙
Arabanın içinde üzerimde Gece'nin ceketi ile neredeyse uyuyacaktım. Üzerimde feci bir yorgunluk vardı. Bu yorgunluğun da sadece bugünden değil, geride bıraktığım dört seneden kaldığını düşünüyordum. Daha önceden de mezun psikolojisine girsem de gerçekten mezun olunca hissettiğim şey bambaşka olmuştu.
Araba apartmanların önünde değil de başka bir yerde durunca çatılmış kaşlarımla etrafı incelemeye başladım. Etraf fazlasıyla tanıdıktı çünkü burası Gece'yle tanıştığım parktı.
Gece arabayı durdurdu ve bana baktı. "Hadi, inelim."
Benim bir hamle yapmadığımı görünce de kendisi inmiş ve benim tarafıma geçip kapımı benim için açmıştı. Hatta bu da yetmemiş, emniyet kemerimi de o açmıştı.
Topuklu ayakkabılarımı ayağıma vurdukları için çıkarttığım için onları elime aldım ve çıplak ayaklarımla yere bastım.
"Yürümemeyi tercih ederim," dedim oturduğum yerden kalkarken. "Sahi, biz niye buraya geldik?"
"Seninle burada ayı izlemeyi özlemişim." O söyledikten sonra ben de bunu yapmayı özlediğimi fark ettim. Sevgili olduğumuzdan beri çoğunlukla birbirimizin evinde vakit geçiriyorduk ve bazen de dışarıda buluşuyorduk. Buraya gelip de ayı izlemeyeli epey oluyordu.
"Seni kucağıma alayım ister misin?"
İşte bu, reddetmeyeceğim bir teklifti.
Usluca başımı salladım. Gece bir elini bacaklarımın altından geçirip diğer eliyle de sırtımdan destekleyerek beni kucağına aldı. Ben de kollarımı onun boynuna doladım.
Zaten birkaç adımlık bir mesafe gitmiştik. Gece beni yavaşça yere bıraktı ve kendisi de yanıma oturdu.
Gözlerim gökyüzündeki hilal evresindeki aya takılı kalırken başımı onun omzuna yasladım. Dudaklarının yumuşak baskısını saçlarımın arasında hissetmemle gözlerim huzurla kapandı.
Bir süre sonra gözlerimi açıp ona baktığımda onun her zamanki gibi gökyüzüne değil de bana bakıyor olduğunu görmüştüm.
"Hep hilali izlerdin, bu sefer niye bana bakıyorsun?" diye sordum merakla.
Güldü ve dudağımdan öptü kısaca. Bugün beni fazlaca öpmüştü ve ben de bundan şikayetçi değildim. "Şimdi de Hilal'imi izliyorum."
Yaptığı kelime oyunuyla güldüm. Ben Hilal'dim ve o da Gece'ydi. Ben onun karanlığına ışık olmak için gelmiştim ve iyi ki de gelmiştim.
İyi ki o gece yürüyüşe çıktığımda karanlıkta tek başına sigara içen o adamı gördüğümde yanına gitmiştim. Çünkü ben onun yanına gittiğim günden beri hayatımda belki de hiç olmadığım kadar mutlu olmuştum.
"Hilal," diye ismimi söyleyen Gece ile ona döndüm. Benden bir miktar uzaklaştığında ben de geriye çekilmek zorunda kaldım. "Belki bunun için erken diyeceksin ama ben bunu yapmak için seni sevdiğimi fark ettiğim ilk andan beri bekliyorum."
Ben onun ne dediğini anlamaya çalışırken o tek elini cebine attı ve bir şey çıkarttı. Bir yüzük kutusu.
Söyleyeceği şeyleri az çok tahmin ediyordum ve bu tahminler heyecanın tüm hücrelerimi sarasına sebep oluyordu.
"Ben seninle tanıştığımdan beri çok değiştim ve bu değişim hep iyi yöneydi. Çünkü sen beni iyileştirdin, Hilal. Sen benim sesim, Seda'm, kendimi bulduğum Hilal'im, her şeyim oldun. Ve ben bütün bunlar için sana çok minnetarım." Bir anlığına duraksadı ve elindeli yüzük kutusunu açtı. Bense o kutudaki yüzüğe değil, dolmuş gözlerimle tamamen onun yüzüne bakıyordum. "Şimdi de ailem olur musun?"
Ben bir şey diyemeden cümlesini tekrar kurdu. "Benimle evlenir misin, Hilal'im?"
Bir şey söylemek şöyle dursun, o an nefes bile alabildiğimden şüpheliydim. Bana zamanın aktığını hatırlatan tek şey o an gözümden akan mutluluk göz yaşlarıydı.
En sonunda, gücümü toplayabildiğimde kısık bir sesle "Evet," diyebildim yalnızca.
Elindeki yüzük kutusunu umursamadan sımsıkı sarıldı bana. Ben de ona aynı şekilde karşılık verirken Gece bacaklarımdan tutup beni kucağına çekti. "Ağlama," diye fısıldadı nefesi kulağıma vururken. "Bunun için ağlanır mı?"
Geri çekilip gözlerimden akan yaşları parmağının tersiyle sildi ve her iki gözümden de öptü. "Mutluluktan bile olsa ağlamana katlanamıyorum."
Bu sefer güldüm ve ben onu öptüm. Benim planım hemen geri çekilmekken Gece beni bırakmamış ve nefesleriniz tükenene kadar öpmüştük birbirimizi.
"Seni çok seviyorum," dedi alnı hala alnıma yaslıyken.
Gece bir miktar geri çekildi ve arkasında kalan yüzük kutusunu aldı. Elimi de avcunun içine hapsedip yüzüğü parmağıma geçirdi. Bense o ana kadar yüzüğün nasıl bir şey olduğuna bakmamıştım, bakabildiğim tek yer ay ışığında daha bir parlayan kehribar gözleriydi.
Yüzük çok büyük bir şey değildi, aksine fazlasıyla sadeydi. Klasik bir tektaş yüzükten çok bir farkı olmasa da benim için anlamı çok fazlaydı.
Kollarımı sıkıca bedenine doladım. İçimdeki mutluluğun haddi hesabı yoktu. Hatta şurada koşarak bağırsam içimdeki duygu yoğunluğunu ancak atabilirmişim gibi geliyordu.
Gece de sarılmama aynı şekilde karşılık verdi ve başını boynuma gömdü. Oraya beni gıdıklayan bir öpücük bıraktıktan sonra parmaklarının sırtımdaki hareketini fark ettim.
İlk önce işaret parmağıyla sırtıma dokundu ve sonra omzumdan belime doğru hayali bir kemer çizdi.
🌙
Feci şekilde duygusalım gerçekten, resmen bir kitabın daha sonuna geldik 🤧3
Şimdiye kadar okuyup destek olan herkese çok teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız canlarım♡
Ama bu şimdilik tam bir veda değil, bir tane de özel bölümümüz olacak. Onu hemen atmayacağım, kitabı biraz özlemeyi bekleyeceğim sanırım.
Finali okuduğunuz tarih? (13.02.25)2
Beni instagramdan da takip ederseniz müthiş olur, alıntı vs paylaşıyorum orada da. Hesabım; justtbirisii
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.43k Okunma |
528 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |