
Keyifli okumalar
Keje'den
Evet Ağir'le evlendim. Aslında Ağir'e aşık da değilim, sırf Heja'da benim yaşadıklaklarımı yaşasında diye evlendim. Kuma gitmek en son tercihimdi ama babam ve amcam isteyince kabul ettim.
Ben Ağir hiç bir şekilde kabul etmez diye düşünüyordum. Ama olmadı Ağir fazla direnmedi, kabul etti. Başta çok şaşırdım! Çünkü Ağir'le Heja'nın aşkı dillere destandı.
Heja Ağir'le evlenebilmek için Hazar'ı red edip ailesinden vazgeçmişti.
Hazar! Benim ilk aşkım oda Heja için beni reddetti. Açınacak durumdayım sırf ben aşk acısı yaşadım diye Heja'da yaşasın istiyorum. Gerçi daha büyüğünü yaşadı. Benim ki karşılıksız aşktı onun ki ise kaybediş yok oluştu. Biliyorum çok acımasızca ama içim soğusun istiyorum. Ağir'le Heja evlenerek benim içimde olan bütün umutlarımı söndürdü. Başta Heja'nın Ağir'e olan aşkı bana umut olmuştu! Ama sonra imkansıza dönüştü. Olaylar o kadar hızlı gelişti ki bir anda her şey ters gitti. Ağir'in Heja'yı istemesi ailesinin kabul etmemesi, Heja'nın ailesini karşısına alıp gelmesi, bana umut olmuştu.
Ama ne yazık hiçbir şey düşündüğüm gibi olmadı. Tüm gururumu ayaklar altına alıp, Hazar'a gittim! Ona olan aşkımı anlattım! O da bana Heja'ya olan aşkını anlattı. O zaman nefret ettim Heja'dan.
Beni sevmeyi denemesi için yalvardım Hazar'a! Bir şans istedim. Yeter ki umudum olsun. O da onunla olsun istedim. Hazar'sa beni sevmediğini Ağir'in ailesinden bir kızı da asla ailesi yapamayacağını yani imkansızlığı anlattı.
Belki onlar evlenmeseydi benim için umut olurdu.
ikisinin evliliği ile Mirakan ve Karadağlı aileleri arasında evlilik ve akraba ilişkileri artık imkansızdı!
Ne bizden onlara artık kız verilirdi. Ne de onlardan bize kız alınırdı. Onlarda içinde durum aynıydı.
Evet ben aşkımı kalbime gömüp geldim Ağir'e artık kocamdı! Ağir'e karşı hiç bir saygısızlık yapmıyacaktım. Hatta onu kendime aşık edip Heja'dan iyice uzaklaştıracağım. Heja'da benim yaşadıklarımı yaşayacak. Önceleri böyle bişi aklımda hiç yoktu her nedense babam evlilik konusu acınca neden olmasın dedim. Zaten Heja'nın kabulleneceğini hiç sanmıyorum.
İsteme kına düğün hern şey o kadar hızlı geliştiki her şey bir anda oldu.
Genelde kumaya düğün kına yapılmaz? Ama ben amcama gelin geldiğim için her şey eksiksiz yapıldı! Heja penceren izledi kocasına yapılan düğünü. Ağir yanımda surat asıyordu ama onunda artık yapacağı hiçbir şey yoktu. Heja'nın yaşadıklarını düşününce ister istemez üzülüyorum. Özellikle düğünde odasının penceresini açıp bizim isimlerimi ki zava, ki xatun diye zılgıt çekmesi... Allah'ım nasıl bir güç kuvvet verdi ki içinde ki acıya rağmen zılgıt çekebildi. O an onun için gerçekten üzüldüm. Düşündükçe bazen yanlış yaptın diyorum ama ben olmasam da kuma gelecekti bu konağa. Bende babamın amcamın istekleri ile kabul ettim. Ve Heja'nın acı çekmesi hoşuma gidiyor.
Pişman mıyım? Hayır! Ağir'i sevmeye ona yuva olma ya mecburum. Bazı şeylerin dönüşü yoktur ben de dönüşü olmayan bir yoldayım.
İlk gece Ağir bana dokunmaz diye düşündüm aslında, ama düşündüğüm gibi olmadı. Aksine çok kibar davrandı. Büyük aşkı bu kadar mıydı diye sorguladım bir an. Sonra annesi ile konuştuklarını duydum, işte yok dokunmazsa namuslarına söz gelirmiş. Elalem onun erkekliğini sorgular suçu Heja'ya değil sana bağlarlar falan. Bir de aşiretmiş ,çocukmuş; bilmem daha başka neler, neler. Ağir' de yenilgiyi kabul etti. Heja şimdi neler düşünüyordu acaba? Büyük aşkı, kocasının ihaneti çok zor olmalı. Benim ki karşılıksız aşktı onun ki pişmanlık olacak. Acıyorum aslında ona zavallı Heja! Daha çok şey yaşayacak tabi burada kalırsa, gerçi şimdi gidecek yeri yok zavallının. Ailesinin kabul edeceği de meçhul, kaçıp gidemez de, giderse hem ailesi leke alacak hemde abilerinin başına bela açacak. Abileri hem Heja'yı hemde Ağir'i öldürmeye mecbur kalacak. O yüzden bir çıkış buluncaya kadar katlanacak zavallı Heja.
Ağir şimdilik ilk geceden sonra odama bir daha gelmedi. Gerçi gelmeye mecbur yarın öbür gün dedikodu alır başını gider. O zaman tıpış, tıpış kendi ayakları ile isteyerek gelir.
Heja onu görmeye bile tahmül edemiyor. Ağir'de pişman gibi ama artık olmayacak duaya amin denilmez. Ben ikisinin hayatındayım.
İlk günün sabahın da merdivenler de gördüm Heja'yı! Bilerek " günaydın" dedim. Görsün istedim beni bilsin varlığımı merdiven parmaklıklarını sımsıkı tutuşundan anladım, ne kadar acı çektiğini, merdivenin aşağısın da kocası, yukarda kuması. Gerçekten zor bir durumdu sessizce yanımdan geçip odasına girdi. Bende kahvaltı sofrasına Ağir'in yanına geçip oturdum. Yukardan bizi izlediğini biliyordum. Acı çeksin yıkılsın istedim. Ağir kalktığında arkasından gittim ama o ben yokmuşum gibi çekip gitti. Ben de umarsamadım fazla nasıl olsa istediğimi aldım.
&&&&&&
Heja sabah yine başında ki ağrı ile uyandı. Saate baktığın da daha erken olduğunu anladı. O kara günün üzerinden 7 gün geçmiști. Artık Ağir'i görmeye bile tahammül edemiyor bu yüzden ne odasına nede bulunduğu ortama gelmesine izin veriyordu. Onlar artık ynı evin için de iki yabancıydılar. Keje'yle de yan yana gelmek istemiyordu. Mecbur kalmadıkça odasından çıkmıyordu. Belki saçmaydı ama burdan kurtulmak için bir yol buluncaya kadar mecburdu bunlara. Acaba ailesi duymuştur. Zihninde dönen tek soru buydu, duyduklarında babası, abileri ne tepki göstermișlerdi? Göz mü yumuyorlardı. Ya annesi Narin Karadağlı... O ne yapıyordu onun bu kadar tepkisiz ve sessiz kalışı kafası karma karışıktı ve düşünmek bile istemiyordu!
Kapısı çalınınca kim olduğuna bakmak için kalktı. Kapıda konağın çalışanlarından Elif vardı.
" Hayırdır Elif sabah ,sabah ne oldu da sen kapıma geldin."
"Heja hanım kusura kalmayın. Berfin Hanım bugün kahvaltıyı sizin hazırlamanızı istedi. Bende haber vermeye geldim."
Heja anlamıştı karın ağrısını.
"Tamam Elif sen in bende geliyorum."
Elif indikten sonra oda üstünü değiştirip aşağı indi. Berfin Hanım aklınca her şeyi normalleştirmeye çalışıyordu. Bir haftadır onlarla aynı sofraya oturmuyordu. Anlaşılan oyd ki Berfin Hanımda böyle yaparak alışmasını sindirmesini istiyordu. Ama çabası boşunaydı. Karşısındaki kadın Heja'ydı adı gibi kıymetli ve değerliydi. Kimsenin bu hayatı ona reva görmesine izin vermeyecekti.
Mutfağa indiğin de kimse yoktu " demek ki tek başıma yapmamı istiyor" diye fısıldadı. Kollarını sıvazlayıp "Öyle olsun bakalım" diyerek kahvaltılarını hazırlamaya başladı. Önce çay için ketıla suyu koydu. Sonra kahvaltılıkları çıkarma ya başladı hiç bir şekilde özenmeyecekti. Kısa bir süre sonra arkasından gelen sesle döndüğün de, yutkundu onun umutlarının aşkının katili Keje'yi gördü. Keje'nin mutfakta ne işi vardı? Keje'nin rahat bir şekilde yanına gelip yardım etmesiyle gözlerini kıstı. Yüzünü buruşturup tiksinir gibi elindekileri tezgaha bıraktı. Ondan nefret ediyordu. İsteseydi kuma olarak gelmezdi. Ama gelmişti. Heja'nın ona olan bakışlarını görünce gülümseyerek "Yengem kahvaltıyı hazırlama mı istemiş. Daha doğrusu beraber hazırlamamızı istemiş" diye bir açıklama yaptı. Heja kısa bir süre gözlerini yumup açtı. Yapılan saygısızlık onu daha da öfkelendiriyordu. Ne demekti bu dalga geçer gibi ikisinin hazırlaması yani bir birlerine alışmaları istenmiş. İki kadının aynı adamı paylaşması istendiği gibi şimdide aynı hayatı güle oynaya paylaşmaları isteniyordu. O sinirle hazırladığı kahvaltılıkları tezgahın içine döküp mutfaktan çıktı. Kimse ondan böyle bir şey yapma hakkını göremezdi. Ona bu hayatı reva gören herkesten nefret ediyordu. Özelikle kocası ve kumasından. Heja öfkeyle merdivenlere doğru ilerliyordu Keje'de arkasından onu takip ediyordu. Merdivenler de kolundan tuttup. Heja'nın gözlerine bakarak " Bak Heja zor bir durum biliyorum. Ama alışmaya çalışsan, senin yüzünden herkes huzursuz. Kabul et artık bende varım. Şimdi in aşağı beraber hazırlayalım beraber yapalım kahvaltıyı. Bugün inmesen yarın mecbur ineceksin. Başka çaren yok anla bunu!"
Büyük bir nefes alıp, tutuğu kolunu ondan tiksinir gibi elinden çekti. Ne ona ne de kocasına tahammülü vardı. Büyük bir nefes alıp " Bak Keje hiçbir şeye mecbur değilim. Anladın mı? Alışmaya çalışmayacağım. Kimin huzurunun kaçtığı umrumda değil. Varlığın beni alakadar bile etmiyor evet varsın artık kabul ama ben yokum anladın mı?"
"Heja senin yüzünden aile diken üstünde farkında mısın? Kimsenin yüzü gülmüyor. Birazda onları düşün. Ağir'i düşün ne senin yanına gelebiliyor nede benim. Arafta gibi, kabul et işte sırasına göre gelsin. Yarın öbür gün çocuk diyecekler. O zaman ne olacak aaa ama karım kabul etmiyor mu diyecek."
Heja gözlerini yumup açtı. Ağlamıyacaktı ya da odasına kadar dayanabilirdi. Ne yani çocuğu olmuyor diye bunları sindirmesimi gerekiyordu. Çocuk yoksa kocada yok yani öyle mi? Adil bir seçim. Hayır aşkı gurundan öte değildi.
"Keje kusura bakma ben senin gibi midesiz değilim. Gelsin odana beni ilgilendirmez. Çocuk mu yaparsın misket mi oynarsın ya da başka bir şey inan beni alakadar eden bir şey değil."
Heja yüzüne yalancı bir gülümse takınıp Keje'ye yaklaştı "Ben Ağir'i çoktan sildim. Tepe ,tepe kullan kocanı istemiyorum senin olsun. Sen haftanın tüm günlerini sıralı olarak kendine göre ayarla. Şimdi çekil git kaynanana kahvaltı hazırla huzuru kaçmasın."
Heja arkasını dönüp merdiven basamaklarını çıkmaya başladı. Daha üçüncü adım da tekrar duydu Keje'nin iğrenç sesini.
"Ne oldu Heja! Hani büyük aşkın. Şu dünyaya değişmediğin Ağir'in bu kadar mıydı? Gerçekten merak ettim. Dillere destan sevdana ne oldu? Hiç çabalamadan sunuyorsun elime, oysa şavaşırsın sandım! Bırakmazsın dedim."
Heja sinirden gülmeye başladı. Bu kadın kendisini ne sanıyordu. Nasıl böyle konuşmaya cürret ederdi. Bunları anlamıyordu. Ama artık düşünmekte istemiyordu. Orta da çaba sarf edip savaşacağı biri de yoktu. Ağir seçimini yapıp hayatına devam ediyordu. Bir de o zaten kimsenin Arafı olamazdı, ya vardı ya yok. Ağir'de onu yok saymıştı zaten. Heja yavaşça arkasını döndü. Şimdi yukarıdan Keje'ye bakıyordu. Yüzünde kendinden emin bir duruş dudaklarında ki alayvari bir edayla "Keje biliyor musun? Artık kimin ne düşündüğünü düşünecek halde değilim. Ortada savaşa bileceğim biri de yok ne yazık. Evet aşkım en büyük yenilişim en büyük pişmanlığım oldu. Bu saatten sonra olacaklar da umrum da değil. Ben yenilgiyi değil aldanışı, ihaneti kabul ettim. Ağir'e gelince benim için öldü Keje öl-dü anladın mı? Benim için Ağir yedi yabancı el herkes gözümde sadece senin kocan ama benim değil. Öldü sayıyorum onu, yani bilmiyorum öldü sadece bu ve doğrusunu söylemek gerekirse ben ölen aşkım için yas bile tutmuyorum."
Keje hayretler içinde baktı Heja'ya, o savaşır özülür yıkılır sanıyordu ama Heja içim de bitirdiğini söylüyordu. Yine dimdik ayakta duruyordu. Omuzları düştü istediğini alamamışlığın üzüntüsü yenilgisi vardı. Mutfağa gitmek için arkasını dönüp sessizce geri gitti.
Heja kısa bir süre onun arkasından bakıp kafasını olumsuzca salladı ve kalan merdivenleri çıkmaya devam etti. Kafasını kaldırdığı gibi onları yukarıdan izleyen Ağir'le göz göze geldi. İkisinin konuşmasını duymuştu... Burnundan solumasından bu belliydi . Heja kısa bir süre duraksadı. Ağir'in mavi gözlerinde öfkenin yanında pişmanlık vardı. Lakin Heja'nın elalarında sadece öfke... Kafasını olumsuzca sallayıp omuzlarını dikleștirip çenesini kaldırdı. Kafasını eğip gizlenecek değildi. Kendinden emin bir şekilde adımlarını attıp, yok saydı Ağir'i onun Heja'yı yoksaydığı gibi. Yanından sessizce geçip odasına girdi. Eskiden olsa neden ben önce uyandın veya neden uyandığımda yanımda değildin kavgası olacaktı... Onlar artık eskisi gibi değildi. Adamın sıcak kanlı bir şekilde ihaneti gün yüzündeydi. Gerçi öyle alenen değildi ya, davul zurnalı kutlamalı yapılmıştı. Çevresindekilerde sırtını sıvazlayıp destek çıkmışlardı. İşte Heja bunu sindiremiyordu. Bir adam aşkından ölürüm dediği kadına bunu nasıl yapardı. Nefesinin kesileceğini hiç mi düşünmüyordu. Odasının kapasını sinirle açtı ve sert bir şekilde çarptı.
Ağir duyduğu kapı sesiyle gözlerini yumdu. Bir yanı öfkesini kusmasını istiyordu. Heja'nın sessizliği onu korkutuyordu...
Heja'nın gözünden sinirle bir damla yaş aktı. Şimdiden katlanamıyordu. Herşeyin, herkesin üstüne geldiğini düşünüyordu. Bu nasıl bir imtihandı hiç bilmiyordu? Ama katlanması çok zordu. Aynanın karşısına geçip kendi görüntüsüne baktı "Aşkına yenilip kabullenmiyeceksin" dedi. Bunu bir kaç kere üst, üste tekrar etti. Aynada ki görüntüsüyle bir savaş içindeydi. Dişlerini sıkıp "kabul edersen öl Heja geber Heja kabul eden sana binlerce lanet okuyacağım yazıklar olsun" deyip arkasını döndü. En kısa zamanda abisi ile iletişime geçip bir yol bulması, onu burdan almasını isteyecekti. Gerekirse ayaklarına kapanıp af dileyecekti. Sadece nasıl yapacağını bilmiyordu. Lakin burada kalmaya devam ederse delirmesi kaçınılmazdı. Gerçi şimdi bile konağı kendi ve Ağir'le beraber yakmamak için zor tutuyordu. Ağir telefonuna el koymuş konaktan çıkmasını da yasaklamıştı yoksa rahatlıkla abisine veya ailesine ulaşırdı.
Düşüne, düşüne kafayı yemek üzereydi, vaktin nasıl geçtiğini anlamadı? Kapısının çalınması ile düşünce denizinden sıyrıldı. Kapıyı açtığın da yine Elif vardı karşısında.
"Hanımım Ağir ağam kahvaltıya inmenizi istiyor."
Heja sinirle soludu artık aldığı nefes bile yeterli gelmiyordu. Hayır tepkisini açık açık gösteriyordu. Onu anlamaları için ne yapması gerekiyor. İçinden sakın ol deyip.
"Elif canım aç olmadığımı inmeyeceğimi söyle olur mu?"
Elif üzgün gözlerle ona bakıyordu. Heja'nın yaşadıklarının kolay olmadığını biliyordu. Kafasını olumlu anlamda sallayarak arkasını döndü ve aşağı indi. Heja' da kapısını kapatarak yatağına döndü. Kısa bir süre sonra kapısının sert bir şekil de açılması ile irkildi. Karşısında yine burnundan soluyan bir Ağir vardı. Onu odasına yakınına hatta yaşadığı, soluduğu yer de bile görmeye tahammülü yoktu. Yüzünü buruşturup bakışlarını ondan çekti.
"Neden kahvaltıya çağırdım halde gelmedin? Heja yeter artık kendine bir çeki düzen ver. Hepimiz seni bekliyoruz."
Heja artık net bir şekilde anlıyordu. Onun sınanması Mirakanlardı.
" Sana beni çağır mı dedim Ağir ağa? Git yap kahvaltını ben aç değilim! "
Ağir eliyle burun kemiklerini sıkıp, yüzünü sıvazladı. Belki biraz yumuşak davranırsa karısı da biraz yumașar onu anlar umuduyla "Heja bak anlıyorum seni tamam. Ama biz bir aileyiz anladın mı? Böyle yaparak hepimizi daha çok üzüyorsun. Ben çıkar bir yol bulucağım ama ne olur, o zaman kadar huzursuzluk çıkarma. Gel beraber inelim aşağıya eskisi gibi bak yüzüne hasret kaldım. "
Heja bıkkınla baktı Ağir'e, hala çözüm diyordu.
"Ağir ağa ben çözümü biliyorum
biliyor musun? Hem orta da huzursuzluk diye hiç bişi kalmaz."
"Nedir çözümü Heja'm söyle hemen yapalım. Artık bitsin bu hasret."
"Çözümü basit Ağir ağa, üç şahit çağırıp beni boşaman. Sana yemin ederim ben bu konaktan gidersem ortada huzursuzluk diye hiçbir şey kalmaz."
Ağir kısa bir süre duyduklarını anlamaya çalıştı. Dişlerini sıktı ve hızlıca ilerleyip Heja'nın kolundan sertçe tuttu. Boşa ne demekti; O bu geçen kaç gündür nefes onsuz alamıyordu. Onun olmadığı bir hayat ölümdü! Zaten Keje ile konuşmasını duymuştu. Öldü demişti. Ağir benim için öldü. Ağir bencildi hatalarına rağmen sevsin istiyordu. O Ağir'in Heja'sıydı. Gözlerindeki öfke ile Heja'ya bakıp "Bir daha söyle Heja ne dedin sen. Boşanmak dedin değil mi? Sen bu eve girerken kefeninle çıkacağını biliyordun. Şimdi kapa o çeneni in aşağı bir daha saçma sapan şeylerle gelme bana anladın mı?"
"Bırak kolumu Ağir sesini yükseltme bana, karşında korkutup sindire bileceğin biri yok. Sen daha iyi bilirsin geldiğim gibi çıkarım ben, sen de izlersin. Sen zaten Keje'ye gittiğin o gün kefeni giydirdin bana hiç merak etme! Ve boşanacağım senden, sende göreceksin."
Ağir daha da sinirlendi Heja laftan anlamıyordu. Kolundan sürükleyerek çıkardı onu odadan. Heja inmemek için çabalıyordu ama Ağir umursamadı kolundan sürükledi. Merdivenlerden hızlıca indi. Heja'yı da arkasından sürükleyerek. Kahvaltı masasına resmen fırlattı artık sabrı taşmıştı Ağir'in. Bir yanda ailesi amcası aşireti. Diğer yanda sevdiği kadın araftaydı pişmandı! Çekip gitse olmuyor. Kalsa yine olmuyordu. Birde en acı kaybedişi Heja'sı farkındaydı istesede dönüşü yoktu.
"Heja otur kahvaltını yap. Bundan sonra sürekli masada göreceğim seni. Yerin bu sofra bu masa anladın mı? Bir daha tatsızlık olsun istemiyorum."
Heja sürüklenerek geldiği yere fırlatıldığı masaya baktı. Artık asla geri adım atmayacaktı.
"Yerim bu sofra değil, bak sofra da yeri olan oturmuş zaten. O yüzden bence sen zorlama otur karının yanına benden de uzak dur."
Ağir öfkeyle döndü Heja'ya niye bu kadar asi ve inatçıydı ki.
"Heja istersen sabrımı çok fazla zorlama yerin benim yanım. Anladın mı? Otur oturduğun yere bir daha uyarmıyacağım. Sen bu evin gelini benim karımsın. Evim evin ailem ailen sende benimsin. Benden gidemezsin! Şimdi yanıma otur kahvaltını yap evin gelini benim karım gibi davran."
Heja delirdiğini sandı ne diyordu? Anlamak istemiyordu, farkında değildi ama yanında diğer karısı Keje vardı. Şimdi yanına aynı masa da aynı sofraya oturmasını bekliyordu. Ailem dediği insanlar yapmıştı ona zaten bunu! Nasıl onlara aynı gözle bakmasını bekliyordu.
"Ağir biliyor musun ben hiçbir şey anlamıyorum. Anlamak da istemiyorum, sabrında sende beni ilgilendirmiyorsunuz! Hatta biliyor musun seni masanı, sofranı, ailene bile tahammülüm yok. Ailem olmadıklarını zaten kanıtladılar. B yüzden benim burada yerim olduğunu hiç sanmıyorum; sen otur karın ve ailenle kahvaltını masanda sofranda yap ama benden uzak dur! Anlatabildim mi? ."
Berat ağa elini sertçe masaya vurup, Heja'ya baktı. Boran Karadağlı'nın kızı olmasaydı ne yapacağını çok iyi bilirdi. Lakin Narin ve Boran'ı karșısına almak en son isteyeceği şeydi. Tabi konağın içinde tavizde verecek değildi.
"Bu ne densizliktir! Haddini bil gelin sustum, acısı var dedim. Ama sınırı aştın otur, oturduğun yere. Ağzından çıkanlara dikkat edesen Keje'de sende bu evin gelinlerisiniz bir daha böyle bişi duymak görmek istemem anladın mı?"
"Hayır anlamadım Berat Ağa anlamıyacağım gelininiz kızınız zaten sofrada! Benim o sofra da yerim olsaydı ! Keje orada olmazdı, yerimin nerde olduğunu gösterdiniz bu yüzden lütfen bana saygıdan bahsetmeyin."
"Babadan , ağamı oldum şimdi? Seni kızlarımdan hiçbir ayırmadım zaman, bunu bana nasıl reva görürsün."
Heja kimseye tahammül gösteremediğini şimdi daha iyi anlıyordu. Onunla dalga geçer gibi kızımdan ayırmadım seni diyordu. Hangi baba kızına bunu reva görürdü.
"Beni kıznız gibi gördüğünüz için kuma üstüme geldi. Her şeyi geçiyorum siz Keje'yi isterken. davullu zurnalı düğünü yaparken hiç dediniz mi? Heja nerde ne yapar? Ya da bu kadın ne hisseder! Üzgünüm ben baba, dediğim adamı o gün kaybettim."
Ağir ağa ev halkı sessizce Heja'yı dinlediler. Ona söyleyecek sözleride yada hakları varmıydı?
Ağir öfkeyle kalktı sofradan! Sevdiği kadın olmadan yediği zaten boğazına diziliyor ve yaşananlara tahammül edemiyordu. Heja'da arkasından yürüdü ev halkı Heja' nın günler sonra Ağir' i uğurlayacağını sandı. Heja biraz yürüdükten sonra Ağir merdivenleri iniyordu kapıdan çıkmadan gör sesiyle konağı inletircesine "Ağir! Keşke ölseydin üç gün yas tutup kırk gün taziyeni verseydim. Ama sevdiğim adam öldü deyip dul kalsaydım. Ömür boyu pişmanlığım değil de sevdiğim olarak kalsaydın."
Ağir kapıdan çıkmadan duydu Heja' nın söylediklerini arkasını dönüp baktı Heja'sına... Gözlerinde hayal kırıklığı vardı. Sevdiği kadın ölü ona yakıştırıyordu. Gerçi bu yaşadıklarıda bir çeşit ölümdü. Dudakları kenara kıvrıldı. Sesinde pişmanlığın verdiği bir tınıyla "Keşke... Keşke! bunları duyacağıma ölseydim. Üç gün yasamı tutup dördüncü gün unutsaydın beni ama yine de Heja ile Ağir olarak kalsaydık."
Kapıyı çarparak çıktı Ağir. Yüreği sıkışıyor du Ağir'in. Karısına bu kadar uzak olmak dokunuyordu. Onun yüreğin de tek birine yer vardı. Sadece o yerleşebilmişti oraya, onu da kaybedeyiyordu, farkındaydı. Ona attığı her adım da Heja ondan onlarca adım uzaklaşıyordu. Öfkeyle arabasına binip sürdü.
Heja ise kahvaltı masasına oturmadan geçti mutfağa. Mutfakta çalışanlarla yaptı kahvaltısını yukarı çıkacağı zaman hızla dış kapının açılması ile gelene döndü.
Korumalardan Seyit hızla yukarı çıkıp Berat ağanın yanına ilerledi. Şiveli aksanıyla "Ağam Ağir ağa vurulmuştur. Durumu da ağır! Hastaneye kaldırmışlar."
Heja ise kahvaltı masasına o
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |