
Selamun aleyküm. Nasılsınız iyi misiniz, sizleri özledim. Biliyorum çok geciktim ama telafi etmeye çalışıcam özür dilerim. İnaşllah beğenirsiniz...
Gökçen Türk'ün anlatımıyla :
Gökalp gideli iki hafta oluyordu çok özlemiştim. İsmi bile geçse gözlerim doluyordu. Hamilelik beni çok duygusal yapmıştı.
Aklımdan hiç çıkmıyordu. Acaba nasıldı? Yaralanmışmıydı? Açmıydı? Tokmuydu? Uyuyormuydu? Yoksa uykusuzmuydu? Çok merak ediyordum.
Telsizden haberleşmek istemiştim ama albay izin vermemişti. Gökalpin aklı dağılabilirmiş. Emir demiri keserdi maalesef ve ben meraktan çatlatacaktım.
Şimdi ise yatağımda uzanmış çok az belli olan bebeklerimi seviyordum. Odada tektim, ben istemiştim biraz yanlız kalmaya ihtiyacım vardı.
Evet ailemle çok güzel ilerliyordu hatta içimden anne, baba, abi bile demeye başlamıştım ama dışarıdan daha söyleyememiştim. O da olacaktı zamanla.
"bebeklerim biliyorum babanızı sizde çok özlediniz. Bende çok özledim " dedikten sonra tekrar gözlerim dolmuştu.
Uyuyamayacağımı anlayınca en güzeli hava almak diyerek dışları çıkmaya karar verdim. Bahçede oturabildim. Soğuktu ama ben alışkındım.
Herkes uyuyordu galiba çünkü çıt yoktu. Bahçeye çıkınca hamağa oturdum. Beş dakika sonra yanımda hareketlilik oldu. Önce omuzlarıma battaniye bıraktı daha sonra ise yanıma oturdu Demir.
Başımla teşekkür ettim sadece. Gökalp aklıma gelince yine düşüncelere daldım. Üşüyormuydu acaba? Tabi üşüyordu.
Ben düşüncelere dalmışken Demir "güzel kızım neden yüzün düştü? Gözlerin doldu? " dedi.
Gözlerimi dolu dolu ona bakınca Derin nefes aldı "merak etme Gökalp dağ salim dönecek. " dedi.
Gözümden bir damla yaş düşünce ona sarıldım. O da bana sarıldı. "abi ona bişey olmaz değil mi? " dedim.
Demir kaskatı kesildi. Ne olmuştu ki şimdi?
Beni kendinden ayırıp "bir daha de bakayım. " dedi.
Düşündüm bir dakika kadar. Salak salak yüzüne baktığımı görünce göz devirip "az önce dediğini tekrarla " dedi.
Kaşlarımı havaya kaldırıp "gökalpe bişey olmaz değil mi? Diye sordum " dedim. Bunda ne vardı ki diyecektim ki bende jeton düştü. Abi demiştim lan ben.
Gözlerimi pörtleterek ona bakınca "abisinin canı bir daha de bakayım " dedi.
"abi " dedim tekrar. Bana gözleri parlayarak baktı. Sonra kendisine çekip sarıldı. "abisinin canı, güzel kızım teşekkür ederim önce bana abi dediğin için. Beni çok mutlu ettin. " diyip birkaç kez saçımın üzerinden öptü.
Sessiz kalıp bende ona sarıldım, abime.
Ne kadar sarılı kaldık bilmiyorum ama ayrıldık.
Biraz daha oturduktan sonra dudaklarımı yemeye başaldım. Abim bunu anlayınca" ne oldu? " diye sordu.
Derin nefes alıp " inanmayacaksın ama galiba aşeriyorum " dedim.
Bana şok olmuş şekilde baktı. " ne demek aşeriyorum? Ne aşeriyorsun? " diye sordu.
Dudaklarımı ısırarak " şey ben gidip kendim bulurum. "dedim.
Tam ayağı kalkacakken beni sıkı sıkı tutup bırakmadı." saçmalama abicim lütfen söylermisin senin çocuğunsa benim de yiğenlerim. Hadi " dedi.
Boğazımı temizleyip " şey ananas istiyorum " dedim.
Bana şokla baktı. Çünkü kıştaydık. Bir iki saniye baktıktan sonra "Tamam o zaman bulmaya gideyim ben " dedi.
Elinden tutup bende kalktım "bende geleceğim. Bekleyemiyorum, onu yemezsem ölecekmişim gibi hissediyorum. "
Abim bana şokla bakıp "Allah korusun abim kalk almaya gidelim. Buluruz elbet " dedi.
Tamam dediğim gibi ayağı kalktık. Abimin arabasına bindik ve açık manav aramaya başladık.
Açık manav arıyorduk ama yoktu. Hiç bir yerde açık manava yoktu! Çıldıracaktım, hamilelik bana iyi gelmiyordu. Zaten deliyidim iyice delirmiştim galiba. Beynimin içinde sadece ananas görüyordum. Lan bu nasıl bişeydi.
Keşke Gökalp olsaydı. Yine gözlerim doldu. Allah beni kahretmesin! Ne zordu bu duygularla başa çıkmak! Prens gibi "aklımı deliricem" diyip bağıracaktım şimdi.
Biraz daha arayınca şükür açık manav bulunca abim arabayı park etmişti. Araba durduğu an inmiştim. Demir arkamdan gülüyordu. Ben onu evlendiğinde görecektim. Göz devirip manava girdim.
Kırklı yaşlarında bir abi oturuyordu. Beni görünce ayağı kalktı. Zaten arkamdan Demir abim de gitmişti içeriye. Demiri beklemeden konuşmaya başladım.
"selamun aleyküm abi sizde ananas var mı? "
Adam "aleyküm selam bacım hoş geldiniz . Ananas da var. "
Ben konuşacakken Demir abim konuşmaya başladı "hoş bulduk abi sana zahmet bize oradan iki tane ananas ver de gidelim "
Adam "tabi hemen " demişti.
O ananasları poşete koyarken ben gözlerimden kalp fışkırarak ananasa bakıyordum. Bunu gören abim manav abiye "abi sana zahmet olmazsa ananasın birini kesermisin? "
Adam "ne zahmeti tabi. " diyip ananası birini de kesip doğradı. Beni görünce adam diğerini de kesmişti. Paketlemeyi bitirince demire verecekti ki elinden aldım. Demir abim gülüp adamın parasını verdi.
Arabaya geldiğimizde abim kapısını açar açmaz bindim. Artık dayanamadığım için direkt paketi açıp yemeye başladım. Abim de beni gülümseyerek izliyordu. Onu umursamadan yedim içinde iki üç dilim kalınca abime uzattım ama istemedi. Zaten gönülsüz uzatmıştım. İyi ki yemedi Ahaha.
Sağolsun manav abi ikisini de temizlemişti. Ne de olsa iki tane can vardı karnımda. Hamileyim ben kızlar çok görmeyin.
Biz eve giderken silah sesi gelmişti. Abime baktığımda anında arabayı durdurdu. Bana dönüp "güzelim sakın arabadan inmiyorsun hamilesin sana bişey olursa asla kendimi affetmem. Ben indikten sonra polisi ara. Asker kimliğim yanımda değil. " demişti.
Başımla onayladım onu sonuçta bebeklerime zarar gelmesini istemezdim değil mi?
"abi benim de yanımda değil ararım ama dikkatli ol. " dedim.
O da beni kendine çekip saçlarımdan öptü. Sonra da zaten inmişti.
Ananas yemek istiyorum ama önüme dönünce zaten adamların önümde birinin diğerine silah çektiğini görünce yemeden izlemeye başladım. Nasıl olsa abim hallederdi.
İKİ SAAT SONRA :
Neredemiydik? sizce? Tabi ki karakoldayık. Ben müdürün odasında oturuyordum ananasım da kucağımdaydı. Arkadaşlar saçmalamayın lütfen daha bitmedi.
Abim nezaretteydi. Siz şimdi neler olduğunu merak ediyorsunuz en iyisi size anlatayım.
Abim arabadan indiği an polisi aradım ihbar ettikten sonra izlemeye başladım. Tabi ki o arada video da çekmeyi ihmal etmedim sonuçta kamera olmayabilirdi.
Abim adamların yanına gidince ikisi de abime baktı. Daha sonra siyah jilet gibi takım elbise giyinen adam kendini tanıttı ama tabi ki duymadım sonuçta arabanın içindeydim. Camı açamam erindim.
Diğer adam da kendini tanıtmadan abime dik dik bakıyordu. O da takım elbiseliydi ama griydi. Onu beğenemedim açıkcası.
Neyse konumuza dönelim. Girili adam abime silah doğltup bişey söyledi. Tabi abimde kayış koptu. Acaba ne demişti?
Abim griliye kafayı gömüp silahını elinden almıştı. Siyahlı ise sadece izliyordu mal mal. O sırada zaten polis gelmişti. Bende arabadan indim ihbarı benim yaptığımı söyledim. Abimin ne kadar asker olduğunu söylesemde kimlik olmayınca inanmadılar. Siyahlı da savcı olduğunu söylüyordu ama ona da inanmamıştılar. Üçünü de kelepçeleyip arabaya bindirdiler. Benim de ifade vermem gerektiğini söylediler. Vel hasılı sonuç en başta dediğim gibi müdürün odasında oturuyordum.
Müdür bey amca iyi biriydi anlaşmıştık ananasım kucağımda müdür beyle sohbet ediyordum.
Müdür bey başta ananası garipsese de hamile olduğumu ve aşerdiğim için abimle dışarı çıktığımızı eve dönerken de böyle bir olay yaşadığımızı anlattım.
Ben dayanamayıp "ee ne zaman çıkıyor abim? Müdürüm bizim eve gitmemiz gerekiyor babam gebertir yoksa " demiştim.
Müdür bey gülüp "birazdan buraya gelecekler kızım merak etme " dedi.
Başımla onayladım.
Biraz daha oturduk biraz dediğim 4 bardak çay daha içmiştim. Şükür ki gelmiştiler.
Kapıdan girdiklerinde abime baktım hasar kaydı var mı diye, ama yoktu. Kalkıp sarıldım. O da bana sarılmış saçımdan öpmüştü.
Sonra ayrılıp yerime tekrar oturdum.
Müdür bey "savcım ve binbaşım bu olanlar için kusura bakmayın ama yapacak bişey yok. Yine çıkamazdınız ama görgü tanıdınız var. " dedi.
Abim bana bakınca gülümseyip göz kırptım. O da bana hafif göz kırptı. Önüme dönecekken gözüm savcıya kaydı. Beni izliyordu. Hayırdır manasında kafamı sallayınca önüne döndü.
Savcı" işimiz kalmadığına göre gidebiliriz değil mi? " diye sormuştu. Tek kaşı kalkık şekilde müdüre. Pis egoist.
Müdür onaylayınca çıkmıştık. Elimde ananaslarımla abimin koluna girdim. Arabaya konuşmadan geldik ve bindik. Ses çıkarmıyordu hayret, demeye kalmadan abim konuşmaya başladı.
Abim" görgü tanığı bile olsa hemen bırakmazlardı. Ne yaptın meleğim? " bunu derken göz kıpmıştı.
Hafif sırıtıp " senin karşında üsteğmen var tabi ki zekamı konuşturarak sizi videoya çektim. " bende onun gibi göz kırptım.
Abim bana bakınca kıkırdadım. Abim" sen çok fenasın. Çocuklar inşallah Gökalple benzerler. Senin gibi olurlarsa nanayı yedik. " dedi.
Gözlerimi doldu ama umrumda değildi. Çemkirmem gerekiyordu. Öyle de yaptım " sanane be benim çocuklarım tabi bana benzeyecekler. Ayrıca babalarına benzrmeleri kötü bişey değil. Hem doğduklarında sevmeyeceksin tamam mı?!" diye bağırdım.
Abim bana şokla bakıyordu ama umurumda değildi. Kırılmıştım bir kere gönlümü alsındı.
Abim tam konuşacakken ben konuştum. " hiç boşuna konuşma dinlemiyorum seni. "
Dedim. Haklıyım onane benim çocuklarımdan. Kocamı özledim.
Eve gelene kadar hiç konuşmadık. Çünkü ben kırgındım. Abimi de ben susturmuştum zaten. Neyse ki ananaslarımı yemiştim. Ama hâla canım çekiyordu. Ben dudak büzerek kutuya baktım. Neyse artık yarın alırdım.
Eve gelince indik. Abim bana meleğim diye seslense de dinlemeden eve giderim ve kapıyı kapattım. Kendisi açsındı kapıyı. Eve girer girmez odama çıktım. Üzerimi değiştirip direkt yatağa attım kendimi. Çok yorulmuşum yeni fark ediyordum. Zaten sonrasında uyumuşum.
Sabah zorla da olsa gözümü açabilmiştim, hemen üzerimi değiştirip aşağıya indim kahvaltı yapıp karargaha gidip dosyalarla ilgilenmem gerekiyordu. Çünkü Kocam beyin dosyalarını da hallediyordum. Zaten o dağda yeterince yoruluyordu. Kıyamazdım ki ben ona. Her ne kadar sevmesem de mecburdum dosyaya takılı kalmakla. Anneyim ben çocuklarımı korumam gerekiyor sonuçta.
Bu gün mutlu olmadığım için herkese kuru bir günaydın diyerek masaya oturmuştum. Ben kocamı istiyordum. Babama bu konuyu açmam gerekiyordu çünkü dayanamıyordum artık. En azından iyi olduğunu bilmem gerekiyordu. Sesini duymam gerekiyordu. O benim kocamdı ya.
Boğazımı temizlediğimde hepsi bana baktı. Abim hariç hepsinin gözlerinin içine baktım. "baba ben gökalpin sesini duymak istiyorum " bunu derken gözlerim dolmuştu. Bu hamilelik bana hiç iyi gelmiyordu ama işe yaramıştı galiba.
Babam bana şaşkınca baktı birkaç saniye. Lan ben kötü bişey mi dedim acaba. Kocamın sesini duymak istiyorum dedim sadece.
İki saniye sonra jeton düşünce babama gözlerimi büyüterek baktım. O da gülümsedi. Gözleri dolmuştu, kos koca albayın.
Ayağı kalkıp bana sarıldı. Saçlarımın üzerinden öptü. Anneme bakınca bizi dolu gözlerle izliyordu.
Babam "teşekkür ederim bitanem, bana baba dediğin için. Gökalpe sıra gelince tamam konuşun. " demişti. Bilseydim başta baba derdim. Boynuna sarılıp yanağından öptüm. Teşekkür ettim.
Kahvaltıya geri dönünce karşımdaki anneme baktım. Benim de bebişlerim bana böyle yapsa çok üzülürdüm galiba. O yüzden konuya girdim" anne bu gün seninle gelebilirmiyim? Araba kullanmak istemiyorum. " dedim. Bence büyük adım attım.
Annem gözleri olarak bana bakıyordu. Lafa girdim" anne ağlama sakın bende ağlarım yoksa " dedim gülümseyerek ama gözlerim dolmuştu. Lan ne duygusal olmuştum.
Annem yerinden kalkıp yanıma gelip sarıldı. Saçımın üzerinden öpüp teşekkür etti. Bende sarıldım.
Sonrasında da zaten kahvaltı bitmişti. Demir abime hiç bakmadım bile.
Yankı da ona abi dememi bekliyordu ama o daha çok beklerdi. Bana bişey yapmamasınına ve dememesine rağmen nedense başlarda ondan iyi elektrik almamıştım. Beni çok sinir etmişti. O yüzden sürünsün köpek.
Karargaha geldiğimizde annem arabayı park ettiğinde indik. Yan tarafımızda araba durunca baktım. Demir abimdi, arabasından inince bana üzgün gözlerle baktığını gördüm. Hiç umursamadan önüme döndüm. Karargaha girince çok mu abarttım diye düşünüyordum. Ama kırılmıştım. Bana çocukların inşallah sana benzemez demişti. Önceden olsa kırılırmıydım bilmiyorum ama şu an kırılmıştım. Ben ona abi diyeyim o ilk günden beni kırsın. Süründürecektim, gönlümü alsındı.
Düşüncelerimden ayrıldığımda odamın önüne geldiğimi anca fark ettim. Bu gün gökalpin sesini duyacaktım. Çok mutluydum, çok özlemiştim burnumda tütüyordu.
Masamın üzerindeki dosyalara bakıp iç çektim. Bu gün anca biterdi. Derin nefes alıp masaya oturdum, dosyaları halletmeye başladım.
Kapım çalınca gel demiştim. İçeri er girip beni albayın odasına çağırmıştı. Selçuk albayın odasına girince tekmil vermiştim.
Kıdemli Üsteğmen Gökçen Türk / Ankara emredin komutanım!
Ben hazırlolda beklerken odada babamın annemin ve dünki savcının da olduğunu gördüm.
Albay "rahat. Üsteğmen bu terörle mücadele savcısı Kurtuluş Barış onunla sen ilgilen karargahı gezdir." demişti. Bu derken de zaten savcıyı göstermişti.
Hemen hazırlola geçip emredersiniz komutanım demiştim. Zaten başka şansım da yoktu. Hiç hoşlanmamıştım bu savcıdan. Ama yapacak bişey yoldu ne demişler emir demiri keser.
Başka bişey olmadığını anlayınca iizn isteyip çıkmıştım. Ne de olsa savcı beni bulurdu.
Odama girmeden bir asker durdurup bana çay getirmesini söyleyip odama dönmüştüm. Tonla işim vardı bir de bu savcı çıkmıştı başıma. Eksik kalsa şaşırırdım.
Odama gidince çay da gelmişti. Bir saat kadar daha dosyalarla ilgilenince kapım çalındı ama beklemeden açıldı. Abimdi, kalkıp tekmil verecekken eliyle durdurdu.
Yerimde yayılıp "buyurun komutanım bişey mi oldu? " demiştim. Resmiyetten çıkmaya gerek yoktu.
Abim başıyla reddedip "hayır, Gökçen rütbe de değiliz abicim. Özür dilerim ben öyle demek istememiştim, ne manada dediğimi sende biliyorsun. Çocuklar tabi ki sana benzeyecekler annelerisin sen onların. Ben fenalık manasında demiştim ama sen beni anlamadın. Açıklayacaktım konuşmama bile izin vermedin. " dedi tek solukta.
Bende" biliyorum alınmamam gerekiyor ama hamileyim ben be sanki bilerek yapıyorum. Kırıldım tamam mı? Ve bu elimde olan bişey değil abi. "
Beni başıyla onaylayınca tek kaşımı kaldırdım ona karşı" Ha ayrıca telafi edeceksin. Bana öyle bakma ördek yavrusu gibi kırmadan önce düşünseydin. Nasıl kırdın öyle de telafi et binbaşı. Şimdi de rahat bırak beni işim var. " demiştim gülerek.
Abim de gülerek "tabi ki güzelim en güzel şekilde alıcam gönlünü. İzle ve gör. " diyip odadan çıkmıştı.
Gülümseyip önüme döndüm. Tam bir baş belasydılar. Tatlı bela tabi ki.
Tekrar dosyalara bakalı ne kadar süre geçti biliyorum ama kapım çalındı. Babamın beni çağırdığını söylemişti asker. Onu onaylayıp babamın odasına gitmeye başladım.
Kocamla konuşacaktım galiba.....
Yanlışlıkla Gökçene Yüzbaşı yazmışım arkadaşlar üsteğmen olacak. Özür dilerim 🤦
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere sizleri seviyorum. Bana destek olduğunuz için teşekkür ederim. Desteklerinizi esirgemeyin lütfen ♥️
Yıldıza basmayı unutmayın... 👀👀
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 64.76k Okunma |
5.27k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |