18. Bölüm

Bozulan düzenler

Kafadeniizz
kafadenizz

Huzurlu bir şekilde üzerimdeki montu sandalyemin üzerine bıraktığımda vakit kaybetmeden hızlıca üstümü de değiştirmiştim. İlk defa babam hapse girdiğinden beri bu kadar huzurluydum. Karakoldan gelmiştim. Video kaydının kimin verdiğini kimse bilmese de ben tahmin edebiliyordum . Bu kesinlikle laraydı. Neden bu zamana kadar vermedi kafasında ne gibi planlar vardı bilmiyorum ama bu durum beni hiç ilgilendirmiyordu. Sonuca bakarsak babam Yüksek ihtimalle bu duruşmada serbest kalacaktı.

Mutlu bir şekilde kendimi yatağa attığımda bugünün yorgunluğu hiç üzerimde yoktu sanki Mutluydum hemde hiç olmadığım kadar ama bir yanımda hüzünlüydü. Çünkü bir gerçekte hala peşimi bırakmamakta ısrar ediyordu. Ne yapacağımı ve en önemlisi babama nasıl yaklaşacağımı bilmiyordum.

Bir tarafım her şeyi yok say ve ailenle devam et derken diğer yanım bunun tam tersini söylüyordu. Git buradan ve bir dahada buraya dönme diyordu. Ben aslında çok net bir insanım. Hayatım ya sağdır ya da soldur ortası benim için asla olmamıştır. İkilem kelimesi hayatımın bir parçası dahi olmamıştır ama bu yaşadıklarım beni farklı bir insana çeviriyordu resmen .

Bir nevi kendim olmaktan çıkıyordum ve ben ne olursa olsun bunu istemiyordum . Hayatımın bir yalan üzerine kurulu olduğunu öğrendiğim andan itibaren yaşadığım bütün ikilemlerin artık son bulmasını istiyordum . Bu nasıl mümkün olacaktı bilmiyorum ama başaracaktım. Çünkü bu insan ben değildim. Yakında her şey düzelecekti.

...

Gece yarısı

Uykuyla uyanıklık arasında gidip gelirken kapımın hafifçe açılma sesi bütün dikkatimi oraya vermişti. Uykum yavaş yavaş giderken aynı zamanda bana yaklaşan adım sesleriyle gözlerim kapalı bir şekilde kimin olduğunu anlamaya çalışıyordum. Hırsız mıydı?

Hiç bozuntuya vermeden öylece uyuma rolüme devam ederken O kişinin konuşmasıyla derin bir nefes verip gözlerimi açacakken söyledikleriyle bundan hemen anında vazgeçmiştim.

"Özür dilerim abla affet beni !"

Ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyordum, bir yandan da neden özür dilediğini düşünüyordum ? Yavaş yavaş bana yaklaştığını hissederken hafifçe yanağımı öpmesiyle hala ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. "Seni çok seviyorum abla ." dediğinde aynı anda da elini saçlarımda hissetmiştim.

Saçımda hafif bir acı hissettiğim an istemsizce gözlerimi açmıştım. Bozuntuya vermemek amacıyla hemen Şaşkın bir halime bürünmüştüm.

"Tolga ? Ne işin var burada " diye sorup yerimden kalktığımda çok aşırı derecede tedirgin olmuştu. Bu durum canımı sıkarken yakasına yapışıp sen ne saklıyorsun benden diye hesap sormamak için kendimi zor tuttum .

"Abla ses duydum senin odandan da o yüzden geldim." demesiyle belli etmemeye çalışarak sabır çektim.

"Ne sesi tolga gece gece ?"

"Abla bir şey çarpma sesi duyunca merak edip geldim işte bende anlamadım." dediğinde elinin cebinde olması dikkatimi çekerken sesimi çıkarmadım.

"Tamam çık o zaman uyuyacağım." sertçe konuşmaktan kendimi alıkoyamamıştım. Çünkü gözüme baka baka yalan söylemesi artık zoruma gidiyordu. Bir şey söylemeden odamdan çıktığında ellerimi yüzüme götürerek yatağa oturdum. Belki de bir şeyleri düzeltmek bu kadar da kolay değildi.

...

Tolga Dağhan'ın Anlatımından

Pişmanlıkla elimdeki saçları dikkatli bir şekilde kilitli bir poşete koyduğumda gözlerimden tekrardan bir yaş düşmüştü. Poşeti çekmeceme koyup Yatağıma yattığımda durmak bilmeksizin gözyaşlarım akıyordu. Bunu yaptığım için daha doğrusu bunu yaptırılmaya zorlandığım için acayip bir boşluktaydım. Ablam bu yaptığımı duysa asla beni affetmezdi.

Gözyaşlarım akmaya devam ederken kendimi o güne götürmekten alıkoyamıyordum.

 

Geçmiş gün


Sinir Bütün vücudumu esir almışken neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeden o adamın beni çağırdığı yere gidiyordum. Ablam yapma dese de onu dinlememiş ve o adamın derdinin ne olduğunu da öğrenmeden asla geriye dönmeyecektim. Bu düşüncelerimle adımlarım daha da hızlanmış ve kendimi bir anda karakolun önünde bulmuştum. Hızlı hızlı karakola girecekken arkamdan birinin seslenmesiyle durmuştum.

"Tolga !" arkama yani bana seslenen kişiye döndüğümde büyük bir şok yaşamıştım. Bu adam geçenlerde bana çarpan ve aynı zamanda arabasını çizdiğim adamdı. Bu muydu yoksa ablamın gerçek babası ?

Ben düşüncelerimle boğuşurken adamın yanıma gelmesiyle kendime gelmeye ve sert görünmeye çalıştım ama bunun ne kadar mümkün olduğunu bilemiyordum .

Ben sert bir başlangıç beklerken adamın gülümseyerek elini uzatmasıyla tekrardan şaşırmıştım.

"Selam genç adam ben Erdem, sen de tolga olmalısın mucizenin kuzeni ." demesiyle şaşırmıştım.

O benim kuzenim değil ablamdı. Biz seneler öncesinden bunu böyle kabullenmişken neden bu adam böyle dile getiriyordu ! Her şeyi geçtim bu adam bunu nasıl biliyordu? Kaşlarım çatık bir şekilde hiç bozuntuya vermeden elini tuttuğumda onun yaptığı gibi yaparak yani gülümsemeye çalışarak konuşmak benim için bir hayli zor olmuştu.

"Ablam hakkında konuşmak istediğinizi söylediniz buyurun sizi dinliyorum. " dediğimde 'Ablam ' Kelimesine bastırarak söylemem onun hoşuna gitmiş olmalı ki gülümsemesi daha da genişlemişti. Oysaki ben bunda gülünecek hiçbir şey görmüyordum.

"Acelecisin genç adam gel oturalım şöyle bir banka " dediğinde hiç oyalanmadan kafamı sallamıştım. Buradan konuşup, hemen gitmek istiyordum.

"Baba ?" tam bankta yan yana oturduğumuz anda birisinin seslenmesiyle erdem beyin anında bakışları oraya kaymıştı. Karşımıza polis üniformasıyla birinin gelmesiyle şaşkınlıkla kala kaldım. Bu mucize ablamın abisi miydi ? Olayı anlamak için sessizce onları izlerken adamın gözleri bir anda bana kaymıştı.

"Bu çocuk senin arabanı çizen çocuk değil mi ? " diye sertçe konuştuğunda yutkunmam da bir olmuştu.

Nereden biliyorlardı Benim arabayı çizdiğimi ?

"Oğlum bir dur hem zaten Onu konuşmak için buluştuk, öyle değil mi tolga ?" diye sorduğunda şaşkınca ona bakarak istemsizce kafamı olumlu anlamda sallamıştım. Burada ne oluyordu?

"İyi bakalım ,benim işlerim var siz halledin !" demiş ve umursamadan bir hışımla yanımızdan ayrılmıştı.

Oğlu yanımızdan ayrıldığı an "Özür dilerim yemin ede-..." kendimi açıklamak için konuşmaya başladığımda sözümü elini kaldırarak kesmişti.

"Konumuz şimdi o değil çocuk ! Onu sonra hallederiz daha önemli bir şey konuşacağız." dediğinde merakla "Ne konuşacağız ki ?" dedim ve anında cebinden bir kağıt çıkarıp bana uzattığında garipçe ona bakmıştım.

"Aç bakalım." dediğinde oyalanmadan açtığımda daha okumadan minik çaplı bir şok geçirmiştim.

"Siz bunu?" demiştim ki bir anda mektubu elimden hızlıca almıştı.

"Pekala senin de tepkilerine bakılırsa sende bu olayı biliyorsun" demesiyle dumura uğradım. Bir kaç saniye sonra yaptığımı fark edince pişmanlıkla gözlerimi yumdum. Bu adam benim bildiğimi bilmiyordu ama ben tepkilerimle ona bildiğimi kanıtlamıştım.

"Yalan söylemeye gerek yok genç adam ." demesiyle dikçe ona baktım . Genç adam demesi sinirlerimi bozuyordu.

"Ne istiyorsun?!" diye sertçe konuştuğumda hafifçe gülmüştü.

"Sakin ol ! Kuzenini çok seviyorsun anladığım kadarıyla ?" diye sorduğunda tekrar kuzenin demesi sinirlerimi bozmuştu.

"O benim Ablam ve evet onu çok seviyorum !" dediğimde O bunu pek umursamışa benzemiyordu.

"Anlıyorum. " demiş ve bir süre bana bakmıştı.

"Şimdi tolga sana bir kaç soru soracağım ve sende bana doğru bir şekilde cevaplar vereceksin anlaştık mı ?" diye sorduğunda bu sefer istemsizce alayla ben gülümsedim.

"Yapma ya neden ?" diye sorduğumda

"Ablanın bu durumdan etkilenmesini istemezsin diye düşünüyorum. Yoksa yanlış mı düşünüyorum ? " diye manipüle edici bir şekilde konuşmasıyla gülümsemem kesilmişti.

"Pekala sor !" dediğimde oldukça isteksizdim.

Ablam için her şey yapardım.

"Şimdii genç adam söyle bakalım senden başka kim biliyor bu mektup olayını?" diye sorduğunda direkt kısa ve öz bir şekilde cevap verdim .

"Kimse ."

"Kimse derken sadece ikiniz mi biliyorsunuz ?" diye sormuştu tasdiklemek amacıyla

"Vedat babam, ben ve mucize ablam biliyor sadece !" dediğimde kafasını sallamıştı.

"Peki bu mektubu kim verdi size ?" diye sorduğunda ne söyleyeceğimi bir süre düşündüm.

"Çok düşünmene gerek yok tolga ! Babanın hapishanede olduğunu biliyorum ama sadece bu mektubu mucize kendi mi buldu yoksa babanız olacak o adam mı verdi merak ediyorum? "dediğinde ne çok şey bildiğini düşündüm. Bizim hakkımızda oldukça detaylı bir araştırma yapmışa benziyordu.

"Babam söyledi mektubun yerini ,mucize ablam da bulup okudu işte ." dediğimde boğazıma yumru oturmuştu. Bu adamı şimdiden hiç sevmemiştim.

"Bitti mi sorularınız ?" diye durgun bir şekilde konuştuğumda bu durumun artık sona ermesini istiyordum.

"Bitmedi ama gerisini tahmin edebiliyorum. " dediğinde hemen anında ona dönerek konuştum.

"Tamam öğreneceğinizi öğrendiyseniz artık gitmek istiyo-..." konuşmamı bitirmeden tekrar kesmesi artık sinirlerimi bozuyordu.

"Senden bir şey istiyorum!" dediğinde garipçe ona bakmıştım.

"Ne istiyorsunuz ?" Merak içinde ona sorduğumda cevap vermesi gecikmemişti.

" Ablanın saçını!" dediğinde ilk defa ablan dediğine mi şaşırsam yoksa ablamın saçını istemesine mi şaşırsam bilememiştim.

"Ne ? Ne yapacaksınız ablamın saçını ?" diye sorduğumda

"Dna testi yapcağım" demesi gecikmemişti.

"Bu kadarı da fazla artık ! Bunu yapmayacağım." dediğimde aynı zamanda da bir hışımla ayağa kalkmıştım. Etraftaki insanlar benim yüksek sesle konuşmam ile merak içinde bize bakıyorlardı.

"Çocuk, otur yerine !" diye geldiğimizden beri ilk defa bana sesini yükseltince ne yapacağım konusunda kararsız kalmıştım. Etraftaki insanların bana bakması beni oldukça garip bir duruma düşürüyordu. Hiçbir şey söylemeden tekrar aynı yerime oturduğumda öncekinden daha sinirli gözüküyordu.

"Baban hapishanede !" diye konuştuğunda bu sefer konuşmasını ben durdurmuştum.

"O oraya suçsuz olarak girdi! En yakın zamanda da çıkacak!" dediğimde gözlerini bana dikmişti.

"Ah ne güzel! " diyerek konuştuğunda anladığım kadarıyla babama olan tahammülü azdı.

"Dediğin gibi Cinayetten belki uzun yatmaz ama sen dediklerimi yapmazsan ne yazık ki bu sefer babanı ben şikayet etmek zorunda kalacağım ve emin ol ki elim kolum uzundur . Babanın içeriden çıkmaması için elimden ne geliyorsa yaparım!" dediğinde oldukça ciddi durması beni geriyordu.

"Ne diye şikayet edeceksiniz ? Kanıt var mı elinizde ?" Son bir umut Konuştuğum an cebindeki mektubu gözüme sokarcasına gösterdiğinde yutkundum. "Bu mektupta her şey yazıyor. Kimin yazdığı da açıkça ortada, her şeyi geçtim El yazısıyla yazmış. Gerisini sen düşün "Söyledikleri beni boşluğa düşürürken konuşmadan öylece bekledim. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Bak çocuk anlıyorum seni ama zorlama daha fazla. Ben sadece mucize benim kızımsa eğer bundan emin olmak istiyorum ve her şeyden önemlisi ben bunu, onu incitmeden yapmak istiyorum. İstesem kendim zorla ondan bir şekilde o saç örneğini alırım ama bunun sonucu hepimize zarar verir . Bu durumu güzellikle ikimiz sessiz sedasız halledemez miyiz ?" diye sorduğunda beni de ikilemde bırakmıştı. Hem tehdit ediyordu sonra da rica ediyordu. Bu adam gerçekten akıl almaz birisiydi.

Bir süre kafamda bazı şeyleri tarttığımda, sonucunda her türlü ben çıkmaza giriyordum. Eğer dediğini yapar da ablamın saçını ona getirirsem ne ablam ne de babam beni affederdi. Yapmazsam da babam tehlikede kalıyordu . Bu durumda da ablam asla affetmezdi...

Zaten ablam her iki durumda da affetmeyecekti. Peki ya babam ? Dediği gibi babamı hapse attırabilir miydi?

Bir süre düşündükten sonra bir çıkış yolu bulamayınca aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim. Belki de bu olanları ablama anlatmalıyım.

"İstediğiniz şeyi yapmayacağım!" dediğimde anında o da kafasını iki yana sallayarak ayağa kalkmıştı.

"Sen dediğimi yine de bir düşün genç adam!" dediğinde altındaki tehditi algılayabiliyordum.

...

Şimdiki zaman

Düşünceler bir bir zihnimi işgal ederken Bu düşüncelerimden kurtulmak için hızlıca telefonumu elime aldım. Ağladığımdan dolayı gözlerim bulanık görürken o adamın numarasını bulmaya çalışıyordum.

Düzenbaz mahlukat olarak kaydettiğim adamı bulduğumda hiç geciktirmeden mesajı yazdım.

Dediğini yaptım saçları aldım. Sende bana mektubu vereceksin ve bu işin peşini bırakacaksın.

Mesajı gönderip telefonu yatağa koyduğumda anında mesaj sesi gelmesi beni şaşırtmıştı. Hızlıca telefonu elime aldığımda O adamdan mesaj geldiğini görünce bekletmeden açmıştım.

Doğru olanı yaptın çocuk. Yarın sabah hastanede buluşalım .

Mesajı okuduktan sonra cevap vermemiştim. Bu adamla konuşmak sinirlerimi bozuyordu telefonu tam bırakacakken tekrardan mesaj gelmesiyle okumuş ve telefonu atmıştım.

Beni yarın çok bekletme Tolga ...

Bugünü unutmaya çalışarak gözlerimi kapattığımda ağladığımdan dolayı anında yorgunlukla uyuya kalmıştım. Belki de her şeyin düzelmesi için zamana ihtiyacımız vardı.

...

Sabah olduğunda Yerimden kalkmak dahi canım istemiyordu. O adamın yüzünü görmek dahi istemiyordum . Bu adam beni nereden bulmuştu ki ! Resmen hayatımın üzerine bir karabulut misali çökmüştü.

Telefonumu elime aldığımda yarım saat önce gelen mesaj dikkatimi çekmişti. Yine o adamdandı beni beklediğine dair bir mesaj atmıştı. Onun mesajlarına dahi tahammül edemediğim için engelledim. Bu biraz olsun beni rahatlatır diye düşünürken , hiç de düşündüğüm gibi olmamıştı. Sinirli bir soluk bırakırken oyalanmadan çekmecemdeki paketi almış ve taksiye atlayarak hastanenin yolunu tutmuştum.

Hastaneye geldiğimde gözlerim direkt o adamı aramıştı. Çok geçmeden de zaten bacak bacak üzerine atmış bir şekilde oturan adamı görmüştüm. İsteksizce adamın yanına ulaştığımda hiç adamın konuşmasını beklemeden cebimdeki saç paketini uzattım.

Hoşnut bir şekilde gülümsemiş ve ayağa kalmıştı. Uzattığım paketi oyalanmadan aldığında bir süre saçlara bakmış ve cebine atmıştı.

" Sağol bu iyiliğini unutmayacağım." Dediğinde sinirle gülümsedim. Bir de iyilik demesi yok muydu?!

Ben iyilik yapmamıştım o beni tehdit ettiği için bunu yapmıştım. Onunla uğraşmak istemediğim için elimi uzattığımda anlamazca bakması ile kaşlarımı çatarak gözlerinin içine baktım.

"Babamın mektubunu ver!" Dediğimde oldukça ciddiydim.

"Sakin ol baka-..." sözünü bitirmeden cebinden gözüken kağıda hızlıca uzandığımda direkt bileğimden tutmuştu. Sinirli gözlerimi ona dikerken aynı zamanda da bileğimi bırakması için kendime doğru çekmeye çalışıyordum . Çekmeme izin vermemişti ama çok uzun sayılmayacak bir süreden sonra bileğimi sertçe ittirmişti.

"Sabırsızsın !" dediğinde gözlerimi devirmemek için zor tuttum. Bu adam artık fazla olmaya başlıyordu.

Beni daha fazla bekletmeden cebindeki mektubu sakince bana uzattığında sertçe elinden almıştım. Bir şey söylemden arkamı dönüp gidecektim ki tekrar konuşması beni durdurmuştu.

"Sende sonucu merak etmiyormusun ?" dediğinde ikilemde kalarak ona baktım.

"Ediyorum ."Hiç tereddüt etmeden konuşmam hoşuna gitmiş olmalı ki hafifçe gülümsemişti.

"O zaman engelimi kaldır . Sonuç çıkınca sana fotoğrafını atarım." demiş ve bir şey söylememe izin vermeden yanımdan ayrılmıştı.

Ertesi gün

Sabah olduğunda elimi yüzümü yıkamış ve Hızlıca telefonun başına geçmiştim. O adamdan mesaj gelmesi için sabırsızlanıyordum . Dün gece dediğini yapmış ve onun engelini kaldırmıştım.

Gerçeği bilsem de içimden belki bir umut onun kızı değildir diye umuyordum. Daha fazla dayanamayarak Onu aramaya karar vermiştim. O adamın da dediği gibi ben gerçekten sabırsız bir insandım. Gece ona mesaj attığımda Bana sabahtan çıkar demişti ve ben meraktan ölmek üzereydim.

Telefon çalarken tam vazgeçmiş ve kapatacakken durgun bir şekilde Adamın "Alo " demesiyle vazgeçmiştim.

"Sonuçlar çıktı mı ?" diye dolandırmadan sorduğumda bir süre susmuş ve bana cevap vermişti.

"Negatif." dediğinde şaşkınca "Ne ?!" diye bağırmam bir olmuştu.

"Ne demek Negatif yani senin kızın değil mi ?" diye heyecanla sorduğumda

"Benim kızım Değilmiş genç adam ." diyerek cevap vermişti.

Sesi dünün aksine çok durgun çıkıyordu. Bu durum onu oldukça üzmüş gibi görünüyordu. Bu duruma üzülmemem gerekirken kendimi onun yerine koymamak için zor tutuyordum. Eğer kendimi onun yerine koyarsam onun gibi düşünür ve bütün bu yaptıklarını haklı bulurdum ama böyle bir şey yapmaya niyetim yoktu. Ben düşüncelerime dalmışken onun konuşması ile dikkatimi ona vermiştim.

"Babanız sizi iyi kandırmışa benziyor . Dikkat edin de bu işin altından farklı bir iş çıkmasın! Ve ayrıca seni buna zorladığım için özür dilerim . " demiş ve bir şey söylememe izin vermeden telefonu yüzüme kapatmıştı.

Harbi babam bize neden yalan söylemişti?

Bence şimdi bunu düşünmemin sırası değildi! Bunu hemen ablama söylemeliydim. Ablam ne zamandır kendini yiyip bitirirken böyle bir şeyin olmadığını duymak ona iyi gelecekti!

Anında bu düşüncelerimle birlikte ayağa kalkmış ve ablamın odasına doğru sevinçle koşmuştum. Kapıyı çalmadan açtığımda ablam yatakta uzanmış bir şekilde telefona bakıyordu. Beni gördüğü an yüzünde hiç bir mimik oynamadan konuşmuştu. "Kapıyı bir dahakine çalmadan girme müsait olmayabilirdim." diyerek konuştuğunda sesi durgun geliyordu. bir şeyler olduğunu anlamıştım.

"Abla sana çok önemli bir şey söylemem lazım." dediğimde telefondan kafasını kaldırmadı ve her ne yapıyorsa onu yapmaya devam etti. Merak ederek onun yanına yaklaşıp telefonuna baktığımda oyun oynadığını görmüştüm. Bunu gördüğüm an hemen elindeki telefonu almış ve yatağının bir ucuna atmıştım. O ise umursamadan bana bakmış ve gözlerini devirmişti. Çok halsiz ve yorgun duruyordu. Gözlerinin altı da sanki uyumamış gibi şişlerdi .

"Hasta mısın sen ?" diye telaşla konuşup yanına gittiğimde ilk yaptığım şey elimi alnına dayamak olmuştu. Ateşten pek anlamasam da alnı sıcak değildi. Bu durum rahatça nefes vermemi sağladığında . Tekrar eski neşem yerine gelmişti.

"Hasta falan değilim tolga yorgunum sadece yanlız kalmak istiyorum ne söyleyeceksen söyle sonra beni rahat bırak!" dediğinde bugün ters tarafından kalkmış olabileceğini düşündüm.

"Tamam pekala " dediğimde otuz iki diş gülümsüyordum.

"Abla senin haberin yok ama ben senin saç örneğini alarak senin gerçek babana verdim o da test yaptırdı ve Erdem bey ile kan bağınız yokmuş ! DNA testi Negatif çıkmış !"

 

 

 

 

Bölüm : 15.02.2025 17:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...