26. Bölüm

26

Kafadeniizz
kafadenizz

 

Telefonu Göz devirerek kapatmıştım. Şeytan diyordu ki bir gün hepsini karşına al şak şak hepsini yüzlerine anlat Hepsine kal gelsin.

Ya sabır çekmiş ve kaldığım yerden yemekleri paketlemeye devam etmiştim. Harun amcanın en sevdiği et yemeğinden yapmıştım. Yanında ise et yemeğine yakışacak bir kaç çeşit eklemiştim.

Yemeklerden babama yetecek kadarını da ona ayırmıştım . Bu durum aklıma gelince "Baba! Sana ocakta yemek ayırdım onu ye olur mu ?" İçeriye doğru yüksek sayılacak bir ses tonu ile konuşmuştum .

Babam ise bana anında içeriden karşılık vermişti. "Yerim kızım da sen yemeyecek misin ?"

"Baba ben arkadaşlarımla buluşacağım " diye tekrardan içeriye doğru bağırdığımda babamın arkamdan gelen sesi ile yerimde irkildim.

"Bağırma bağırma geldim ." demiş ve gülmüştü. Onun gülümsemesiyle bende gülmüş ve önüme dönerek işime devam etmiştim .

"Yemekleri de arkadaşlarına mı götürüyorsun ?" diye sormasıyla, o görmeden gözlerimi devirdim.

"Harun amcaya götüreceğim baba bir sorun mu var ?" dediğimde sesimde bıkmışlık vardı.

"Yok ne sorunu olacak ! Sana kolay gelsin " demiş ve arkasını dönüp gitmişti. Aynen gerçekten de hiçbir sorun yoktu!

Onun arkasından bakarken bugün neden Harun amcaya taktıklarını düşünüyordum. Ali bir yandan babam bir yandan bunalmıştım. Harbiden bunalmıştım. Neyse artık gelince gönlünü alırdım.

...

 

Her şeyi tamamlamış ve Harun amcanın evinin önüne gelmiştim. Bahçe kapısından içeriye girecekken çantam kolumdan düşmüştü. Derin bir of çekmiş ve yemek kaplarını yere koymuştum . Tam o sırada mesaj sesi gelmişti merakla cebimdeki telefonu elime aldığımda mesaj alidendi.

Aliş: "Ademle" Harun amcanın evine geldik.

 

Alinin neden bu mesajı attığını anlayabiliyordum aniden gelirsen şok olma anlamı taşıyordu Bu çocuk resmen benim olmayan abimdi. Ademi de tırnak içinde yazması gözümden kaçmamıştı .

Ademin adını dahi görmek kalbimin hızlanmasına neden olmuştu. Neden bu adamı unutamıyordum ki ? Çok bir anımız olmamasına rağmen onu özlemem normal mi ?

Gözlerim dolmuşken ağlamamak için kendime engel olmaya çalışmıştım . O beni özlemiş miydi ? Neden tek taraflı yaşıyorum bu duyguyu ?

Neyse ela neyse her şey oluruna varacak. Sakin ol ! Elbet onun unuttuğu gibi bir gün sende onu unutacaksın.

Bahçe kapısını arkam dönükken telefonu cebime koymuş ve yerdeki çantamı alıyordum ki birinin alıp bana uzatmasıyla şaşkınca kafamı kaldırdım.

"A-adem ?"

Ben şaşkınca kalırken, o ise hiçbir şey demeden gözlerimin içine bakıyordu. Onu görmek kalbime hiç iyi gelmemişti. Sanki yerinden çıkacak gibi atması, yüzümün kızarmasına sebep oluyordu acaba kalbimin atışını adem de duyuyor muydu?

Hala birbirimize bakarken, ikimizde konuşmadan birbirimize bakıyorduk.

Şimdi ne demem gerekiyordu ? İçi boş bir merhaba mı ? Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki onun konuşması beni durdurmuştu.

"Çantanı alacak mısın ela ?" dediğinde bir an böyle bir şey beklemediğim için garipçe ona bakmıştım. Gerçekten ilk karşılaşmamızda böyle mi davranıyordu? Resmen beni unuttuğunu buradan anlayabiliyordum. Ne bekliyordum ki ? Sevgi dolu bir karşılaşma mı ?! Kendime geldiğim anda, hızlıca onun eline değmeden sinirle çantamı almıştım.

"Teşekkürler!" demiş ve saklama kabını da yerden almış ,ona bakmadan arkamı dönmüş ve hızlı adımlarla evin açık kapısından içeriye girmiştim . Kapı açık olduğuna göre bir yere gidiyordu. Gitsin ve bir kaç ay daha gelmesin beyefendi !

Arkamı dönüp Kapıyı kapatacaktım ki onun da bu tarafa geldiğini fark etmiştim. Neden çıkmıştı ki bu ? Neyse ne bana ne! Sinirle kapıyı yüzüne kapattığımda öfkemin geçmesi için derin bir nefes alıp verdim. Bir kaç saniye sonra Kapıyı tıklattığında yaptığım salaklığı fark ederek kapıyı açmadan hızlıca içeriye doğru gittim. İçeride Ali ve Harun amca karşılıklı oturmuş sohbet ediyorlardı. Bu kasvetli halimden kurtulup gülümseyerek selam verdim onlara "Merhaba ben geldim." dediğim an kapının zili çalması bir olmuştu.

"Hoş geldin kızım gel otur ." dediğinde Alinin kolundan tutmuş ve onu tekli koltuktan kaldırmıştım.

"Ne yapıyorsun kızım ,başka oturacak yer mi yok ?" dediğinde Harun amca görmeden kolunu sıktım.

"Tekli koltuğa oturmak istiyorum arkadaşım, bir sakıncası mı var ! Ayrıca kalkmışken, kapı çalıyor bir kapıya da bakıver!" demiş ve onu sevimli bir şekilde gülümseyerek ileriye doğru sırtından ittirmiştim.

"Hey Allah'ım ya !" demiş ve dış kapıyı açmak için odadan çıkmıştı.

" Görüşmeyeli Nasılsın kızım ?" Harun amcanın sorusuyla odanın kapısından gözlerimi ayırmış ve ona bakmıştım.

"İyiyim Harun amca sen nasılsın?"

"İyiyim bende kızım ." demiş ve yerdeki yemeklere bakmıştı. "Kızım niye zahmet ediyorsun. Bak artık turp gibiyim"

“Ne zahmeti Harun amca ! Lütfen öyle düşünme bana zahmet olmuyor. Ben şunları bir mutfağa koyup geleyim.” Yerdeki poşetleri almış ve tekrardan ayağa kalkmıştım. Odadan çıkarken bir anda karşıma çıkan kişi ile olduğum yerde durmak zorunda kalmıştım.

Kafamı kaldırdığımda bu kişi ademden başkası değildi . Gözlerini benden kaçırdığında içimdeki sinir harmanlanmıştı resmen. Bir sinirle omzuna sertçe çarpıp geçtiğimde Arkasındaki Ali 'Ne oluyor kızım!' der gibi bakıyordu. Ona da çarpıp geçtiğimde ali anında bana tersçe bakarak, çarptığım omzunu tutmuştu.

Salak kinci herif !

Aliyi de geçip Mutfağa girdiğimde poşetleri yemek masasının üstüne bırakmıştım . Ne yapıyordum ben ya ! Tokuşmaya yer arayan boğa gibiydim resmen! Ellerimin titremeye başladığını fark ettiğimde hızlıca dolaptan bardak alıp su doldurup yavaşça içmeye başladım.

Bir kaç saniye sonra "Hayırdır ela senin derdin ne ?" arkamdan ademin konuşmasıyla bir anda yerimde irkilmiş ve içtiğim suyu boğazıma kaçırmıştım. Öksürmeye başladığımda bir yandan da gözlerimle onu izliyordum .

Öksürmem yavaşça kesildiğinde masanın üzerindeki peçeteyi alıp ağzımı sildim. "Ne derdim olacak seninle ?" elimdeki peçeteyi çöpe attığımda ona doğru dönmüştüm. Aramızda neredeyse beş adımlık mesafe vardı. Sanki birbirimize bir anda yabancı kesilmiştik .

İşte insanoğlu her şeyi her an beklemek lazımdı.

"Ela harbi soruyorum ya bir sıkıntı mı var ? Ne bu atar gider ?" diye sorduğunda sinirle gözlerine baktım .

"Adem !" dedim ve sustum söyleyecek o kadar şey dilimde birikmişti ki ama hiçbirini dilimden dökemiyordum.

Mesela neden bu kadar zaman mesajlarıma veya aramalarıma cevap vermemişti ? Tamam bir hata yapmıştım ama ben hatamın da farkındaydım gerekirse daha fazlasını bile yapmaya hazırdım ama o beni görmezden geliyordu.

"Ne adem ne ?!" diye sesini yükselttiğinde İçeridekileri hatırlamış olmalı ki arkasını dönmüş ve kapıya bakıp gözlerini yummuştu. Derin bir soluk bıraktıktan sonra gözlerini açıp benim gözlerimin içine bakmaya başlamıştı.

"Ela bak sana bir iyilik yaptım diye büyütme olayı tamam geçti ve bitti o olay eskide kaldı artı-..." sessizce dibime gelip konuşmasıyla gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Bu adam ne dediğini duyuyor muydu?

Elimi kaldırıp aniden yüzüne tokat atmıştım. Kafası omzuna Doğru düştüğünde kaşlarını çatmıştı ama gözlerindeki şaşkınlığı görebiliyordum. Bu sefer tek ben değil ikimizde şok içindeydik. Gözlerim dolduğunda yutkunup konuşmak için kendimi zorladım. "B-ben." boğazımdaki yumruyu giderebilmek için hafifçe boğazımı temizlemiştim.

"Ben mi istedim ! Sen kendin benim yanımda olmak istedin adem !" diye sertçe konuştuğumda kendini toparlamış ve bana bakmıştı, gözlerindeki şaşkınlık hala geçmemişti.

"Ben ondan bahsetmi-..." konuşmasını elimle engellemiştim. Gözlerinin içine sertçe bakıyordum. "Şimdi sus ve beni dinle adem ! Hastalığımı öğrenmeni ben istemedim anlıyor musun? Ben seni hiçbir şeye zorunlu kılmadım! Sen benim yanımda olmak istedin ve ben de kabul ettim ama fark ediyorum ki sen yardım değil vicdanını rahatlatıyormuşsun! " diye sessiz ama sert konuşmam onu gerçekten de etkilemişe benziyordu. Çünkü ilk defa onu bu şekilde görüyordum.

"Beni yanlış anlıyorsun Ela senin hastalığından bahsetmiyordum." dediğinde sinirle histerik bir kahkaha bırakmıştım. "Ya neden bahsediyordun adem?! Sana bir iyilik yaptım büyütme diyen ben değilim sensin ! Kanser olmayı ben istemedim adem! ya da senin benim kanser hastası olduğumu öğrenmemi de ben istemedim. Senin iyiliğine ihtiyacım yok !" Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında sinirle onu önümden ittirdiğimde hafifçe yana doğru bir iki adım geri gitmişti. "Yaptıkların için teşekkür ederim adem ve ayrıca seni bu duruma mecbur bıraktığım için özür dilerim !" demiş ve kapıya doğru ilerleyecektim ki gördüğüm kişiyle anında bana kal gelmişti. Ali mutfak kapısının önünde durmuş ve şok içinde bana bakıyordu. Her şeyi duymuştu değil mi ?

"A-ali?!" diye sessizce mırıldandığımda kafam dönmeye başlamıştı. Burnumdan akan bir sıcaklık hissettiğimde aynı zamanda da dengemi kaybetmiştim. Arkamdan Ademin telaşla adımı sayıklayarak beni tutmasıyla gözlerimi yumdum.

Belki de en hayırlısı herkesin öğrenmesiydi.

 

 

 

Bölüm : 28.10.2025 20:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Kafadeniizz / YANLIŞ ANLAŞILMA (Yarı texting) / 26
Kafadeniizz
YANLIŞ ANLAŞILMA (Yarı texting)

5.12k Okunma

657 Oy

0 Takip
28
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...