28. Bölüm

27

Kafadeniizz
kafadenizz

Adem'in anlatımından

Bazen hayatta hiç istemediğimiz şeyler olabiliyordu. Ne kadar engel olmak istersek isteyelim , elimizden bir şey gelmiyordu maalesef, küçükken de hayatım böyleydi. Ne zaman sevdiğim bir şey olsa, elimden ya usulca alındı ya da kendiliğinden gitmişti. Ben ise hiçbir şey yapamayıp sadece uzaktan izleyebilmiştim.

Ne yazık ki şuan da da böyle bir durumun içindeydim . Hayatıma birilerini almak artık benim için çok zor bir durum haline gelmişti.

Gözlerimin önünde boylu boyunca uzanan ve masum bir şekilde uyuyan kadın Ela'dan başkası değildi. Burnunda hava maskesi ve kolunda ise serum takılıydı. Onu bu durumda görmek beni bitiriyordu...

Sandalyeyle birlikte yavaşça ona doğru ilerleyip, baş ucuna oturdum. Ne yapacağımı bilemez halde öylece duruyordum. Ellerim önümde birleşik haldeyken kafamı yerden kaldıracak gücü kendimde bulamıyordum. Bu kadın bana daha ne kadar pişmanlık duygusunu tattıracaktı bilmiyordum. Gittim gideli aklımın bir köşesinde olan kadını unutmak için göstermediğim bir çaba kalmamıştı. Tam onu unuttum derken tekrar karşıma çıkmasıyla bütün görünmez çabalarım, domino taşı misali yıkılmıştı.

Gözümün önündeki elini bir cesaretle tuttuğumda elinin soğukluğu yüzünden bütün vücudumu pişmanlık tekrardan sarmıştı .

Kapalı gözlerine baktığımda içimdeki kendime bile tam olarak tarif edemediğim duyguları yaşıyordum . keşke o sözü söylemeseydim...

Döndüğüm gün onunla karşılaşmak pek de umduğum bir şey değildi. Mutfağın camından onu görünce Bocalasam da kendimi hızla toparlamıştım. Onu uzun zaman sonra görmek içimden ılık bir şeylerin akmasına neden olmuştu. Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmeden bir anda onun yanında bulmuştum kendimi. Arkası bana dönükken bir anda elindeki telefonu görmem ile bazı şeyler o an kafama dank etmişti. Ela beni gittiğimden beridir ne arayıp ne de sormuştu. Belki de beni unutmuştu! Soğuk davranmamaya çalışsam da bunu başaramamıştım. Kırgınlığım önüme resmen ket vuruyordu.

Onunla tekrar konuşmak için mutfağa geldiğimde kırgınlığımı saklamak istesem de bunu ne yazık ki yapamamıştım...

Beni yanlış anlamıştı. Ona hastalığından değil, annesinin kolyesinden bahsetmiştim ama o bunu kabullenmeyip. Laflarımı hastalığına getirmişti. Bilmiyorum kafasında ne kuruyordu ama zihnimden bir kere bile böyle bir düşünce geçmemişti. Başlarda da sadece yaptığım bir hatayı telafi etmek için uğraşıyordum. Bence benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı.

Onunla geçirdiğimiz süre boyunca aramızda farklı şeyler olduğunu düşünmüştüm ama yanlış düşünmüş olmalıyım . Bunu otogara gelmediğinde anlamıştım. O gün saatlerce benim için gelmesini bekledim ama gelmedi . Her şeyi geçtim, bu süreç içerisinde Beni aramasını, bana mesaj atmasını istedim ama o bunu da yapmamıştı. Bu sefer gururum ağır basınca bende ona mesaj atmamıştım.

Zor da olsa kabullendiğim tek şey Ela benimle arkadaştan ötesine hiçbir zaman gitmemişti...

Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan şey kapının sertçe açılması olmuştu. İçeriye giren Aliydi, Gözleri resmen kan çanağına dönmüştü . Doktorun yanından gelmiş olmalıydı. "Herkes niye anlaşmış gibi iç karatıcı konuşuyor lan !" diyerek içeriye girmesiyle bir anda gözleri bize takılmıştı. Ela'nın elini tuttuğumu görünce kaşlarını çattı ve üstüme yürüdü. "Çek lan elini !" diyerek birleşik ellerimizi ayırdığında içimden sabır çektim. Bir şey demeden arkama yaslandığımda ela'ya bakmış ve odanın içinde turlamaya başlamıştı.

Bu çocuk Elaya karşı bir şeyler hissetmiyorsa bende neyim !

"Nasıl bana söylemez ya . Kafayı yiyeceğim!" dediğinde aklına birşey gelmiş olmalı ki dişlerini sıkarak bana bakmıştı. "Sen nasıl öğrendin ?!" diye sorduğunda umursamaz görünmeye çalışarak omuz silktim. "Şans eseri."

"Şans eseri mi ? Dalga mı geçiyorsun sen benimle !"

"Şuan seninle neyin dalgasını geçeyim koçum kafan mı güzel ?" diye konuştuğumda bir süre dik dik bana bakmış ve tekrardan odayı turlamaya başlamıştı. Bir iki tur attıktan sonra tekrardan durduğunda, kafamı kaldırıp ona baktım yine bana bakıyordu. "Tekte hepsini sor da bitsin şu olay ali !" diye bıkkınca konuştuğum o ise dayanamayıp sabırsız bir şekilde ilerideki koltuğa oturmuştu.

"Ne zamandan beridir var bu olay !" Olay demesi garibime gitse de sesimi çıkarmadım, büyük ihtimalle kanser kelimesini ağzına almak istemiyordu, bir süre düşündüm ve onu cevapladım.

"İşte o gün yaşadığımız alerji olayından sonra ortaya çıktı." dediğimde sertçe bana bakmıştı.

"Senin yüzünden yani !" Kaşlarımı çatıp sinirle ona baktığımda ikimizde birbirimize her an saldıracak gibi duruyorduk. Kendime hakim olmaya çalışarak derin nefes verdim. Sakin ol oğlum sabrını sınıyor bu adam ! Elayı düşün ! Onunla kavga edersen elayla daha da çıkmaza girersin .

"Niye konuşmuyorsun ! "

Kendi kendime telkin ederken yine onun konuşmasıyla dayanamayıp sertçe gözlerinin içine bakarak ona cevap verdim.

"Beynin mi yok lan senin ?! Tamam acı biber kısmında ben hatalıyım ama o gün o olayı yaşamasaydı belki de uzun bir zaman öğrenemeyecekti hasta olduğunu ! " Gülmüştü bu kadar dediğim şeyin üzerine sadece gülmüştü. Kime ne anlatıyordum ki ben ! Sinirle dizimi sallamaya başladığımda kendime hakim olmak benim için bir hayli zorlaşmıştı.

"Böyle mi avutuyorsun sen kendini!" gülmesini bir anda kesip kaşlarını çatmıştı. Anlatsam da şuan hiç bir şey anlamayacaktı. Benim sustuğumu görünce o da derin bir soluk bırakıp, kafasını geriye yaslayıp gözlerini yummuştu.

"Aranızda ne gibi bir ilişki var ?" diye tekrardan soru sormasıyla içimden söylenmeye başlamıştım. Ne diye sormasına izin vermiştim ki !

Kendimi toparlayıp bir kaç saniye düşündüm . Gerçekten bizim aramızda ne gibi bir ilişki vardı ki ?

"Arkadaşız sadece " dedim kesin ve net sesimle ve o an gözlerim istemsizce Yatakta uzanan elaya kaymıştı. Gözleri kapalıyken gözünden bir damla yaş düşmesiyle bir an uyanıp uyanmadığını sorguladım.

Ayağa kalkıp bir adım ilerleyip, yavaşça yanına oturdum. "Ela." onun duyabileceği şekilde adını seslendiğimde bir kaç saniye tepki vermemişti. Benim için uzun sayılacak bir sürenin sonunda gözlerini yavaşça açtığında gözlerinin dolu dolu olduğunu gördüm. Tam ona ne olduğunu ona soracakken o buna izin vermeden gülümseyerek "Alişş " demişti. Yüzüme neden bakmıyordu.

O an ne diyeceğimi bilmeden yataktan kalktım. Ali ,elanın sesini duyunca aniden ayağa kalkmıştı "Uyandın kızım sonunda " diyerek hızlı adımlarla yanına ilerleyip ona sarıldığında içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim . İstemsizce kaşlarım çatıldığında gördüğüm görüntü beni çileden çıkartıyordu. Kendime hakim olmak adına seri adımlarla odanın içindeki lavaboya girdim ve elimi yüzümü yıkamaya başladım. Ellerimi lavabonun iki kısmına dayayıp, aynaya baktığımda sakinleşmek için derin derin nefes alıp veriyordum .

Elanın tepkisi de neydi öyle ? Beni yanlış anladığı için büyük ihtimalle hala öfkeliydi. Ona durumu açıklamadan gitmek büyük aptallık olurdu. Bir şekilde şu kıl herifi buradan uzaklaştırıp elayla yalnız kalmalıydım. Aklıma gelen fikirle gülümseme aylar sonunda yüzüme yayılmıştı.

Bir kaç saat önce

Gizem : Adem seni ben karşılamak istedim ama ufak bir kaza atlattığım için gelemiyorum .

Adem : Önemli değil gizem bir taksi tutar hallederim ben de hayırdır bir sıkıntı mı var ?

Gizem : Taksi tutma ali seni almaya gelecek .

Gizem: Bu arada Kimsenin haberi yok , bizimkilere fazla mesai diyerek yalan söyledim .

Gizem: Bana araba çarptı.

Gizem: Ama çok büyük bir sıkıntım yok çok şükür ! iyiyim .

Adem : Ciddi misin ! Nasıl oldu bu ? Neredesin şimdi ?!

Gizem: Hastanedeyim. merak etme, bir de rica edeceğim adem lütfen kimseye söyleme olur mu ?

Adem: Söylemem onu bunu boş ver de Kim çarptı sana onu söyle ?

Gizem : Kendisi yanımda, onun hatası yok benim hatam var. Yola birden atladım . O da çok telaşlandı hastaneye o getirdi beni . İyi birine benziyor.

Adem : Tamam gelince yanına uğramaya çalışacağım . Bu süreç içinde kendine dikkat et . Yanındakine de fazla güvenme .

...

Şimdiki zaman

Sonuçta arkadaşlık için her şey mübahtır demişler. Gerçi bu arkadaş için geçerli değil ama olsun. Belki ileride bu cümleyi başka bir kelimeyle değiştirebilirdim...

***

Lavabodan çıktıktan sonra planımı uygulayabilmek için elalara hava almak istediğimi söylemiş ve dışarıya çıkmıştım. Odadan çıktıktan sonra ilk yaptığım şey gizemi aramak olmuştu. Şansım ilk defa yüzüme gülmüştü çünkü gizem de bu hastanedeydi sadece Elayla ayrı bölümde kalıyorlardı . Hiç vakit kaybetmeden gizemin tarif ettiği odaya geldim. Durumu iyiydi sadece ayağını ve el bileğini burktuğu için bandajla sarmışlardı ve kafasını çarptığı için 24 saat gözetim altında tutulması gerektiğini söylemişti. Onunla kısa bir süre sohbet edip geçmiş olsun dileklerimi sunmuş ve asıl konuya giriş yapabilmiştim.

Benim neden burada olduğumu sorunca anında ona Alinin beni almaya geldikten sonra dönüş yolunda kavga ettiğini ve bir güzel darp edildiğini abarta abarta anlatmıştım. Şaşırıp onun yanına gitmek için ısrar etse de bunu kabul etmemiş ve aliyi ona getireceğime dair söz vermiş ve oradan ayrılmıştım.

Hızlı adımlarla koridorda ilerleyip, Elanın odasının kapısına ulaştığımda tıklatmadan açmıştım. İçeride ali ve elanın birbirlerine gülümseyerek konuşmalarını görmezden gelmeye çalışarak dikkatlerini çekebilmek için hızlıca konuya giriş yaptım .

"Dışarıda Gizemi gördüm " Anında ikisinin de şaşkın bakışları beni bulmuştu. İstediğim dikkat çekmek miydi işte tam da istediğim gibi olmuştu !

"Ne ,nasıl buraya mı geldi !" diye ela telaşla konuşmasıyla doğru yolda olduğumu anladım .

"Bir sakin ol kızım . Seni gördü mü adem !" dediğinde kafamı salladım .

"Ne yapacağız ben hazır değilim ikinci bir vakaya ali!" Sitemle konuşan eladan başkası değildi. Gerçekten de gizemin dediği gibi hiçbir şeyden haberleri yoktu.

"Ela bir panik yapıp durma ya . Beynimi durduruyorsun !" dediğinde gözlerimi devirmemek için zor tuttum. sanki duracak beynin var da!

"Konuştunuz mu?" Ali'nin bana hitaben soru sormasıyla anında kafamı olumlu anlamda salladım .

"Konuştuk , Elanın burada olduğunu söylemedim ama senin hasta olduğunu söyledim . " dediğimde ela rahatlamış gibi bir nefes bırakmıştı.

"O niye buraya gelmiş ki ?!" Alinin kuşkuyla gözlerimin içine bakarak konuşmasıyla benim çağırdığımdan şüphelendiğini anlamıştım . Hiç duraksamadan direkt söyledim.
Ben olsam bende şüphelenirdim .

"Araba çarpmış" İkisi de ağzı açılmış ve aynı anda "Ne " diye bağırmışlardı . Böyle bir şey beklemedikleri her hallerinden belli oluyordu. Sanki Aliye gizem ile hastane de şans eseri karşılaştık desem asla bana inanmayacaktı.

"Nasıl ya !İşteydi en son o ?!" Şoktan ilk çıkan ali olmuştu.

"Değilmiş sabahtan beridir buradaymış. "

"Ben onu yanına gideyim. " demiş ve ne yapacağını bilemez şekilde ayağa kalkmıştı. Tam o an beklemediğim bir şey olmuş ve ela da ayaklanmıştı.

"Bende geleceğim ."

"Seni söyleme-..." Bu sefer telaşlanma sırası bana geçmişti. Elanın buradan gitmemesi gerekiyordu. Ona kendimi ya şimdi açıklardım ya da hiç !

Konuşmamı kesen aliden başkası değildi. "Ela senin durumunda ondan farksız açıklama yapamayız şimdi, ben onu göreyim sana her şeyi açıklayacağım tamam mı ?" demiş ve ona sarılmıştı. Bu görüntüyü görmek dişlerimi sıkmama neden olmuştu. Ellerim yumruk halindeyken gözlerimi asla onlardan ayırmıyordum.

Nerede kalmıştı aldığım o kadar eğitim ? Hepsi bir kız yüzünden sıfırlanmıştı. İlk defa kendime hakim olmak bu kadar zorluydu !

Birbirlerinden ayrıldıklarında "Aliş bana arada mesaj at onun yanından da ayrılma olur mu !" dediğinde ikilemde kalmış gibi bir kaç saniye duraksayıp bana bakmıştı. Kaşlarını çatıp tekrar elaya baktığında Kafasını olumlu anlamda sallamıştı. "Tamam merak etme sende dikkat et kendine arada uğrarım yanına tamam mı güzelim?" demiş ve çıkmak için benden tarafa doğru gelmeye başlamıştı.

Güzelim mi ?

Tam yanımdan geçip gidecekken kendime hakim olamayıp o daha ne olduğunu anlamadan, bütün öfkemle sertçe gözünün üstüne yumruk attım . "Adem! Ne yapıyorsunn !" Elanın bir çığlıktan farkı olmayan bağırışıyla, bir şey yokmuş gibi kendimi toparladım .

Acayip rahatlamıştım.

Ali gözünü tutmuş ve acısını saklamaya çalışarak öfkeyle bana bakmıştı. "Ne yapıyorsun lan sen it herif !" diye sinirli bir şekilde konuşmasıyla rol yapmaya geçtim .

"Şey demeyi unuttum ben . Gizem neden burada olduğumuzu sorduğunda Ali dönüş yolunda kavgaya karıştı bu yüzden yaralarına pansuman yaptırmaya geldik dedim."

"İyi o zaman bende sana vurayım. Senin de belli olsun kavgaya karıştığın!" Demiş ve üstüme doğru gelmeye başlamıştı bu duruma gülerek bir kaç adım geriledim.

"Oğlum gizem beni gördü zaten ! Sonuçta ben askerim dayak yemem dayak atarım. Hadi çok bekletme kız seni bekliyor. "dediğim an kendince bir şeyler mırıldanmış , sertçe beni ittirmiş ve odadan çıkıp gitmişti.

İstemsizce arkasından gülümserken Elanın konuşmasıyla gülümsemeyi kesip ona baktım .

"Adem sen deli misin ?" diye sorduğunda kafamı salladım ve tekrardan gülümsedim .

"Hem de hiç olmadığım kadar ." ciddi bir şekilde ona cevap vermem onun da hoşuna gitmiş olmalı ki istemsizce o da gülümsemişti.

Bu kadının gülümsemesi neden beni bu kadar etkiliyordu. Kalbimin hızlı atmaya başlamasıyla gözlerimi asla gülümsemesinden ayıramıyordum...

Ben bu kadından hoşlanıyordum. Daha önce hiç olmadığım kadar emin bir şekilde söylüyordum bunu.

Ben bu kadına ve bu kadının her bir zerresine vazgeçemeyeceğim bir şekilde aşık olmuştum...

 

 

.

.

.

Düzenlemeye fırsatım olmadı yanlışlarım varsa kusura bakmayın bir ara düzenlerim.

İnşallah beğenmişsinizdir.

Bölüm : 20.11.2025 20:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Kafadeniizz / YANLIŞ ANLAŞILMA (Yarı texting) / 27
Kafadeniizz
YANLIŞ ANLAŞILMA (Yarı texting)

5.09k Okunma

657 Oy

0 Takip
28
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...