28. Bölüm
Arzu Güleç / Kaderin Sürprizi / ★26. Bölüm★

★26. Bölüm★

Arzu Güleç
kaleminsesi1905_01

Medya: Yüzbaşı Yavuz GÜMÜŞ

 

Kaan

 

Hastanenin çıkışına doğru yürüyorduk.

 

Ne desemde babam beni bırakmıyordu annem benim dediklerimi duyunca ağlayarak sandalyeyi bana doğru sürmeye başlamıştı.

 

Ağzından 'oğlum gitme' çıkmıştı.

 

Sonuç olarak Aslanların konağına gidiyordum.

 

Dışarı çıktığımızda biri bana seslendi sesin geldiği yere döndüğümde Barış amcamın yanında Yavuz komutan vardı yanıma gelip aramızda biraz mesafe bırakıp bana baktı.

 

"İyi misin koçum."

 

"İyiyim komutanım siz."

 

"İyiyim Kaan iyiyim. Son olan olaydan sonra her yerde seni aradım ama önüme hep bir engel çıktı. Komutanımız seni aradığımı duyunca benimle iletişime geçti sağolasın. Seni görünce daha iyi oldum."

 

Bakışlarım Barış amcama kaydı.

 

Yüzündeki tebessümle başını salladı.

 

Ben geri Yavuz komutana döndüm.

 

"İyi olmanıza sevindim komutanım. Beni arama nedeniniz nedir?"

 

"Müsait isen bir kafeye ya da başka bir yere geçip konuşalım mı?"

 

Soru eki ile kaşlarım çatıldı. Onu neredeyse askeri öğrenci iken görüyordum ve hiç bir askerine soru eki kullanmamıştı.

 

"Siz nasıl uygun görürseniz komutanım."

 

Sıkıntılı nefes aldı. Gözleri ile öz ailemi taradı ardından kucağımdaki öğle uykusunu uyuyan oğlumu.

 

Sözü babam devr aldı.

 

"Yüzbaşım bizim konağa geçelim orada konuşursunuz. Tabi komutanım sizide bekliyoruz."

 

Son cümlesini Barış amcama bakarak kurmuştu.

 

"Ne kadar istesem de olmaz albayım karagahta işlerim var. Yavuz akşama karagahta bekliyorum seni işimiz var."

 

"Emredersiniz komutanım."

 

Barış amcam bize baş selamı verip siyah arabaya doğru yürüdü şoförü kapıyı açıp binmesini bekledi. Hastanenin bahçesinden çıkıp gitti.

 

"Kaan?"

 

Bakışlarımı giden arabadan çekip Yavuz komutana baktım.

 

"Efendim komutanım."

 

Sesimde herhangi bir duygu yoktu kendi sesimle adeta üşüdüm.

 

"Yolun karşısında kafe var."

 

Bakışım babama kaydı. Tekrar yavuz komutana döndü.

 

"Benim babamdan gizliyeceğim herhangi bir konu yok komutanım ne söylemek istiyorsanız buyurun söyleyin."

 

Cevabım netti benim.

 

"Ben seni dinlemeden yargıladım ve bu iki yılda çok şey katlettim. Kaan ben o an sana inanmadım Allah kahretsin ki pişmanım Kaan."

 

Sözlerine yutkunup yüzüne bakmaya devam ettim. Ne denirdi ki buna.

 

Dudaklarını birbirine bastırıp başını hafifçe oynattı ellerini beline koyup benim gözlerimin içine baktı.

 

Ama ben daha fazla ayakta duramıyordum her ne kadar dik durmaya çalışsamda bir süre sonra ağrılardan vücudum çok acı bir şekilde ağrıyordu.

 

Belli belirsiz bacaklarım titremeye başladığında babam bir adım bana doğru attı yüzümde ne gördüyse şaşkınlıkla baktı ve bu çok kısa sürmüştü.

 

"Yüzbaşım konağa geçelim konuşmana orada devam edersiniz."

 

Yavuz komutanın bakışları babama kayınca hazır ola geçip başı ile onayladı.

 

"Tabi komutanım siz önden gidin ben sizi arabamla takip ederim."

 

Arkasını dönüp arabaya bindi. Büşra hanım bana ellerini uzatınca yüzüne baktım tabi bu kısa sürmüştü bakışlarımı hemen kaçırıp konuştum.

 

"Ben iyiyim Büşra hanım."

 

Arabalara doğru yürüyüp göz gezdirdim önde Yiğit Bey'in arabası vardı önümde Ahmet Bey'in.

 

Ben en arkadaki arabaya yürüdüm babamın arabasına.

 

Kapımı açan Veysel'e baktım zaten kapıyı açıp bir kaç adım geriye doğru gitti.

 

Bindiğimde kendim kapattım kapıyı.

 

Yan taraftan kapı açıldığında oraya baktım Yiğit bey annemi koltuğa koydu Ateş ise sandalyeyi katlayıp arkaya koydu.

 

Benim şaşırdığım nokta annemin kendine öz arabası vardı ve onu es geçip yanıma binmek istemişti yüzümde belli belirsiz bir tebessüm oluştu.

 

Bakışlarım Yiğit Bey'e kaydı. Gözümün içine bakıyordu.

 

Hemen kaçırdım bakışlarımı kucağımda uyuyan oğluma baktım.

 

En son kapı kapandığında şoför kapısı ile yolcu kapısı açılmıştı önüme babam oturdu şoför koltuğuna ise Veysel.

 

Böylelikle yola çıktık. Bakışlarım tekrar anneme kaydı.

 

Baktığımı görünce yüzünde kocaman gülümseme oluştu ve bu gülümseme bana da bulaştı.

 

 

Kış bahçesinde karşılıklı oturuyorduk Yavuz komutanla.

 

"Oyuna geldim Kaan, ve benim yüzümden mesleğinden oldun."

 

Duygu olmayan gözlerimin içine baktı.

 

İlk başta afalamıştı buruk bir tebessüm ederek konuştu.

 

"O gözlerinde hep hayranlık parıltılarını görmüştüm Kaan ama şimdi ne bir nefret nede herhangi bir duygu hiçbir şey görmüyorum."

 

"O duygular iki yıl önceydi komutanım."

 

Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı.

 

Elini ceketin fermuarına götürüp açtı iç cebinden katlı bir şekilde dosya çıkarıp önüme koydu.

 

"O gün son konuşmamızın ertesi günü her şeyi öğrendim Kaan seni aramaya başladım. Numarana ulaşamadım, yıllık izni kullanıp her yerlerde aramaya başladım ilk kayıtlı olan adrese gittim orada yoktun. Ama pes etmedim geçte olsa bulacağıma emindim ama hep bir engel çıktı karşıma."

 

Bakışlarım dosyaya kaydı konuşmasına devam edince komutanıma baktım.

 

"O adam hep engel olmuş bana Kaan, Çet-"

 

Titreyen sesimle konuştum o ismi duymak istemiyordum.

 

"Ko-komutanım duymak istemiyorum."

 

Gözümün önüne gelen görüntüler ile gözlerimi sıkıca kapatıp derin nefesler almaya başladım.

 

"Kaan iyimisiniz koçum."

 

Koluma dokunulan el ile adeta bağırarak ayağa kalkıp uzaklaştım.

 

"BABAAAAA. dokunma bana, hayır hayır dokunma."

 

"İstemiyorum dokunma hayır, baba baba."

 

Kolumda hissettiğim sızı ile yere düştüm ama beni birileri tutmuştu.

 

"Baba yardım et."

 

Gözüm kapanmadan önce Yiğit Bey'in endişeli bakışlarını gördüm.

 

Yazar bakış açısı

 

Yiğit sakinleştirici ile bayılan kardeşini kucağına alıp Yavuz'a baktı.

 

Yavuz "komutanım ben anlamadım ne olduğunu birden oldu."

 

Kerem bey "Biz sebebini biliyoruz Yüzbaşım."

 

Yavuz anlamamıştı.

 

"Zamanı gelince Kaan sana anlatır Yüzbaşım sen hava kararmadan karargaha git."

 

Masanın üstündeki dosyayı alıp Kerem Bey'e uzattı.

 

"Kaan buna bir göz atsın komutanım."

 

Kerem bey başını salladı. Ardından Yavuz sıkıntılı bir nefes alıp kış bahçesinden çıktı.

 

Kerem bey gözleri ile Yavuz'u gösterince Ateş yolcu için arkasından çıktı.

 

"Sen de Kaan'ı odasına götür Yiğit."

 

Yiğit başını sallayıp konağa girdi.

 

Kerem bey mavi dosyaya bir göz attı.

 

Kaan'ın olduğu timin adı yazıyordu.

 

Derin bir nefes çekip verdi. "Allah'ım sen büyüsün yücesin bütün evlatlarıma sağlık ve huzur ver Kaan'ın hemen toparlanmasında yardım et rabbim."

 

Dosyayla beraber kış bahçesinden çıktı. Bahçede durup korumalarda göz gezdirdi bir korumada durdu Veysel onu gözü tutmamıştı gözü sürekli Kaan'daydı.

 

"Yakımda kokusu çıkar." Diyip konağa giriş yaptı.

 

Endişeli gözlerle kendine bakan eşine baktı.

 

"Endişe etme hatun iyileşecek bizim oğlan."

 

Koltuğa oturup dosyayı küçük masanın üstüne koyup sandalyede olan Melek hanımı önünde olacak şekilde çekip gözlerin içine baktı.

 

"Rabbimin izniyle iyileşecek Kaan."

 

Kerem bey dudaklarını melek hanımın alnına koyup gözlerini kapttı.

 

Dudaklarını çekip alnıları birleştirdi.

 

"Biz duamızı eksik etmeyelim Melek hanım evlatlarımız için bol bol dua edelim."

 

Bu defa dudaklarını Melek hanımın yanağına bastırıp öptü.

 

"Sen içini ferah tut hatun bizim oğlunuz çok güçlü biri."

 

Uzakatan bakılınca dudak dudağa oldu zannediyordu ve açık kapıdan giren kişiler öyle zannettiler.

 

"LAAAAN EŞEKOĞLU EŞEK NE BOK YİYORSUN SEN."

 

Kerem bey gelen sesle birden ayrıldı kapıdan giren kişilere baktı ilk başta afalamıştı hiç beklemediği kişide vardı.

 

Geri Melek hanıma baktı oda şaşkındı.

 

"Ulan it herif eşek kadar olmuşsun bide yaptığınız şey. Tövbe tövbe."

 

"Ne diyorsunuz siz."

 

"Bana neden haber vermedin lan eşek başı mıyız biz."

 

Selam canlarım ben geldim

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Mutlu kalın ❤️

 

Seviliyorsunuz ❤️

 

Bölüm : 27.02.2025 13:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...