30. Bölüm
Arzu Güleç / Kaderin Sürprizi / ★28. Bölüm★

★28. Bölüm★

Arzu Güleç
kaleminsesi1905_01

Medya: Yüzbaşı Yavuz GÜMÜŞ

 

Yazar bakış açısı

 

"Evet Kaan şimdi gelelim ödeve."

 

Kaan duydukları ile kaşlarını Afif çattı.

 

"Ne ödevi?"

 

İlknur hanım tebessüm etti. Elindeki kalem ile defteri masaya bırakarak ellerini çenesinin altında birleştirdi.

 

"Senin için Kaan, kendini daha iyi hissetmen için."

 

Kaan başı ile onayladı.

 

"Bekliyorum İlknur hanım."

 

"Geçen seans, insanlarla göz teması kurmakta ne kadar zorlandığından, bunun seni nasıl rahatsız ettiğinden bahsettik. Sanki bir duvar örüyormuşsun gibi, değil mi?"

 

İlknur hanım Kaan'a baktı cevap vermesi için.

 

"Evet. Kimsenin gözlerinin içine bakamıyorum. Sanki beni... görüyorlarmış gibi hissediyorum. Ve bu rahatsız edici." Dedi Kaan.

 

İlknur hanım tebessüm etti.

 

"Çok iyi anlıyorum. O rahatsızlık hissinin nereden geldiğini de tahmin edebiliyorum. Geçmişte yaşadıkların, başkalarının bakışlarını tehditkar algılamana neden oluyor olabilir. Ama biliyor musun, göz teması aynı zamanda insanlarla bağlantı kurmanın en temel yollarından biri. Güvenin başladığı yerlerden biri."

 

Kaan terettüt ile baktı.

 

"Güven mi? Benim için daha çok... savunmasız hissetmek gibi."

 

Evet öyleydi Kaan için. İlknur hanım istifasını bozmadan devam etti.

 

"Haklısın, başlangıçta öyle hissettirebilir. İşte bu yüzden sana küçük bir ödev vermek istiyorum. Bu hafta, günde en az bir kişiyle, yaklaşık 10 saniye boyunca göz teması kurmaya çalışmanı istiyorum."

 

Kaan korkarak konuştu.

 

"10 saniye mi? Bu çok uzun!"

 

Biliyordu İlknur hanım. Fikrini ortaya attı.

 

"Biliyorum, ilk başta öyle gelebilir. Hemen bir arkadaşınla ya da sevdiğin biriyle denemek zorunda değilsin. Belki ilk başlarda, bir marketteki kasiyerle, kütüphanedeki görevliyle veya yolda karşılaştığın herhangi biriyle, kısacık bir an için bakışıp sonra devam edebilirsin. Amacımız, bu deneyimi kontrol edilebilir hale getirmek. İlk başta 3 saniye bile olabilir, sonra yavaş yavaş artırırsın."

 

Kaan rahat bir nefes aldı ilk 3 saniye deneyecekti.

 

"Peki ya bakarlarsa? Yani, ben rahatsız olursam ne yapacağım?"

 

Asıl ödevi de bu Kaan'ın.

 

"İşte bu ödevin asıl amacı da bu zaten. O an ne hissettiğini fark etmeni istiyorum. Bedeninde bir gerginlik, kalbinde bir hızlanma, belki kaçma isteği... Bunların hepsini fark et. Bu duygulara sadece dışarıdan bir gözlemci gibi bakmaya çalış. Ve kendine şunu sor: 'Bu duyguya rağmen, ben güvendeyim miyim?' Sonra da, o 10 saniye bittikten sonra ne hissettiğini not almanı istiyorum. Başardığını mı hissettin, rahatladın mı, yoksa hala gergin miydin?"

 

Yine içini korku sardı Kaan'ın.

 

"Eğer yapamazsam?"

 

İlknur hanım kalemi eline aldı ve bir şeyler yazdı.

 

"Bu bir sınav değil. Önemli olan denemek. Yapamazsan da sorun değil. O zaman da 'Neden yapamadım, ne hissettim?' diye not alacaksın. Hatta belki de kimsenin gözüne bakmak istemediğin bir gün olur. Bu da bir bilgi. Haftaya geldiğinde, bu deneyimlerini, iyi veya kötü fark etmez, benimle paylaşmanı istiyorum. Bu, senin için yeni bir kapı aralayabilir. Ne dersin, bu adımı atmaya hazır mısın?"

 

Kaan bir süre düşündü meraklı sesi ile konuştu.

 

"Sanırım... deneyebilirim. Deneyeceğim."

 

İlknur hanım kocaman tebessümü ile ayağa kalktı.

 

Kaan'da yaranın izin verdi kadarıyla hızlı kalkmaya çalıştı.

 

"Bir sonraki seansta görüşmek üzere Kaan. Not almayı unutma."

 

Kaan yüzündeki hafif tebessümle onayladı.

 

İlknur hanım kapıya kadar eşlik etti.

 

Koridora çıkan Kaan, üniformalı Yavuz ile göz göze geldi.

 

Kaan yüzüne baktı direk göz teması kuramadı.

 

"Komutanım?"

 

Yavuz önce yutkundu.

 

"Kaan burada olduğunu bilmiyordum askerimin yanına gidiyordum."

 

Kaan, Yavuz'un üstündeki üniformayı inceledi operasyon için kullanılan ekipmanlar vardı.

 

Ve toz toprak olmuş üstüne baktı.

 

Anladı Kaan komutanı operasyondan geliyordu ve askeri yaralıydı.

 

"Durumu nasıl?"

 

Yavuz elini boynuna atıp sıkıntılı bir nefes verdi.

 

"Çok kan kaybetmişti umarım yetişmişiktir."

 

Yavuz müsade isteyip koridorun sonuna doğru yürümeye başladı.

 

Kaan'da hemen arkasından gitti, o askerin durumunu öğrenmeden bu hastaneden çıkmayacaktır.

 

Çalan telefonu ile elini cebine attı.

 

"Baba?"

 

"Oğlum galiba bitti seansın ben araba da bekliyorum seni?"

 

Arkadan Efe'nin sesi geliyordu.

 

"Baba benim başka bir işim çıktı. Yavuz Yüzbaşı burada askeri hastanede onun yanına gidiyorum."

 

Kerem bey kucağında torunu ile arabadan indi hemen.

 

"Kaçıncı kat oğlum kaldığı oda numarasını söyle."

 

Kaan şuan olduğu yerini söyleyip telefonu kapattı.

 

Sola dönen Yavuz ile Kaan'da döndü gördüğü bir kaç tanıdık yüz ile olduğu yerde durdu.

 

Ameliyathanenin önünde bir zamanlar Kaan'ında bulunduğu tim vardı.

 

Tim ilk komutanlarına baktı ve arkasından eski silah arkadaşına.

 

Kaan yutkundu ne yapacağını bilemedi o gün geldi aklına.

 

Yüzüne nefretle bakan yüzler geldi.

 

Bir adım arkaya doğru adım attı.

 

Arda eski dostuna badisine baktı. Bir zamanlar nefret ile baktığı yüze şimdi çok karışık duygularla bakıyordu.

 

Ona yaklaşmak için bir kaç adım attığında gözlerindeki korkuyu gördü hemen olduğu yerde durdu.

 

Gözlerine daha iyi bakmak istedi ama gözlerini kaçırıyordu.

 

Kaşlarını çattı Arda.

 

"Kaan."

 

Sesin geldiği yöne baktı Kaan babası seslenmişti.

 

Kucağındaki oğlu babasını görünce sevinçli çığlık attı.

 

"Ba-ba ba-ba."

 

Ellerini birbirine vurarak ayaklarını salladı.

 

Yavuz hemen Kerem beyi karşıladı.

 

"Komutanım."

 

Tim duyduğu ile hemen hazır ola geçti.

 

Kerem Bey'in bakışları timde dolandı.

 

Durumu anlayan yavuz eli ile rahat olmalarını söyledi.

 

Kaan babasını görünce olan tüm korkuları anında tuzla buz olmuştu.

 

"Baba."

 

Tim ikinci şoku yaşamıştı. Kerem Bey'e baba dediklerini duymuştu.

 

Kaan tekrar komutanına döndü.

 

"Komutanım ben belki ihtiyacınız olur diye sizi takip ettim."

 

Yavuz dudaklarını bir birene bastırıp kafasını afif sağa sola salladı.

 

"Sorun değil Kaan."

 

Açılan kapı ile herkesin dikkati oraya kaydı.

 

"Hasta çok kan kaybetmiş kan gurubu bizde çok bulunan gruptu hemen takviye uygulandı. Şuan durumu iyi yoğun bakıma alınacak."

 

Yavuz konuşmayı devr aldı.

 

"Durumu iyi ama neden yoğun bakıma alıyorsunuz."

 

"Tedbir amaçlı" dedi doktor.

 

Tim rahat bir nefes aldı. Sedyede çıkan silah arkadaşına baktılar.

 

Kaan gördüğü yüz ile bir iki adım geriye gitti.

 

Arda'dan sora en sadık dostuydu.

 

Mertcan...

 

 

Kaan'ın yarasından dolayı daha fazla kalmasını istemedi Kerem bey.

 

Ve böylelikle yola koyuldular.

 

Kaan arkada oğlu ile oturuyordu. Arabayı süren kişi Veysel'di Kerem bey de yan koltukta oturuyordu.

 

Kaan sıkıntılı bir nefes çekerek yola baktı.

 

Düşüncesi geçmişe gitti iki yıl önceye.

 

Olay olmadan önce.

 

Oysa o günler de çok mutluydu Kaan ama şimdi.

 

Öz ailesinin yanında ama onlardan da bir darbe yemişti.

 

Bir haftadır da üç abisinin de yüzlerini görmüyordu Kaan.

 

Kerem Bey'in dedikleri geldi aklına.

 

"Benim en büyük korkum babam gibi birisi olmaktı Kaan. Ama ona benzemeye başladım. Ailemi bir arada tutamıyorum."

 

Yiğit ile Ahmet işleri olmasa da sabah erken saatlerde kalkıp karargaha gidiyorlardı.

 

Ömer ise Şirket açılma saatinden önce gidip arabada bekliyordu bazen de akşamları şirkette kalıyordu.

 

Gece geç saatlerde geliyorlardı.

 

Kaan kendi kendine konuştu.

 

"Bu aile benim yüzümden dağıldı keşke hiç girmeseydim ilk başlarda inkar etseydim gitmek konusunda."

 

Selam canlarım ben geldim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Seviliyorsunuz ❤️

 

Mutlu kalın ❤️

 

Gecikmemden dolayı hepinizden özür dilerim 🙏🏻🙏🏻🙏🏻

 

Bölüm : 23.06.2025 22:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...