13. Bölüm

10. Bölüm

Deniz
kaoscandiraskiimm

Öncelikle herkese merhaba, normalde bölümü bu kadar geç yayınlamayacaktım ama yazıdımı beğenmeyip baştan yadığım için geciktim. Ayrıca yorum ve oy sınırı koymaya karar verdim.

 

Neysee, ben sizi tanımak, sevdiğiniz şeyleri bilmek istediğim için her bölüm başı size sorular soracağım.

 

En sevdiğiniz renk ve nedeni ile başlayalım.21

 

Oy sınırı: 25

Yorum sınırı: 20 (satır arası dışındakileri saymayacağım)

******************************

 

 

Yaklaşık bir dakika boyunca bu şekilde durduktan sonra Cihan bey kazağı indirdi ve karşıma geçti.

 

Başım yine yere eğikti, her zaman olduğu gibi...

 

Cihan bey derin bir iç çektikten sonra "Açelya, bu yaralar nasıl oldu?" dediğinde parmaklarımla oynamaya başladım ve kısık bir sesle "Anlatmak istemiyorum." dedim.

 

Cihan bey derin bir nefes aldı ve "Açelya bu anlatmak istemiyorum diyip geçiştirilebilecek bir konu değil. Sırtının her yeri yara bere içinde." dediğinde o adamın attığı mesaj aklıma geldi ve ağzımın içindeki deriyi kemirmeye başladım.

 

Eğer bunları Cihan beye anlatırsam o adamın bundan bir şekilde haberi olurdu. Daha önce de olduğu gibi...2

 

Cihan beye bakarak "Lütfen bana biraz zaman tanıyın. Daha size güvenip güvenemeyeceğimi bile bilmiyorum. Lütfen en azından size biraz alışana kadar." dedim.

 

Cihan beyin gözlerinde sinir vardı, fakat bu sinir bana değil kendine ve bu yaraları yapanaydı.

 

Cihan bey kendini sakinleştirmek amacıyla derin bir nefes aldı ve sakin bir şekilde "En fazla 6 ay Açelya, en fazla 6 ay. 6 ay geçtikten sonra istesen de istemesen de bir darp raporu alacağız, seni bize bunları kimin ve ne zaman yaptığını anlatacak sonra da o insanlara dava açacağız." dedikten sonra arkama geçip kazağımın sırt kısmını sıyırdı. Yaralardan birine hafifçe dokunduğunda acıyla dişlerimin arasından sert bir nefes aldım.6

 

Cihan bey de derin bir nefes verdi ve "Pansuman yapacağım sonra da bir krem süreceğim. Biraz acıyabilir ama dayanabileceğini düşünüyorum. Yine de çok acırsa 'dur' de, tamam mı?" diye sorduğunda "Tamam" dedim.

 

Cihan bey batikon, pamuk ve bir krem alarak yanıma geldi.

 

İlk önce batikonu pamuğa döktü ve pamuğu hafifçe sırtıma bastırdı.

 

Hissettiğim yanma hissiyle dişlerimi sıktım ve gözlerimi kapatıp derin nefesler almaya başladım.1

 

Birkaç dakika sonra Cihan bey pamuğu çekti ve krem sürüp kazağımı indirdi.1

 

Eldivenleri ve pamuğu çöpe attıktan sonra kremi bana uzattı ve "Bu kremi her gün sürmen gerekiyor, eğer sürerken zorlanırsan benden yardım isteyebilirsin." dediğinde başımı onaylar anlamda salladım.

 

Öylece sedyede otururken Cihan bey "Hastanede mi durmak istersin yoksa bizimkilerden biri gelip seni eve mi götürsün?" dediğinde bir an bile düşünmeden "Eve gitsem." dedim.

 

Her hastaneye geldiğimde o günü hatırlıyordum...7

 

Bu konuyu hemen aklımdan attığımda sedyede oturmaya devam ediyordum.

 

Arada Cihan beyin bakışlarını hissediyor fakat ona bakmıyordum.

 

Yaralarımın nedenini, ne zaman ve nasıl olduğunu düşünüyordu.

 

Onun bir suçu yoktu fakat... Bundan rahatsız oluyordum.

 

İç ses: Sen olsan ne yaparsın? Hiçbir şey olmamış gibi mi davranırsın?1

 

Derin bir iç çektim ve oturmaya devam ettim.

 

Birkaç dakika sonra odaya Baran bey girdi ve Cihan beyle bana baktı.

 

Cihan beyle ufak bir sohbet ettikten sonra beni de yanına alıp ilk önce odadan sonra da hastaneden çıktık ve arabaya bindik.

 

Baran bey arabayı çalıştırdı ve eve doğru gitmeye başladık. Birkaç dakika sonra eve geldiğimizde arabadan indik ve eve girdik.1

 

Eve girdiğimizde salonda Mert bey, Aras bey, Pars bey, Miraç bey ve Eren bey oyun konsolu oynuyorlardı.

 

Biz girdiğimizde Mert bey Baran beye baktı ve "Abi sen de oynasana." dedi. Beni görmezden geliyordu.5

 

Derin bir nefes aldım ve başımı yere eğdim.1

 

Baran bey içten bir tebessüm etmiş ve "Tabiki koçum." diyip onların yanına oturmuştu. Mert beyin yanına oturup ensesine ufak bir şaplak atmış Mert bey ise yalandan canı yanmış gibi yapmıştı.3

 

Gözlerim dolduğunda hızlıca odama çıktım ve kapıyı kilitleyip şifonyerimden günlüğümü çıkarıp bir kalem aldım.1

 

Yatağıma oturduktan sonra gözlerimden akan yaşlara yazmaya başladım;

Ben ne zaman iyi hissedeceğim. Bıktım artık, bıktım. Burada da sevilmiyorum, belki bana fiziksel olarak kötü şeyler yapımyorlar ama benim de bir kalbimin olduğunu umursamıyorlar. Ben de mutlu olmak istiyorum, nefret görmemek, acı çekmemek, huzurla uyuyabilmek istiyorum. Belki de suç bendedir, belkide insanların benden neferet etmesinin sebebi kişiliğimdir. Belkide üvey babam haklıdır, ben sevgiyi hak etmiyorumdur, belki de üvey kuzenim haklıdır, ben acınası biriyimdir, belki de üvey abim haklıdır ben tüm bu nefretleri hak ediyorum dur... Ama ben gün geçtikçe anneme verdiğim sözü tutmakta zorlanıyorum.5

 

Göz yaşlarım akmaya devam ederken altına tarihi attım ve defteri kapatıp şifonyerimin çekmecesine koydum.

 

Alt kattan kahkaha bazen de mutlu bağırış sesleri geliyordu.1

 

Yatağıma yatacağım sırada telefonuma gelen mesajla telefonumu eline aldım ve ağlayışlarım çoğaldı.

 

Telefonumda kayıtlı olan beş numara vardı; dördü üvey ailem diğeri de eskiden çalıştığım kafenin patronuydu, o adam da beni engellemişti.1

 

Ağlamalarım daha da şiddetlenirken titremeye başladım ve mesajları açtım.

 

Üvey babam atmıştı mesajı.1

 

Bacaklarımın titremelerinden ayakta duramazken yatağın kenarına oturdum ve mesajı okumaya başladım.

 

Murat Bey (üvey baba): Seni pis or*spu! Sırtındaki yaraları o adamlardan birine mi gösterdin?! Sonunun o kadın gibi olmasını istemiyorsan yaptığın hareketleri ve sonuçlarını düşünerek hareket et!14

 

Telefon ekranına göz yaşlarım düşerken ağzımdan ufak bir hıçkırık firar etti.

 

Telefon titreyen ellerimden düştüğünde başımı dizlerime yasladım ve sessizce ağlamaya devam ettim.

 

Yaklaşık iki saat boyunca kesintisiz ağladıktan sonra şiddetli bir miğde bulantısıyla hızla tualete koştum. Klozetin önünde dizlerimin üzerine çöküp ellerimle klozetin kenarlarını kavradım ve miğdemdeki her şeyi boşalttım.

 

Yeni kesilen ağlamam tekrar başladığında klozetin yanındaki duvara sırtımı yasladım ve sessizce ağlamaya devam ettim.

 

Orada kaç saat ağlayarak durdum bilmiyorum ama bir süre sonra uyuya kaldım.

 

Evin zil sesiyle uyandığım. Cihan bey gelmişti.

 

Bir süre orada oturdum sonrasında ayağa kalktım ve sifonu çektim.

 

Odamdan bir havlu aldım ve tualete girip askılığa astım.

 

Bir çırpıda üzerimdekileri çıkardım ve duşa kabine girdim.

 

Sıcak suyu açtım ve birkaç saniye sonra sıcak suyun altına girdim.

 

Hızlıca yıkandıktan sonra duşa kabinden çıkıp kurulandım ve saçımı tarayıp üzerimi giyindim. Saçlarımı da kuruttuktan sonra yatağıma uzanıp boş boş hala yerde olan telefonumu izledim.

 

Bir süre sonra odanın kapısı çaldı. Hızla ayağa kalktım ve kilidi ve kapıyı açtım.

 

Kapının önündeki Pars beye duygusuz gözlerle bakarken o da bana iğrenir gözlerle baktı ve "Yemeğe gel." deyip gitti.4

 

Kıyafetlerimi ve saçımı düzeltip odadan çıktım ve merdivenlerden inip yemek odasına girdim.

 

Herkes masada otururken ben de yerime oturdum ve Halit beyin "Afiyet olsun" demesiyle herkes yemeye başladı.

 

Elimde çatalımla yemeği didiklerken Umay hanım bana bakıp "Neden yemiyorsun? Bu yemeği sevmiyormusun kızım?" diye sorduğunda Aras bey göz devirip "Hanımefendiye yemek mi beğendireceğiz bir de?" dediğinde Umay hanıma baktım ve "Bir problem yok Umay hanım." diyip yemekten bir kaşık aldım.

 

Yemeği yuttuğumda midem ağzıma geldi ama geri yuttum ve tabaktaki yemeği bitirmek içn zorladım kendimi.

 

Yemeği bitirdiğimizde midem sürekli ağzıma geliyor ve bulanıyordu.

 

Ben bunları geçirmeye çalışırken Umay hanım bana baktı ve heyecanla "Açelya okul işlemlerini bitirdik. Formanı ve kırtasiye malzemelerini de aldık sana uygunsa bu pazartesi okula başlayacaksın. Ayrıca kimliğini babana ver ki soy ismini değiştirsin." dedi.

 

Başımı onaylar anlamda salladım ve kimliğimi almak için hızlıca odama çıkıp kimliğimi aldım ve yemek odasına geri döndüm.

 

Halit beye kimliğimi verdiğim sırada miğde bulantım iyice baştırınca koşarak tualete gittim ve tüm yediklerimi boşaltmaya başladım.

 

O sırada içeriye endişeyle Baran bey, Umay hanım ve Cihan bey girdi. Diğerleri umursamadan tualetin girişine geldiklerinde Halit bey saçlarımı elleriyle toplamış ve önüme gelmesini engellemişti.

 

Kusarken bunu fark etmemiştim fakat bunu fark ettiğimde hızla geriye çekildim ve duvarın kenarına sinip dizlerimi göğsüme çekip herkese korkuyla bakmaya başladım.

 

Aklıma en kötü anılarımdan bazıları doluşurken titremeye başladım.

 

Pars bey "Dikkat çekmeye çalışıyor, boş verin." dediğinde gözlerimi kapadım ve Pars beye inanıp bana yaklaşmamaları için içimden dua etmeye başladım.8

******************************

Kestiik11

1132 kelime2

Umarım güzel yazabilmişimdir.5

Bölüm : 13.12.2024 17:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...