16. Bölüm

13. Bölüm

Deniz
kaoscandiraskiimm

 

••••••••••

Bölümü çok geç yayınladığım için özür dilerim ama zaten en vaşta dediğim gibi ben bu kitabı eğlence amaçlı yazıyorum. Buna rağmen kitabımı okuyan ve destek verenlere çoooook teşekkür ederim.

 

Ayrıca ben Açelya ve Aras'a 11 demiştim ama siz onu lise son varsayın. Mert'de 10. sınıf.

 

Şimdiii gelelim günün sorusunaaa en sevdiğiniz hava durumu.11

••••••••••

Her zamanki gibi saat beş buçukta uyandım, fakat uykumu yeteri kadar alamadığım için göz altlarım çökmüş, başıma derin ağrılar girmişti.

 

Yatağımda dikleştim ve oturur bir pozisyona gelince düşünmeye başladım.

 

Bu gün okula gidecektim... Ne kadar da normal bir cümle aslında, fakat benim için çölde bulunmuş bir sudan farksız.

 

Bir kez daha lanet ettim içimden bana bunu yapanlara, beni bu duruma getirenlere.

 

Normalde olsa hemen kalkıp giyinir sonra da ders çalışırdım ama hiç keyfim yok.

 

Derin bir iç geçirdim ve komodinimin çekmecesinden günlüğümü aldım.

Bu gün okula başlayacağım. Neden bilmiyorum ama beklediğim kadar heyecanlı hissetmiyorum. Belki de yorgunluğumdandır, bilemiyorum. Ama başıma kötü bir şey geleceğini hissediyorum. Umarım yanılırım."

 

Fakat ben bu konularda asla yanılmazdım. Altıncı hissim çok kuvvetliydi.

 

Bunu görmezden gelmeye çalışarak kendimi telkin etmeye çalışırken altına tarihi de attım ve defterin ilk sayfasını açıp oraya yapıştırdığım zarftan fotoğrafları çıkarttım. O zarfta benim için önemli olan fotoğraflar ve içinde bir sürü video ve fotoğraf olan bir USB vardı.

 

Zarfın içinden annemin olan bir fotoğrafı aldım ve bakmaya başladım.

 

Annem güzeldi, hemde çok güzel. Fakat hiç benzemezdik, büyük ihtimalle onun biyolojik kızı olmadığım içindir. Annemin esmer bir teni, koyu kahve saçları, siyah denebilecek kadar koyu gözleri ve uzun bir boyu vardı. Benim ise hafif esmer bir tenim, kumral saçlarım ,ela gözlerim ve orta uzunlukta bir boyum.

 

Derin bir iç çektim ve annemin fotoğrafına ufak bir buse kondurduktan sonra geri zarfa koydum.

 

Defteri de komodinimin çekmecesine koyduktan sonra okul formalarımı giyip çantamı hazırladım.

 

Bunları yapana kadar saat sekiz olmuştu bu yüzden çantamı alıp aşağı kata, yemek odasına gittim.

 

Hatice abla sofrayı kuruyordu.

 

Çantamı her zaman oturduğum sandalyeye koyduktan sonra hızlıca yanına gittim ve zorlama bir şekilde ufak bir tebessüm edip sofrayı kurmasına yardım ettim.

 

Ne kadar sohbet açmaya çalışsa da kestirip attığım için bir yerden sonra o da sohbet açma çabalarına son vermişti.

 

Hatica abla mutfağa gittiğinde kapının yanında dikilmeye başladım.

 

Bir süre sonra içeriye Cihan bey girdi. Bana dönüp tebessüm ettikten sonra masaya oturduk ve diğerlerini beklemeye başladık.

 

Bu sırada Cihan bey bana baktı ve "Aldığım kremi sürüyorsun değil mi?" diye sordu.

 

Krem? Ne kremi? Dur bir saniye krem! O benim tamamen aklımdan çıktı ki.

 

Sadece başımı hafifçe eğdim ve masaya bakmaya başladım. Cihan bey derince iç çektiğinde korkuyla gözlerimi yumdum ve ellerimi masanın altında yumruk yaptım. Çok kızarmıydı acaba?

 

Cihan bey "Açelya bana bir cevap verirmisin?" dediğinde kısık bir sesle "B-ben... Unutmuşum. Özür dilerim." dedim. Bir süre sustuktan sonra Cihan bey konuşmaya başlayacakken sözünü kestim ve kafamı kaldırıp stresle konuşmaya başladım "A-ama yemin ederim artık sürerim, hiç aksatmadan hem de. Özür dilerim, gerçekten çok özür dilerim. Unuttum, evet unutmamam gerekiyordu ama unuttum. S-söz veriyorum artık unutmayacağım. Lütfen bir şans daha ver."5

 

Söylediklerim bitince Cihan bey biraz şaşkınca bana baktı ve "Bu kadar özür dilemene gerek yok Açelya. Unutmuş olabilirsin, insanlık hali. Artık odana gelir, hatırlatır sonra da sürmene yardım ederim olur biter." dediğinde rahatça ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi verdim.

 

Birkaç dakika sonra önce Umay hanım ve Halit bey, sonrasında da abi takımı (Mert ve Aras dahil) geldi.

 

Halit beyin 'Afiyet olsun' demesiyle kahvaltıyı etmeye başladık.

 

Geçen günlerde aç olduğum için iştahım açıktı fakat şu anda bir açlık durmu söz konusu olmadığı için yine pek bir şey yiyemiyor, yersem de miğdem bulanıyordu.

 

Tabağıma bir dilim peynir, bir dilim ekmek ve birkaç zeytin alıp yedikten sonra çatalımı bıraktım. Yavaş yediğim için yemeği onlarla bitirmiştim ve az yediğim fark edilmemişti.

 

Kahvaltıyı bitirdiğimizde Cihan bey "Açelya, Aras, Mert, hazırlanın birazdan çıkarız." dedi.

 

Üçümüz de çantalarımızı alıp kapının önüne gittik.

 

Aras bey bana ters ters bakıyordu. Boş vermeye çalışıyor ama yapamıyorum. O bana öyle baktıkça kuzenimin bana bakma şekli aklıma geliyor ve geriliyorum.

 

Cihan bey geldiğinde evden çıktık ve arabanın yanına gittik. Cihan bey beni çekip ön koltuğa oturttuktan sonra kapımı kapattı ve sürücü koltuğuna oturdu.

 

Sessiz, heyecanlı ve stresimden dolayı bol karın ağrılı bir yolculuktan sonra araba okulun önünde durdu.

 

Cihan bey Mert bey ve Aras beye bakarak "Mert ve Aras, Açelya size emanet." bakışlarını onlardan çekti ve bana bakıp ufak bir tebessüm ettikten sonra "Aras'la aynı sınıftasın. Haydi bakalım Allah zihin açıklığı versin." dedi.1

 

Arabadan indiğimizde Cihan bey arabayı çalıştırdı ve uzaklaştı.

 

Mert bey ve Aras bey beni takmadan yürümeye başladıklarında ben de onları takıp ettim.

 

Okuldan içeriye girdik. Heyecanlıydım fakat korkuyordum da. Kimseyle göz göze gelmemeye, temas etmemeye çalışıyordum. Fakat çok zordu her yer insan doluydu.

 

Ellerim titremeye başladığında ellerimi önümde bağlayıp sıktım.5

 

Mert bey ve Aras bey sohbet ederek yürürlerken Aras bey Mer beyden uzaklaşmaya başladı.2

 

Birkaç saniye kimin peşinden gitmem gerektiğini algılayamadıktan sonra hızlıca Aras beyin peşinden gittim ve kapıda 12/B yazan sınıfın önünde dikilmeye başladım

•••••••••••••

767 kelime

Umarım güzel yazabilmişimdir.6

Bölüm : 10.02.2025 18:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...