17. Bölüm

14. Bölüm

Deniz
kaoscandiraskiimm

Zilin çalmasıyla kapının önünde dikilmeyi bıraktım ve sınıfa girdim.2

 

Sınıfa girmemle tüm bakışlar bana çevrildi. İnsanlardan korkan biriydim ve bu bakışlar beni fazlasıyla ürkütüyordu.2

 

Yüzümdeki duyguların okunmaması için başımı yere eğdim ve hızla en arka köşedeki boş sıraya geçip oturdum.1

 

Bir süre sonra insanlar bana bakmayı bırakıp kendi aralarında konuşmaya geri döndüler.1

 

Ders zili çaldı ve hoca sınıfa girdi. Kısa bir günaydınlaşmadan sonra hoca tüm sınıfı birini aramış gibi süzdü, bakışları en son bana değdiğinde kısa bir bakış atıp "Kızım kalk ayağa, tanıt kendini." dedi. Ayağa kalkıp "Adım Açelya ÖZTÜRK, on yedi yaşındayım" dedim.

 

Benim bunu söylememle tüm sınıf fısırdaşmaya ve Aras bey ile bana bakmaya başladılar.2

 

Hoca fısırdaşmaları susturmak için yüksek sesle "Tamam kızım oturabilirsin." dedi.

 

Hızlıca oturduğumda hoca derse geçti.

••••••••••

Son dersin bitiş ziliyle herkes toparlanmaya başladı.

 

Ben de çantamı toparladıktan sonra sınıftan çıktım ve sabah geldiğimiz yolu aklıma getirmeye çalışarak yürümeye başladım fakat okul o kadar büyüktü ki bir süre sonra kayboldum.

 

Birden idrak ettiğim şeyle hareket etmeyi bıraktım. KAYBOLMUŞTUM!2

 

İçimden 'Herşey mükemmeldi de bir bu eksikti!' diye bağırarak ağlamak isteyen yanımı susturdum ve sakinleşmeya çalıştım.

 

Yön algım iyi olmasına rağmen okulu yapan kimse maşallah okulu fazlasıyla büyük ve labirent gibi yaptığı için çıkışı birilerine sormadan bulmam çok uzun sürer aynı zamanda çokça merdiven çıkmam gerekirdi ve nedensiz bir şekilde yaralarım fazlasıyla sızlamaya başlamıştı.1

 

Ayrıca zil çalalı çok olduğu için etrafta kimse kalmamıştı bu yüzden kimseden yardım da isteyemezdim.

 

Ben boş boş dikilirken telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkarıp arayanın kim olduğuna baktığımda arayanın Cihan bey olduğunu gördüm. Beynim birden 'ya Cihan bey, Aras bey ve Mert beyi beklemeyip kaybolduğum için bana kızarsa?' düşüncesi ile dolduğunda korkuyla telefona bakmaya başladım.1

 

Sonrasında aklımda başka bir ses yankılandı 'Eğer onu biraz daha bekletirsen asıl o zaman kızacak.' ona karşılık diğer ses de 'Açarsa da kaybolduğu için kızacak.'

 

'Şu an kızı korkutmak dışında hiçbir şey yapmıyorsun!'

 

'Ben mi korkutuyorum kızı?! Asıl sen korkutuyorsun lan kızı!'

 

Telefon çalmaya devam ederken kafamdaki sesleri susturmak için ani bir kararla telefonu açtım ve kulağıma yasladım. "Açelya nerdesin? Başına bir şey mi geldi? Telefonu neden geç açtın?", Cihan beyin sesinde bir kızgınlık belirtisi aradım fakat sesinde sadece endişe vardı.

 

Kendimi cesaretlendirmaya çalışarak ufak bir nefes verdim ve içimdeki korudan yine bir yerlere sinmiş çocukluğumla "K-kusura bakmayın, kayboldum da, çıkışı bulamıyorum." dedim.

 

Kaybolduğum için bağırmasını, çağırmasını, beni azarlamasını beklerken Cihan beyden ufak bir kahkaha yükseldi "Okulda kaybolmayı nasıl becerdin Açelya?" dedi gülmemek için kendini kasarken.1

 

Bir yanım rahatlarken diğer yanım ufak bir çoçuk gibi kendince Cihan beye trip atmak istiyordu.

 

Cihan beyi daha fazla bekletmemek için "Bilmiyorum." dedim.

 

Cihan bey kendini tutamayıp gülmeye başladığında "İlahi Açelya, nerdesin söyle de Mert gelsin." dedi.

 

Ertafıma bakındığımda koridorun sağ tarafında üstünde sınıf yazmayan tahminimce öğretmenler odası olan odalar, sol tarfta ise tualet, bir pano ve birkaç koltuk vardı.

 

Olduğum yeri Cihan beye tarif ettikfen sonra telefonu kapattım ve koltuklardan birine oturup Mert beyi beklemeye başladım.

 

Bir süre sonra Mert bey geldi ve birlikte okul çıkışına doğru yürümeye başladık. İkimiz de konuşmuyor sadece yürüyorduk, sessizlik rahatsız edici derecedeydi fakat konuşmaya çekiniyordum.

 

Bıkkın bir nefes verdim ve Mert beye baktım, o da zaten hali hazırda bana bakıyordu. Eğer o konuşmazsa benim de konuşmayacağımı anladığında bana bakmayı bıraktı ve "Neden bizi beklemedin, burada kaybolmak çok kolay, bazen ben bile kaybolacak gibi oluyorum." dedi.

 

İçimden 'Ablana bilmişlik taslama bücür.' demek geçese de bu isteğimi bastırdım ve sadece "Özür dilerim" dedim.

 

Mert bey bana bir şeyleri çözmeye çalışır gibi bakıp "Özür dilemene gerek yok sadece biraz daha dikkatli ol." dedi, sonrasında ne o ne de ben konuşmadık.

 

Arabaya vardığımızda arka koltuğa geçecekken Cihan beyin 'öne geç' demesiyle ön koltuğa geçtim ve eve doğru gitmeye başladık.

 

Birşeyler hakkında konuşuyorlardı, konuştuklarını duyuyor fakat ne konuştuklarını anlayamıyor, sadece bir uğultu şeklinde duyuyordum.

 

Dürtülmemle irkilerek etrafıma baktığımda eve geldiğimizi gördüm ve çantamı da alıp arabadan indim.

 

Hatice abla yüzündeki tebessümle kapıyı açtığında kimseye bakmadan hızlıca odama çıkıp kapıyı kilitledim ve yatağa oturup gözlerimi kapattım. Uykusuzluktan gözlerim yanıyordu.

 

Kapımın çalınmasıyla yataktan kalktım ve yorgunca kapımın kilidini açtım, gelen Cihan beydi. İçeri girip kapıyı kiltlediğinde istemsizce rahatsız olmuştum, bunu fark ettiğinde "Yaralarına krem sürmeye geldim, diğerlerinin görmesini istemediğin için de kapıyı kilitledim, sakin ol." dediğinde tamamen rahatlamasam da biraz daha az stresliydim.

 

Cihan bey yatağa oturduğunda şifonysrimin çekmecesini açıp günlüğümün yanından kremi aldım ve Cihan beyin yanına oturdum.4

 

Kremi Cihan beye verip sırtımı döndüğümde formamı hafifçe sıyırıp kremi sürmeye başladı bunu yaparken bir yandan da yaraları inceliyordu.1

 

Sırtımda türlü türlü yaralar olmasına rağmen en fazla kemer, sigara yanıkları ve diğer yanıklar, bıçak ve eskiden kalma dikiş izleri vardı.2

 

Cihan bey kremi sürmeyi bitirip kremi bana verdiğinde "Teşekkürler Cihan bey." dedim.1

 

Cihan bey sanki bana bir şey söyleyecek gibi baktıktan sonra birşey demeden elini odamdaki banyoda yıkayıp tekrar yanıma, yatağımın ucuna oturdu.

 

Birden "Bana neden hala 'bey' diyorsun?" demesiyle şaşkınca ona baktım ve yutkundum.

 

Aslında ben mutluluğumu, neşemi ve inancımı yani çocuk olma hakkımı kaybetmediğim zamanlarda resmiyetten nefret ederdim. Zorunda kalmadıkça kimseyle resmi konuşmaz 'abi, abla' der yada isimleriyle hitap ederdim. Üvey ailem de buna dahildi.

 

İlk başta çok reddetmiştim hanımlı, beyli konuşmayı fakat bana yaptıklarıyla... Yine itaat ettirilmiştim, her zaman olduğu, her zaman olacağı gibi. Fakat bunları Cihan beye söylemedim sadece "Kendimi resmiyeti kaldırmaya hazır hissetmiyorum." dedim bu konuyu konuşmak istemediğimi belli eden bir sesle.

 

Bu dediğimle beraber Cihan bey iç çekti ve bir süre daha hiçbir şey konuşmadan durdu. Sonrasında bana bakmadan "Hadi aşağı inelim, yemeğin olmasına az kalmıştır." dedi.

 

Bir şey yeme düşüncesi bile miğdemi bulandırırken "Ben aç değilim siz yiyin." dedim karşı çıkıcak gibi olduğunda yüzümdeki ifadeyi görmesiyle içli bir nefes bıraktı ve yataktan kalkıp kapıyı kapattı.

 

Cihan beyin odadan çıkmasıyla kapıyı tekrar kilitledim ve pijamalarımı giyip ışığı kapattım.

 

Telefonumu şarja taktıktan sonra yatağa girdim ve kendimi derin bir uykunun kollarına bıraktım.5

••••••••••••••••••••

898 kelime13

Bölüm : 21.02.2025 19:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...