
Asel Sönmez...
Hastaneden çıkmıştım. Aradan iki hafta geçmişti ve biz, düğünden sonra yapamadığımız After Party'i saatler öncesinden yapmıştık.
"Çok yoruldum!" Alpay, otel odasının kapısını açtığında hızlıca içeri girdim. Partiden sonra hiç vakit kaybetmeden balayı tatilimiz için Mersin'e gelmiştik. Otel odasına yeni giriş yapmıştık ve saat gece üçe geliyordu.
Alpay, içeri girdiğinde kapıyı kilitledi. "Bende," Diyerek karşılık verdi. Partide ikimizde hiç oturmamış, çalan her şarkıda danslar etmiştik. Ayaklarım bastıkça zonkluyordu artık.
Şuan ise içimde bir heyecan dalgası yükseliyordu. Birazdan olacakları tahmin ettiğim için içimdeki heyecanım arttırıyordu. Alpay, takım elbisesinin yelek kısmının düğmelerini açarken ayağa kalktım ve ellerini tutarak kalan üç düğmeyi ben açtım.
Senem ve İdil, yaşanan bu olayların hiçbiri olmamış gibi davranmamı istedikleri hakkında çok fazla baskı yapmıştı. Bu sebeplen üzerime beyaz renkli, kısa ama her tarafı pullu bir elbise giymiştim. Başımda ise Married! Yazan bir taç vardı.
Alpay, ben düğmeleri açarken üstten beni izliyordu. Elleri belime dolandığında kalbim hızlandı. Derin bir nefes alarak son düğmeyi de açıp yeleği çıkarttım. Ardından taktığı kravatı çözerek yeleğin yanına koydum.
Alpay'ın elleri belimde gezinirken işler hiçte kolay değildi.
Kalbimdeki heyecan, Alpay'ın sona kalan beyaz gömleğinin düğmelerini açarken artıyordu. Düğün sonrası geceye girmek üzereydik ve bu anı tüm kalbimle hissediyordum.
Alpay, benim bu hevesle düğmeleri açtığımı görünce gülümsedi. "Beni daha fazla heyecanlandırma, yoksa kontrolü kaybedeceğim," dedi, gözlerinde bir ateş parıltısı belirdi.
Alpay'ın elleri belimde gezindikçe, içimdeki heyecan dalgası kabarıyordu. Sanki dünya sadece ikimizden ibaretti ve bu anı paylaştığımız için daha fazla mutluluk duyuyordum.
Alpay'ın dokunuşları beni sarhoş ederken, ona karşı duyduğum güven, her şeyi daha anlamlı kılıyordu. "Neden bu kadar güzel görünüyorsun?" dedi, beni incelerken. "Beni bu şekilde mahvedeceksin."
"Bu gece sadece bizim için," dedim, hafif bir gülümsemeyle. Son düğmeyi açtığımda, onun bakışlarındaki yoğunluğu hissetmek beni daha da heyecanlandırdı.
Alpay, gömleğini çıkardıktan sonra üst kısmı tamamen çıplak kalmıştı. "Biraz daha rahatlayalım," dedi ve elleri pantolonunun kemerine gitti. Tam kemeri çözecekken durdu. "Sen çıkart," Diyerek bana döndü.
Heyecandan terleyen ellerim kemerine uzandığında kemerin kancasını çıkartıp yavaşça çektim ve kemeri çıkarttım. Ardından parmaklarım pantolonunun fermuarına ve düğmesine ulaştığında Alpay'ın koyulaşan ela gözleri benim üzerimdeydi.
(Bu sahneden sonra+18 cinsellik sahneleri vardır. Rahatsız olacak kişiler sahne sonuna koyduğum uyarıdan devam edebilir.)
Düğmeyi açtım ve fermuarı yavaşça indirerek bacaklarından sıyırdım. Alpay sadece altındaki boxerle kaldığında istemsizce yutkundum.
Alpay, nefesini tutarak yeniden belime sarıldı. Beni kendisinde çektiğinde dudaklarımdan titrek bir nefes kaçtı.
Alpay, daha fazla sabrı kalmamış gibi dudaklarını benim dudaklarımın üzerine yasladı ve dudaklarımı, dudaklarının arasına aldı.
O an, zamanın durduğunu hissettim. Alpay'ın ellerinin belimdeki sıcaklığı, kalbimin çarpmasını hızlandırıyordu. Sadece o anın tadını çıkarmak istedim. Alpay'ın üzerindeki boxer, kalbimdeki heyecanı daha da arttırdı.
Nefesimi tutmuş bir halde, Alpay'ın belimi yeniden sarmasını bekliyordum. Dudaklarımın üzerindeki titrek nefes, Alpay'ın yaklaşmasıyla daha da derinleşti. Dudaklarımdan kaçan hafif bir ses, içimdeki duyguları daha yoğun hale getirdi. Onun bana duyduğu tutkuyu hissedebiliyordum.
"Beni daha fazla bekletme," dediğim anda, kalbimde bir kıvılcım alev aldı. Alpay, sabırsızca dudaklarını benim dudaklarıma yeniden yasladı. O an, her şey unutuldu; sadece ikimizin varlığı ve o anın sıcaklığı kalmıştı.
Alpay'ın dudakları, benimkilerin üzerinde hafifçe hareket ederken, aramızdaki bağlantı daha da güçlendi. İkimizin arasında kurulan bu yakınlık, zamanın ve mekânın ötesine geçiyordu. Hissiyatım, sadece onu düşündüğüm anlarda yaşanan bir tutku değil, aynı zamanda kalplerimizin bir bütün haline geldiği bir deneyimdi.
Dudaklarının arasına aldığım o ilk an, heyecan dolu bir rüzgar gibi içime doldu. Kalbim hızla atarken, Alpay'ın parmakları belimde gezinmeye devam etti. Bu anın kaçırılmayacak kadar değerli olduğunu biliyordum.
Birbirimize sarıldığımızda, tüm kaygılarım silinip gitti. Alpay'ın sıcaklığı, beni sarhoş eden bir his gibi sarıp sarmalıyordu. "İkimizin hikayesinin başındayız," dedim fısıldayarak, onun gözlerine bakarak.
Alpay, yanıt vermeden önce dudaklarını benimkilerden ayırarak bir an duraksadı. Gözlerinde derin bir kararlılık vardı. "Bunu her zaman hatırlayalım," dedi, sesindeki titreme ile. "Gece bitmeden her anı dolu dolu yaşamalıyız."
"Bu gece bizim," dedim, onunla olan bağımın derinliğini hissederek. "Sadece bize ait."
Bu sözler, ikimizin arasında bir anlaşma gibiydi. Kalbimdeki heyecan, Alpay'ın gözlerinde parlayan tutkuyla birleşince, anın değerini daha da anlamlı hale getirdi. Şimdi, bu geceyi birlikte keşfetme zamanıydı.
Dudakları, dudaklarımı tamamen işgal ettiğinde onun boyuna yetişmek için parmak uçlarımda yükseldim.
Alpay, dudaklarımızı saniyelik ayırdı ve otel odasındaki geniş oturma koltuğuna oturduktan sonra benim elimden tutarak yüzüm ona dönük olacak şekilde kucağına oturmamı sağladı.
Alpay, dudaklarımızı ayırırken, içimdeki sıcaklık daha da arttı. Onun beni kucağına oturtmasıyla kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu. Gözlerim onun gözleriyle buluştuğunda, her şeyin mükemmel olduğunu düşündüm.
Geniş oturma koltuğuna oturduğunda, beni yanına çekerek yüzümü ona döndürdü. "Burası sadece bizim için," dedi, gülümseyerek. O an, yalnızca ikimizin var olduğu bir dünya yarattığımızı hissettim.
Ellerim, Alpay'ın omuzlarına yerleşirken, derin bir nefes aldım. Onun sıcak vücudu, beni sararken kendimi güvende hissettim. "Beni burada tut, lütfen," dedim, sesimdeki duygusallığın farkındaydım.
Alpay, gözlerimi derinlemesine incelerken, parmakları belim etrafında dolandı. "Seni bırakmam," diye fısıldadı, dudaklarındaki o kararlı ifade beni daha da etkiledi.
O an, bu gece her şeyin mümkün olduğunu hissettim. Dışarıdaki dünya yoktu; sadece ikimiz ve bu an vardı. Alpay'ın bakışlarındaki yoğunluk, içimdeki tutkuyu daha da ateşlendiriyordu. Onun sıcak nefesini hissederken, her şeyi unuttum.
"Bu geceyi unutulmaz kılmak için hazır mısın?" diye sordu, gülümseyerek. Ben de başımı sallayarak onayladım. İçimdeki heyecan ve sevgi, kelimelerden daha fazlasını ifade ediyordu.
Alpay, kollarıyla beni sıkıca sardığında, her şey mükemmel bir uyum içinde bir araya geldi. "Haydi başlayalım," dedim, onun kollarında kaybolmuş bir halde, bu geceyi dolu dolu yaşamak için sabırsızlanıyordum.
Gözlerinde parlayan ışık, bana doğru çekildiğimde, beni sarhoş eden bir his gibi sardı. Alpay'ın yanındayken, her şeyin mümkün olduğuna inanıyordum. Bu gece bizim gecemizdi ve her anı dolu dolu yaşamak için ikimizin de hazır olduğunu biliyordum.
Yeniden dudaklarımız buluştuğunda bu sefer hızlı ve sert davranıyorduk. Alpay, alt dudağımı dişlerinin arasına alıp çekiştirdikten sonra dudaklarıyla emdi. Bu hareketi mümkünmüş gibi kanımı daha da kaynatmıştı.
Belimden tutarak beni biraz daha kendisine çekti ve kucağına iyice yerleşmemi sağladı. Ellerim, omuzlarından boynuna doğru kayarken onun elleri kucağında olduğum için yukarı çıkmış, baldırlarımda toplanan elbisemin altından kalçama doğru kaydı.
Dudaklarımızı ayırdığımızda ben, başımı Alpay'ın omzuna yaslarken Alpay dudaklarını yanağımdan boynuma doğru yöneltiyordu. Bir yandan kalçamı okşuyor, bir yandan boynumu öpüyordu. Boynuma kendine ait izlerini bırakırken ben nefes almaya çalışıyordum.
Alpay, elini elbisemin ince askısına götürdü ve askının tekini yavaş bir şekilde aşağıya indirdi. Aynı şeyi diğer askıya da yaptı. Askıları çekiştirip elbisemi karnıma indirdiğinde göğüslerimle karşılaştı.
Elbisenin göğüs kısmı destekli olduğu için sutyen giymemiştim. Alpay, yoğun bakışlarını çıplak göğüslerimde gezdirdi. "Sen... sen hiç mi sutyen giymiyorsun?" Diye sorduğunda sesindeki arzuyu hissetmiştim.
Elalarının içine baktım. "Elbisenin göğüs kısmı destekli..." Dediğimde derin bir nefes aldı ve yeniden bakışlarını göğüslerime çevirdi.
Ardından, kalçamdan tutarak beni kaldırdı ve yatağa doğru yatırdı. Üzerimde hafifçe doğrularak beni inceledi. Saçlarımdan fırlayan tutamlar yatağa dağılmıştı, elbisemin alt kısmı yukarı çıkarak baldırlarımda toplanmıştı ve üst kısmı ise karnıma kadar inmişti.
Dizini yavaşça hareket ettirerek iki bacağımın arasına yerleştirdi. Dizi, bacak arama değdiğinde nefesimi tuttum. Baskısı bacak aramdaydı.
Bir elini yeniden belime kaydırdı sakince ve belimde oyalandı. Dudakları, boynum ve gerdanım arasında öpücüklerini bırakırken ben ellerimi onun boynuna dolamış, ensesindeki saç köklerini okşuyordum.
Belimdeki eli önce boynuma, oradan da göğüslerime ulaştı. Sağ göğsümü avucunun içine aldığında göğsümü sıktı. Aniden gelen davranışı ile kısık bir sesle mırıldandım.
Bir eli göğsüme ilgilenirken diğer elini aramızda kaydırarak elbisemin altından kadınlığıma getirdi. İç çamaşırımın üstünden kadınlığıma dokunduğunda istemsizce kasıldım.
"Aklımı kaçırıyorum senin yüzünden!" Diye mırıldandıktan sonra bir hışımla elbiseyi tamamen üzerimden çıkarttı.
Artık karşısında sadece iç çamaşırımla duruyordum.
Gözleri, her detayımı aklına kazımak ister gibi beni inceliyordu. İlk önce yatakta dağılan siyah, dalgalı saçlarıma baktı. Sonra gözlerimin içine. Sonra ise açıkta kalan göğüslerime ve açıkta kalan bacaklarıma. Her bir detayımı aklına kazıdı.
Bir eli, göğüs ucuma ulaştığında üzerime daha fazla eğildi. Göğüs ucumu sıkarak avcunun içine aldığında sertleşen göğüs ucumun verdiği acıyla kısık bir şekilde inledim.
Alpay, elinin tamamını göğsüme sardığında dudakları sol göğsümün üzerinde oyalanıyordu. Sol göğsümü ağzının içine alırken sağ göğsümü avcunun içinde ovalıyor, yoğuruyor ve ucunu parmakları arasında sıkıştırıyordu.
"Alpay," Diye bir kez daha inlediğimde göğsüme yaptığı baskısı sertleşti. Sol göğsümü ağzının içine alıp ucunu dişleri ile ezerek emdi. Bu, mümkünmüş gibi içimdeki hazzı daha da arttırıyordu.
"Adımı..." Dediğinde sesi arzu ve şehvetten kısılmıştı. "Adımı dudaklarında bu şekilde duymak, kurumuş bir çiçeğe yeniden hayat vermek gibi." Dedi.
Dudakları, göğsümden karnıma doğru indi. Karın boşluğumda oyalandı. Karnımdan aşağılara doğru öpücüklerini sürdürürken nefesimin kesildiğini sanmıştım.
Alpay, benim en derin arzularımı ve tutkularımı ortaya çıkarıyordu.
Aşk, iki ruhun bir beden içinde buluştuğu tutku dolu bir dans gibiydi. Onunla geçen her bir dakika, tutkulu bir şiir, her bir sözü bir melodidir.
Alpay'ın kalbimdeki yeri kalbimden büyüktü.
"Alpay," Diye bir kez daha inledim. Devamı yoktu, söyleyecek bir şeyim yoktu.
Alpay'ın dudakları, iç çamaşırımın lastiğinde durduğunda sırıttı. Parmakları lastiğin etrafında dolanırken beni altında kıvrandırıyordu.
"Gözlerimin seni şuan nasıl gördüğünü bir bilsen Asel, bir bilsen her an bu şekilde görmek istersin kendini." Sesi boğuk ve hırıltılıydı.
Dudaklarını biraz daha aşağıya indirip iç çamaşırımın üstünden kadınlığıma bastırdı dudaklarını. Belim yay gibi gerilip yataktan doğrulduğumda Alpay, bir eli ile sağ göğsümü kavrayıp beni geri yatağa yatırdı.
İç çamaşırımın üstünden dudaklarının dokunuşlarını hissetmek, mümkünmüş gibi daha çok inlememe sebep oluyordu.
Dudakları, öpücüklerine devam ederken parmakları iç çamaşırımın lastiğini kavradı ve bana işkence etmek istercesine bir yavaşlıkta aşağıya doğru indirip bacaklarımdan sıyırdı.
Dudakları bu sefer arada hiçbir engel olmadan kadınlığımla buluştuğunda yeniden inledim. "Alpay!"
Alpay, beni dinlemeden devam etti. Dilini, kadınlığımda hissettiğimde nefesimi tuttum. Ellerimle yatağın çarşafını sıkıyordum.
Alpay, dudaklarını kadınlığımdan ayırıp yeniden dudaklarımı öptüğünde zevkle ona karşılık verdim.
Bu sefer benim parmaklarım, onun boxer lastiklerine gittiğinde bana yaptığı gibi yavaş hareketlerle bacaklarından sırıyıp odanın bir köşesine fırlattım.
Dudakları, dudaklarımı işgal ederken alt dudağını dişlerimin arasında alıp çekiştirdim. Dudağını biraz fazla sert çekmiş olmalıyım ki dudağından ince bir kan damlası damladı.
Alpay, bu durum hoşuna gitmiş gibi sırıttı. Yeniden dudaklarımızı buluşturduğunda bu sefer kadınlığımdaki erkekliğini hissettim.
Yavaşça kendisini bana doğru iterken ikimizin de dudaklarından bir inleme koptu.
(+18 bitmiştir. İsteyenler buradan okumaya devam edebilir.)
☪☪☪
Sabah uyandığımda başım fena derecede ağrıyordu. Gözlerimi aralayıp etrafıma bakındım. Güneş tüm sıcaklığı ile otel odasının içine vuruyor, yazın sıcaklığını hissettiriyordu.
Başımın zonklamasıyla hafifçe inledim ve gözlerimi ovuşturarak pencereye doğru baktım. Perdeler yarı aralık kalmıştı, bu yüzden güneşin kavurucu ışıkları odanın her köşesine yayılıyordu. Sıcak hava yüzüme vururken, cildimdeki ter damlacıklarını hissettim. Otelin kliması püfür püfür çalışmasına rağmen uyurken terlemiştim.
Yataktan doğrulup başımı ellerimin arasına aldım. Gece otele üçte gelmemiz ve üstüne oldukça hareketli bir gece geçirip sabah yedi gibi uyumamla oluşan bu baş ağrısı her şeyi daha zorlaştırıyordu. Yan masadaki su şişesine uzandım. Şişenin kapağını açıp içindeki suyu kafama diktim.
Yavaşça yanımda uyuyan Alpay'ı uyandırmadan yataktan kalktım. Adımlarım yavaş ve halsizdi. Başım dönüyor, midem açlıktan dolayı hafifçe bulanıyordu. Banyoya vardığımda soğuk suyu yüzüme çarptım. Bir an için ferahlık hissi vücuduma yayıldı, ama başımın içindeki zonklama hala oradaydı. Aynada kendime baktım. Yaralanmamdan dolayı yüzüm hâlâ solgun ve yorgundu.
Odaya geri döndüğümde Alpay'ı huzurla uyurken görmek beni ister istemez gülümsetti. Yataktaki yerime doğru kolunu uzatmış, sanki orada olsaydım bana sarılacakmış gibi görünüyordu. O da uyandığımın farkında değildi; derin uykusunda, huzurlu bir şekilde nefes alıyordu. Saçları yastığa dağılmış, karışmış haldeydi ve göğsü hafifçe inip kalkıyordu. Üzerinde tişörtü yoktu, sadece gri bir şort vardı, çıplak teni sabahın sıcak havasında parlıyordu.
Bir an durup onu izledim. Uykusunda ne kadar masum ve savunmasız görünüyordu, oysa ki her zaman güçlü ve kendinden emin duruşuyla bilirdim onu. Bu hali bana huzur verdi, başımın ağrısını bir an için unuttum. Yavaşça yatağın kenarına oturdum, onun yanına geri dönmek için sabırsızlanıyordum, ama aynı zamanda onu uyandırmak istemiyordum. Parmaklarım hafifçe saçlarına dokundu, dağınık buklelerini düzelttim. O an hafifçe mırıldandı, ama uyanmadı. Yüzümdeki gülümseme daha da derinleşti.
"Asel, uğraşma yavrum. Yat hadi, biraz daha uyuyalım."
Sesi uykulu ve kısık çıkmıştı, ama yine de her zamanki gibi sevecendi. Alpay, hala gözlerini açmadan mırıldanmıştı, sanki uykusunda bile beni hissedebiliyordu. Gülümsemem istemsizce daha da genişledi. O an, başımın ağrısını tamamen unutmuştum. Yanına uzanmak ve o huzuru paylaşmak için can atıyordum.
Yavaşça onun yanına süzüldüm, sıcak bedeni bana güven verici bir his verdi. Yatağa uzandığım anda, Alpay kolunu bana doğru çekip beni kollarının arasına aldı. O an dünyadaki her şey biraz daha sakinleşti, her şey daha kolay görünmeye başladı.
"Tamam," diye fısıldadım hafifçe, başımı göğsüne yaslayarak. "Biraz daha uyuyalım."
Kalp atışlarını duyarak gözlerimi kapadım. Sıcaklık, huzur ve onun varlığı, her şeyin yolunda olduğunu hissettiriyordu. O an dünyanın geri kalanını unutarak, birkaç dakikalığına daha bu anın içinde kalmak istedim.
☪☪☪
Yaklaşık bir buçuk saat daha birlikte uyuduk.
Saat neredeyse öğleni bulmuştu ve odaya vuran güneş ışınları, artık daha fazla uyumamıza izin vermiyordu. Alpay yavaşça uyanırken, ben çoktan kalkmış, hazırlanıyordum. Birlikte Mersin'i keşfetme fikri beni heyecanlandırıyordu, sıcak havaya rağmen. Üzerime siyah pantolon ve beyaz bir tişört giyerek, klasik ama rahat bir kombin yapmıştım. Bu sıcaklıkta sade olmak her zaman en iyisiydi. Saçlarımı her zamanki gibi topladım; açık bırakmak yerine tepemde düzgün bir topuz yapmıştım. Sıcakta saçlarımın ensemde yapışmasından hiç hoşlanmazdım.
Alpay da uyanıp yatağın kenarına oturduğunda, gözlerini ovuşturarak bana baktı. Hafif bir tebessümle, "Her zamanki gibi şıksın," dedi.
"Teşekkür ederim," dedim, aynada saçımı kontrol ederken. "Ama şu sıcaklıkta daha fazlasını yapmam zor."
O da ayağa kalkarak dolabını karıştırmaya başladı. "Sıcak neyse de, sen yanımda olunca şanslıyım. Mersin bu gün bir güzellik görecek," dedi ve bana göz kırptı.
Hazırlıklarımızı bitirdikten sonra otelden çıktık. Mersin'in sıcak, ama mis kokulu sokakları bizi bekliyordu.
Geç uyanmanın küçük bir bedeli vardı: otelin kahvaltısını kaçırmıştık. Saat geç olduğu için kahvaltı mekanı bulmak zor olacaktı, biz de bunun yerine bir makarnacıda karar kıldık. Hafif esen rüzgar eşliğinde, gölgede bir masa bulup oturduk. Alpay'ın her zamanki gibi keyifli ve rahat tavırları, uykunun ardından içimizi ısıtan bir kahve gibiydi.
Makarnalarımızı büyük bir iştahla yedikten sonra, gezimizin ilk durağı olan Atatürk Evi Müzesi'ne doğru yola çıktık. Mersin'in sıcak sokaklarından geçerken müzenin eski taş yapısı ve dingin havası bizi içine çekti. Müzenin önüne geldiğimizde Alpay, "Burası gerçekten tarihle dolu, buraya gelmek harika bir fikir," dedi.
Müzenin serin havası, dışarının kavurucu sıcağından bir kaçış gibiydi. Her adımda tarihin izlerine tanıklık etmek, o anları paylaşmak beni huzurlu hissettirdi. Alpay'la birlikte, Atatürk'ün kişisel eşyalarını ve fotoğraflarını incelerken, tarihe olan hayranlığımız bir kat daha arttı.
"Burası ne kadar da güzel korunmuş," diye mırıldandım, odalardan birinde gezinirken. Alpay da başını salladı. "Gerçekten öyle. Burada olmak, Atatürk'ün Mersin'e ve Türkiye'ye kattıklarını yeniden hatırlatıyor," dedi düşünceli bir ses tonuyla.
Birbirimize bakıp gülümsedik. Mersin'i keşfetmenin yanı sıra böyle anlamlı bir durakla başlamış olmak, günü daha özel kılmıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 30.68k Okunma |
2.02k Oy |
0 Takip |
55 Bölümlü Kitap |