
Merhabalar
Yeni bölüme hoş geldiniz
Karambol - Kaplumbağa
Keyifli okumalar.✨✨
💚🤎
Elinde tabletle koşar adım ilerliyordu koridorda. Gördüğü şeyler onu hâlâ şoka uğratıyordu. Alışamıyordu, nasıl alışsın ki. Gördüğü şeyler tam bir canilikti. Koridorun sonunda ki kapının önüne gelip, kapıya hafif bir şekilde vurdu. Gel sesini duyduğu gibi de içeri girdi.
"Görmeniz gerek bir şey var efendim," dedi elindeki tabletle birlikte masaya doğru yürüdü.
"Nedir?" Dedi gözündeki gözlükleri çıkardı Levent.
Genç adam, tabletteki görüntüyü açıp Levent'in önüne bıraktı. "Olay yeri inceleme yeni gitti. Fotoğraflar da yeni geldi bize ve tabii ki ihbarı yapan kişiyle de on dakika önce konuşulmuş."
Levent kaşları çatık bir şekilde baktı görüntülere. Kadın, erkek ve küçük çocuk... Ölümü aynı. "Aile mi?" Dedi bilmesine rağmen sordu. Güçlü sesiyle konuştu. Her şeye rağmen, güçlü olmak zorundaydı. Yıllardır soğuk kanlılıkla yapıyordu mesleğini. .
"Maalesef," dedi geçen adam üzün bir sesle. Genç adam görüntülerden çok etkilenmişti. Mesleği gerek alışması lazım ama yine de yapamıyordu.
"Toplantı odasına çağır herkesi," dedi ve oturduğu yerden kalktı.
Genç adam kafasını olumlu anlamda salladı ve çıktı odadan.
Şimdi ise herkes odadaydı ve derin bir sesizlik hâkim odada. Gördükleri şey kötüydü. Levent ayakta, masada bulanan herkese baktı. Kapının açılmasıyla bakışları kapıya döndü. "Masal Eroğlu'yla bağlantısı var mı ailenin?" Dedi baskın bir sesle. Asil, duyduğu isimle yerinde dikleşti.
Genç adam kafasını sağa sola salladı, olumsuz bir şekilde. "Hayır. Masal Eroğlu'yla hiçbir bağlantısı yok."
Levent, bıkkın bir soluk alıp verdi. Yerine oturdu. "Tamam, sen çık." Dediğinde genç adam çıkmıştı odadan.
"Bu iş tuhaf bir hâl almaya başladı," dedi İdil düşünceli sesiyle.
"Farklı şeyler var. Masal'la tek bağı yok katilin. Belki de Masal'ın dediği gibi; okları bilerek ona çevirdi." Bunu söyleyen dedektif Kerem Öner'di. Bir yıldan fazladır bu insanlarla birlikte katili arıyordu. Ama o da ilk kez böyle zorlanıyordu. katili bulmak için çok çabalıyordu ama eline hiçbir şey geçmemişti. Sonuçta hep eli boş kalmıştı.
"Taktik değiştirmeliyiz," dedi Dinçer düşüncelerini sesli bir şekilde dile getirdi. Asil sadece konuşmaları dinliyordu. Bugüne kadar yaptıkları her plan saçma gelmişti ona, yine de Levent'e ve planlarına karşı çıkmamıştı.
"Daha ne kadar taktik değiştireceğiz ki? Bir işe yaramıyor," dedi Aras. Ona da saçma geliyordu ama susmak zorunda kalıyordu.
"Yeni planı devreye sokmadan, başka bir cinayet işlendi. Bir aile yok edildi," dedi Dinçer. Bu duydukları ve gördüğü şeyler onu üzmüştü.
"Plan aynı şekilde devam edecek. Davete herkes gidecek," dedi Levent gözlerini herkeste gezdirdi. Sesi otoriter çıkmıştı.
"O gece Masal Eroğlu'yla birimiz olması gerek," dedi Aras.
"Ben yanında olacağım," dedi Asil, Aras'a bakarak.
"O gece, arkadaşları da olacak onunla. Hangi sıfatla yanında olacaksınız? Benim yanında olma kastım başkaydı Savcım," dedi Aras yapı gereği sert bakardı. Yaşadığı şeyler de onun bu görünüşüne büyük bir katkı sağlamıştı.
Asil ise onu umursamadı. Hatta odada bulunan kimseyi takmadı. "Sevgilisi olarak," dedi umursamaz bir sesle. Hoşuna gidiyordu, Masal'a sevgilim demek. Bunu da sık sık dile getirmek istiyordu.
İdil'in içtiği su boğazına kaçmıştı, duyduğu onu derinden sarstı. Odadaki herkesin bakışları, Asil'e kaymıştı. Dinçer gülerek bakıyordu arkadaşına. Yıllardır fena halde kapıldığını biliyordu, bu kişinin Masal olduğunu bilmiyordu. Öğrendiğinden beri de Asil'i darlayıp, Masal'la aralarını yapmaya çalışıyordu. Bunu için çok uğraşmıştı, Asil'in geri çekilmesine rağmen. Ama arkadaşı hızlı çıkmıştı.
"Ne ara dostum. Bana niye söylemedin," dedi mutlu bir selse. Sevinmişti.
Asil odada bulunan insanlara kısa bir bakış atıp, Dinçer'e döndü. "Sonra anlatırım," dedi.
"Bu ne kadar doğru. O bize yardım ediyor ve sen ilişkin olduğunu söylüyorsun," dedi İdil yüksek sesle. Zoruna gitmişti, hem de çok. Asil'i kendisini bildi bileli seviyordu. Asil'in sevgisine karşılık vermemesi onu daha çok hırslandırıyordu.
"Özel hayatımı işime taşımıyorum. Sen merak etme, o konuda." Dedi Asil umursanaz bir sesle. Kimin ne düşündüğü umrumda bile değildi, o hep kendi düşünceleriyle hareket etmişti. Bu huyunu hep çok sevmişti.
"Neyse. O gece sen Masal'ın yanında ol. Aras, sen öldürülen aileyi iyice araştır," dedi ve odadan ayrıldı Levent.
İdil hışımla ayağa kalktı. Öfkeyle baktı Asil'e. "Neden?" Dedi kırgın bir sesle. Aras kafasını sağa sola sallayıp, çıktı odadan. Onların kavgasını dinleyecek kafada değildi. İdil'in yıllardır Asil'e olan aşkını bilirdi Aras. Ona göre takıntıydı. Onun hemen arkasından da Kerem çıktı odadan. Dinçer ise oturmaya devam ediyordu.
"Ne nedeni İdil," dedi Asil.
"Yıllardır seni sevdiğimi biliyordun. Beni hep kendinden uzaklaştırdın ama ben yine de seni sevdim. Kırdın kalbimi ama yine de sen dedim. Peki neden? Neden sevgime, aşkıma karşılık vermedin?" Dedi. Öfkelenmişti, o kıza içten içe öfke besliyordu.
"İdil, ben sana hiç o tarz bir yaklaşımla yaklaşmadım. Sen sadece benim iş arkadaşımsın. Ben mi yanlış bir şey yaptım, sen de bu düşünceler oluştu anlamıyorum." Dedi. Asil ona hiç umut vermemişti. Tam tersi onu kırmak istemediği için hep ondan kaçmıştı. Ona kesin bir dillede söylemişti, onu sevmedigini. Bunu yaparken de İdil'i kırmamaya özen göstermişti.
İdil yüksek bir sesle. "O kızda olup da ben de olmayan neydi. Ben seni o kızdan daha çok seviyorum. Ben de ne eksikti," dedi.
"Çok şey," dedi Dinçer kısık bir sesle. Kendisini bildi bileli sevmezdi İdil'i. Dinçer'e göre İdil çıkarları için insanların yanında olurdu. Asil'i de başarılı olduğu için kafayı takmıştı.
"Bunları daha fazla konuşmak istemiyorum. Sen de artık her şeyi unut ve yoluna bak İdil. Başarılı birisin, mesleğinle ilgilen." Dedi Asil.
İdil, hızlı adımlarla kapıya yöneldi. Odadan çıktı.
Dinçer gözlerini dostuna çevirdi. "Açıkçası kırıldım sana," dedi yalandan bir üzüntüyle.
Asil güldü. Neyden bahsetigini biliyordu. "Daha çok yeni oldu. Ona her şeyi anlatım. Sessiz kaldı. Normal tabii. Kim yeni tanıdığı birini hemen sever ki!" Dedi sakin bir sesle. En büyük korkusu da buydu, Masal'ın onu sevmemesi.
"Gözlerimle gördüm ben, Masal da sana karşı bir şeyler hissediyor. Yakında evlenirsiniz de siz. Ömer de evlilik yolunda, aranızda bir sap ben kaldım lan," dedi alıngan bir sesle.
Ama Asil onu duymuyordu bile. Kafasında dönen tek kelime evlilikti. Sevdiği kadınla evlenmek. Bu düşünce bile onu mutlu ediyordu. Ayağa kalktı. "Ben işimin başına dönüyorum, bugün erken çıkıp Masal'ın yanına gideceğim."
"Ben de gelmek istiyorum. Yengemi görmek en doğal hakkım savcım," dedi Asil'in arkasından yürüyerek.
"Kızın yanında da öyle söyleme. Daha yeni açıldım ona, bir anda evlilikle ilgili şeyler duyarsa korkar." Dedi Asil gergin bir sesle.
Güldü Dinçer. Asil'in söyledikleri şeyler bir kulağından girip diyerinden çıkmıştı. "Dolunay biliyor mu?" Dedi alayla.
"Dinçer," dedi yüksek bir sesle Asil. Onun sesiyle birlikte bir kaç kişinin bakışları onlara döndü. Asil hemen sesini tonunu ayarlayarak, "Haberi olmasın, ben söylerim ona. Ağzında bakla ıslanmaz onun," dedi bıkkın bir nefes verdi. Akıllı bi kardeşi yoktu. Onun öğrenmesi, herkesin öğrenmesi demekti.
"Tamam ya," dedi Dinçer gülerek ayrıldı Asil'in yanından.
Dinçer hep böyle biri olmuştu ve Asil onun gevşek hareketlerine alışmıştı. Olduğu yerden hareket edip işinin başına geçmişti. Adliyeye gitmesi gerekiyordu.
****
Elimdeki salata tabağını masaya bıraktım. Sandalyeyi çekip oturdum. Bugün izin almıştım. Sadece evde oturmak, dinlenmek istiyordum. Asil'e de kısa bir mesajla bildirmiştim.
"Ay çok güzel koktu ya," dedi İzem yaptığı fırında tavuğa bakarak.
"Hadi annem," dedi Ezgi zorla kaşığı İnci'nin ağzına sokarak.
"Yemek istemiyorsa zorlama. Aç olduğunda kendi ister," dedim Ezgi'ye.
"Aç zaten. Sabahtan beri hiçbir şey yemedi." Dedi üzgün bir sesle. Ezgi, İnci'ye çok iyi bakıyordu.
"Biz yedik zaten, Masal ablayla." Dedi İnci gülerek, ben de gülerek göz kırptım ona.
"Ne zaman? Sen daha yeni uyanmadın mı?" Dedi İzem İnci'ye bakarak.
Omuz silkti İnci. "Bizim aramızda bir sır. O yüzden sorgulamayı," dedim çorbadan bir kaşık aldım.
"Tamam o zaman. Acıktığın gibi bana söylüyorsun, tamam mı kızım?"
"Tamam. Kartopuyla oynamaya gidiyorum." İnci gittiğinde, herkes yemeğini yemeye başladı. Kimse konuşmuyordu.
Sessizliği bozan kişi de Ezgi oldu. "Ben ayrı eve çıkmak istiyorum," Dedi Ezgi sessizliği bozarak.
"Bu nereden çıktı şimdi," dedi İzem arkasına yaslanarak.
"Size daha fazla yük olmak istemiyorum," dedi Ezgi kafasını önüne eğerek.
"Saçmalıyorsun," dedi Defne hemen.
"Saçmalamıyorum, daha ne kadar burada kalabilirim ki? Bu konuda beni zorlamayın, lütfen."
"Öyle bir şey olmayacak. Konuyu kapat. Hem biz İnci'ye çok alıştım, İnci de bize." Dedim ayağa kalktım. "Ben odama gidiyorum." Dedim. Masayı da onlar toplardı.
"O zaman bir iş bulup çalışmak istiyorum," dedi Ezgi. Durdum ve ona döndüm.
"Ne okudun sen?"
"Muhasebe," dedi kısık bir sesle.
"Buluruz sana iş ama gitmeyi aklından çıkar."
Kafasını salladı, güldü. "Tamam," dediğinde tekrar odama yöneldim.
Odama girdiğimde de, masaya doğru yürüdüm. Kendime koyduğum hedefte başarılı olmak için çok çalışmam gerek. Test kitabını alıp çalışmaya başladım. Kaç saatir masanın başındayım, bilmiyorum ama belimin ağrısıyla kalktım masadan.
Pencereye yönelip, açtım. Soğuk havayı içime çektim. Güneş batmak üzereydi. Hava çok soğuktu. Aklıma Asil geldiğinde, gülümsedim. Acaba ne yapıyordur şimdi? İçten içe onu merak ediyordum. Dün geceden beri konuşmamıştık, günaydın mesajı ve benim işe gitmeyeceğimi yazdığım mesaj dışında. Telefonumun çalmasıyla bakışlarım masaya döndü, masaya doğru yürüdü ve telefonu elime aldı. Arayan Acar'dı. Hemen aramayı yanıtladım.
"Naber, kanki?" Dedi neşeli bir sesle.
"İyi de bu neşe nereden geliyor," dedim ben de gülerek.
"Hayat kısa. Üzüleyim mi?" Dedi sahte bir kızgınlıkla. Göz devirdim.
"Hayır tabii ki," dedim.
"İzin almışsın. Bak bu sefer patron seni kovar, kesin!" Kahkaha attı. "Gerçi beni de kovacak, bugün ben de izin aldım."
"Sen neden izin aldın ki? Ayrıca bugün buraya gelmedin," dedim yatağa oturdum.
"Dedim ya, yeni eve taşınıyorum diye. İşim vardı bu yüzde. Hatta ne diyorum biliyor musun, adresi atayım gel yanıma. Evim hakkında yorum yap, tavsiye ver." Dedi.
"Olabilir aslında, adresi at geliyorum."
"Tamam güzellik, bekliyorum."
Telefonu kapatıp, ayağa kalktım. Üzerime kalın, koyu yeşil bir kazak geçirdim. Altıma da bol kot bir pantolon giydim. Saçlarımı toplayıp, çantamı aldım. Odadan çıktım.
"Ben gidiyorum," diye selendim içeri doğru.
"Nereye?" Diye bağırdı Defne.
"Acar'ın yanına." Ayağıma ayakkabılarımı geçirdim.
Kapıya yönelip, açtım. Acar açmaz da gördüğüm kişilerle duraksadım. Asil ve Dinçer karşımdaydı.
"Selam yenge," diye gülerek baktı yüzüme Dinçer. Yüzümün kızardığına eminim. Bunu ikinci defa söylüyordu.
"Dinçer," diye konuştu kızgın bir sesle Asil.
"Ee içeri davet etmeyecek misin? Bir yere mi gidiyorsun?" Dedi Dinçer beni kenara itip içeri girdi.
Asil de baştan sona inceledi beni. Yerimden kıpırdandım. "Arkadaşımın yanına gidecektim," dedim.
"Arkadaşın kim güzelim?" Dedi Asil elini belime attı. Bunu Dinçer'in yanında yapması, beni daha çok utandırmıştı.
"Acar," dediğimde kaşlarını çattı.
"Oho, şimdiden kıskançlık başladı. Allah sana sabır versin yenge. Arkadaşım çok kıskanç biridir," dediğinde Asil koluna vurdu. Acıyla inleyip geri çekildi Dinçer.
"İçeri girelim," dedim.
Birlikte içeri geçtiğimizde, herkes salondaydı. İzem elindeki telefonla uğraşıyordu, Defne de okulla ilgili olduğunu düşündüğüm kağıtlarla ilgileniyordu. Ezgi ise İnci'nin saçlarıyla uğraşıyordu. Bizi ilk fark eden de İzem oldu. "Hoş geldiniz," dedi ayağa kalktı.
Dinçer hemen öne atıldı. "Hoş bulduk," dedi gülerek bakışları Ezgi'ye, oradan da Defne'ye döndü. Bu sefer sadece Defne'ye bakıyordu. "Çok hoş gelmişim," dedi kısık bir sesle. Defne ayağa kalkmış, tuhaf bir şekilde bakıyordu Dinçer'e. Sanırım Dinçer'in bakışlarına anlam verememişti. Dinçer ise donmuş, hatta nefes bile almadan bakıyordu Defne'ye.
Boğazımı temizledim. İrkilip kendine geldi.
"Asil abi," dedi İnci koşarak Asil'in yanına geldi.
Asil çökerek, onunla aynı boya geldi. "Prenses," dedi İnci'yi kollarını arasına alıp ayağa kalktı.
Hepimiz yerimize oturduk. Asil kucağında İnci'yle yanıma oturmuştu. İzem ve Defne yan yana oturmuştu, sağında bulunana tekli koltukta da Ezgi vardı. Onların karşısında da Dinçer vardı. Gözlerini bile kırpmadan bakıyordu Defne'ye.
"Dinçer ben, Asil'in arkadaşı. Siz?" Dedi direk Defne'ye bakıp sordu.
"Defne," dedi kısık bir sesle.
"Defne. Ne güzle isminiz var sizin," dedi Dinçer gülerek. Arkadaşıma mı yürüyordu bu?
"Teşekkür ederim," dedi Defne ayağa kalktı. "Ne içersiniz," dedi Dinçer dışında hepimize baktı. Yanakları kızarmıştı, bu onu daha da tatlı yapmıştı.
"Kahve," diye atıldı Dinçer. Kısık bir sesle konuştu sonra. "Tuzlu olsun isterdim ama," dediği gibi bakışlarım ona kaydı. Boğazını temizleyip konuştu. "Türk kahvesi, orta şekerli." Dedi. Gözlerinde oluşan parlaklık, sadece Defne'ye bakarken oluyordu.
Kaşlarımı çattım. Hemen yanımda oturan Asil'e bakıp kısık bir sesle konuştum. "Arkadaşın Defne'ye mi yürüyor, yoksa bana mı öyle geliyor?"
Bıkkın bir nefes alıp verdi. "Maalesef." Dedi kısık bir sesle.
"Yürümüyor ki?" Dedi İnci. Asil'in kucağında olduğu için bizi çok iyi duyuyordu.
"Kızım, gel yanıma Asil abini rahatsız etme," dedi Ezgi.
"Ne rahatsızlığı. Prensesle biz mutluyuz böyle," dedi Asil, İnci'nin önüne gelen saçını eliyle geriye attı. Güzel görünüyorlar. İçimden bir ses, Asil'in harika bir baba olacağını söylüyordu.
"Peki," dedi Ezgi mecburen.
İzem, çalan telefonuyla birlikte ayağa kalktı. "Ben gelirim birazdan," dedi ve gitti.
"Sen nasılsın yenge, görüşmeyeli neler yapıyorsun," dedi. Bana yine yenge demesiyle birlikte öksürmeye başladım.
"Dinçer," dedi Asil yine ama Dinçer'in umrunda bile değildi. Yaptığı şeyi biliyordu ve bundan gıram çekinmiyordu. Sanki hoşuna gidiyordu.
Salona giren Defne sayesinde, sustu ve yerinde dikleşti Dinçer. Defne kahveleri dağıtıp yerine oturdu.
"Çok güzle olmuş, eline sağlık Defne," dedi Dinçer kahveyi keyifle yudumladı.
"Afiyet olsun."
İnci, Asil'in kucağından inip, salona yeni giren Kartopunun yanına doğru ilerledi. Asil, kulağıma eğildi. Diğerlerine baktığımda, kendi aralarında sohbet ediyordu. "Neden kahveni içmiyorsun güzelim," dedi sıcak nefesi kulağımı okşuyordu.
"Kahveyle pek aram yok," dedim ona doğru döndüğümde, yüzlerimiz bir birine çok yakındı.
"Senin hakkında öğrendiğim yeni bir bilgi," dedi gözleri yüzümü taradı, sonra ise gözlerime baktı. Yeşil gözleri çok güzeldi. Utanarak kaçırdım bakışlarımı ondan.
Çalan telefonumun sesiyle, yanımda duran telefonu aldım. Acar arıyordu. Kesin hâlâ beni bekliyordu. Hemen ona gelemeyeceğime dair mesajını atmıştım.
"Acar, ne zamandan beri arkadaşın?" Gelen sesle kafamı telefondan kaldırdım. Asil kaşlarını çatmış bakıyordu bana.
"Yani, uzun zamandır birbirimizi tanıyoruz. İyi biri," dedim gözlerine bakarak.
Kafasını sallayıp önüne döndü. "Yarın ki daveti biliyorsun," dedi tekrara gözlerime baktı.
"Evet," dedim. O saçma davet yarın dı.
"Seninle ayrı birlikte gidelim. Ben seni almaya gelirim," dediğinde kafamı salladım.
"Tamam."
Dinçer'in yüksek sesiyle ona baktım. "Ben hayatımda hiç bu kadar güzel kahve içmemiştim. Eliniz gerçekten çok lezzetli."
Defne, kıvırcık saçını arkaya attı. "Ben yapmadım zaten, makina yaptı," dediği gibi Dinçer dışında herkes güldü.
"Olsun. Sonuçta kahveyi, suyu makinaya koymakta bir şey," dedi gülerek.
"Biz gidelim artık, saat epey geç oldu. Hadi Dinçer. İyi geceler kızlar." Dedi Asil ayağa kalktı. Onunla birlikte hepimiz oturduğumuz yerden kalkmıştık. "Prenses, iyi geceler." Dedi Asil, İnci'ye bakarak.
"İyi geceler."
Dinçer, ben ve Asil kapının önüne geldik. İkisine baktım. "İyi geceler yenge," diyip çıktı evden Dinçer.
"Takılma ona," dedi Asil. Elini belime attı, beni kendisine çekti. "Özlüyorum seni. Yarın davetten sonra, ikimiz baş başa bir yerlere gidelim diyorum. Senin için de uygun mu," dedi bir eli belimde diğer eli ise yüzümdeydi. Yavaş yavaş okşuyordu yanağımı.
"Olur," dedim.
Eğildi, yanağımı öptü. Dudakları yavaş bir şekilde dudağıma yaklaştı. Alt dudağımı öpmeye başladığında, ona karşılık verdim. Yüzümdeki eli enseme gitti, beni daha fazla kendisine çekti. Öpüşü de hızlanmıştı. Geri çekildi. Anlını anlıma yasladı. "Seni seviyorum, güzelim." Tekrar dudağıma yapıştı. Bu sefer öpüşü daha sertti. Belimdeki eli daha da sıklaştı. Beni geriye doğru yürütüp, sırtımı duvara yasladı. Benim elim ise onun göğsündeydi.
Çalan kapıyla ayrılmak zorunda kaldık. Asil geri çekildiğinde, bıkkın bir nefes bıraktı. Kapıyı açtım. Dinçer gülerek bakıyordu ikimize. "Ee, gitmiyormuyduk biz." Dedi arkasını dönüp yürümeye başladı.
Asil belimden tutup beni kendisine çekti. Eminim ki içinden Dinçer'e sayısız küfür ediyordur. Dudağıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi. "İyi geceler güzelim," geri çekilip çıktı kapıdan. Bir anda geri çekilmesi, üşümeme sebep oldu. Asil gidince kapıyı kapattım. Sırtımı soğuk kapıya yasladım.
Sanırım ona alışıyordum. Ondan zaten etkileniyordum ama artık âşık olamaya da başlıyordum. Ya da çoktan aşık olmuştum.
Derin bir nefes alıp, içeri doğru yürüdüm. Kızlar hararetli bir konuşmanın içindeydi. Defne ise kıpkırmızı bir suratla oturuyordu.
"Ne konuşuyorsunuz?" Dedim kendimi koltuğa attım.
"Dinçer'den bahsediyoruz. Bizim kıza ilk görüşte, fena vuruldu."
"İzem," dedi Defne utançla yüzünü kapattı.
"Ne! Yalan mı?" Dedi kahkaha atarak.
"Seni de gördük İzem. Bence kızın üzerine çok gitme," dedi Ezgi gülerek.
İzem birden ciddileşerek, "Ben ne alaka." Dedi.
"Cihan, diyorum." Dedi Ezgi imayla. Güldüm. Utanma sırası İzem'deydi.
"Bana o adamı adını anma. Sabahtan beri mesaj atıyor zaten," dedi İzem sinirle.
"Arayan o muydu?" Dedim İzem'e bakarak.
"O, sinir oldum zaten ona."
Güldü Ezgi. "Seni sinir edecek kadar ne söyledi bu adam?" Dedi alayla.
İzem ayağa kalktı. "Ben gidiyorum. Uykum geldi zaten. İyi geceler," dedi koşar adım gitti odasına.
"Kaç bakalım, daha ne kadar kaçacaksın." Dedi Ezgi keyifle. Ezgi bu sefer Defne'ye döndü. Defne hemen ayağa kalktı.
"İyi geceler," diyip koşar adım çıktı, İzem gibi. Güldüm onların bu haline. Bir anda hapşırdım.
"Çok yaşa," dedi Ezgi. Ama ona cevap vermeden üst üste hapşırdım.
"Kendime sıcak bir şey yapayım. Yoksa hasta olacağım. Sen de ister misin?" Dedim ayağa kalktım.
Kafasını sağa sola salladı. "Hayır. Uykum var, uyumaya gideceğim."
"Peki, iyi geceler." Arkamı dönüp yürümeye başladım, Ezgi'nin sesiyle tekrar ona döndüm.
"Mutlu ol Masal. Bunu aramızda en çok sen hak ediyorsun... Asil'e dikkat ettim de, sana çok güzle bakıyor. Seni çok sevdiği gözlerinden bile belli." Derin bir nefes aldı. "İyi geceler." Konuşmasını bitirdiği gibi çıkmıştı odadan.
Onun arkasından, güldüm. "Sanırım ben de onu seviyorum," dedim mutfağa doğru yürüdüm.
Onu sevdiğime artık emindim. Onun zaten beni sevdiğini biliyorum. Uzatmaya gerek yoktu, Asil'i sevdiğimi ona da söyleyecektim. Doğru bir zamanda.
****
Üzerime giydiğim koyu kırmızı elbiseye baktım. Omuzları açık, ince zincirler geçiyordu. Fazla kısa değildi ve eteğin sağ kısmında küçük bir yırtmaç vardı. Bu elbiseyi İzem seçmişti. Ne kadar bugün bunu giymek istemesem de yoğun ısrarı yüzünden giymek zorunda kalmıştım. Yakışmıştı da. Saçlarımı geriye doğru taradım. İnce küpeleri taktım, hafif makyaj yaptım, abartılı olan elbiseyle güzel görünüyordu. Yatağa oturup, siyah ince topuklu ayakkabıları da giydim.
Herkes önceden gitmişti. Ben Asil'i bekliyordum. Onunla birlikte davetin yapılacağı yere gidecektik. Açıkçası heyecanlıydım. Asil'le gidecek olmak beni heyecanlandırıyordu. Onun dışında da daveti fazla saçma buluyordum.
Çalan kapı sesiyle birlikte yataktan kalktım. Odadan çıkıp, dış kapıya doğru yürüdüm. Küçük çantam elimdeydi. Kapıyı açtığımda; karşımda siyah takım elbiseyle duran Asil vardı. Saçlarını özenle yapmış, sevdiğim kokusu burnuma doluyordu. Kokusu çok hoşuma gidiyordu.
Gözlerini bile kırpmadan bakıyordu bana, aynı şekilde ben de ona bakıyordum.
"Çok..." dedi ve yutkundu. "Çok güzel olmuşsun sevgilim." Dedi titrek bir sesle. Yanıma doğru geldi, elini belime attı. Açık kalan boynuma küçük bir öpücük bırakıp, geri çekildi. Bu hareket içimin titremesine sebep oldu. "Gece boyu gözlerimi senden ayırmayacağım sanırım," dedi yüzüme baktı.
Güldüm. "Odaklanman gereken önemli bir konu var," dedim elimi omzuna koydum.
"Zor olacak ama bir şekilde yapacağım." Yanağımı öptü. "Hadi, gidelim sevgilim." Geri çekilip, elimi tuttu.
"Gidelim," dedim ben de onun gibi. Elini sıkı sıkı tuttum.
🤎💚
Bölüm sonu.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
{ Instagram: karaelmas70 }
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |