TAKİP ETTİĞİ KİTAPLAR
tamamlandı 3a önce tamamlandı YÜREĞİMİN YÜRÜDÜĞÜ YOL
@mujdeaklanoglu
Okuma
388
Oy
51
Takip
63
Yorum
22
Bölüm
1
Yüreğimin Yürüdüğü Yol On bir yaşında nişanlanmış, on üç yaşında evlendirilmiş, 14’de anne olmuş, çocukluğunu yaşayamadan yaşlı bir adama eş, huysuz bir kaynanaya hizmetçi seçilmişti, Zelal. Boyunca iki evladı, omuzlarına yüklenen ağır sorumlulukları ve ömrünü tüketen yatalak bir koca… Dünya ona hep zindan olmuştu. Kayınvalidesi ölünce, yıllarca kocasına bakmış, kocası öldüğünde bile zincirleri çözülmemişti. Yatalak kaldığı süreçte tedavisi için çok çabalanmış, ardında bıraktığı borçla soluğu kesilmişti. Töre gereği borç babası öldüğüne göre artık Zelal’in ve çocuklarının sırtına yüklenmişti. 16’sındaki erkek evladını çalışmaya, 15’indeki kızını ise gelinliğe sürüklemek istemeyen Zelal, kayınlarının gölgesinde, çaresizlik onu daha da köşeye sıkıştırdığı yerde bir çalışmak için bir çiftliğin kapısını çaldı. Tam da o sırada, toprak zengini çiftlik sahibi Awir Düşan, ile tek oğlu Behram’ı çıkardı karşısına. Askerde mayına basarak iki bacağını kaybetmiş bir gazi, yıllardır tekerlik sandalyesine bağlı yaşıyor. Awir Düşan kalp hastası, her sabah ölür müyüm korkusuyla uyanıyor, ölmeden önce gözünün çiçeğini evlendirmek istiyor. Onun derdi ne torun ne de miras, onun tek derdi evlasının bakımını sağlayacak bir eş fakat karşısına çıkan her aday ya açgözlüdür ya da mecbur bırakılmış… Awir Düşan, Zelal’in borcunu kapatır; karşılığında onu Behram’a eş yapar, ona bir sözleşme imzalatır. Zelal, çocukları için kabul eder, fakat kendini satılmış gibi hisseder. Behram ise önce bu evliliğe karşı çıkar, ama Zelal’in acılarına tanık oldukça ona duyduğu saygı, yavaş yavaş sevgiye dönüşür. Bu hikâye, töreyi bahane gösterip mazlumu ezen, ahlaksız ahlak bekçilerinin aç gözlü dünyasından geçer… Çaresiz bir kadının çocukları için göze aldığı sorumlulukla başlayan bir zorunluluğun, kalbin sessiz adımlarıyla aşka evrildiği yolculuğudur. Ve belki de gerçek iyileşme, yaraları sarmakta değil; yaralarla birlikte yaşamayı öğrenmekte saklıdır. Yüreği güzelim, rahmetle ve mağfiretle uyu… #müjdeaklanoğlu #hasremyayınları #yüreğiminyürüdüğüyol
tamamlandı 3a önce tamamlandı NADAS
@mujdeaklanoglu
Okuma
210
Oy
33
Takip
11
Yorum
2
Bölüm
6
ARKA KAPAK YAZISI Her şey bir yanlış anlaşılmayla başladı! Derin yeşil gözleri, beyaz, tazecik tenine düşen gece karası saçları ve dolgun kırmızı dudaklarıyla yakıcı bir güzellik: Peri! Hayal dünyalarında yaşayan, peri kızlarından değil! Onun hayatı, masal dünyalarındaki gibi hiç olmadı. Zaten masallara, ucuz aşk romanlarına inanmayı bırakalı çok olmuştu. Ta ki; gece yarısı uyku sersemi yaptığı bir hataya kadar! Sınırsız serveti, göz kamaştıran cazibesi ve pervasız yakışıklılığıyla Eymen Sancaktar’ın baştan çıkarıp elde edemeyeceği bir kadın yoktu. Öyle sanıyordu! Oysa Eymen, evliliğin erkekleri itaatkâr bir köleye çevirdiğini ve aşk acısının azap verici bir yıkımla, ehlileştirici etkisini düşünerek evlenmeyi kesinlikle istemiyordu. Geçmişte yaşadığı acı tecrübesi yüzünden, kapıları aşka kapanmış, yüreği sırlarla örtünmüştü. Artık aşka yeminliydi! Bir gece zorda kalıp otele uğradı ve uyandığında hayatının en büyük yanlış anlaşılmasıyla karşılaştı. Böylece peri masalı başladı! Tüm kadınlar kendisininken, o; sadece asi ve şartları olan bu kızı arzuluyor –Karısını! Ona sahip olabilmek için her yolu deniyor, Peri isyan ettikçe cezbediyor, çekim alanından çıkamıyordu. Bu iki inatçı âşıktan acaba hangisi galip gelecek? Önce hangisi pes edecek? Eymen dokunursa yanacak, bir ömür evli kalacak! Peri ise verdiği yemini bozmayıp arkasında kalmaya çalışacak… İki Yemin, bir aşk… Acaba hangisi kazanacak? Yazar bu kitapta, beklentilerin oluştuğu, belli kriterlerin arandığı kurguyu kitleye istendiği ölçünün üstünde kendi ölçütünde verirken… amacı duygusal beklenti, vaatler değilmiş, zamanında yazılan soft romanlardan hiç değilmiş. Kitap dönemine göre değerlendirilecekse, fakir kız zengin adam aşkı, sempatik aile gösterişi de değilmiş… Bu kitabın karakterleri, zamanının beklentisini taşıyan romantik kurguya da ait değilmiş… Bir romandan beklenilenin üstünde, sorgulatan bir ivmeye inmekmiş… Romantik bir baharı, yargılanan karakterleri, çekişmeli süreci, sınır problemlerinin naz olarak aksedildiği replikleri, öz güveni, öz saygıyı, öz bakımı, kişinin kendine verdiği değeri, çaresizliğin ayağa taktığı görünmez prangayı, kaderin şekillendirdiği yazgıyı değiştirmenin acının içinden geçmek olduğunu okurken, beklentinizi değil kendi iç sesinizi açın. Tabi ki eğleneceksiniz ama sık sık sorgulayacaksınız, kendi hayatınıza da dönüp bakacaksınız… Herkes bir parça zengin herkes bir parça fakirdir, zenginlik kime neye göredir, fakirlik kime neye göre değişir… Şehrin, işin, aile ve özel yaşamın stresinden uzaklaşarak bir müddet sakin, sessiz, huzurlu bir yerde tatil yapmak ve yenilenmek gibiydi Nadas! Kurgu Editörü Seher Alp
tamamlandı 3a önce tamamlandı SAHİPSİZ
@mujdeaklanoglu
Okuma
412
Oy
117
Takip
66
Yorum
198
Bölüm
3
SAHİPSİZ Kimsesiz insanların peş peşe öldürüldüğü şehirde, beş adli tıp uzmanı her cinayetle birlikte ölümün daha kusursuz işlendiğine tanık olur. İz bırakmayan bir katil, insan aklının sınırlarını zorlayan bir karanlık… Utku Karalı, henüz uzmanlığını tamamlamadan dünya çapında adı duyulmuş bir adli patologtur. En karmaşık cinayetleri çözmekle tanınırken, kendi hayatında çözülmesi imkânsız görünen bir sırla yüzleşmek zorunda kalır. Çocukluk aşkı Ümran kalbinin en büyük yarasıdır; çünkü aynı kadını erkek kardeşi de sevmektedir. Kalbi bu yasak duygularla çarparken, bambaşka bir şokla sarsılır: Yanlarında kalan ve eğitim hayatına destek oldukları genç kız, Tutku, hamiledir. Utku’nun ona elini sürmediği açıktır, üstelik Tutku hâlâ bakiredir… Ama DNA raporları, karnındaki çocuğun babasının Utku olduğunu söylemektedir. Bir yanda ardı ardına işlenen kusursuz cinayetler, diğer yanda açıklanamayan bir bebek… Katil kim, baba kim, yoksa ortada gerçek diye bildikleri her şey bir yanılsama mı? “Sahipsiz”, ölümün suskunluğunu, aşkın yasak yanını ve aklın sınırlarını zorlayan bir gerilimi okurun yüreğine kazıyacak.
tamamlandı 4a önce tamamlandı AYNALI KAFES
@mujdeaklanoglu
Okuma
3.91k
Oy
682
Takip
269
Yorum
674
Bölüm
6
ATNALI KAFES Bir aynanın karşısında başlayan savaş, Mardin’in taş sokaklarında yasak bir aşka dönüşebilir mi? Asel Derin, yıllarca toplumun sözleriyle bedenine hapsedilmiş, aynalı kafesinde kendi yansımasıyla kavga etmiş genç bir kadın. Tıp fakültesinde kendini kanıtlamış olsa da en büyük savaşı hâlâ kendi kalbinde sürüyor. Cesur Ağa ise güçlü, karizmatik ve her daim ulaşılmaz görünen biri… Asel için bir ağabey gibi kabul edilmiş ama hiçbir zaman öyle hissedilmemiş. Onun bakışları, kahkahası, sözleri Asel’in kalbinde yıllardır saklı tuttuğu bir sırrı uyandırıyor: “Sevememiştim, kardeşim gibi sevememiştim.” Bir tarafta toplumun yüklediği etiketler, annenin disiplinli sesi, Mardin’in dar sokaklarında yankılanan dedikodular… Diğer tarafta kalbini hızlandıran, ama yasak gibi görünen bir aşk. Asel aynalı kafesinden çıkıp kendi hayatının anahtarını eline alabilecek mi? Cesur’un gölgesi, Asel’in ışığını söndürecek mi, yoksa daha da parlatacak mı? “Bedenim benim evim ve ben evimi sevmeyi öğrendim. Peki ya kalbim?” Zümrüt Kafes yan karakterleri Asel ve Cesur ile tanışmaya hazır mısınız? Biraz romantik komedi biraz dram olsun… #müjdeaklanoğlu #hasremyayınları #kitap #aşkromanı
tamamlandı 5a önce tamamlandı ARADIĞIM SENSİN
@mujdeaklanoglu
Okuma
155
Oy
20
Takip
43
Yorum
8
Bölüm
1
1888 yılında kaybolan Benedict, gözlerini 2020’nin parlak neon ışıkları altında açtığında, bu dünyanın ritmine ayak uydurmak zorunda kalır. Modern zamanın içinde geçen iki yıl… Yeni yüzler, yeni sorular, eskiye dair unutamadığı tek şey: “Neden ben?” Ama asıl sorular, dönüşünde başlardı. Bıraktığı dostu artık yaşlı bir adama dönüşmüştür ve o yokken dünyaya gelen yasak aşkının filizi dünyay gelmiş 25 yaşında olmuştur, en kötüsü de —ona bir zamanlar “Benedict Amca” diyen kız çocuğu—artık gözlerini kaçırdığı, sesini duyduğunda kalbi delice çarpan bir dişli bir kadın haline gelmiştir ve onun gerçekte kim olduğunu bilmemektedir. Benedict zamanın tuzağına mı düştü? Yoksa seçilmiş biri mi? Geçmiş ve gelecek arasında sıkışan bir adam… Kırık bir dostluk, farkında olunmayan bir yasak aşk… Ve peşindeki fizik profesörlerinin saplantılı arzusu: Zamanı bükebilen adamın sırrı...
tamamlandı 4a önce tamamlandı KÖR MENZİL
@mujdeaklanoglu
Okuma
22.73k
Oy
2.09k
Takip
856
Yorum
886
Bölüm
10
Tozlu bir çarşının ortasında düşen bir cüzdan, bir keskin nişancı yüzbaşının kalbini hedef alabilir mi? Yüzbaşı Cihangir görevle, disiplinle ve yalnızlıkla yoğrulmuş bir adamdı. Ta ki o cüzdanı eline alana kadar. İçindeki bir fotoğraf, bir çift yeşil göz, içinde bütün savaşlardan daha derin bir çatışmayı başlattı. Çünkü bazı bakışlar, insanın geçmişini tek hamlede kazır geleceğini şekillendirirdi. Güneydoğu’nun dağ köylerinde, yıkılmış evlerin enkazında hâlâ hayatta kalan çocuklar, susarak büyüyen kızlar ve konuşmaya korkan ruhlar vardır. Bir kadın… Çocukluğunda bile annesinden kaçacak kadar yalnız, ama görünmeden yardım çığlığı atacak kadar cesurdu. Ve bir adam... Kendi annesinin ten kokusunu yeni bulmuşken, başkasının yarasını kendi kalbine saracak kadar merhametliydi. Bu hikâye, silahların gölgesinde filizlenen bir aşk değil; suskunlukların, inkârların ve yüzleşmelerin kalkanında vurulan kör menziller vardı. Bazı yollar savaş alanından değil, insanın içinden geçer. Ve bazı kadınlar, sadece görülmek için değil… kurtarılmak için saklanır.
tamamlandı 5a önce tamamlandı DELİ FİŞEK
@mujdeaklanoglu
Okuma
2.27k
Oy
68
Takip
141
Yorum
7
Bölüm
3
Karanlıkla savaşabilir misin? Korkularını saklına astığın gibi, vicdanının sesini susturabilir misin? Sınırların ne kadar? Ne kadar ileri gidebilirsin? Peki bir DELİ’yi sevebilir misin? Aşk için nelerden vazgeçersin? Yüreğin gibi, geleceğini feda edebilir misin? O EDERDİ, ÇÜNKÜ O... DELİNİN DELİSİYDİ! Geçmişini bir çöp torbasına koyup kaderin derin sırlarına atarken, nereden bilecekti ki tekrar gün yüzüne çıkacağını?... Çocukken âşık olduğu adamın şimdilerde kaçtığı tehlikeli kişi olması ne ironiydi... Birbirine taban tabana zıt; iki deli! Birisinin dediğim dedik, umursamaz, sakar, pasaklı, çocuksu, masum, saf ve ukala bir cadıyken, diğerinin amaçları, hedefleri olan, onurlu, kuralcı, kurnaz bir işadamı olduğuna aldanmayın!... Aslında o gündüzleri işadamı Cem Aydınoğlu kimliğinden, geceleri Delifişek namıyla sıyrılan bir mafya adamıydı. Kurallarını yalnız kendisi koyduğu hayatında kimseyi istemeyen Delifişek, bir zamanlar kaçtığı baş belasının peşine bu sefer kendisi düşerse, dünyayı dize getiren gücüne ve herkesi korkutan yapısına rağmen, ona ve yüreğine tek sözünü bile geçiremezse, sizce ne olur? İnadın dibine vuran, aşkın tutkuya yelken açtığı harika bir romantik komedi olur.
tamamlandı 5a önce tamamlandı HATA
@mujdeaklanoglu
Okuma
781
Oy
52
Takip
51
Yorum
11
Bölüm
4
Geçmişin karanlığına saplanmış beyaz bir ışık gibiydi adam. Sönse kaybolacak, yansa içindeki enerjisi bitecekti. Sırtında taşıdığı yüklerin kamburlaştırdığı yorgun bir vicdanı, kalbinde nasır tutan şefkatin dikenli telleri vardı. Güvenmek onun için iradesizlik, maskesini çıkarmak güçsüzlüktü, ta ki hayatına o girene kadar… Rüzgar Esme’yi öğrenene kadar! Diliyle dünyasını başına yıkacak kadar gözü kara, varlığıyla ona cenneti armağan edecek kadar huzur kokan kadın… *** Merhametsiz bir adamın kalbine hapsolmuş bir güzellik… Güzel bir kadının duvarlarına çarpmaktan yorgun düşmüş bir adam… Geçmişin pislikleri, amansız çıkagelen düşmanlar ve onca şeye rağmen sevmeyi öğrenmeye çalışan iki kırgın yürek… Sevmek; öğrenilebilir mi? Büyük hataların telafisi yoktur, peki Özlem Tekin’inde dediği gibi… Aşk; her şeyi affeder mi?
tamamlandı 7a önce tamamlandı SENİ RABBİM SEVSİN
@mujdeaklanoglu
Okuma
1.67k
Oy
280
Takip
92
Yorum
273
Bölüm
10
Allah herkesi farklı sınar, kimini ahlakıyla, kimini namusuyla, kimini açlıkla, kimini varlıkla. Onu hepsiyle birden sınamıştı? İmanı zengin bir fahişe, bedenini satan ama ne ahlakını ne de kalbindeki sevgiye kimsenin dokunmasına izin vermeyen beden işçisi. Rüveyda, gelişi bile ibret hikayesi. Genel Evlerde çalışan, çalışmaya mahkum edilen Beden İşçilerinin röportajı ve şahsıma gönderilen Hayat hikayelerinden yola çıkarak yazılmış manevi bir yaradır bu kitap. Kirlenmiş zihinlere, zehirlenmiş nesillere, kaybolmuş geleceğe bir mum, bir halat, bir işaret gibidir. Her sayfasında gerçeklerle yüzleştiğiniz, hayal kurup dua ettiğiniz, bazen yas, bazen kasola göğüs göğse geldiğiniz harika bir eser. Tüm çaresizlere ve onlara çare olan tüm insanlara gelsin.... Seni Rabbim Sevsin bir vazgeçiş değil baş kaldırış masalıdır.
tamamlandı 5a önce tamamlandı KANLA YAZILMIŞ BERDEL
@yazar_ozlem
Okuma
300.93k
Oy
15.32k
Takip
926
Yorum
2.57k
Bölüm
92
"Beni nereye götürüyorsunuz?" Avazım çıkana kadar bağırdım. "Botan beyin emiri var. Bizimle gelmek zorundasın." Cümlenin kurma şekline bakar mısın?`Zorundasın!` "Benim sizinle hiç bir alakam yok! Bırakın beni..."Ben kendimi çekmeye çalıştıkça hırpalayarak götürüyorlardı. Bir ev desem değil! Ahır desem oda değildi! Beni pis ve ağır genizimi yakacak kadar kötü kokan bir odaya attılar. "Benim burada ne işim var nolur bırakın beni!"Diyip ağlarken duvarın karanlık yerinden ses geldi. "Burası bile senin için güzel ve TEMİZ"
Loading...