
Aşk bir kuru simiti bölüşmek miydi?
Kötü zamanında yanında olmak mıydı?
Özleyince sarılmak mıydı?
Bunu sadece aşıklar mı yapardı?
Yani bir arkadaşın yapamaz mıydı?
SAHİ NEYDİ AŞK
İnsan sadece güzelle mi aşık olur?
İnsan bir gülüşe, bir bakışa aşık olamaz mı?
İnsanın sürekli yanında olması mı lazım
Uzaktayken yanında hissettiremez mi?
SAHİ NEYDİ AŞK
Seni seviyorum demek, sevdiği anlama mı geliyordu?
Her seni seviyorum diyen aşık mıydı?
Önemli olan demek miydi, hissettirmek miydi?
SAHİ NEYDİ AŞK
İnsan istediğine mi aşık oluyordu yoksa?
Aşık olduğu kişiyi mi isterdi?
İnsan aşıkken başkasını istiyemez miydi?
SAHİ NEYDİ AŞK
İnsan kaç kere aşık olurdu?
Her aşık olduğuyla evlenir miydi?
Her sevgi karşılıklı mı olmalıydı?
Tek taraflı sevince aşk olmaz mıydı?
SAHİ NEYDİ AŞK
Ceren Bati
Savaş Melis'in elini izledi Melis'in eli Savaş'a değdikce Savaş'ın içi gidiyordu; hem Melis onu böyle gördüğü için hem de eli tenine değiyordu. Savaş kalbinin hızını yavaşlatmaya çalıştıkça daha da hızlanıyordu.
Barış Burçin'in elini tuttu. Burçin Barış'ın gözlerine baktı sırada Barış kendine doğru çekti sarıldı. "Özür dileriz sizi böyle karşıladığımız için ama biz de bilmiyorduk böyle bişi olacağını" Burçin şaşırmıştı belliydi böyle bişi beklemiyordu. "Sorun yok siz iyi olun yeter" Melis tahammül edemez gibi baktı "girelim mi içeri iyiyseniz?"
Savaş kafası salladı "cidden geçelim mi artık bende sıkıldım?" Barış Burçin'den ayrıldı elini tuttu "geçelim" Burçin ikisinin eline baktı Melis Burçin'e döndü "sevgili mı oldunuz?" Burçin Barış'a uzunca baktı. Barış güldü "olduk" Burçin sıcak bir tebessüm etti "olmuşuz" ikisi aralarında konuşmaya başladı.
Savaş Melis'ten gözünü alamıyordu. Savaş için dünyanın en güzel dayağı olabilirdi çünkü sevdiği kızla o dayak sayesinde temas etti.
İçeri girdiler. Soytarı Savaş'a, Melis'i gösteriyordu.
Git yanına der gibi Savaş Melis'i gördükçe kalbi çıkacak gibi oluyordu. Savaş o gün dünyanın en güzel yemeğini yemişti.
(Günümüz)
Çatışma sonunda bitmişti. Hastanenin her yeri kan içindeydi. Yaralılar, ölüler yerde yatıyordu. Çınar'ın gözü Savaş'ı aradı odalara tek tek bakmaya başladı.
Çınar odaların birine girdiğinde Soytarı Savaş'ın başında bekliyordu. Çınar hızlı adımlarla Soytarı'nın yanına geldi durumu nasıl der gibi baktı. Soytarı bişi demeden öylece Çınar'a baktı.
Çınar, Savaş'ın sedyesinin yanına oturdu. "Abi kalk!" Diye bağırdı. Onu böyle görmeye dayanamıyordu. "Abi dayan biz buradayız, bizim için dayan" Çınar daha fazla konuşamadı. Kelimeleri boğazına dizildi çaresizdi. Ne yapacağını bilmiyor, Savaş'tan sonrasını düşünemiyordu.
Odaya doktor girdi. Çınar başını koymakta olduğu sedyeden başını kaldırdı doktoru izledi. Doktor hepsine çıkın der gibi baktı. Çınar ve Soytarı yavaş yavaş oturdukları yerden kalkıp çıktılar.
Doktor Savaş'ın odasından çıktı. Soytarı alışmıştı ilk vurulması değildi bu Savaş'ın. Ne kadar endişelense de belli etmemeye çalıştı. Çınar hemen doktor'un yanına geldi "neyi var abimin, ne zaman uyanacak?" Doktor bir süre etrafı izledi "sevdiklerine haber verin son kere görmeye gelsinler bu ameliyat onun sonu olabilir"
Soytarı oturduğu yerden hızlıca kalktı "ne diyon lan sen!" Diye bağırmaya başladı. Çınar arkasındaki duvara yasladı kendini ne diyeceğini bilmiyordu. En çok korktuğu şey gerçekleşiyordu.
Yine eskisi gibi yalnız kalacaktı o ve Arda.
Doktor daha fazla bişi demeden gitti. Soytarı kafayı yemek üzereydi. Çınar Soytarı'ya baktı "abi bu ne saçmalıyor!" Soytarı bişi demeden öylece camdan Savaş'a bakıyordu. Çınar sinirle "abi bişi desene!" Soytarı elini yumruk şeklinde sıkmaya başladı. "Abi kafayı yiyecem bu doktor ne saçmalıyor savaş abiye bişi olmayacak dimi?"
Soytarı sinirle duvara vurdu "bilmiyorum oğlum en az senin kadar bende merak ediyorum" Çınar dayanamıyor gibi baktı Soytarı'ya "abi, Savaş abi giderse ben yaşayamam" Soytarı, Çınar'ı bilmiyordu ama kendi yaşayamazdı. Kendini bildi bileli asla ayrılmamışlardı.
Aralarında kan bağı yoktu ama gönül bağı vardı. Savaş'sız bir dünya ölümdü onun için. Düşünceler kafasını iyice karıştırmaya başlamıştı.
Acaba olabilir miydi? Savaş ölecek miydi? Bu düşünceler kafasını iyice karıştırdı. Soytarı Çınar'a döndü "acil Melis'i ara bana buraya gelsin" Çınar başını salladı. Hemen telefonu çıkartıp Melis'i aradı. "Yenge acil Derman'ın Hastanesi'ne gelir misin?" Melis hiç sorgulamadan telefonu kapattı.
Biliyordu Derman'ın Hastanesi'ne çağrılıyorsa iyi bişi yoktu. Bu yıllardır böyleydi ve böyle olmaya da devam edecekti. Tek duası Savaş'aa bişi olmasın derin bir nefes aldı "sakin olmalısın Melis " dedi kendine anahtarları arıyordu ama şuan aklı durmuş şekildeydi.
Melis elini yumruk şekilde yaptı ve kafasına yavaşça vurmaya başladı. Nerde bu anahtar diye söyleniyordu. Tam o anda anahtarın çantasında olduğu aklına gelmişti. Sürekli zaten böyle oluyordu birine bişi olacağı zaman beyni duruyordu.
Melis hastaneye geldiğin de kapıda duran korumalar dikkatini çekti ama bişi demedi. Danışmanın yanına giderken arkadan biri omzuna dokundu. Melis ani bir hareketle arkasını dönüp dokunan kişinin ayağına tekmeyi attı.
Çınar ilk defa işi dalgaya vurmamıştı. Melis o dakika anlamıştı bişiler olduğunu ve olan şey küçük birşey değildi. Melis Çınar'a baktığında da bunu anlayabiliyordu. Normalde asla Çınar bu kadar ciddi kalmazdı.
Melis korkuyla sordu "bizimkiler iyi mi?" Çınar derin bir nefes aldı. Eliyle ileriyi işaret etti. Melis anladı Çınar'dan bişi öğrenemeyecekti. İlerlemeye başladı Soytarı ve Arda kapıda bekliyordu.
Melis Soytarı'nın yanına gitti "ne oluyor biri bişi desin artık?" Soytarı Melis'e sarıldı içeriyi işaret etti. Doktor çıktığı an Melis kendini çekti. "Savaş nasıl?" Konuşmamıyordu bile boğazında düğümler oluştu.
Doktor yavaş yavaş Melis'in yanına geldi. Melis anlamıştı zaten bişi olacağını ve olacak şeyden korkuyordu. "olacakları kendinizi hazırlayın" Melis duvara yaslandı ayakta durması zorlanıyordu. Melis'in sol gözünden bir damla yaş aktı. Çınar kendi gözünü sildi ardından Melis'e döndü "gözünüzü silin abime bişi olamayacak buna eminim bu doktor saçmalıyor" Çınar ne yapacağını bilmiyordu.
Rüzgar ve Yiğit koridorun başında belirdiler. "Ne oldu?" Diye sordu Rüzgar Melis eliyle ağzını kapattıp ağlamasını bastırmaya çalıştı ama olmamıştı hatta daha çok ağlamaya başladı. Yiğit Melis'e sarıldı "sakin ol içerde ki şerefsiz farkında mısın ona bişi olmaz sende bunu çok iyi biliyorsun ordan çıkacak ve evleneceksiniz"
Melis hiç bişi demeden sustu. Gözü cama takıldı. Birden Yiğit'i çekti camın karşısına geçti içerde savaş öylece yatıyordu. Melis elini yumruk şeklinde cama vurdu "uyan Savaş, yalvarırım uyan!" Ne yapsa uyanmıyordu.
Bu böyle bitecek miydi? Bitemezdi böyle pes edemezdi, mutlaka bir çıkışı olmak zorunda.
Diye düşündü Melis ama yoktu bir çare. Melis sinirle hastanenin bahçesine çıktı. Elini cebine attı, cebindeki paketi alıp yavaş yavaş yakmaya çalışıyordu ama elinin titremesi buna engel oluyordu.
Melis telefonuna gelen bildirimle telefonunu aldı. Ekranı açtı "Savaş'ı kurtarmak istiyorsan gel" bu neydi şimdi diye düşünmeye başladı. Savaş'ı kurtarma şansı var mıydı ama nasıl?
Melis bir kaç dakika düşündükten sonra "nereye?" Yazamadan edemedi. Karşı taraf saniyelik cevap verdi "herşeyin başladığı yer keser'in evinin oraya gel" Melis hiç bişi anlamamıştı ama Savaş için herşeyi yapmaya hazırdı.
Telefonunu cebine kattı. Hızlı adımlarla yürümeye başladı gelen ilk taksiye bindi. İçinde korku vardı ama bu Savaş'ı kurtarmasına engel değildi, olamazdı da.
Taksi gelmesi gerek yere gelmişti. Mahalle pek tekin bir yere benzemiyordu zaten. İnip inmemek arasında kalmıştı Melis. Bir anlık cesaretle arabadan indi başka çözüm yoktu bu açıktı.
Gelen mesajla telefonunu çantadan çıkardı. "Önünde gördüğün inşaatta gir!" Mesaj belliydi. Demek ki buralardı telefonu tekrar çantaya kattı korku vardı ama yürümeye başladı inşaatın giriş yerinde öylece durdu Melis.
Yaptığım doğru mu? Savaş orda öylece yatıyor ben ise düşmanlarının yanındayım.
Derin bir nefe aldı kendi kendine söylenmeye başladı "Melis buna mecbursun, Savaş'ı kurtarmak için buna mecbursun"
Adımları içeriye doğru attı. Karşısın da Tiktak ve Kartal duvara yaslanmış şekilde ona bakıyordu. "Hoşgeldin eski yengem" o an midesinin bulandığını çok rahat hissediyordu Melis.
.......
Savaş'ın ameliyatı başlamıştı. Soytarı kafayı yemek üzeriydi "nerde bu Melis?" Diye sordu Çınar'a dönüp. Çınar hiç demeden Arda'ya baktı "en son sigara içecektir" dedi sadece Arda başını yasladığı duvardan ayırmadan.
1 saat geçmişti kimse bişi demiyordu. Ne çıkan ne de giren vardı daha fazla dayanacak halleri yoktu.
Ameliyatın kapısı açıldı. Herkes olduğu yerden kalktı. Soytarı kapının tam önüne geçti doktor dışarı çıkar çıkmaz "kardeşim iyi mi?" Uzun bir sessizlik olmuştu. Rüzgar doktorun hızla yanına geldi "kardeşimiz iyi mi?" Doktor derin bir nefes alarak "herşey çok güzel ilerlerken bir aksilik oldu ameliyatta maalesef Savaş beyi kaybettik başınız sağolsun"
Çınar olduğu yere düştü âdeta konuşamadı, hareket edemedi, nefes bile alamadı.
Soytarı nefes almaya çalıştıkça daha çok canı acıyordu. Elini sinirle duvara vurdu "gidemezsin kardeşim, bu bu kadar kolay olmaz bir kere ayrıldık bir daha asla" yutkundu "ikizin sensiz yaşayamaz gitme yalvarırım gitme o yurtta bizim kaderimiz birleşti söz verdik ölüm bizi ayıramaz diye şimdi niye sözünü tutmuyorsun hani verdiğin her sözü tutardın Savaş Yıldırım bu da mı yalandı?"
Yiğit gözlerinden akan yaşları sildi "kardeşim gittim deme bize ,bunu bize yapma böyle bitemez" Soytarı sinirle "gitmedi o gelecek biliyorum böyle bitemez koskocaman Şerefsiz bir ufacık kurşuna mı gidecek güldürme beni Yiğit"
Arda duraksadı "herşeyin söylenmesi 15 saniye bile sürmedi bu kadar kolay mıydı birinin öldüğünü söylemek o kadar hayat, o kadar anı, o kadar olaylar 15 saniyeye sığdı mı?" Gözünü silemeye yeltendi sonradan vazgeçti "o kadar hayat kurtardı, o kadar kişiyi korudu böyle mi bitecekti?" Başını hayır anlamıyla salladı "benim abim ölmedi, ölemez bu ilk yediği kurşun değildi daha önce çok işkence yapıldı, çok kurşun yedi ama asla pes etmedi şimdi de edemez açın kapıyı!" Diye bağırdı.
Yiğit ameliyat kapısını vurdu "kardeşim buradayız korkma asla seni bırakmayacaz" Rüzgar konuşamıyordu içinde o kadar fırtınalar kopmasına rağmen sessizdi. Sakin görünmeye çalışıyordu biliyordu burda onları tek toplayacak kişi oydu.
İçeriden başı örtülmüş bir şekilde çıkarılmıştı Savaş. Çınar hemen koştu yanına "abi gitme bunca zamandır kendimize bir aile aradık o aile sen oldun bize şimdi tekrardan ailesiz bırakma bizi lütfen bir hareket istiyorum, o hareketi ette gidelim buradan" beklediği hareket gelmemişti. Çınar gözlerinden akan yaşları sildi "abi yapma sensiz biz bir hiçiz lütfen bir kere hareket et"
Uzun bir bakış attı Yatan Savaş'a daha da hareket etmiyordu. Soytarı başındaki örtüyü açtı "böyle götüremezsiniz izin veremem o kalkacak o herkesi bırakır beni bırakmaz" Rüzgar ne kadar çekmeye çalışsa da olmamıştı "söz verdin lan kardeş sözü verdin bırakmayacaktın ihtiyacım olduğunda gelecektin" derin bir nefes aldı yutkunmaya çalıştı "bu kadar mı Savaş Yıldırım gidiyor musun? Ama şuan sana ne kadar ihtiyacım olduğunu bilmiyor musun?"
Yiğit sedyedeki Savaş'a sarıldı "kardeşim kalk gidelim evimize yalvarırım bizi tek bırakma" teni soğumuştu hiç bir tepki yoktu.
İçeri götürmüşlerdi odanın kapısı sert bir şekilde kapandı. Kimse anlamıyordu kaç anı yaşanmıştı iyi, kötü sadece öldü diyorlardı.
"Herşey bu kadar mıydı bitti mi?" Dedi Arda. Çınar odanın kapısına yasladı başını Arda derin bir nefes almaya çalıştı yapamadı "bitmesin" dudaklarının titrediğini hissetti Arda "abi biz yıllar sonra bir aile bir sığınak bulduk kendimize onu da kaybetmeyelim"
Yiğit oturmuş ağlamaya başladı "o kadar güzel anı kaç can daha verecez o piçler için kaç kişiyi kurban edecez" sustu odaya baktı "onlardan biri Şerefsiz mi olacaktı bir kardeşimiz daha mı olacaktı?"
Rüzgar nefes almakta zorlanıyordu birşey derse o da dağılacaktı çok iyi biliyordu. En iyisi susmaktı belki de onun için. Telefondan Melis'e gel Savaş hakkında bir haber verecem yazıdı.
......
"Ne oldu?" Diye sordu Melis Kartal Melis'e doğru yavaş yavaş yaklaştı "yenge insan bir hatır sorar ayıp olmuyor mu?" Daha fazla dayanamadı Melis "Savaş için geldim buraya sevdiğim adamı nasıl kurtaracam" Tiktak gülmeye başladı "o kadar seviyor musun bizim Şerefsizi?" İğrenerek baktı Melis. "Sizin anlamayacağınız kadar çok"
Tiktak Melis'e zavallı gibi baktı "aşık olmak iyi bişi mi düşmanın ayağına geliyorsun sırf sevdiğin için" Melis bir an önce Savaş'ın yanına gitmek istiyordu "aşık olduğum Savaş'sa evet aşk dünyanın en güzel şeyi daha fazla uzatma nasıl kurtaracam Savaş'ı" gelen mesajla güldü Kartal "kurtaramayacaksın" Melis şaşkın gözlerle ona baktı "ne demek şimdi bu?"
Tiktak Melis'e baktı "tik tak, tik tak" diyip güldü. Melis anlamıştı birinin öldüğünü ama korkusu Savaş olmasıydı "sizi öldürürüm Savaş'a bişi olursa" Kartal güldü "çıkalım hadi Tiktak" Melis gözlerini silmeye çalıştı ne kadar silsede boşaydı.
Gözünden yaşlar akmaya devam ediyordu. "Böyle veda etmeden gidemezsin beni bırakmazsın" diye bağırmaya başladı tam Kartal ve Tiktak çıkıyorken Melis çantasından aldığı silahı çekti "bu böyle kolay olmayacak madem siz benim sevdiğimi aldınız sizden biri de ölecek"
Grupta herkes değerliydi ama Tiktak en değerlisiydi Topçu'nun kardeşim dediği biriydi ona zarar gelirse arkadaşı, düşmanı dinlemezdi. Melis bunu çok iyi biliyordu. Melis silahı ateşledi Tiktak'ın kurşun göğüs kafesine girdi.
Gelen 2 araba oraya sıkmaya başladı Melis bir kez daha silahı sıkacakken Kartal koluna sıktı. Tiktak'ı da alıp kaçtı. Melis aldığı yara umrunda değildi tek düşüncesi Savaş'tı. "Böyle gitmesen olmaz mı?" Silah elinden düştü "gitme Savaş'ım kızımızla beni bir başımıza bırakma hem o da yeni kavuştu ailesine, onu da beni de ailesiz bırakma"
Olduğu yere çöktü "Savaş sana veda edemedim yanında olamadım bırak yanında kalim beni bu vicdan azabıyla bırakma sana yalvarırım bu zamana kadar kimseye boyun eğmeyen kız sana yalvarıyor oğlum gitme" diye ağlamaya başladı.
"Arkadaşlar uzun zamandan sonra bölüm attım burayı çok özlemişim bir kaç sorundan dolayı atamıyordum sizleri çok seviyorum"
"Yeni bölümü inşallah beğenirsiniz"
"En beğendiğiniz sahne neresi oldu?"
"Arkadaşlar karakterlere özel hesap açıldı takip ederseniz sevinirim"
"@savasyildirim02 - melisisik460- @ardakaya0251 - @hayalakar41 - @ruzgarkeskin72 - @olga_yilmaz_23 - @ebruyildirim268
- @mavis_3798 - @hayaliyazar24 - @cerenbati01"
"Arkadaşlar grup var katılmak isteyen Instagramdan @cerenbati01 veya @savasyildirim02 hesabına yazabilir"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |