122. Bölüm

62.Bölüm

Esmer 💐🤍
karanlikgece_01

Beğenmeyi ve yorum yapmayi unutmayin

keyifli okumalar

 

Kaç gündür içimde tarifini koyamadığım bir huzursuzluk vardı. Sanki bir şeyler olacakmış gibiydi. Geçen gece rüyamda annemden helallik istediğimi gördüm. Sabah olup da bunu anneme anlattığımda, sadece hüzünlendiğimi sandı. Oysa benim içimdeki bu huzursuzluk, bir gerçeğin habercisiydi sanki. Sebebini biliyor gibiydim.

Ben bu kutsal yola baş koyduğumda, her asker gibi bir gün o en yüce makama, şehitliğe ulaşmayı diledim. Biliyorum, bu annemi tarifsiz bir acıya boğacaktı. Günlerce, aylarca, belki de yıllarca bu yara yüreğinde kanayacaktı. Ama aynı zamanda onun kalbinde, benim için taşıdığı o gurur da bir ömür boyu yaşayacaktı.

İçimde garip bir his vardı. Sanki şehit olacağımı biliyordum. Bu düşünce beni bir yanıyla mutlu ediyordu. Çünkü bu mertebe, bu şeref; hiçbir dünya nimetiyle ölçülemezdi. Ama diğer yanda, ardımda bırakacağım boşluk, özellikle de annemin yaşayacağı yıkım, yüreğimi parçalıyordu.

 

Ve sonra…

Düşüncelerimden sıyrılıp bir kalem ve kâğıt aldım elime.

Annem için bir mektup yazmaya başladım.

Nasıl başlayacağımı bilemedim, ama şunu biliyordum:

Bu mektup, annemin yüreğindeki yaraya merhem olmalıydı…

 

 

"Anneciğim,

Bu mektubu okuduğunda belki çok uzaklarda olacağım. Belki bir mezar taşında adım yazacak, belki bir bayrağın içinde bedenim sarılı olacak… Ama yüreğim, her zaman senin yanında kalacak.

 

 

Ben bu yola çıkarken, bir gün geri dönemeyebileceğimi biliyordum. Asıl cesaretin, senin gözlerinin içine bakarak “vatan sağ olsun” diyebilmek olduğunu da… Eğer bugün dönememişsem, geride bırakacağım bir ömür değil; gurur duyacağın bir evlat olsun istedim.

 

Sen beni büyütürken hep “dik dur, doğru ol” dedin ya hani…

İşte ben de sana yakışır bir evlat olmaya çalıştım.

Korkmadım anne, kaçmadım.

Bir adım geri atmadım.

Senin bana öğrettiğin gibi; haksızlığa boyun eğmedim, vatanıma leke sürdürmedim.

Biliyorum, canın yanacak.

Geceleri sessizce ağlayacaksın belki.

Ama ne olur, beni ağlayarak anla.

Bir asker annesi gibi gururla dik dur.

Çünkü bu topraklar uğruna toprağa düşen her evlat, anasının duasıyla büyür

Beni bir bayrağa saracaklar anne…

Sen belki son kez saçlarımı koklayacaksın.

Ama bil ki o koku; senin ellerinin, dualarının kokusu olacak.

“Neden?” deme.

Çünkü ben bu yolu başım dik, yüreğim temiz yürüdüm.

Sana doyamadım belki ama senin sevginle koca bir ömre sığdım.

Hakkını helal et…

Mektubu bitirdim, zarfa yerleştirip dolaba kaldırdım.

Sabaha göreve gidecektik.

Belki sağ dönerdim…

Belki de şehit…

Bilmiyorum.

 

Sabah erkenden kalktım. Üniformamı üzerime giydim ve helikoptere binmek üzere toplandığımız alana geçtim.

İçimde huzurlu bir sessizlik vardı.

Sanki kalbim, kaderle çoktan el sıkışmıştı.

Helikopterdeyken Yaman Komutan'a döndüm:

— "Komutanım, sizinle bir şey konuşmam gerekiyor..."

— "Buyur Emre, seni dinliyorum."

— "Komutanım, içimde tarif edemediğim bir duygu var. Şehit olacağımı hissediyorum. Eğer bugün dönemezsem… Dolabımda anneme yazdığım bir mektup var. Onu teslim eder misiniz?"

 

Yaman Komutan bakışlarını benden kaçırarak:

— "Sapa sağlam döneceğiz Emre, böyle konuşma." dedi.

Ama ben ısrar ettim:

— "Olursa... Eğer şehit düşersem, emanetimi teslim edin Komutanım."

Ve o, gözlerimin içine bakarak yutkundu:

 

— "Kendi emanetini kendin teslim edeceksin Emre. Sapa sağlam döneceksin, evladım."

Başımı öne eğdim.

— "Peki Komutanım..."

Sonra önümüze döndük.

Ama ben biliyordum

O gün o yüce mertebeye ulaşacaktım.

 

Helikopter, dağların arasında süzülürken, rüzgâr sanki Emre’nin kulağına son kez bir şeyler fısıldıyordu. Gökyüzü mavi ama Emre’nin içinde bembeyaz bir teslimiyet vardı. Kalbi dingindi. Sessiz bir dua gibi...

 

Operasyon bölgesine indiklerinde tim hızlıca konuşlandı. Terör örgütünün sınır hattına yakın bir sığınakta saklandığı istihbaratı alınmıştı. Herkes teyakkuzdaydı. Yaman Komutan gözleriyle ekibini süzdü, Emre’yle kısa bir bakışmaları oldu.

 

O bakış...

Sanki vedalaşmaydı.

Sessizce ilerlediler. Dağ yamacında kayaların arkasında pusu kurmuşlardı. Ve o an…

 

Silah sesleri yankılandı vadide.

 

Kurşunlar karanlığı yırtarcasına savrulurken Emre, bir teröristin hedef aldığı Yaman Komutan’ı fark etti.

 

Tereddüt etmedi.

Bir adım öne atıldı.

Siper oldu.

 

Kurşun göğsüne saplandığında gözlerini bir an gökyüzüne kaldırdı.

 

Ağzından dökülen tek kelimeydi:

 

— "Elhamdülillah..."

 

Yaman Komutan, Emre’nin düşen bedenine doğru koşarken bağırdı:

 

— "Emre!"

 

Zaman durdu sanki.

 

Kurşunlar hâlâ uçuşuyordu ama Emre’nin kulakları artık hiçbirini duymuyordu.

 

Gözleri yarı açık, dudaklarında hafif bir tebessüm vardı.

 

Yerde uzanırken kalbinin üzerinde taşıdığı küçük not defteri yere düşmüştü.

 

Bir kenarına annesinin ismini yazmıştı, tarih atmıştı:

 

“Şehit olursam bugün olacak...”

 

 

 

Yaman Komutan diz çöktü başucuna. Eliyle Emre’nin gözlerini kapattı.

 

— "Vatan sana minnettar evlat..." dedi titreyen sesiyle.

 

Sessizlik çöktü dağlara…

Güneş ağır ağır bulutların arkasına çekilirken, gökyüzü de Emre’yi uğurluyor gibiydi.

 

O artık bu dünyanın yükünü sırtında taşımıyor, en yüce mertebeye yükseliyordu.

 

Yaman Komutan, Emre’nin göğsüne bastırdığı ellerini yavaşça çekti.

 

Sıcaklık hâlâ avuçlarındaydı.

Ama hızla azalıyor, o sıcaklık yerini ağır bir sessizliğe bırakıyordu.

Hayat... gökyüzüne yükselmişti çoktan.

 

Yanakları titredi, göz kapakları ağırlaştı.

 

Ama ağlamadı.

 

Çünkü ağlamak, bir emirle kontrol altına alınabilecek bir duygu değildi.

 

O içini derin bir saygı ile kavurdu.

— “Sen şehitliği istedin Emre…” diye fısıldadı sessizce.

— “Ve Rabbim kabul etti. Sana ne mutlu…”

 

Telsizden boğuk bir ses duyuldu:

— “Aslan-1, burası Kartal. Emre ateş altındayız. Konum teyidi?”

 

Yaman bir süre cevap vermedi.

Gözlerini kapayıp başını göğe kaldırdı.

 

Yutkundu.

Gözyaşlarını boğazına gömdü.

Sonra sesi çatallansa da kararlılıkla konuştu:

 

— “Kartal, burası Aslan-1. Bir şehidimiz, bir yaralımız var. Şehit: Emre Ateş. Görev sırasında, Komutanını siper ederek vuruldu. İkinci personel stabil, tahliye gerekiyor.”

 

Telsizin öbür ucundaki ses sustu.

Ardından kısa bir cevap geldi, boğuk ve titrek:

— “Anlaşıldı Aslan-1... Allah rahmet eylesin. Tahliye ekibi yolda.”

 

Timin diğer üyeleri siperden çıktı.

 

Adımları ağır, bakışları donuktu.

Emre’nin başına geldiklerinde gözlerinden taşan yaşları saklayamadılar.

Kimse konuşmadı.

Sadece biri, sessizce diz çöktü, bir avuç toprağı Emre’nin başucuna bıraktı:

— “Ruhun şad olsun kardeşim…”

 

Yaman Komutan ayağa kalktı, sesi boğazına düğümlense de ayakta kalmak zorundaydı.

 

Bu tim onun ailesiydi artık.

Komut verdi:

— “Bayrak çıkarın. Evladımızı saracağız.”

 

Bir asker sırt çantasından itinayla koruduğu, hiç kat yeri bozulmamış Türk bayrağını çıkardı.

Üç kişi birlikte, elleri titreyerek Emre’nin bedenine sardılar.

Kırmızı kumaş, beyaz ay-yıldız göğsünün üzerinde yattı.

 

Sanki gökyüzü o an eğildi

dağ rüzgârı bir dua mırıldandı.

 

Helikopter çağrısı yapıldı.

Kısa sürede tahliye planı belirlendi.

Ama kimse kıpırdamadı.

Zaman durmuş gibiydi.

Giden sadece bir can değildi.

Bir parça da herkesin içinden sökülmüştü.

Yaman Komutan yürümeye başladı.

Adımları sabitti, ama her adımda dizleri titriyordu.

Arkası sessizdi.

Hiçbir asker konuşmuyordu.

Çünkü bu sessizlik, Emre’ye duyulan en büyük saygıydı.

Helikopterin pervaneleri dönmeye başladığında, o kutsal yükü dört kişi omuzladı.

Bayrağa sarılı Emre, dağlara veda ederken bir kuş çığlığı duyuldu.

Sanki gökyüzü onu karşılamaya gelmişti.

Yaman Komutan helikoptere binmeden önce son bir kez durdu.

Geriye baktı.

Dağlara…

O kayanın başına…

Kanın toprağa karıştığı yere…

 

İçinden fısıldadı:

— “Adını bu dağa yazdık Emre. Toprağa değil, şerefe düştün evlat.”

 

Sonra gözlerini kapattı.

O andan itibaren, bir asker eksikti.

Ama bu ülkenin alnı, bir şehitle daha aydınlanmıştı.

 

Ve helikopter havalandığında,

Güneş…

Bulutların ardından yeniden doğdu.

Çünkü o an, gökyüzüne bir kahraman yükselmişti.

 

 

Bölüm : 04.07.2025 15:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...