
Bu sonu hiçbir zaman haketmemişlerdi. Beyaz Leke benim için sadece bir kitap değildi yaşadığım, hissettiğim ve kalbime dokunan bir yolculuktu. Sayfaları her çevirdiğimde Eftelya ve Tugay'ın mücadelesine ortak oldum. Onların güçlü duruşu, umutsuzluğun karanlığına rağmen direnmeleri, beni defalarca etkiledi. Her adımda bir umut ışığı aradım, belki bu sefer işler yoluna girer dedim. Ama final… O final yüreğime koca bir taş gibi oturdu. Eftalya ve Tugayın mücadelerinde ne kadar çabaladıklarını gördükten sonra böyle bir sonla karşılaşmak, içimde büyük bir boşluk bıraktı. İnsan hep mutlu sonlar ister, çünkü umut etmeyi bırakmak istemez. Ama bu hikâye bana hayatın bazen acımasız gerçeklerle dolu olduğunu tekrar hatırlattı. Eftalya ve Tugay, her şeyini ortaya koydu; hayallerini, inancını, cesaretini... Yine de kaybettiler. Onların çığlıkları sessiz duvarlarda yankılanırken okur olarak çaresizce izlemek zorunda kalmak gerçekten yıkıcıydı. Bu son bana sadece bir karakterleribn değil, insanlığın da kaybolan umudunu anlattı. Hayatta her şey mücadele etmekle bitmiyor; bazen ne kadar savaşırsak savaşalım, kazanan biz olmuyoruz. Bu gerçeği kabullenmek zor ama belki de bu yüzden Beyaz Leke'nin bıraktığı iz bu kadar derin ve unutulmaz oldu. Eftalya ve Tugay'ın cesareti, umutla verdiği savaş ve kayıpları kalbimde her zaman bir yara gibi kalacak. Final beni üzdü, ama aynı zamanda düşündürdü: Bazen kaybetmek bile bir direniş şeklidir. Belki de onların asıl zaferi, karanlığın içindeki cesaretiydi. Ve bu cesaret, asla kaybolmayacak.
Özgürlük için mücadele edenlerin hikayesi hiçbir zaman son bulmaz. Daima Özgürlüğümüze!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |